meridyen2
Kayıtlı Üye
Kuran Ahlakına Göre Sohbet
İnsanları tanımada en önemli rolü oynayan konulardan biri kişilerin konuşmalarıdır. Hayata bakış açısı, inançlar, fikir ve düşünceler sözlerle ifade edilir. İnsan, kalbinde hissettiklerini, zihninde sakladığı düşüncelerini, isteklerini, ideallerini ya da korkularını, ister istemez konuşmalarına yansıtır. Dolayısıyla bir insanın nasıl bir ruh haline, akla ve vicdana sahip olduğu, sarf ettiği sözlerden büyük ölçüde anlaşılır.
Konuşma Üslubu Nasıl Olmalıdır?
İnsanlar yaratılışları gereği, yumuşak bir tonda, başkalarını rahatsız etmeyen, incitici olmayan, alçak gönüllü bir üslupta yapılan sohbetlerden büyük bir zevk alırlar. İki tarafın fikirleri aynı doğrultuda olmasa dahi, uzlaşmacı ve saygılı bir üslupla yapılan sohbet daima olumlu bir etki uyandırır, kalbi teskin eder, kalıcı dostluklara zemin oluşturur. Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise, yapılan sohbet kalplerde çok daha güzel ve derin bir etki oluşturur.
Hikmete dayalı bu konuşma şeklini, Yüce Allah Kuran'da "Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez." (Bakara Suresi, 269) ayeti ile belirtmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde bu konuya şu şekilde değinmiştir:
İbn-u Ömer Radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın zikri dışında kelamı çok yapmayın. Zira, Allah'ın zikri dışında çok kelam, kalbe kasvet (katılık) verir. Şunu bilin ki, insanların Allah'a en uzak olanı kalbi katı olanlardır (Tirmizi, Zühd 62, (2413). (5891) ."
Samimi Bir Üslupla Konuşmak
İnsanlar üzerinde en etkili olan konuşma şekillerinden biri samimi konuşmadır. İnsan fıtrat olarak, samimiyetten etkilenecek şekilde yaratılmıştır. Samimi konuşma; insanı, inanmadığı, desteklemediği ve hatta karşı çıktığı bir fikrin dahi haklı yönlerini görmeye ve dinlediklerini tarafsız bir biçimde değerlendirmeye yöneltir. Kişiyi samimi düşünmeye, samimi değerlendirmeye ve samimi konuşmaya teşvik eder. Samimi konuşan bir insanın en önemli özelliklerinden biri, konuşmalarına özel bir şekil vermeye çalışmadan, Allah'a sığınarak, samimi olmaya niyet ederek konuşmasıdır. Samimi konuşma ise, kişinin içindeki samimi duygularını, konuşmalarına aktarmasıdır.
Sohbet Adabı
İnsanların fikirleri, karşı tarafa olan sevgi ve saygıları en çok sohbetlerine yansır. Bu nedenle önemli olan, İslam ahlakının gereği olan sohbet adabına uygun davranışlarla, herkesin sohbetten istifade etmesini sağlamaktır.
Bilmişlikten kaçınmak
Sohbet ederken rahatsızlık verici ortamlar oluşturan davranışlardan biri bilmişlik yapmaktır. Bilmişlik yapmak; sürekli kendi doğrularını öne çıkararak, saygısız bir üslupla konuşmak olarak tanımlanabilir. Böyle bir üslupla konuşan insanlar, sandıklarının aksine karşı tarafta son derece itici bir izlenim uyandırırlar.
Başkalarına Da Konuşma Hakkı Vermek
Konuşan bir kişiyi sözünü kesmeden, nezaketle sonuna kadar dinlemek, söylediklerini anlamaya çalışmak Allah'ın rızasını kazandıracağı umulan güzel tavırlardandır. Bu tavır, konuşmacıya ve söylediklerine duyulan saygının bir göstergesidir. Ancak "baskın çıkacak şekilde, sürekli vurgulu bir tonda konuşanlar saygın, karakterli kişilerdir" mantığı da oldukça yanlıştır. Bilakis sesini yükselterek, başkasının sözünü kesen, yanındakilere konuşma hakkı tanımayan kişilerin bu davranışı, cehaletlerinin bir göstergesidir. Bir süre sonra yanındakilere konuşma hakkı vermeyen ve onları susturan bir kişiyle konuşmak, sohbetten çok eziyete dönüşebilir. O anda yanındakilerin susması ise, o kişiyi dinlediklerinin ve önemsediklerinin değil, genellikle artık bu aşamadan sonra ona katlandıklarının bir göstergesidir.
