'hayaL
Bayan Üye
Fiziksel Eksiklikleri Ön Plana Çıkarırlar...
İnsanların sahip oldukları fiziksel kusurlara gülmek, Kuran ahlakını yaşamayan toplumların yanlış espri ve eğlence anlayışında önemli bir yer tutar. Bu kültür ve anlayışa sahip kimseler, örneğin boy uzunluğu genel ortalamanın çok altında olan bir insan ya da sık rastlanmayan türde fiziksel eksikliği olan bir kimse gördüklerinde, kimi zaman açıkça kimi zaman da sinsi bir gülüş ve aşağılayıcı bakışlarla zihniyetlerini belli ederler. Genel tavırlarında basit bir ruh hali hakimdir bu nedenle bu tür eksiklikleri olan insanların özelliklerini takdir edenin Allah olduğunu, dilerse kendilerini de benzer acizliklerle imtihan edebileceğini düşünemezler. Ayrıca basit bir ruh hali ile bu olayı değerlendirip gülerken, güzel olanla değiştirmedikleri takdirde, bu tavırlarının Allah Katında ve Müslümanların gözünde kötü bir ahlak anlayışı olduğunu da fark edemezler.
Karşılarındaki Kişiyi Küçük Düşürmeye Yönelik Hareket Ederler
Bu kişilerin yaptıkları şakalar genelde karşı tarafı onurlandırmaz. Tam aksine esprileri sürekli kendilerini ön plana çıkarmaya, karşı tarafı ise yermeye, eleştirmeye hatta küçük düşürmeye yöneliktir. Müslümanlar ise yaptıkları şakalarda mutlaka karşı tarafın da hoşnutluğunu gözetir, bunu birinci planda tutarlar. Derin bir insaniyet duygusuna sahip oldukları için şakalarında karşı tarafın memnuniyetine önem verir, onu onore eder, en küçük bir hoşnutsuzluk ihtimali hissettiklerinde hemen geri çekilirler.
Din ahlakının getirdiği asaletten uzak olan basit insanların başka bir özelliği de esprinin dozunu ayarlayamamalarıdır. Bu kişiler karşı tarafın hassas olduğu konularda espri ile üzerine gider ya da yapılan espriyi gereğinden fazla uzatırlar. Bu şekilde onu rahatsız edebilecekleri ihtimalini düşünemez, düşünseler de bunu pek önemsemezler. Çünkü basit insan, aynı zamanda duyarlılıktan da yoksun insandır. İncelikleri fark edemez, ayrıntıları zihninde toparlayamaz, insaniyet göstermekten zevk almaz.
Alay Ederek Zulmederler
Kuran ahlakına göre yaşamayan insanların esprilerinde, müminlerin asla başvurmayacağı bir yöntem olan alaycılık da yoğun olarak görülür. Bu insanlar, Allah'ın seçip beğendiği din ahlakını yaşamadıkları için Kuran'dan tamamen uzak bir yapıdadırlar. Bu nedenle de günlük yaşamlarında alaycı tavırlar çok yaygındır. Bu ahlak bozukluğunun altında kibirli olmaları ve güzel ahlakı yaşamamaları yatar. İçlerindeki bu kibir, çeşitli nedenlerden dolayı ve birçok şekilde kendini belli eder. Bulundukları ortamda en üstün kişi olmak istedikleri için başkalarının güzel özelliklerini gördüklerinde onlarla alay ederler. Bu yolla karşılarındaki kişiyi aşağılamayı, insanların gözünde küçük düşürmeyi ve onun moralini bozmayı hedeflerler. Bu kişinin diğer insanların beğenisini ve takdirini kazanmasını istemezler. Allah'ın Kuran'da öğrettiği gerçek sevgiyi, şefkati, merhameti yaşamadıkları için de alay ederek birbirlerini kırmaktan çekinmezler. Bu özelliklere sahip bir kişi;
Karşısındaki kişinin ağzından çıkan yanlış bir kelimeyi, dilinin sürçmesini, yürüyüş şeklini, bir konudaki bilgisizliğini veya fiziğindeki bir kusuru tespit ederek hemen alaycı bir espri ya da gülüşle bunu deşifre eder.
İnsani hataları ve eksiklikleri eğlence konusu haline getirir. Böylece kendisinin daha zeki, daha güzel, daha bilgili kısacası karşı tarafa kıyasla daha üstün olduğunu ispat etmeye çalışır. Oysa bu çok çirkin bir basitliktir.
