halukgta
Kayıtlı Üye
Dini konular anlatılırken, hepimizin dikkatini çeken ve de toplum olarak adeta bizlere korku salan bir konu vardır. Her ne hikmetse, aynı konularda olmasına rağmen, dini anlatan konuşmacıların genel çoğunluğu farklı şeyler anlatır ve bununda Allah ın emri olduğu söylenir. Tabi bu durumda toplum olarak bizler, kimin doğru söylediğine inanmakta zorluk çekeriz.
Bu durumda sizce ne yapmamız gerekir? Bunun bir çıkar yolu olması gerekmez mi? Çünkü Allah sizleri, Kuran dan sorumlu tutuyorum diye hükmünü vermiş. SİZCE TELEVİZYONLARA ÇIKIP DA, AYNI KONUDA FARKLI ŞEYLER SÖYLEYENLERDE, BİR SORUN YOK MU? Elbette olmalı, doğru tektir ve onunda din adına kaynağı yalnız Kuran dır. Çünkü kanun koyucu yalnız Allah dır. Bunu söyleyen, Kuran ın bizzat kendisidir. Doğruyu arayıp bulmak, bizlerin görevidir, imtihanıdır.
Şöyle düşünün. Beşerin yazdığı bir bilim kitabını okuyan, hangi ülkede olursa olsun, hangi dile çevrilirse çevrilsin, aynı şeyi anlıyor ve bilim adamı oluyorlar. Hiç biriside farklı şeyler söylemiyor. Aralarındaki farkı, aynı bilgiler üzerinde, daha derin düşüp araştırarak, yeni buluşlar yapmalarıdır.
İYİDE KURAN I OKUDUKLARINI SÖYLEYEN, ONCA İNSAN NEDEN AYNI KONUDA FARKLI KONUŞABİLİYOR. Hem de onca tahsil görmüş İLAHİYAT PROFÖSÜRLERİ BUNU YAPIYPOR. Dini, yani Kuran ı anladığını ve bu işin profesörü yani uzmanı, hocası olduğunu söyleyen ve bu konuda bir unvanı alan bunu yapıyor. Diğerlerini hadi dikkate almayalım diyelim.
Bu farklılığı araştırdığınızda, çok açık sorunun nereden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bir kısım kişiler yalnız Kuran ı referans, rehber alıyor. Bir kısmı hem Kuran, hem rivayet fıkıh zincirini referans ve kanıt alıyor. Bir kısmı ise çok daha ileri giderek, Kuran ı herkes anlayamaz ve zaten Kuran detay vermemiş ve özet bilgiler içermektedir diyor. Onun içinde FIKIH bilgileri ve rivayet hadisler olmasaydı Kuran ı anlayamazdık, Kuran kapalı kalırdı. Kuran ı anlamak istiyorsak veli, âlim kişilerin kitaplarını okumalıyız, diyenler olarak sınıflandırabiliriz.
BÖYLE OLUNCA DA, DİNDE TEK SES VE TEK YUMRUK OLMAK MÜMKÜN OLMUYOR. Bu sözleri söylediğimde bir atasözü geldi aklıma. TEK SAATI OLAN, SAATIN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ. Buradan da anlaşılıyor ki, din adına tek çatı altında, tek yumruk olamamamızın tek nedeni, İSLAM A AYNI PENCEREDEN BAKMADIĞIMIZDAN, KAYNAĞIMIZIN TEK KAYNAK OLMADIĞINDAN KAYNAKLANIYOR. Onun için Allah yalnız Kuran ın ipine sarılın diyor bizlere.
Düşünebiliyor musunuz okullarda okutulan, ilim sahibi kişilerin yazdığı kitaplar, hiç şüphe duyulmadan okunuyor ve kabul görüyor ve herkes aynı konuda buluşabiliyor anlaşıyor, ama konu din yani Allah ın kanunları olunca, Rabbimizin bizlere rehber olsun diye indirdiği Kuran yeterli görülmüyor, neredeyse devre dışı bırakılıyor. Tabi bu boşluğu da çok ilginçtir, beşerin koyduğu kurallar olan, FIKIH inancı dolduruyor. YANİ ALLAH İLE ARASINDA, ELÇİSİNİN BİLE OLAMAYACAĞINI SÖYLEYEN KURAN A İNAT, ALLAH İLE ARAMIZA YARATILMIŞ BEŞERİ VE KİTAPLARINI SOKUYORUZ.
