Ksk Tarihinden Bir Yaprak

-Ediz1912-

Türkiye'nin üç büyükleri; Mustafa,Kemal,ATATÜRK!
Webmaster
Karşıyaka Spor Kulübü’ne Sn. Selçuk Yaşar’ın 17 Nisan 1958 yılında Başkan olmasının sonrasında, “Sporun yanı sıra, Karşıyaka Spor Kulübü’nü maddi ve manevi anlamda kalkındırmak” ilkesini benimseyen yönetim kurulu üyelerinin de desteği ile sosyal ve bilimsel etkinliklerin arttığını görüyoruz. Ben de bu tür çalışmaları dikkatle araştırıyorum.

Yaşanan büyük heyecan ve yeni dönem Karşıyakalı herkesi harekete geçirmiştir. Bu arada Karşıyaka üzerine yapılan araştırmalar da yoğunlaşmıştır.
İşte bunlardan birine, 1959 yılında yapılan bu araştırmaya ulaştığımda, Karşıyaka Spor Kulübü tarihi ile hiç bilinmeyen bilgileri sizlerle paylaşacağımdan ben de habersizdim.

***

“Karşıyaka Kulübü 1912 senesinde Karşıyaka’da Bahariye(1) sokağında 17 numaralı evde kurulmuştur. O zamanlar 4-5 dönümlük bir bahçe olan Omirou’nun tarlasında futbol oynamaya başlayan takımın bazı kurucuları da şunlar; Merhum Raşit, kardeşi Zühtü (İzmir’de gümrük komisyoncusu), Refik (Yapı ve Kredi Bankası’nda müdür muavini), Suad (Ticaret ve komisyonculukla meşgul), Salih (Şimdi Maliye Bakanlığı’nda mütercim), Hüseyin ( Filibeli ticarethanesinde muhasip)ve diğerleri…”

ekGRYRimEKZqC9Zk4iFcfX6knhsJp9e9ZlqoJehNpNKsnaiXZnGKQcBK0tTV8EBEqrtFchT7A45nKTRaNXk3Gmd7lDt0IA5Fs5Kaf6eee3cf65dcf5b8955e3700634005a0c9c71fd77dd7fb8944a42f4a83d56246.jpg


Karşıyaka Spor Kulübü tarihi ile ilgili hemen hemen tüm belgeler, 1912 yılında Karşıyaka Mumarese-i Bedeniye Cemiyeti adıyla kurulduğunu yazar. Doğrudur. Bu günün Türkçe’sine çevirdiğimizde; “Karşıyaka Beden Marifetleri Cemiyeti (Derneği)” böylece kurulmuş olur.

“Birinci Dünya Harbi’nin (1914 – 1918) öncesinde İzmir’de Karşıyaka kulübünün kurulmasıyla futbol hareketleri birdenbire canlandı. İki sene sonra kurulan Altay ile temiz bir rekabet, iyi bir çalışma derhal teessüs etti. Kulüplerin futbol takımları gerek Karşıyaka’da ve gerek İzmir’deki talebe çayırında artık muntazaman Yeşil-Kırmızı ve Siyah-Beyaz Forma ile görülmeğe başladı. Karşıyaka’yı Müdafi Milliye Cemiyeti, Altay’ı da İzmir’de Türk Ocağı himayelerine aldılar. Binalarında yerler verdiler. Çalışmalar, temaslar düzene girdi.”

İkinci Meşrutiyet’in 1908 yılında ilanından sonra Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük düşüncelerini yaygınlaştırmak ve taraftar toplamak amacıyla kurulan İttihat ve Terakki Fırkası, taraftar toplamak için oluşturduğu bir takım derneklerle bu tür faaliyetlere destek oluyordu. İzmir’deki Türk Ocağı ve Müdafi Milliye Cemiyeti’de bu tür çalışan yan kuruluşlardı. Bu yüzdendir ki renklerimizi İttihat ve Terakki’den etkilenip; Yeşil İslamcılıktan, Kırmızı ise Türklükten gelir diye açıklarız.

“Fakat harbin ikinci senesinde(1916) bazı futbolcuların asker olmaları ve İzmir’den ay*rılmaları sebebiyle Karşıyaka adeta atıl bir vaziyete düştü. Mecburen takımda Agop, Aram, Herant adında 3 Ermeni’ye yer verildi. Bir müddet de böyle faaliyet göze çarptıktan sonra harbin üçüncü ve dördüncü senelerinde Karşıyaka futbolcuları ortada görünmez oldular. Bu hal 1919’dan sonra Yunan işgal senelerinde de böyle devam etti. Zaten işgal senelerinde ne Karşıyaka kalmıştı, ne de Altay.”

İttihat Terakki Fırkası o dönemde Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük ilkelerini ön plana çıkartarak yandaş derneklerle de bu fikirleri Anadolu’da yaymaya çalıştığı tarihlerde her iki kulübün sporcularının önce Birinci Dünya, daha sonra da Kurtuluş Savaşı’na katıldığını biliyoruz. Tarihimizin şanlı “Biz Karşıyakalıyız” sloganı da, o zamanlar Mustafa Kemal’in ordularına katılan Karşıyakalılar tarafından ilk kez söylenmiştir.

