meridyen2
Kayıtlı Üye
Kötülerin İttifakı Menfaatler Üzerine Kuruludur
Kötülüğün önde gelenleri çevrelerine adam toplamak için insanlara çeşitli vaatlerde bulunurlar, onlara dünyevi avantajlar sağlayacaklarını söylerler. Kuran'da Firavun'un büyücülere verdiği söz, kötülerin ittifakının bu yöntemlerinden biridir:
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız." (Şuara Suresi, 41-42)
Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, kötülerin ittifakı aslında son derece çürük temeller üzerine kuruludur. Bu ittifakın üyelerinin hepsinin bir ücreti, bu ittifaka katılma bedeli vardır. Eğer şahsi çıkarlarının zedeleneceğini hissederlerse hemen ittifaktan çıkabilirler. Çünkü bu ittifak hak bir temelin üzerine değil, batılın üzerine kurulmuştur. Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'tan korkup sakınmayan her insanın mutlaka bir ücreti vardır ve kötülerin önderleri bu gerçeğin çok iyi farkındadırlar. Bu nedenle kendilerine yandaş ararken bu yöntemi sıkça kullanırlar.
Günümüzde de para, mal, ün, makam, mevki vaat etmek insanların birçoğunun iyilerin aleyhinde tavır göstermeleri için yeterli olabilmektedir. Örneğin bu menfaatlerden faydalanacağı yönünde bir garanti alan bir insan eğer Allah korkusu yoksa kolaylıkla hiç tanımadığı, bir kez bile görüşmediği masum, tertemiz, güzel ahlaklı bir insana en çirkin ve en inanılmaz iftiraları atabilmekte, kolaylıkla yalan söyleyebilmekte, kısacası zalimleşebilmektedir.
Oysa iyilerin ittifakında yer alan her insan sadece Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini gözetir. Bu ittifak hak ve tek doğru olan yol üzerine kurulmuştur ve gerçek iyilerin hiçbir zaman bir bedeli olmaz. Dünyevi hiçbir menfaat onları doğru olanı yapmaktan alıkoyamaz. Müminlerin bu konuda kendilerine örnek aldıkları kişiler, Allah'ın elçileridir. Kuran'da elçilerin kavimlerine şöyle seslendikleri haber verilmiştir:
"Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?" (Hud Suresi, 51)
Kötülerin İttifakının İkiyüzlü Üyeleri: Münafıklar
Kötülerin ittifakının en azgın ve en tehlikeli üyelerinden biri münafıklardır. Münafıklar, kendilerini iyilerden yana gösteren, ikiyüzlü insanlardır. Kuran'da bu insanların müminlerle beraber gibi hareket ettikleri ama aslında kötülerin ittifakının birer üyesi oldukları haber verilmiştir. Bu kimseler iyilerin arasında iyi taklidi yapar, vicdanlı ve dürüst insanlar gibi davranırlar. Ancak tek başlarına kaldıklarında ya da gerçek müttefiklerinin yanına döndüklerinde içlerindeki pisliği ortaya çıkarırlar. Allah münafıkların bu özelliğini Kuran'da şöyle bildirmiştir:
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Nisa Suresi, 81)
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. (Bakara Suresi, 14-15)
Münafıkların, kötülerden olmalarına rağmen iyilerin yanında gibi davranmalarının başlıca iki nedeni vardır. Birincisi, iyiler hakkında kötülere haber taşımaktır. İkincisi, ise iyiler içinde huzursuzluk ve fitne çıkarmaya çalışmak, kimi zaman provokatör görevini üstlenip kötüleri de iyilere karşı kışkırtacak davranışlarda bulunmaktır. Münafıkların bu iki sinsi amacını bildiren ayetlerden bazıları şöyledir:
Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir. (Tevbe Suresi, 47)
Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır. (Maide Suresi, 41)
Ancak şunu da hatırlatmalıyız ki, bu kişiler geçici bir süre emellerini gerçekleştirmiş gibi görünseler de, yukarıdaki ayetlerde haber verildiği gibi Allah onların bu çabalarını mutlaka geçersiz kılar ve onlara hem dünyada hem de ahirette şiddetli bir azap verir.