Bir kardeşimiz, ben peygamberimiz nasıl namaz kıldıysa öyle kılmak istiyorum, bunda ne sakınca var şeklinde serzenişte bulunmuş. Bugün peygamberimizin kıldığı namazı kılıyoruz diyenlerin, peygamberimizin böyle kıldığına dair kanıtı, delili nedir? Kim garanti verebilir, peygamberimiz böyle kılmıştır diye. Rivayetler dinde kanıt olabilir mi? Günümüzde kılınan namazı, beşeri FIKIH inancı şekillendirmiştir. Hatta mezheplerde de farklılıklar arz eder. Hepsinin savunması, peygamberimiz böyle kılıyordu der. Sizce Allah ve elçisi, bizlerin namazı bu yolla kılmamızı, öğrenmemizi istemiş olabilir mi? Mümkün değil. Peygamberimiz namazını ve diğer ibadetlerini, Allah ın Kuran da açıkladığı şekliyle yerine getirdiği çok açıktır. Lütfen beşeri fıkıh inancının şekillendirdiği namazın, peygamberimize ait olduğunu söylemeyelim. Elbette günümüzdeki şekilde de kılabiliriz, ama bazı konularda daha dikkatli olmak şartıyla.
Dini anlattığını söyleyen, hatta bu işi de herkes anlatmasın, bu bizim işimiz diyen, kendisini ruhban sınıfının görevlisi sayan, bazı İlahiyat profesörleri, Kuran ın değil rivayetlerin, sanı bilgilerin profesörü olmaktan ileri gidemiyorlar. Bazılarının şöyle övündüklerini duyarız. BENİM FIKIH VE HADİSLER KONUSUNDA, MASTIRIM VAR. Uzmanlık alanım hadisler konusudur, kitaplarım var. BU KONUDA TEZ HAZIRLAMIŞTIM DİYENLERİ DUYARIZ. Okumuş unvan sahibi bazı kişilerin, din adına ne yazık ki eğitim ve uzmanlıkları, RİVAYET VE EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLER. Çünkü günümüzde din adına uzmanlık artık rivayet ve fıkıh üzerine olunca, daha revaçta ve kabul görüyor. KURAN IN UZMANLIĞINI ARAYAN YOK.
BU KONUDA ALLAH NE DİYOR DİYEN VE ARAŞTIRAN, NE YAZIK Kİ ÇOK AZINLIK. Kuran a danışılmış olsa, tek bir çatı altında buluşmamak zaten mümkün değil. Peygamberimizin mahşer günü söyleyeceği gibi, ne yazık ki Kuran artık devre dışı kaldı. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN MİSALİ, HEPİMİZ GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA, BİZZAT ÇABA GÖSTERMELİYİZ. YOKSA GEMİNİN BATTIĞINI, NAHŞER GÜNÜ ANLARIZ.
Allah ın bizlerden ne istediğini doğru anlamak istiyorsak, sorumlu olduğumuza hükmettiği ve yemin ederek kolaylaştırdığı Kuran ın penceresinden bakmalıyız ki, Allah ın bizlerden istediklerini görebilelim, fark edebilelim. EĞER DİN ADINA KENDİMİZE, FARKLI PENCERELERDE AÇTIYSAK, DİNİMİZİ İNANCIMIZI ANLAMAK ADINA, FARKLI KAYNAKLARI KANIT OLARAK KABUL ETTİYSEK, BU YÖNTEM BİZLERİN KAFASINI KARIŞTIRACAK VE ASLA İMANIMIZDAN DA EMİN OLMAMIZ, MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.
Bizlerin en büyük hatası, Allah ın kelamı FURKAN ile direk bir bağlantı kuramadığımızdan kaynaklanıyor. Furkan eğriyi doğrudan ayırandır. KİMİN HADDİNE, EĞRİYİ DOĞRUDAN AYIRABİLECEK BAŞKA KİTAPLAR YAZMAK ve bu kitaplarda Allah katındandır demek. Ne yazık ki bizler bu gerçekleri fark edemediğimiz sürece, televizyonlarda adeta Allah ın dini ile alay edenleri, hep görmeye devam edeceğiz. İşin kötüsü, yalan ve iftiraları da doğru zannedeceğiz.
Toplumun içinden adeta din satan, din tüccarlarının çıkmasına, bizler neden oluyoruz. Çünkü bu simsarların tuzağına, yaptığımız hatalarımızla bizler düşüyoruz da ondan. Onların sözlerine hiç düşünmeden ve araştırmadan kandık ve bizleri Kuran ın uyarısında olduğu gibi, ALLAH İLE ALDATTILAR. Sanırım bu yol ve yöntem bizlerin kolayımıza, işimize de geldi. GELİN BU ZALİMLERİN, ALLAH İLE ALDATICILARIN, BİZLERE VURDUĞU PRANGAYI KIRALIM. BAKIN O ZAMAN, ANLATTIKLARI MASALLARI DİNLEYECEK, KİŞİLER BULABİLECEKLER Mİ?
Allah emin olmadığınız bilgilerin, sakın ardına düşmeyin hesabını sorarım, diye bizleri uyarır. Allah dan başka şefaatçiler, yardımcılar, veliler edinmeyesiniz diye, sizlere Kuran ı kolaylaştırdık, açıkladık ve izah ettik der. Din tacirleri, buna benzer yüzlerce ayetleri toplum fark etmesin diye, bizlerin Kuran ı anladığımız dilden okumamızı engellemek için, Kuran da her bilgi zaten yoktur, Kuran başka dillere tam olarak çevrilemez, siz Kuran ı anlayamazsınız, her kelimenin onlarca anlamı vardır iftirasını uydurdular. AMA HER NE HİKMETSE, HÂŞÂ ALLAH IN TÜM KULLARINA ANLATAMADIĞINI, ONLAR ANLAMIŞ VE UTANMADAN ANLATTIKLARINI SÖYLEYEBİLİYORLAR. Bizlerde aklı devreden çıkardığımız için, kabul ediyoruz ve bu zalimlere inanıyoruz.
Allah bizlerin yalnız Kuran a sarılmamızı ve yalnız Kuran ın hükümlerinden sorumlu olduğumuza hükmetmiştir. Allah ile aldatıcılar, bizleri Kuran dan uzaklaştırıp, elleriyle yazdıkları ve bunlarda Allah katındandır dedikleri kitaplara toplumu, yüzlerce yıldır yöneltmişlerdir. Toplum arasında ektikleri zehir, nifak, rivayet ve batıl, toplumların içinde yeşerdiği ve kök saldığı için, genlerimize işlemiş yanlış bilgilerin etkisiyle, bu zalimlerin şu sözlerinden etkilenip, hatta korkar olmuşuz.
RİVAYET HADİSLER VE FIKIH OLMASA NE NAMAZIMIZI KILABİLİRİZ, NE ORUCUMUZU TUTABİLİRİZ, NE ZEKÂT VEREBİLİRİZ, NEDE HACCA GİDEBİLİRİZ. TÜM BUNLARI PEYGAMBERİMİZİN RİVAYET HADİSLERİNDEN VE FIKIH İNANCINDAN ÖĞRENİYORUZ. BU BİLGİLER OLMASAYDI KURAN I ANLAYAMAZDIK VE KURAN KAPALI KALIRDI.
Bu sözlere inanan bir Müslüman, önce Kuran ı devre dışı bırakır ve Allah ın doğru yolundan sapar. YANİ BUNDAN SONRA, BU SÖZLERE İNANAN BİR İNSANIN YOLDAŞI ŞEYTAN OLUR. Bunu Allah Kuran da söylüyor hatırlatırım. Size sormak isterim. Allah bizlerden namaz kılmamızı, oruç tutmamızı, zekât vermemizi isteyecek, ondan sonrada bu konuları açıklamayacak, izah etmeyecek öylemi? Daha sonrada bizleri Kuran dan sorumlu tutacak. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir adalet anlayışı. Bunu nasıl düşünür ve inanırız. Allah yerine getirmemizi emrettiği ibadetleri, kolay ve açık bir şekilde bizlerden istemiştir Kuran da. Lütfen bunu unutmayalım ve bu bilgileri Kuran dan öğrenelim, araştıralım. İşte o zaman, var olduğunu nasıl göreceğiz.
