KoJiRo
Kayıtlı Üye
İstanbul'un herhangi sokağında, herhangi bir sokak lambasının altına atılmış izbe bir imza ile başladı herşey.
Gizlenmek için geceyi bekleyen suretlerin aksine kendine gelmek için ıssızlığı bekleyen bir çift el ile düşüyorum aklımdakileri.
Bir araya gel/e/meyen şehrimin iki yakasına inat her cümlenin sonunu bağladığım en gizli öznesin bilinen tüm dillerde.
Büyük harfle başlayan çığlıklarımın durulduğu satır araları, imlasız isyanlarımın bastırıldığı olay mahalisin.
Duvarlarımda titreyen mumun alevinin resmettiği emsalsiz hayal, herhangi birinin farkında olmadan konuştuğu sessin kulaklarımda.
Dalganın kıyıya olan aşkı gibi çaresiz, rakının suya olan muhtaçlığı gibisin bende. Dokunup sahip ol/a/madığım, içip doyamadığımsın altı çizili cümlelerde.
Geçmişi geleceğe kırdırıyorum huzurunda, harflerimi asıyorum cümle önlerinde. Ne varsa yokluğuna dair ipe diziyor, ne varsa olmadığın an'lara dair intihar süsü veriyorum parmak uçlarımda.
İllegal bir yazarın en masum sevdasını yazıyorum farkında olmadan. Fonda sen'li bir şarkı, aşkını değdiriyorum tenime.
Alev alıyor mısralarım, yanıp yanıp tutuşuyorum her defasında.
Ama aldırma n'olur..
Kül kokan bir öyküyüm kulaktan kulağa dolanan. Bir varmış bir yokmuş diyerek başlamaları küstürmesin seni.
Küsme ki, oku beni.
Oku kuş kanadına gizlenen küçük harfli özlemleri. Gezdir parmaklarını cümlelerimin kamburunda.
Yol aldım, yaş aldım yokluğunda sevgili.
Sen diye koynuma aldığım İstanbul kıskanıyor seni. Bak/a/mıyor sen gibi, dokun/a/mıyor elleri. Doldurmuyor sol yanımdaki çukuru herhangi bir tepesi.
Şimdi kulağımda senli bir melodi;
Aşkın bana değdi değeli
Meğer ne çok bırakmışsın bende kendini.
Gizlenmek için geceyi bekleyen suretlerin aksine kendine gelmek için ıssızlığı bekleyen bir çift el ile düşüyorum aklımdakileri.
Bir araya gel/e/meyen şehrimin iki yakasına inat her cümlenin sonunu bağladığım en gizli öznesin bilinen tüm dillerde.
Büyük harfle başlayan çığlıklarımın durulduğu satır araları, imlasız isyanlarımın bastırıldığı olay mahalisin.
Duvarlarımda titreyen mumun alevinin resmettiği emsalsiz hayal, herhangi birinin farkında olmadan konuştuğu sessin kulaklarımda.
Dalganın kıyıya olan aşkı gibi çaresiz, rakının suya olan muhtaçlığı gibisin bende. Dokunup sahip ol/a/madığım, içip doyamadığımsın altı çizili cümlelerde.
Geçmişi geleceğe kırdırıyorum huzurunda, harflerimi asıyorum cümle önlerinde. Ne varsa yokluğuna dair ipe diziyor, ne varsa olmadığın an'lara dair intihar süsü veriyorum parmak uçlarımda.
İllegal bir yazarın en masum sevdasını yazıyorum farkında olmadan. Fonda sen'li bir şarkı, aşkını değdiriyorum tenime.
Alev alıyor mısralarım, yanıp yanıp tutuşuyorum her defasında.
Ama aldırma n'olur..
Kül kokan bir öyküyüm kulaktan kulağa dolanan. Bir varmış bir yokmuş diyerek başlamaları küstürmesin seni.
Küsme ki, oku beni.
Oku kuş kanadına gizlenen küçük harfli özlemleri. Gezdir parmaklarını cümlelerimin kamburunda.
Yol aldım, yaş aldım yokluğunda sevgili.
Sen diye koynuma aldığım İstanbul kıskanıyor seni. Bak/a/mıyor sen gibi, dokun/a/mıyor elleri. Doldurmuyor sol yanımdaki çukuru herhangi bir tepesi.
Şimdi kulağımda senli bir melodi;
Aşkın bana değdi değeli
Meğer ne çok bırakmışsın bende kendini.