sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
Kurân okuyan mü'min turunç gibidir; kokusu da güzeldir tadı da güzeldir. Kurân okumayan mümin hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kurân okuyan münafık reyhan otu gibidir; kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kurân okumayan münafık ise ebucehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.(Müslim, Müsafirin, 243)
İnsanın asıl değerini Rabbine olan yakınlığı belirler. Rabbiyle arasındaki ilişki ne kadar canlıysa o kadar değerlenir ve güzelleşir insan. Bu ilişkinin en iyi göstergesi ise Kurândır. Zira Kurân okuyan Rabbiyle konuşur, Kurâna uyan Rabbin rızasına kavuşur. Peygamber Efendimiz bu hadisiyle bizlere, Kurânla olan ilişkimizin yaşantımıza etkisini çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır.
Allaha dosdoğru inanan ve imanının gereğini yaşamaya gayret eden müminin Kurân ile ilişkisi diğer insanlar gibi olamaz, olmamalıdır. Onun Kurâna bakışı diğer insanlardan farklıdır. Kurân, onun için, ne olduğu bilinmeden okunup tekrar edilen, sıradan sözlerden oluşmuş bir kitap değil; çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Ne önünden ne ardından batıl, ona yaklaşamaz. Hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. (Fussılet, 41/4142)Bu yüzden de hikmet doludur.
İnsanların doğru yolu bulmaları için her bir mesajı nakış nakış işlenmiş, ayetleri genişçe açıklanmış; birbirinden güzel öğütleri, kıssaları ve hükümleri defalarca tekrarlanmış bir hidayet rehberi, müjdeleyici ve uyarıcı bir kitaptır. (Zümer, 39/23)
Mümin bu bilinçle okur Kurânı. Bir an önce bitirme hevesiyle değil, Kurân okumanın bir ibadet olduğunun farkında olarak, vakarla okur. Okuduğu her bir harf için on sevap kazanacağını bilerek (Tirmizi, Fedailül-Kuran, 16) harfleri yutmadan, açık seçik okur. Böylece o, Rasûlullah (sav)ın Kurânı gerektiği şekilde güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir (Müslim, Müsafirin, 244) müjdesine nail olur. Kurânı devamlı okuyan mümin, onu okumakta gösterdiği özeni anlamakta ve yaşamına geçirmekte de gösterir. Çünkü o, Kurânın insan için bir yaşam rehberi olduğunu bilir. Kurânı okurken Rabbinin Bu, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsın diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır (Sad, 38/29) sözlerine şahit olur. Onun Kurânı bir yol gösterici (Huda) (Lokman, 31/239.), hak ile batılı ayırt etmesine yarayan bir rehber (Furkan) (Bakara, 2/185), inananların hep birlikte sımsıkı sarılmasını istediği Allahın ipi (hablullah) (Âl-i İmran, 3/103) ve kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulp (el-urvetul-vüskâ) (Bakara, 2/256) olarak tanımladığını görür. Ona sımsıkı sarılır, onun gösterdiği sınırları gözetmeye gayret eder.