Bizlerin hatası, yüzlerce yıldır beşerin yarattığı FIKIH İNANCININ, dine soktuğu ve tüm ibadetlere ilaveleri, bizler Kuran da bulamadığımızda, bu yalanlara inanıyoruz ve bakın demek ki Kuran da her şey olmuyormuş, namazın rekât sayısı bile Kuran da yok, namazda neler okuyacağımız bile yazmıyor diyebiliyoruz. Hâlbuki Allah ın böyle bir sınırlaması Kuran da yoktur. ALLAH IN KURAN DA SINIRLAMADIĞINI SINIRLAMAK VE ŞEKİLLENDİRMEK KİMİN HADDİNE. En az kılabileceğimiz kısaltılmış namaz, rekât örneği Kuran da verilmiş, normal şartlarda rekât sayısı sabitlenmemiş bizlere bırakılmıştır. Namaz esnasında da Allah a nasıl hitap edeceğimiz, onu nasıl zikredeceğimiz, ondan nasıl yardım isteyeceğimizde bizlere kalmıştır. Zaten Kuran da bunların örnekleri de vardır. Ama bu gerçeği fark edemiyoruz. ÇÜNKÜ BİZLER KURAN IN ETKİSİNDE DEĞİL, BEŞERİN FIKIH İNANCININ ETKİSİNDE KALMIŞIZ.
Dilerim bu gerçekleri fark edebilen, azınlık Allah ın kulları arasında oluruz. Kuran ın penceresinden bakamayan, araya beşeri pencereler açanların ve edindikleri velilerin gölgesinde İslam ı yaşayanların, mahşer günü pişman olacaklarını unutmayalım. Din ve iman adına, bakacağımız, izleyeceğimiz, örnek alacağımız tek pencere, ALLAH IN BİZLERE AÇTIĞI KURAN PENCERESİDİR, lütfen unutmayalım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/?ref=aymt_homepage_panel
HALUK GÜMÜŞTABAK/ KUR'AN A DAVET.
BATILDAN UZAK, İSLAMI YAŞAYABİLMEK.
hakyolkuran
Bu durumda sizce ne yapmamız gerekir? Bunun bir çıkar yolu olması gerekmez mi? Çünkü Allah sizleri, Kuran dan sorumlu tutuyorum diye hükmünü vermiş. SİZCE TELEVİZYONLARA ÇIKIP DA, AYNI KONUDA FARKLI ŞEYLER SÖYLEYENLERDE, BİR SORUN YOK MU? Elbette olmalı, doğru tektir ve onunda din adına kaynağı yalnız Kuran dır. Çünkü kanun koyucu yalnız Allah dır. Bunu söyleyen, Kuran ın bizzat kendisidir. Doğruyu arayıp bulmak, bizlerin görevidir, imtihanıdır.
Şöyle düşünün. Beşerin yazdığı bir bilim kitabını okuyan, hangi ülkede olursa olsun, hangi dile çevrilirse çevrilsin, aynı şeyi anlıyor ve bilim adamı oluyorlar. Hiç biriside farklı şeyler söylemiyor. Aralarındaki farkı, aynı bilgiler üzerinde, daha derin düşüp araştırarak, yeni buluşlar yapmalarıdır.
İYİDE KURAN I OKUDUKLARINI SÖYLEYEN, ONCA İNSAN NEDEN AYNI KONUDA FARKLI KONUŞABİLİYOR. Hem de onca tahsil görmüş İLAHİYAT PROFÖSÜRLERİ BUNU YAPIYPOR. Dini, yani Kuran ı anladığını ve bu işin profesörü yani uzmanı, hocası olduğunu söyleyen ve bu konuda bir unvanı alan bunu yapıyor. Diğerlerini hadi dikkate almayalım diyelim.
Bu farklılığı araştırdığınızda, çok açık sorunun nereden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bir kısım kişiler yalnız Kuran ı referans, rehber alıyor. Bir kısmı hem Kuran, hem rivayet fıkıh zincirini referans ve kanıt alıyor. Bir kısmı ise çok daha ileri giderek, Kuran ı herkes anlayamaz ve zaten Kuran detay vermemiş ve özet bilgiler içermektedir diyor. Onun içinde FIKIH bilgileri ve rivayet hadisler olmasaydı Kuran ı anlayamazdık, Kuran kapalı kalırdı. Kuran ı anlamak istiyorsak veli, âlim kişilerin kitaplarını okumalıyız, diyenler olarak sınıflandırabiliriz.
BÖYLE OLUNCA DA, DİNDE TEK SES VE TEK YUMRUK OLMAK MÜMKÜN OLMUYOR. Bu sözleri söylediğimde bir atasözü geldi aklıma. TEK SAATI OLAN, SAATIN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ. Buradan da anlaşılıyor ki, din adına tek çatı altında, tek yumruk olamamamızın tek nedeni, İSLAM A AYNI PENCEREDEN BAKMADIĞIMIZDAN, KAYNAĞIMIZIN TEK KAYNAK OLMADIĞINDAN KAYNAKLANIYOR. Onun için Allah yalnız Kuran ın ipine sarılın diyor bizlere.
Düşünebiliyor musunuz okullarda okutulan, ilim sahibi kişilerin yazdığı kitaplar, hiç şüphe duyulmadan okunuyor ve kabul görüyor ve herkes aynı konuda buluşabiliyor anlaşıyor, ama konu din yani Allah ın kanunları olunca, Rabbimizin bizlere rehber olsun diye indirdiği Kuran yeterli görülmüyor, neredeyse devre dışı bırakılıyor. Tabi bu boşluğu da çok ilginçtir, beşerin koyduğu kurallar olan, FIKIH inancı dolduruyor. YANİ ALLAH İLE ARASINDA, ELÇİSİNİN BİLE OLAMAYACAĞINI SÖYLEYEN KURAN A İNAT, ALLAH İLE ARAMIZA YARATILMIŞ BEŞERİ VE KİTAPLARINI SOKUYORUZ.
Bir kardeşimiz, ben peygamberimiz nasıl namaz kıldıysa öyle kılmak istiyorum, bunda ne sakınca var şeklinde serzenişte bulunmuş. Bugün peygamberimizin kıldığı namazı kılıyoruz diyenlerin, peygamberimizin böyle kıldığına dair kanıtı, delili nedir? Kim garanti verebilir, peygamberimiz böyle kılmıştır diye. Rivayetler dinde kanıt olabilir mi? Günümüzde kılınan namazı, beşeri FIKIH inancı şekillendirmiştir. Hatta mezheplerde de farklılıklar arz eder. Hepsinin savunması, peygamberimiz böyle kılıyordu der. Sizce Allah ve elçisi, bizlerin namazı bu yolla kılmamızı, öğrenmemizi istemiş olabilir mi? Mümkün değil. Peygamberimiz namazını ve diğer ibadetlerini, Allah ın Kuran da açıkladığı şekliyle yerine getirdiği çok açıktır. Lütfen beşeri fıkıh inancının şekillendirdiği namazın, peygamberimize ait olduğunu söylemeyelim. Elbette günümüzdeki şekilde de kılabiliriz, ama bazı konularda daha dikkatli olmak şartıyla.
Dini anlattığını söyleyen, hatta bu işi de herkes anlatmasın, bu bizim işimiz diyen, kendisini ruhban sınıfının görevlisi sayan, bazı İlahiyat profesörleri, Kuran ın değil rivayetlerin, sanı bilgilerin profesörü olmaktan ileri gidemiyorlar. Bazılarının şöyle övündüklerini duyarız. BENİM FIKIH VE HADİSLER KONUSUNDA, MASTIRIM VAR. Uzmanlık alanım hadisler konusudur, kitaplarım var. BU KONUDA TEZ HAZIRLAMIŞTIM DİYENLERİ DUYARIZ. Okumuş unvan sahibi bazı kişilerin, din adına ne yazık ki eğitim ve uzmanlıkları, RİVAYET VE EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLER. Çünkü günümüzde din adına uzmanlık artık rivayet ve fıkıh üzerine olunca, daha revaçta ve kabul görüyor. KURAN IN UZMANLIĞINI ARAYAN YOK.
BU KONUDA ALLAH NE DİYOR DİYEN VE ARAŞTIRAN, NE YAZIK Kİ ÇOK AZINLIK. Kuran a danışılmış olsa, tek bir çatı altında buluşmamak zaten mümkün değil. Peygamberimizin mahşer günü söyleyeceği gibi, ne yazık ki Kuran artık devre dışı kaldı. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN MİSALİ, HEPİMİZ GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA, BİZZAT ÇABA GÖSTERMELİYİZ. YOKSA GEMİNİN BATTIĞINI, NAHŞER GÜNÜ ANLARIZ.
Allah ın bizlerden ne istediğini doğru anlamak istiyorsak, sorumlu olduğumuza hükmettiği ve yemin ederek kolaylaştırdığı Kuran ın penceresinden bakmalıyız ki, Allah ın bizlerden istediklerini görebilelim, fark edebilelim. EĞER DİN ADINA KENDİMİZE, FARKLI PENCERELERDE AÇTIYSAK, DİNİMİZİ İNANCIMIZI ANLAMAK ADINA, FARKLI KAYNAKLARI KANIT OLARAK KABUL ETTİYSEK, BU YÖNTEM BİZLERİN KAFASINI KARIŞTIRACAK VE ASLA İMANIMIZDAN DA EMİN OLMAMIZ, MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.
Bizlerin en büyük hatası, Allah ın kelamı FURKAN ile direk bir bağlantı kuramadığımızdan kaynaklanıyor. Furkan eğriyi doğrudan ayırandır. KİMİN HADDİNE, EĞRİYİ DOĞRUDAN AYIRABİLECEK BAŞKA KİTAPLAR YAZMAK ve bu kitaplarda Allah katındandır demek. Ne yazık ki bizler bu gerçekleri fark edemediğimiz sürece, televizyonlarda adeta Allah ın dini ile alay edenleri, hep görmeye devam edeceğiz. İşin kötüsü, yalan ve iftiraları da doğru zannedeceğiz.
Toplumun içinden adeta din satan, din tüccarlarının çıkmasına, bizler neden oluyoruz. Çünkü bu simsarların tuzağına, yaptığımız hatalarımızla bizler düşüyoruz da ondan. Onların sözlerine hiç düşünmeden ve araştırmadan kandık ve bizleri Kuran ın uyarısında olduğu gibi, ALLAH İLE ALDATTILAR. Sanırım bu yol ve yöntem bizlerin kolayımıza, işimize de geldi. GELİN BU ZALİMLERİN, ALLAH İLE ALDATICILARIN, BİZLERE VURDUĞU PRANGAYI KIRALIM. BAKIN O ZAMAN, ANLATTIKLARI MASALLARI DİNLEYECEK, KİŞİLER BULABİLECEKLER Mİ?
Allah emin olmadığınız bilgilerin, sakın ardına düşmeyin hesabını sorarım, diye bizleri uyarır. Allah dan başka şefaatçiler, yardımcılar, veliler edinmeyesiniz diye, sizlere Kuran ı kolaylaştırdık, açıkladık ve izah ettik der. Din tacirleri, buna benzer yüzlerce ayetleri toplum fark etmesin diye, bizlerin Kuran ı anladığımız dilden okumamızı engellemek için, Kuran da her bilgi zaten yoktur, Kuran başka dillere tam olarak çevrilemez, siz Kuran ı anlayamazsınız, her kelimenin onlarca anlamı vardır iftirasını uydurdular. AMA HER NE HİKMETSE, HÂŞÂ ALLAH IN TÜM KULLARINA ANLATAMADIĞINI, ONLAR ANLAMIŞ VE UTANMADAN ANLATTIKLARINI SÖYLEYEBİLİYORLAR. Bizlerde aklı devreden çıkardığımız için, kabul ediyoruz ve bu zalimlere inanıyoruz.
Allah bizlerin yalnız Kuran a sarılmamızı ve yalnız Kuran ın hükümlerinden sorumlu olduğumuza hükmetmiştir. Allah ile aldatıcılar, bizleri Kuran dan uzaklaştırıp, elleriyle yazdıkları ve bunlarda Allah katındandır dedikleri kitaplara toplumu, yüzlerce yıldır yöneltmişlerdir. Toplum arasında ektikleri zehir, nifak, rivayet ve batıl, toplumların içinde yeşerdiği ve kök saldığı için, genlerimize işlemiş yanlış bilgilerin etkisiyle, bu zalimlerin şu sözlerinden etkilenip, hatta korkar olmuşuz.
RİVAYET HADİSLER VE FIKIH OLMASA NE NAMAZIMIZI KILABİLİRİZ, NE ORUCUMUZU TUTABİLİRİZ, NE ZEKÂT VEREBİLİRİZ, NEDE HACCA GİDEBİLİRİZ. TÜM BUNLARI PEYGAMBERİMİZİN RİVAYET HADİSLERİNDEN VE FIKIH İNANCINDAN ÖĞRENİYORUZ. BU BİLGİLER OLMASAYDI KURAN I ANLAYAMAZDIK VE KURAN KAPALI KALIRDI.
Bu sözlere inanan bir Müslüman, önce Kuran ı devre dışı bırakır ve Allah ın doğru yolundan sapar. YANİ BUNDAN SONRA, BU SÖZLERE İNANAN BİR İNSANIN YOLDAŞI ŞEYTAN OLUR. Bunu Allah Kuran da söylüyor hatırlatırım. Size sormak isterim. Allah bizlerden namaz kılmamızı, oruç tutmamızı, zekât vermemizi isteyecek, ondan sonrada bu konuları açıklamayacak, izah etmeyecek öylemi? Daha sonrada bizleri Kuran dan sorumlu tutacak. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir adalet anlayışı. Bunu nasıl düşünür ve inanırız. Allah yerine getirmemizi emrettiği ibadetleri, kolay ve açık bir şekilde bizlerden istemiştir Kuran da. Lütfen bunu unutmayalım ve bu bilgileri Kuran dan öğrenelim, araştıralım. İşte o zaman, var olduğunu nasıl göreceğiz.
Bizlerin hatası, yüzlerce yıldır beşerin yarattığı FIKIH İNANCININ, dine soktuğu ve tüm ibadetlere ilaveleri, bizler Kuran da bulamadığımızda, bu yalanlara inanıyoruz ve bakın demek ki Kuran da her şey olmuyormuş, namazın rekât sayısı bile Kuran da yok, namazda neler okuyacağımız bile yazmıyor diyebiliyoruz. Hâlbuki Allah ın böyle bir sınırlaması Kuran da yoktur. ALLAH IN KURAN DA SINIRLAMADIĞINI SINIRLAMAK VE ŞEKİLLENDİRMEK KİMİN HADDİNE. En az kılabileceğimiz kısaltılmış namaz, rekât örneği Kuran da verilmiş, normal şartlarda rekât sayısı sabitlenmemiş bizlere bırakılmıştır. Namaz esnasında da Allah a nasıl hitap edeceğimiz, onu nasıl zikredeceğimiz, ondan nasıl yardım isteyeceğimizde bizlere kalmıştır. Zaten Kuran da bunların örnekleri de vardır. Ama bu gerçeği fark edemiyoruz. ÇÜNKÜ BİZLER KURAN IN ETKİSİNDE DEĞİL, BEŞERİN FIKIH İNANCININ ETKİSİNDE KALMIŞIZ.
Dilerim bu gerçekleri fark edebilen, azınlık Allah ın kulları arasında oluruz. Kuran ın penceresinden bakamayan, araya beşeri pencereler açanların ve edindikleri velilerin gölgesinde İslam ı yaşayanların, mahşer günü pişman olacaklarını unutmayalım. Din ve iman adına, bakacağımız, izleyeceğimiz, örnek alacağımız tek pencere, ALLAH IN BİZLERE AÇTIĞI KURAN PENCERESİDİR, lütfen unutmayalım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/?ref=aymt_homepage_panel
HALUK GÜMÜŞTABAK/ KUR'AN A DAVET.
BATILDAN UZAK, İSLAMI YAŞAYABİLMEK.
hakyolkuran