Uzmanlık gerektiren konularda, uzman bir kişinin konuşması tabi ki çok normaldir. Ancak şahsi kanaat ve fikir bildirilen konularda sohbete herkes katılmalı, herkes kendi fikrini belirtmelidir. Bu şekilde herkesin kanaati öğrenilir, kişiliği hakkında fikir edinme imkanı oluşur. "Benden az biliyor, o nedenle konuşmasın" ya da "Sadece bilenler konuşsun" şeklindeki düşünce şekilleri son derece yanlıştır. Belki bir kişi diğerine göre daha az şey biliyor olabilir, ama Allah'ın lutfettiği hikmet sayesinde olayların çok daha bilinmeyen, girift yönlerini fark etmiş olabilir. Konuya tüm detayları ile hakim olan kişi ise, belki detaylarda boğulmuş ve o konunun hikmetli yönlerini görememiş olabilir. Bu nedenlerle, sohbete katılan her kişinin kendi fikrini beyan etmesi, ortaya yeni fikirlerin ve farklı bakış açılarının çıkması açısından çok önemlidir.
Nefsini Ön Plana Çıkartacak Konuşmalardan Kaçınmak
Pek çok sohbet ortamında insanların konuşana kulak vermemeleri, birbirlerinin sözünü dinlememeleri, aynı anda tartışır şekilde konuşmaları alışılmış davranışlardır. Özellikle televizyonlardaki tartışma programlarında bunun örneklerine sıkça rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler, birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine, kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar.
Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsani amaçları yoktur. Bu nedenle üslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği önceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye çalışırlar.
Gereksiz Konuşmalardan Kaçınmak
Konuşmacı kimi zaman sırf bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek için, dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da kısa birkaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu, iki-üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar. Bu gibi konuşmalar karşıdaki kişinin kalbinde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi aynı zamanda da onu sıkar. Hiç kimse böyle insanları dinlemekten hoşlanmaz.
Lafı uzatarak karşı tarafta rahatsızlık oluşturmamak, bir sohbet sırasında çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmektedir. Özellikle de tek bir kişinin sözü alıp, hiç durmaksızın konuşması, diğer kişilere söz vermeyerek sohbeti tek kişilik bir konferansa dönüştürmesi, Müslümanların samimi sohbet adaplarına uymayan bir davranıştır.
Oysa iman eden bir insan, bir konuyu olabilecek en açık ve anlaşılır, en özlü, etkileyici ve karşı tarafa fayda sağlayacak bir üslup ile anlatır. Konuşmada daima hikmetin esas olduğunu bilerek hareket eder.
Uzun Cümlelerden, Tekrarlardan Kaçınmak
Bunun yanı sıra, sohbet ederken çok uzun cümleler kurmak da karşı tarafı rahatsız eden tavırlardan biridir. Adabın, konuşma arasında bir boşluk bırakarak, karşı tarafın varsa fikrinin alınması şeklinde olması gerekir. Lafı alan kişinin de aynı şekilde cümleleri tekrarlamaktan kaçınması, uzun konuşmamaya dikkat etmesi önemlidir. Birisinin söylemek istediği bir sözü varken konuyu değiştirip konudan konuya geçmemesi, karşıdaki insanı onun yüzüne bakarak dinlemesi, vakti olmayan, gitmesi gereken birisini dinlemek zorunda bırakmaması gerekir.
İtidalli Bir Ses Tonu Kullanmak
Sohbet esnasında yapılan önemli bir başka hata da, kullanılan ses tonudur. Bazı kişiler kendilerini haklı göstermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup üste çıkmak için bağırmaya yakın bir ses tonu ile konuşurlar. Oysa Müslümanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran'da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü bildirerek hatırlatmıştır:
Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)
Değerli İslam alimlerimizden Mehmet Zahid Kotku da eserlerinde bu konuya şu şekilde yer vermiştir:
"Kat'iyyen sert konuşma ve çok da konuşma, yüksek sesle hele hiç konuşma, gayet mülayim ve tatlı konuşmaya dikkat et' (Zahit Kotku, Tasavvufi Ahlak, cilt 3, s. 66) "
Ölçülü, Nezaketli Ve Saygılı Bir Üslup Kullanmak
Müminler güzel ahlaklarının bir gereği olarak konuşmalarında son derece 'ölçülü ve saygılı bir üslup kullanırlar'. Karşılarındaki kişinin yaşı, kültür düzeyi, zeka ya da akıl seviyesi, zengin ya da fakir olması onların bu üslubunu değiştirmez. Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği " Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır." (Yusuf Suresi, 76) ayeti gereği örnek bir tevazuya sahip oldukları için, karşılarındaki kişilerin düşüncelerine değer verirler.
Din Ve Mukaddesatla İlgili Konuşurken
Sohbet sırasında titizlikle kaçınılması gereken en vahim hatalardan biri de din ve mukaddesat ile ilgili yapılan espriler, alaycı konuşmalardır. Eğer sohbet esnasında bir kişi bu şekilde bir konuşma yapıyorsa, o kişinin sözü hemen kesilmelidir, saygıya uygun olmayan bu esprinin yanlışlığı bu kişiye anlatılmalı, söz konusu kişi muhakkak uyarılmalıdır. Böyle bir espri ya da alaylı söz karşısında gülmek, aynı hataya ortak olmak anl***** geleceği için, tüm Müslümanlar böyle bir tavrı hemen protesto etmeli, duydukları rahatsızlığı çok açık ve kesin bir dille ifade etmelidirler. Allah Nisa Suresi'nde iman edenlere şu şekilde emretmektedir:
O, size Kitap'ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. (Nisa Suresi, 140)
Din ve mukaddesat ile ilgili espriler yapmak, yine mukaddesata yönelik fıkraları aktararak münasebetsiz izahlarda bulunmak, cennet ve cehennem ile ilgili fıkralar anlatmak bir çeşit dinsizlik propagandasıdır. Ve tüm Müslümanlar da böyle bir hataya ortak olmaktan şiddetle sakınmalıdırlar. Allah Kuran ayetlerinde ancak iman etmeyen kişilerin din ve mukaddesat ile alay ettiklerini bildirmektedir:
Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçi-siyle mi alay ediyordunuz? " (Tevbe Suresi, 65)
İşte bu nedenle de Müslümanlar, kendileri böyle bir üsluptan titizlikle kaçındıkları gibi, bu yönde saygıya uygun olmayan bir üslup kullanıldığında da tavırlarını en açık şekilde göstermeli, rahatsızlıklarını dile getirmeli ve ilgili kişiyi samimiyetle uyarmalıdırlar. Çünkü Kuran ahlakına uygun olan davranış budur.
En Güzel Karşılığı Vermek
Müminler Kuran ahlakını, Allah'ın rızasını kazanabilmek için yaşarlar. Karşılarındaki insanları müstakil birer varlık olarak düşünüp, her birine ayrı bir tavır ile yaklaşacak olurlarsa, Kuran ahlakını gereği gibi yaşayamamış olacaklarını bilirler. Bu nedenle karşılaştıkları her insanın, Allah'ın dünya hayatında kendileri için yarattığı imtihanın bir parçası olduğunun bilincinde ve İslam ahlakını temsil etmenin şuuruyla hareket ederler. Her insanın sözüne en güzel şekilde karşılık vermeye çalışırlar. Kuran'da müminlerin uyması gereken bu ahlak şu şekilde bildirilmiştir:
Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)
Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav) aracılığıyla bildirdiği konuşma adabı, insanlara hem bu dünyada hem de ahirette sayısız güzellik kazandıracaktır. Bu durum Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilir:
"...Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler" (İbrahim Suresi, 24-25)
İnsanların birbirini tanıyıp dost olmalarında en önemli rolü oynayan konulardan biri sohbetleridir. Tevazulu ve saygılı bir üslupla yapılan sohbetler, hikmetli ve samimi konuşmalar insanlar üzerinde daima olumlu bir etki uyandırır. Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise sohbet kalplerde çok daha güzel bir etki oluşturur. (makale harun yahya)
İnsanları tanımada en önemli rolü oynayan konulardan biri kişilerin konuşmalarıdır. Hayata bakış açısı, inançlar, fikir ve düşünceler sözlerle ifade edilir. İnsan, kalbinde hissettiklerini, zihninde sakladığı düşüncelerini, isteklerini, ideallerini ya da korkularını, ister istemez konuşmalarına yansıtır. Dolayısıyla bir insanın nasıl bir ruh haline, akla ve vicdana sahip olduğu, sarf ettiği sözlerden büyük ölçüde anlaşılır.
