TSunami_61
Kayıtlı Üye
Abdullah İbni mübarek anlatıyor;
''Bir gün hacca gidiyordum,Irak; Suriye topraklarından geçerken
yalnız bir kadına rastladım.Selam verdim;
Selamımı ''Söz olarak Rahim bir Rab'den selam sözüdür
onların duyacagı''(Yasin:5) ayetiyle aldı.
''Buralarda ne yapıyorsun? " diye sordum.
"Allah kimi yoldan çıkarmışsa,ona yol bulduracak
yoktur" (A'raf:186) ayetini okudu...
Anladım ki,yolunu kaybetmiş.Nereye gittiği soruma;
"Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mesci-i Aksaya götüren
Allah'ı tesbih ederim" (Isra:1) ayetiyle karşılık verdi.
Anladım ki,geçtiğimiz hac mevsiminde haccını
tamamlamış,Kudüs'e gidiyor.
"Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin? " dedim.
"Tam üç gece (yani üç gündür) "(Meryem:10') dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara:187) ayetini okudu.
"iyide Ramazan da değiliz" dedim.
"Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa,Allah her hayrın
karşılığını verendir,her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara:158 ) ayetiyle cevap verdi.
"Yolculukta oruç açılabilir" dedim.
"Ama orucu tutarsanız,bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara:184) ayetini okudu.
Niye benim gibi konuşmadığını sordum.
"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki,yanında onu gözleyen
ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış
olsun" (Kaf:18 ) dedi.
"Kimlerdensin?" diye sordum.
"Bu konuda kesin bilgin yok(ailemi söylesem de tanimazsin)
Sonra göz de kalp de(görmeden,kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur." (Isra:36) ayetiyle cevap verdi.
"Hata ettim,hakkını helal et" dedim
"Bugün size kınama yok.Allah sizi bağıslasın"(Yusuf:92) dedi.
Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
"Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir" (Bakara:215) ayetiyle
mukabele etti.
Devemi yanına getirdim,binecekken.
"Mü'min erkeklere söyle,bakışlarını sakınsınlar" (Nur:30) ayetini okudu.
Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı,
bu arada elbisesi az yırtıldı.
"Başınıza musibet olarak ne gelirse,bu bizzat işleyip,onu hak
etmeniz sebebiyledir" (Sura:30) ayetini mırıldandı.
"Sabret,deveyi bağlayayım!" dedim.
"Bu hususta Süleyman'ı anlayisli ve daha isabetli davranır kıldık" (Enbiya:79) ayetini okuyarak,devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu
kasdetti.
Deveye bindi ve "Bunu bize baş eğdiren Allah'ı tesbih
ederim; yoksa bunu biz başaramazdık.Ve sonunda şüphesiz Rabbimize
dönecegiz!" (Zuhruf:13-14) ayetlerini okudu
"Haydi! " diye deveyi hızlandırdım.
"Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini
yükseltme.seslerin en çirkini eşeğin sesidir! " (Lokman:19)
mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil:20) dedi.
"Şiir okumak haram değil ki! " dedim.
"Bu hususu ancak idrak ve basiret sahipleri düşünür anlar!"
(Bakara:269) cevabını verdi.
Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.
"Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden
sormayın!" (Maide:101) ayetini okudu.
Derken kafilesine ulaştık ve "kafile içerisinde kimsen var mı?" dedim
"Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür!" (Kehf:46) dedi.
Anladım ki,evladı var.İsimlerini sordum.
"Allah İbrahim'i dost edindi; Allah Musa ile konustu;
Ey Yahya,Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisa:125,164; Meryem:12)
Ayetlerini okudu.
"Ey İbrahim,ey Musa,ey İsa!" diye kafileye seslendim.
Nur yüzlü üç genç "Buyur! " diye çıkageldi.
Onlara para verip,"Bununla içinizden birini şehre yollayın!
Yemeklerin helal ve temiz olanına baksın ve size bir
yiyecek getirsin.Dikkatli davransın!" (Kehf:19) dedi.
Yiyecek gelince bana "Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın
karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!" (Hakka:24) dedi.
Çocuklara,"Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten
yemem!" dedim.
"Annemiz" dediler."Ağzından Cenab-ı Allah'ın
gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır
böyle sadece Kur'an'la konuşur."
İbn Mübarek,bu hadiseyi Kur'an'da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.
''Bir gün hacca gidiyordum,Irak; Suriye topraklarından geçerken
yalnız bir kadına rastladım.Selam verdim;
Selamımı ''Söz olarak Rahim bir Rab'den selam sözüdür
onların duyacagı''(Yasin:5) ayetiyle aldı.
''Buralarda ne yapıyorsun? " diye sordum.
"Allah kimi yoldan çıkarmışsa,ona yol bulduracak
yoktur" (A'raf:186) ayetini okudu...
Anladım ki,yolunu kaybetmiş.Nereye gittiği soruma;
"Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mesci-i Aksaya götüren
Allah'ı tesbih ederim" (Isra:1) ayetiyle karşılık verdi.
Anladım ki,geçtiğimiz hac mevsiminde haccını
tamamlamış,Kudüs'e gidiyor.
"Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin? " dedim.
"Tam üç gece (yani üç gündür) "(Meryem:10') dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara:187) ayetini okudu.
"iyide Ramazan da değiliz" dedim.
"Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa,Allah her hayrın
karşılığını verendir,her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara:158 ) ayetiyle cevap verdi.
"Yolculukta oruç açılabilir" dedim.
"Ama orucu tutarsanız,bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara:184) ayetini okudu.
Niye benim gibi konuşmadığını sordum.
"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki,yanında onu gözleyen
ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış
olsun" (Kaf:18 ) dedi.
"Kimlerdensin?" diye sordum.
"Bu konuda kesin bilgin yok(ailemi söylesem de tanimazsin)
Sonra göz de kalp de(görmeden,kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur." (Isra:36) ayetiyle cevap verdi.
"Hata ettim,hakkını helal et" dedim
"Bugün size kınama yok.Allah sizi bağıslasın"(Yusuf:92) dedi.
Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
"Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir" (Bakara:215) ayetiyle
mukabele etti.
Devemi yanına getirdim,binecekken.
"Mü'min erkeklere söyle,bakışlarını sakınsınlar" (Nur:30) ayetini okudu.
Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı,
bu arada elbisesi az yırtıldı.
"Başınıza musibet olarak ne gelirse,bu bizzat işleyip,onu hak
etmeniz sebebiyledir" (Sura:30) ayetini mırıldandı.
"Sabret,deveyi bağlayayım!" dedim.
"Bu hususta Süleyman'ı anlayisli ve daha isabetli davranır kıldık" (Enbiya:79) ayetini okuyarak,devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu
kasdetti.
Deveye bindi ve "Bunu bize baş eğdiren Allah'ı tesbih
ederim; yoksa bunu biz başaramazdık.Ve sonunda şüphesiz Rabbimize
dönecegiz!" (Zuhruf:13-14) ayetlerini okudu
"Haydi! " diye deveyi hızlandırdım.
"Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini
yükseltme.seslerin en çirkini eşeğin sesidir! " (Lokman:19)
mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil:20) dedi.
"Şiir okumak haram değil ki! " dedim.
"Bu hususu ancak idrak ve basiret sahipleri düşünür anlar!"
(Bakara:269) cevabını verdi.
Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.
"Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden
sormayın!" (Maide:101) ayetini okudu.
Derken kafilesine ulaştık ve "kafile içerisinde kimsen var mı?" dedim
"Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür!" (Kehf:46) dedi.
Anladım ki,evladı var.İsimlerini sordum.
"Allah İbrahim'i dost edindi; Allah Musa ile konustu;
Ey Yahya,Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisa:125,164; Meryem:12)
Ayetlerini okudu.
"Ey İbrahim,ey Musa,ey İsa!" diye kafileye seslendim.
Nur yüzlü üç genç "Buyur! " diye çıkageldi.
Onlara para verip,"Bununla içinizden birini şehre yollayın!
Yemeklerin helal ve temiz olanına baksın ve size bir
yiyecek getirsin.Dikkatli davransın!" (Kehf:19) dedi.
Yiyecek gelince bana "Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın
karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!" (Hakka:24) dedi.
Çocuklara,"Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten
yemem!" dedim.
"Annemiz" dediler."Ağzından Cenab-ı Allah'ın
gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır
böyle sadece Kur'an'la konuşur."
İbn Mübarek,bu hadiseyi Kur'an'da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.