Kuran ahlakını benimseyen bir insan ise, karşı tarafın bir eksiğini ya da kusurunu asla bir espri konusu olarak algılamaz. Tam aksine bunları görmezlikten gelerek onu mahçup etmemeye çalışır. Örneğin basit bir insan, yolda yürürken ayağı takılan ya da düşen birine kahkahalarla güler. Yardımına koşmak, kendisine bir zarar gelip gelmediğini, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormak yerine insaniyetsiz tavırlar sergiler, gülmekten konuşamıyormuş gibi yapar. Görmezlikten, duymazlıktan gelebileceği bazı insani acizlikleri deşifre ederek bunlara güler. Örneğin insanlara, onların kusurlu yönlerini vurgulayan isimler takar, lakaplar yakıştırır. Oysa Rabbimiz Hucurat Suresi'nin 11. ayetiyle hem alaycılığı hem de insanları kötü lakaplarla çağırmayı yasaklamıştır:
"Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın..." (Hucurat Suresi,11)
İnsanların sahip oldukları fiziksel kusurlara gülmek, Kuran ahlakını yaşamayan toplumların yanlış espri ve eğlence anlayışında önemli bir yer tutar. Bu kültür ve anlayışa sahip kimseler, örneğin boy uzunluğu genel ortalamanın çok altında olan bir insan ya da sık rastlanmayan türde fiziksel eksikliği olan bir kimse gördüklerinde, kimi zaman açıkça kimi zaman da sinsi bir gülüş ve aşağılayıcı bakışlarla zihniyetlerini belli ederler. Genel tavırlarında basit bir ruh hali hakimdir bu nedenle bu tür eksiklikleri olan insanların özelliklerini takdir edenin Allah olduğunu, dilerse kendilerini de benzer acizliklerle imtihan edebileceğini düşünemezler. Ayrıca basit bir ruh hali ile bu olayı değerlendirip gülerken, güzel olanla değiştirmedikleri takdirde, bu tavırlarının Allah Katında ve Müslümanların gözünde kötü bir ahlak anlayışı olduğunu da fark edemezler.
Karşılarındaki Kişiyi Küçük Düşürmeye Yönelik Hareket Ederler
Bu kişilerin yaptıkları şakalar genelde karşı tarafı onurlandırmaz. Tam aksine esprileri sürekli kendilerini ön plana çıkarmaya, karşı tarafı ise yermeye, eleştirmeye hatta küçük düşürmeye yöneliktir. Müslümanlar ise yaptıkları şakalarda mutlaka karşı tarafın da hoşnutluğunu gözetir, bunu birinci planda tutarlar. Derin bir insaniyet duygusuna sahip oldukları için şakalarında karşı tarafın memnuniyetine önem verir, onu onore eder, en küçük bir hoşnutsuzluk ihtimali hissettiklerinde hemen geri çekilirler.
Din ahlakının getirdiği asaletten uzak olan basit insanların başka bir özelliği de esprinin dozunu ayarlayamamalarıdır. Bu kişiler karşı tarafın hassas olduğu konularda espri ile üzerine gider ya da yapılan espriyi gereğinden fazla uzatırlar. Bu şekilde onu rahatsız edebilecekleri ihtimalini düşünemez, düşünseler de bunu pek önemsemezler. Çünkü basit insan, aynı zamanda duyarlılıktan da yoksun insandır. İncelikleri fark edemez, ayrıntıları zihninde toparlayamaz, insaniyet göstermekten zevk almaz.
Alay Ederek Zulmederler
Kuran ahlakına göre yaşamayan insanların esprilerinde, müminlerin asla başvurmayacağı bir yöntem olan alaycılık da yoğun olarak görülür. Bu insanlar, Allah'ın seçip beğendiği din ahlakını yaşamadıkları için Kuran'dan tamamen uzak bir yapıdadırlar. Bu nedenle de günlük yaşamlarında alaycı tavırlar çok yaygındır. Bu ahlak bozukluğunun altında kibirli olmaları ve güzel ahlakı yaşamamaları yatar. İçlerindeki bu kibir, çeşitli nedenlerden dolayı ve birçok şekilde kendini belli eder. Bulundukları ortamda en üstün kişi olmak istedikleri için başkalarının güzel özelliklerini gördüklerinde onlarla alay ederler. Bu yolla karşılarındaki kişiyi aşağılamayı, insanların gözünde küçük düşürmeyi ve onun moralini bozmayı hedeflerler. Bu kişinin diğer insanların beğenisini ve takdirini kazanmasını istemezler. Allah'ın Kuran'da öğrettiği gerçek sevgiyi, şefkati, merhameti yaşamadıkları için de alay ederek birbirlerini kırmaktan çekinmezler. Bu özelliklere sahip bir kişi;
Karşısındaki kişinin ağzından çıkan yanlış bir kelimeyi, dilinin sürçmesini, yürüyüş şeklini, bir konudaki bilgisizliğini veya fiziğindeki bir kusuru tespit ederek hemen alaycı bir espri ya da gülüşle bunu deşifre eder.
İnsani hataları ve eksiklikleri eğlence konusu haline getirir. Böylece kendisinin daha zeki, daha güzel, daha bilgili kısacası karşı tarafa kıyasla daha üstün olduğunu ispat etmeye çalışır. Oysa bu çok çirkin bir basitliktir.
Kuran ahlakını benimseyen bir insan ise, karşı tarafın bir eksiğini ya da kusurunu asla bir espri konusu olarak algılamaz. Tam aksine bunları görmezlikten gelerek onu mahçup etmemeye çalışır. Örneğin basit bir insan, yolda yürürken ayağı takılan ya da düşen birine kahkahalarla güler. Yardımına koşmak, kendisine bir zarar gelip gelmediğini, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormak yerine insaniyetsiz tavırlar sergiler, gülmekten konuşamıyormuş gibi yapar. Görmezlikten, duymazlıktan gelebileceği bazı insani acizlikleri deşifre ederek bunlara güler. Örneğin insanlara, onların kusurlu yönlerini vurgulayan isimler takar, lakaplar yakıştırır. Oysa Rabbimiz Hucurat Suresi'nin 11. ayetiyle hem alaycılığı hem de insanları kötü lakaplarla çağırmayı yasaklamıştır:
"Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın..." (Hucurat Suresi,11)