Konuşma Üslubu Nasıl Olmalıdır?
İnsanlar yaratılışları gereği, yumuşak bir tonda, başkalarını rahatsız etmeyen, incitici olmayan, alçak gönüllü bir üslupta yapılan sohbetlerden büyük bir zevk alırlar. İki tarafın fikirleri aynı doğrultuda olmasa dahi, uzlaşmacı ve saygılı bir üslupla yapılan sohbet daima olumlu bir etki uyandırır, kalbi teskin eder, kalıcı dostluklara zemin oluşturur. Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise, yapılan sohbet kalplerde çok daha güzel ve derin bir etki oluşturur.
Hikmete dayalı bu konuşma şeklini, Yüce Allah Kuran'da "Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez." (Bakara Suresi, 269) ayeti ile belirtmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde bu konuya şu şekilde değinmiştir:
İbn-u Ömer Radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın zikri dışında kelamı çok yapmayın. Zira, Allah'ın zikri dışında çok kelam, kalbe kasvet (katılık) verir. Şunu bilin ki, insanların Allah'a en uzak olanı kalbi katı olanlardır (Tirmizi, Zühd 62, (2413). (5891) ."
Samimi Bir Üslupla Konuşmak
İnsanlar üzerinde en etkili olan konuşma şekillerinden biri samimi konuşmadır. İnsan fıtrat olarak, samimiyetten etkilenecek şekilde yaratılmıştır. Samimi konuşma; insanı, inanmadığı, desteklemediği ve hatta karşı çıktığı bir fikrin dahi haklı yönlerini görmeye ve dinlediklerini tarafsız bir biçimde değerlendirmeye yöneltir. Kişiyi samimi düşünmeye, samimi değerlendirmeye ve samimi konuşmaya teşvik eder. Samimi konuşan bir insanın en önemli özelliklerinden biri, konuşmalarına özel bir şekil vermeye çalışmadan, Allah'a sığınarak, samimi olmaya niyet ederek konuşmasıdır. Samimi konuşma ise, kişinin içindeki samimi duygularını, konuşmalarına aktarmasıdır.
Sohbet Adabı
İnsanların fikirleri, karşı tarafa olan sevgi ve saygıları en çok sohbetlerine yansır. Bu nedenle önemli olan, İslam ahlakının gereği olan sohbet adabına uygun davranışlarla, herkesin sohbetten istifade etmesini sağlamaktır.
Bilmişlikten kaçınmak
Sohbet ederken rahatsızlık verici ortamlar oluşturan davranışlardan biri bilmişlik yapmaktır. Bilmişlik yapmak; sürekli kendi doğrularını öne çıkararak, saygısız bir üslupla konuşmak olarak tanımlanabilir. Böyle bir üslupla konuşan insanlar, sandıklarının aksine karşı tarafta son derece itici bir izlenim uyandırırlar.
Başkalarına Da Konuşma Hakkı Vermek
Konuşan bir kişiyi sözünü kesmeden, nezaketle sonuna kadar dinlemek, söylediklerini anlamaya çalışmak Allah'ın rızasını kazandıracağı umulan güzel tavırlardandır. Bu tavır, konuşmacıya ve söylediklerine duyulan saygının bir göstergesidir. Ancak "baskın çıkacak şekilde, sürekli vurgulu bir tonda konuşanlar saygın, karakterli kişilerdir" mantığı da oldukça yanlıştır. Bilakis sesini yükselterek, başkasının sözünü kesen, yanındakilere konuşma hakkı tanımayan kişilerin bu davranışı, cehaletlerinin bir göstergesidir. Bir süre sonra yanındakilere konuşma hakkı vermeyen ve onları susturan bir kişiyle konuşmak, sohbetten çok eziyete dönüşebilir. O anda yanındakilerin susması ise, o kişiyi dinlediklerinin ve önemsediklerinin değil, genellikle artık bu aşamadan sonra ona katlandıklarının bir göstergesidir.
Uzmanlık gerektiren konularda, uzman bir kişinin konuşması tabi ki çok normaldir. Ancak şahsi kanaat ve fikir bildirilen konularda sohbete herkes katılmalı, herkes kendi fikrini belirtmelidir. Bu şekilde herkesin kanaati öğrenilir, kişiliği hakkında fikir edinme imkanı oluşur. "Benden az biliyor, o nedenle konuşmasın" ya da "Sadece bilenler konuşsun" şeklindeki düşünce şekilleri son derece yanlıştır. Belki bir kişi diğerine göre daha az şey biliyor olabilir, ama Allah'ın lutfettiği hikmet sayesinde olayların çok daha bilinmeyen, girift yönlerini fark etmiş olabilir. Konuya tüm detayları ile hakim olan kişi ise, belki detaylarda boğulmuş ve o konunun hikmetli yönlerini görememiş olabilir. Bu nedenlerle, sohbete katılan her kişinin kendi fikrini beyan etmesi, ortaya yeni fikirlerin ve farklı bakış açılarının çıkması açısından çok önemlidir.
Nefsini Ön Plana Çıkartacak Konuşmalardan Kaçınmak
Pek çok sohbet ortamında insanların konuşana kulak vermemeleri, birbirlerinin sözünü dinlememeleri, aynı anda tartışır şekilde konuşmaları alışılmış davranışlardır. Özellikle televizyonlardaki tartışma programlarında bunun örneklerine sıkça rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler, birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine, kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar.
Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsani amaçları yoktur. Bu nedenle üslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği önceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye çalışırlar.
Gereksiz Konuşmalardan Kaçınmak
Konuşmacı kimi zaman sırf bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek için, dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da kısa birkaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu, iki-üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar. Bu gibi konuşmalar karşıdaki kişinin kalbinde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi aynı zamanda da onu sıkar. Hiç kimse böyle insanları dinlemekten hoşlanmaz.
Lafı uzatarak karşı tarafta rahatsızlık oluşturmamak, bir sohbet sırasında çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmektedir. Özellikle de tek bir kişinin sözü alıp, hiç durmaksızın konuşması, diğer kişilere söz vermeyerek sohbeti tek kişilik bir konferansa dönüştürmesi, Müslümanların samimi sohbet adaplarına uymayan bir davranıştır.
Oysa iman eden bir insan, bir konuyu olabilecek en açık ve anlaşılır, en özlü, etkileyici ve karşı tarafa fayda sağlayacak bir üslup ile anlatır. Konuşmada daima hikmetin esas olduğunu bilerek hareket eder.
Uzun Cümlelerden, Tekrarlardan Kaçınmak
Bunun yanı sıra, sohbet ederken çok uzun cümleler kurmak da karşı tarafı rahatsız eden tavırlardan biridir. Adabın, konuşma arasında bir boşluk bırakarak, karşı tarafın varsa fikrinin alınması şeklinde olması gerekir. Lafı alan kişinin de aynı şekilde cümleleri tekrarlamaktan kaçınması, uzun konuşmamaya dikkat etmesi önemlidir. Birisinin söylemek istediği bir sözü varken konuyu değiştirip konudan konuya geçmemesi, karşıdaki insanı onun yüzüne bakarak dinlemesi, vakti olmayan, gitmesi gereken birisini dinlemek zorunda bırakmaması gerekir.