“İzmir’in kurtuluşundan sonra Yüzbaşı Hadi Cemil’in önayak olması ile kulüp, “Karşıyaka Gençler Birliği” (2) adıyla yeniden faaliyete geçti.”

9 Eylül 1922 tarihinde İzmir kurtulduktan sonra spor yaşamı da gelişmiş, ülke yeniden yapılanmaya girmiş ve sosyal yaşam da etkinliklerle tekrar canlanmaya başlamıştır.
Kaf Sin Kaf Sloganı 1923’de söylenmeye başlamıştır.
“1922 senesinde İstanbul’da Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (Türkiye Spor Dernekleri Birliği) namı ile memleketin her tarafına şamil bir teşkilât kuruldu.”

Bu birlik Türkiye Cumhuriyeti’nin spora yönelik, Atatürk’ün direktifleriyle kurulan ilk örgütlenmelerden biridir. 1924 yılında yapılacak olimpiyatlara katılabilmek ve hazırlıkları yürütmek amacıyla kurulsa da, spor kulüplerine büyük yardımlarda bulunmuş, gelecekteki Türkiye Futbol Federasyonu’nun da çekirdeğini oluşturmuştur.
“Bu arada Karşıyaka da kulübün ismine bir spor kelimesi ilave ederek (Karşıyaka Spor Kulübü) diye anılmağa ve sporun baş harfi olan “S”yi de ilâve ederek muhitte (K.S.K.)’yi tanıtmağa başladı.”

Karşıyaka Beden Marifetleri Cemiyetleri olarak kurulan, daha sonraları Karşıyaka Gençlik Kulübü olarak anılan bu dernek, Türkiye Spor Dernekleri Birliği’nden destek alabilmek için “Spor” kelimesini özellikle ilave etmiştir: Karşıyaka Spor Kulübü.

O zamanlar da dil devrimi yapılmamış olduğu için, K, S ve K harflerinin Osmanlıca karşılığı olan “Kaf Sin Kaf “ sloganı ilk kez 1923’lerde söylenmeğe başlamıştır.

Bu arada çok önemli bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye tarihinde, futbol kulüplerinin kurulduğu ve ilk müsabakaların yapıldığı yer İzmir’dir (3). İzmir’in de ilk Türk spor kulübü 1912 yılında -ki futbol ağırlıklıdır- kurulan Karşıyaka Mumarese-i Bedeniye Cemiyeti’dir.
Cordelio Sporting Club - Kordelya Spor Kulübü – K. S. K.
İzmir’in kurtuluşundan sonra Yunanistan’a göç eden bir grup sporcu genç Karşıyaka Spor Kulübü’nü; Cordelio Sporting Club - Kordelya Spor Kulübü (K. S. K.) adıyla kendilerinin kurduklarını, kulübün merkezinin de şu an iskelenin karşısındaki Karşıyaka Öğretmenevi olduğunu iddia ederler. Ancak böyle kuruluşla ilgili ellerinde bir belge olmadığı için kabul görmez.
1) Karşıyaka çarşısının adı uzun süre Bahariye Caddesi olarak anılmıştır. Daha sonra 1717. Sokak olmuştur.
2) Bu fotoğraf, Karşıyaka Spor Kulübü’nün 1947 yılında Yunanistan’ın Pire kentini ziyaretinde çekildiyse de taşıdıkları flamaya özellikle dikkatinizi çekerim.
3) Modern futbol, XIX. yüzyılın sonlarında Türk toplumunda oynanmaya başlandı. Dönemin anlayışına göre, futbol İslam gelenekleriyle bağdaşmadığından bu spor dalının öncüleri Müslüman olmayan azınlık mensuplarıydı. Özellikle İzmir ve Selanik'teki Rum, Ermeni, İngiliz ve İtalyan asıllılar, kendi aralarında kurdukları takım ve kulüplerde futbol oynamaya başladılar. 1875 yılında Selanik'te, 1877'de İzmir'de futbol, azınlıkların oynadığı, Müslümanların da seyrettiği bir oyun olarak dikkati çekti. İzmir'de Giraud, Chernaud ve Whittal aileleri futbolun öncüleri oldu.1894'te İzmir'de kurulan Football Club Smyrn (İzmir Futbol Kulübü), 1906 Yaz Olimpiyatlarına katıldı ve Danimarka takımının ardından ikinci oldu.
İzmir'de futbolun öncülüğünü yapanlardan James La Fontaine, 1889'da İstanbul'a yerleşti.
1899 yılında Kadıköy'de Reşat Danyal, Fuat Hüsnü Kayacan ve arkadaşları ilk Türk takımı Black Stocking Football Club'ı kurdular.
1908'de II. Meşrutiyet'in ilanı ise futbola hız kazandırdı. Kulüp ve takım sayısı artarken, gençler arasında futbol en çok sevilen spor dalı oldu. Kulüp sayısının artması üzerine İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği kuruldu ve İstanbul Pazar Ligi ile birlikte İstanbul Cuma Ligi olarak anılan ikinci bir lig oluşturuldu. İzmir'de kurulan ilk futbol kulübü Karşıyaka oldu (1912). Altay 1914'te, Altınordu 1923'te, Göztepe ise 1925'te kuruldu.

TUFAN ATAKİŞİ
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst