Öncelikle her yazımın tamamen Kur'an kaynaklı olduğunu belirtmek isterim. Bir ayetin tek bir kelimesini göz ardı etmekten esirgesin Rabb'im. Bugüne dek yobaz zihniyetin karanlık kafalarının yaptığı Kur'an yorumları, insanların İslam'dan uzaklaşmalarına neden oldu. İslam ışıl ışıl aydınlıktır, yobazların, kafalarındaki karanlığa dayalı sisli puslu yorumları ne Kur'an'ı ne de İslam'ı bağlamaz. İnsanı yaratan Allah, onun için en güzelini, ona en uygun olanı yaratır. O, Kur'an ile haber verilen güzel ahlaktır, örneğimiz de güzel ahlakı yaşayan samimi inananlardır.
Dün Dünya Kadınlar Günü idi. Toplumda kadının yaşadığı en büyük sorunlardan birinin, boşanma sonrası yaşanan sıkıntılar olduğu ortada. Kadın, evliliği süresince maddi yönden eşine bağımlı olarak yaşar. Birçok erkek eşinin çalışmasını istemez. Bu yüzden kadın boşandığında son derece zor durumda kalır.
Elinde bir mesleği olmadığı, sosyal hakkı bulunmadığı ya da yaşlanma nedeniyle çalışma gücü kalmadığı için büyük zorluklar çeker kadın. Boşanma sonrası taleplerde bulunması ise çıkarlarını gözetiyor gibi karşılanır ve sorunlar içinden çıkılamaz şekilde zorlaşır.
Kur'an ahlakını gerçek anlamda yaşayan insanların ise evlilikleri gibi boşanmaları da gönül rızasıyladır. Evlenirken eşlerin birbirine duydukları saygı ve sevgi, boşanma sırasında da korunur. Eşler birbirini kadın veya erkek olarak değil, Allah'a iman eden insanlar olarak görürler. Birbirlerine değer verir, güzel davranırlar.
Kadın, Kur'an'la korunmaya alınmıştır. Boşanma durumunda kadının sıkıntı yaşamaması için alınmış çok fazla tedbir vardır. Maddi-manevi açılardan kesin bir güvence altındadır. Karşılıklı anlaşma sonucu belirlenen maddi yardım ve kadına nasıl davranılması gerektiği Kur'an'da detaylı tarif edilir. Bu konudaki Kur'an ayetlerinin birkaçı şöyle:
(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır. (Bakara Suresi, 241)
?Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır. Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 236-237)
Geniş imkanları olan nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir. (Talak Suresi, 7)
Ayrıca kadına evlilik süresinde verilen malların boşanma sonrası geri alınmaması, kadının barınma ihtiyacının sağlanması ve kadına zorla mirasçı olunmaya kalkışılmaması da emredilir. Özellikle, bir zamanlar" içli-dışlı" olduğu eşine iftira atmanın yanlışlığına, bunun büyük bir günah olduğuna dikkat çeker Rabb'imiz.
Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı. (Nisa Suresi, 20, 21)
İslâmiyet?in, kadınları her konuda eve hapsettiği, 2. plana attığı gibi suçlamaların faturası hep Kur'an'a çıkarılmıştır. İnsanların yanlış uygulamaları ve bağnaz zihniyetin görüşleri yalnızca kendilerini bağlar. Bizler için örnek Kur'an'da söz edilen cesur kadınlardır, peygamber eşleri olan kutlu annelerimizdir, üreten, savaşa katılan, sağlık hizmeti veren, tebliğ faaliyetleri yapan sahabe kadınlardır. Ve kıstas Kur'an'dır.
İnsanlar arasında gerçek Kur'an ahlakının yaygınlaşmasının, kadınları zor durumda kalmaktan, aşağılanmaktan ve mağdur olmaktan kurtaracak tek çözüm olduğu açıktır.
Dün Dünya Kadınlar Günü idi. Toplumda kadının yaşadığı en büyük sorunlardan birinin, boşanma sonrası yaşanan sıkıntılar olduğu ortada. Kadın, evliliği süresince maddi yönden eşine bağımlı olarak yaşar. Birçok erkek eşinin çalışmasını istemez. Bu yüzden kadın boşandığında son derece zor durumda kalır.
Elinde bir mesleği olmadığı, sosyal hakkı bulunmadığı ya da yaşlanma nedeniyle çalışma gücü kalmadığı için büyük zorluklar çeker kadın. Boşanma sonrası taleplerde bulunması ise çıkarlarını gözetiyor gibi karşılanır ve sorunlar içinden çıkılamaz şekilde zorlaşır.
Kur'an ahlakını gerçek anlamda yaşayan insanların ise evlilikleri gibi boşanmaları da gönül rızasıyladır. Evlenirken eşlerin birbirine duydukları saygı ve sevgi, boşanma sırasında da korunur. Eşler birbirini kadın veya erkek olarak değil, Allah'a iman eden insanlar olarak görürler. Birbirlerine değer verir, güzel davranırlar.
Kadın, Kur'an'la korunmaya alınmıştır. Boşanma durumunda kadının sıkıntı yaşamaması için alınmış çok fazla tedbir vardır. Maddi-manevi açılardan kesin bir güvence altındadır. Karşılıklı anlaşma sonucu belirlenen maddi yardım ve kadına nasıl davranılması gerektiği Kur'an'da detaylı tarif edilir. Bu konudaki Kur'an ayetlerinin birkaçı şöyle:
(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır. (Bakara Suresi, 241)
?Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır. Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 236-237)
Geniş imkanları olan nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir. (Talak Suresi, 7)
Ayrıca kadına evlilik süresinde verilen malların boşanma sonrası geri alınmaması, kadının barınma ihtiyacının sağlanması ve kadına zorla mirasçı olunmaya kalkışılmaması da emredilir. Özellikle, bir zamanlar" içli-dışlı" olduğu eşine iftira atmanın yanlışlığına, bunun büyük bir günah olduğuna dikkat çeker Rabb'imiz.
Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı. (Nisa Suresi, 20, 21)
İslâmiyet?in, kadınları her konuda eve hapsettiği, 2. plana attığı gibi suçlamaların faturası hep Kur'an'a çıkarılmıştır. İnsanların yanlış uygulamaları ve bağnaz zihniyetin görüşleri yalnızca kendilerini bağlar. Bizler için örnek Kur'an'da söz edilen cesur kadınlardır, peygamber eşleri olan kutlu annelerimizdir, üreten, savaşa katılan, sağlık hizmeti veren, tebliğ faaliyetleri yapan sahabe kadınlardır. Ve kıstas Kur'an'dır.
İnsanlar arasında gerçek Kur'an ahlakının yaygınlaşmasının, kadınları zor durumda kalmaktan, aşağılanmaktan ve mağdur olmaktan kurtaracak tek çözüm olduğu açıktır.