İtidalli Bir Ses Tonu Kullanmak
Sohbet esnasında yapılan önemli bir başka hata da, kullanılan ses tonudur. Bazı kişiler kendilerini haklı göstermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup üste çıkmak için bağırmaya yakın bir ses tonu ile konuşurlar. Oysa Müslümanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran'da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü bildirerek hatırlatmıştır:
Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)
Değerli İslam alimlerimizden Mehmet Zahid Kotku da eserlerinde bu konuya şu şekilde yer vermiştir:
"Kat'iyyen sert konuşma ve çok da konuşma, yüksek sesle hele hiç konuşma, gayet mülayim ve tatlı konuşmaya dikkat et' (Zahit Kotku, Tasavvufi Ahlak, cilt 3, s. 66) "
Ölçülü, Nezaketli Ve Saygılı Bir Üslup Kullanmak
Müminler güzel ahlaklarının bir gereği olarak konuşmalarında son derece 'ölçülü ve saygılı bir üslup kullanırlar'. Karşılarındaki kişinin yaşı, kültür düzeyi, zeka ya da akıl seviyesi, zengin ya da fakir olması onların bu üslubunu değiştirmez. Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği " Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır." (Yusuf Suresi, 76) ayeti gereği örnek bir tevazuya sahip oldukları için, karşılarındaki kişilerin düşüncelerine değer verirler.
Din Ve Mukaddesatla İlgili Konuşurken
Sohbet sırasında titizlikle kaçınılması gereken en vahim hatalardan biri de din ve mukaddesat ile ilgili yapılan espriler, alaycı konuşmalardır. Eğer sohbet esnasında bir kişi bu şekilde bir konuşma yapıyorsa, o kişinin sözü hemen kesilmelidir, saygıya uygun olmayan bu esprinin yanlışlığı bu kişiye anlatılmalı, söz konusu kişi muhakkak uyarılmalıdır. Böyle bir espri ya da alaylı söz karşısında gülmek, aynı hataya ortak olmak anl***** geleceği için, tüm Müslümanlar böyle bir tavrı hemen protesto etmeli, duydukları rahatsızlığı çok açık ve kesin bir dille ifade etmelidirler. Allah Nisa Suresi'nde iman edenlere şu şekilde emretmektedir:
O, size Kitap'ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. (Nisa Suresi, 140)
Din ve mukaddesat ile ilgili espriler yapmak, yine mukaddesata yönelik fıkraları aktararak münasebetsiz izahlarda bulunmak, cennet ve cehennem ile ilgili fıkralar anlatmak bir çeşit dinsizlik propagandasıdır. Ve tüm Müslümanlar da böyle bir hataya ortak olmaktan şiddetle sakınmalıdırlar. Allah Kuran ayetlerinde ancak iman etmeyen kişilerin din ve mukaddesat ile alay ettiklerini bildirmektedir:
Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçi-siyle mi alay ediyordunuz? " (Tevbe Suresi, 65)
İşte bu nedenle de Müslümanlar, kendileri böyle bir üsluptan titizlikle kaçındıkları gibi, bu yönde saygıya uygun olmayan bir üslup kullanıldığında da tavırlarını en açık şekilde göstermeli, rahatsızlıklarını dile getirmeli ve ilgili kişiyi samimiyetle uyarmalıdırlar. Çünkü Kuran ahlakına uygun olan davranış budur.
En Güzel Karşılığı Vermek
Müminler Kuran ahlakını, Allah'ın rızasını kazanabilmek için yaşarlar. Karşılarındaki insanları müstakil birer varlık olarak düşünüp, her birine ayrı bir tavır ile yaklaşacak olurlarsa, Kuran ahlakını gereği gibi yaşayamamış olacaklarını bilirler. Bu nedenle karşılaştıkları her insanın, Allah'ın dünya hayatında kendileri için yarattığı imtihanın bir parçası olduğunun bilincinde ve İslam ahlakını temsil etmenin şuuruyla hareket ederler. Her insanın sözüne en güzel şekilde karşılık vermeye çalışırlar. Kuran'da müminlerin uyması gereken bu ahlak şu şekilde bildirilmiştir:
Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)
Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav) aracılığıyla bildirdiği konuşma adabı, insanlara hem bu dünyada hem de ahirette sayısız güzellik kazandıracaktır. Bu durum Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilir:
"...Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler" (İbrahim Suresi, 24-25)
İnsanların birbirini tanıyıp dost olmalarında en önemli rolü oynayan konulardan biri sohbetleridir. Tevazulu ve saygılı bir üslupla yapılan sohbetler, hikmetli ve samimi konuşmalar insanlar üzerinde daima olumlu bir etki uyandırır. Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise sohbet kalplerde çok daha güzel bir etki oluşturur. (makale harun yahya)