Gizli Toplantılarla İyiler Aleyhinde Faaliyet Gösterirler
Kuran'da inkarcıların ittifakları ile ilgili ayetlere baktığımızda bu ittifakın, yapacakları kötülükler için gece vaktini seçtiklerini görürüz. Allah inkarcıların bu özelliklerini birçok ayette bildirmiştir. Kötülerin tuzaklarını biraraya getirerek kötülüklerini uygulamaya geçirdikleri vaktin gece olduğunu Allah şöyle bildirir:
Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi, 108)
Buna (ayetlerime) karşı büyüklük taslayarak; gece vakti de hezeyanlar sergiliyordunuz. (Mü'minun Suresi, 67)
Neml Suresi'nde ise Allah geçmişte yaşanmış bir olayı haber vermiş; iyilerin bulundukları şehirde bozgunculuk çıkartan bir çete olduğunu ve bunların kendi aralarında gece baskınlar yaparak iyilere zarar vermeyi planladıklarını bildirmiştir. Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:
Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." (Neml Suresi, 48-49)
Ayetlerde görüldüğü gibi bu insanlar inananlara kapsamlı bir tuzak kurmuştur ancak Allah bu insanların sinsi ve kirli planlarına karşılık onlara başka bir düzen kurduğunu bildirmiştir. Gece yarısı masum ve temiz insanlara zarar vermek isteyen, onlar için kötülükler düzenleyen insanların uğradıkları son, aynı ayetlerin devamında şöyle bildirilmektedir:
Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak; biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik. İşte, zulmetmeleri dolayısıyla enkaza dönüşmüş ıpıssız evleri. Şüphesiz bilen bir kavim için bunda bir ayet vardır. (Neml Suresi, 50-52)
Zulmedenlerin, iyilere zarar gelmesini ve onlara sıkıntı dokunmasını isteyenlerin diğer bir özellikleri ise planlarını gizlice ve fısıldaşarak yapmalarıdır. Allah bunu da birçok ayetinde haber verir:
Musa onlara dedi ki: "Size yazıklar olsun, Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir." Bunun üzerine, kendi aralarında durumlarını tartışmaya başladılar ve gizli konuşmalara geçtiler. (Taha Suresi, 61-62)
Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 114)
Biz onların seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz. (İsra Suresi, 47)
Allah'a inanmayan, Allah'ın gücünü takdir edemeyen bu insanlar, geceyarıları, karanlıklarda hezeyanlar sergilerken, iyiler aleyhinde planlar kurup onların kötülüğü için tuzaklar hazırlarken, kimsenin kendilerini duymadığını ve bu nedenle rahat konuşabileceklerini düşünürler. Oysa bu, onların içine düştüğü bir yanılgıdır. Çünkü onlar gizli ve fesat konuşmalarını insanlardan gizleyebilirler, ancak Allah onların kurdukları her cümleyi, planlarının her ayrıntısını, hatta içlerinden geçirerek diğerlerine söylemediklerini dahi bilmekte, görmekte ve işitmektedir. Onlar sinsice yaptıkları planlarının asla açığa çıkmayacağı ve hakkında tuzaklar kurdukları kişilerin bu tuzaklardan asla kurtulamayacakları vehmine kapılırlar. Halbuki Allah, onlar bunları vehmederlerken onların tuzaklarını daha kurmadan bozmuş, onların her dediklerini duymuştur. Nereye gizlenirlerse gizlensinler, en ciddi tedbirleri dahi alsalar, Allah'tan kaçamazlar. Bu insanların her dedikleri, her konuşmaları, içlerinden geçirdikleri her söz kaydedilmektedir ve bunların her biri hesap gününde karşılarına gelecek ve yaptıkları her sinsi plandan sorguya çekileceklerdir.
Bu nedenle gizli gizli buluşarak, gece yarıları sinsi ve saldırgan planlar kuranlar, Allah'ın kendilerini gören ve işiten olduğunu unutmamalıdırlar. Allah bir ayetinde şöyle bildirir:
Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip)
Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)
Günümüzde Kötülerin İttifakı Şiddetlenmiştir
İlk bölümden bu yana kötülerin biraraya gelme nedenlerinin, din ahlakını ve inananları ortadan kaldırmak olduğunu ve bunun için uyguladıkları zulüm ve baskıları anlattık. İnanan kişilerin varlığı, inkarcıların ittifak etmelerinin ana sebebidir. Çünkü mümin Allah'ın hak dini olan İslam'ın dünyadaki temsilcisi ve güzel ahlakın yaşanmasının bir garantisidir. Bu sebeple de kötülere göre inananlar bir an önce ortadan kaldırılmalıdırlar. Kendi inkarcı sistemlerini, kötü ahlaklarını yaşamalarına engel ise din ile öğretilen güzel ahlak, Allah'ın koyduğu sınırlardır. İşte bu engellerin ortadan kalkması için de inkarcılar kendi içlerinde çok güçlü bir işbirliği içindedirler. Nerede bir fuhuş, sapkınlık, rüşvet, sahtekarlık, kumar, dolandırıcılık, mazlum halkın malını gasp etme, yetimin malını yeme, ahlaksızlık, sevgisiz ve saygısız bir ortam varsa, işte orada kötülerin ittifakının hakimiyeti var demektir.
Son yıllar dünyanın dört bir köşesinde yaşayan inananlara, mazlum fakir ve zavallı aciz insanlara zulüm ve baskıların şiddetle arttığı, kötülerin ittifakının ise dünyanın her yanında şiddetlendiği bir dönemdir ve inananların bu gelişmeleri Kuran ayetleri doğrultusunda değerlendirmesi son derece önemlidir. Kuran'a göre, olan bitenleri ibret gözüyle izleyip, kötülere karşı fikri yönde bir mücadele için harekete geçmemek, herşeyi oturduğu yerde sakin sakin seyretmek ve dünyada yaşanan acılara, sıkıntılara duyarsız kalmak çok büyük bir zulümdür. Müslümanlara ve Kuran ahlakının yaşanması için çaba harcayan kişilere yapılan baskı ve eziyetlere seyirci kalmak, görmezlikten gelmek, sessiz izlemek kişiyi bu zulmün sessiz bir üyesi, hatta iştirakçisi yapar.
Kötülerin ittifakının ne denli şiddetlendiğini görmek için gazetelere, dergilere, televizyona, kısacası etrafımıza bir göz atmak yeterlidir. Örneğin, 10-15 sene öncesine kadar "eşcinsel" kelimesinin dahi ağza alınmaya haya edildiği bir dönem, yerini eşcinsellerin haklarını savunan, bu sapıklığın ne kadar normal bir tercih olduğunu, modern bir görüş olduğunu ispatlamak için televizyonlarda, eğlence yerlerinde onlara geniş yer veren bir anlayışa bırakmıştır. Bunun gibi birçok ahlaksızlığın insanlara normal bir tercihmiş gibi aşılanmaya çalışılması ve buna zemin bulunması kötülerin ittifakının bir sonucudur.
Kumarın, fuhuşun, cinayetlerin gündelik haberler olarak son derece doğal karşılandığı bu yıllar, insanların uyanması ve gerçekleri görmesi açısından son derece önemlidir. Bu dönem iyilerin baskı altına alınıp haksız muameleler gördüğü, temel hak ve hürriyetlerinin ellerinden alındığı; dolandırıcıların, katillerin ve zalimlerin ise rahatlıkla elini kolunu sallayarak dolaştığı bir dönemdir.
Masum ve savunmasız insanlar sadece Allah'a inandıkları ve Müslümanım dedikleri için dünyanın dört bir yanında öldürülürken, yine Müslümanım diyen fakat tüm bu olanlardan gafil bir insan tüm bu ölüm haberlerini yüzünde umursamaz, gülümser bir ifadeyle insanlara aktarabiliyorsa, işte bu, kötülerin ittifakının bir eseridir. Huzur ve barışın sağlanması, refah ve bolluğun olması, adalet, hoşgörü, sevgi, saygı gibi güzel ahlak özelliklerinin tüm dünyada hakim olması ancak Kuran ahlakının bilinmesi, tanınması ve uygulanması ile olur. İşte bu güzel ahlakın yaşayan örnekleri de müminlerdir. İyilerin ittifakı bunu sağlayacak olan yoldur; bu, Allah'ın kesin bir vaadidir. Allah Nur Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
(alıntı harun yahya iyilerin ittifakı)
Kötülüğün önde gelenleri çevrelerine adam toplamak için insanlara çeşitli vaatlerde bulunurlar, onlara dünyevi avantajlar sağlayacaklarını söylerler. Kuran'da Firavun'un büyücülere verdiği söz, kötülerin ittifakının bu yöntemlerinden biridir:
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız." (Şuara Suresi, 41-42)
Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, kötülerin ittifakı aslında son derece çürük temeller üzerine kuruludur. Bu ittifakın üyelerinin hepsinin bir ücreti, bu ittifaka katılma bedeli vardır. Eğer şahsi çıkarlarının zedeleneceğini hissederlerse hemen ittifaktan çıkabilirler. Çünkü bu ittifak hak bir temelin üzerine değil, batılın üzerine kurulmuştur. Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'tan korkup sakınmayan her insanın mutlaka bir ücreti vardır ve kötülerin önderleri bu gerçeğin çok iyi farkındadırlar. Bu nedenle kendilerine yandaş ararken bu yöntemi sıkça kullanırlar.
Günümüzde de para, mal, ün, makam, mevki vaat etmek insanların birçoğunun iyilerin aleyhinde tavır göstermeleri için yeterli olabilmektedir. Örneğin bu menfaatlerden faydalanacağı yönünde bir garanti alan bir insan eğer Allah korkusu yoksa kolaylıkla hiç tanımadığı, bir kez bile görüşmediği masum, tertemiz, güzel ahlaklı bir insana en çirkin ve en inanılmaz iftiraları atabilmekte, kolaylıkla yalan söyleyebilmekte, kısacası zalimleşebilmektedir.
Oysa iyilerin ittifakında yer alan her insan sadece Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini gözetir. Bu ittifak hak ve tek doğru olan yol üzerine kurulmuştur ve gerçek iyilerin hiçbir zaman bir bedeli olmaz. Dünyevi hiçbir menfaat onları doğru olanı yapmaktan alıkoyamaz. Müminlerin bu konuda kendilerine örnek aldıkları kişiler, Allah'ın elçileridir. Kuran'da elçilerin kavimlerine şöyle seslendikleri haber verilmiştir:
"Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?" (Hud Suresi, 51)
Kötülerin İttifakının İkiyüzlü Üyeleri: Münafıklar
Kötülerin ittifakının en azgın ve en tehlikeli üyelerinden biri münafıklardır. Münafıklar, kendilerini iyilerden yana gösteren, ikiyüzlü insanlardır. Kuran'da bu insanların müminlerle beraber gibi hareket ettikleri ama aslında kötülerin ittifakının birer üyesi oldukları haber verilmiştir. Bu kimseler iyilerin arasında iyi taklidi yapar, vicdanlı ve dürüst insanlar gibi davranırlar. Ancak tek başlarına kaldıklarında ya da gerçek müttefiklerinin yanına döndüklerinde içlerindeki pisliği ortaya çıkarırlar. Allah münafıkların bu özelliğini Kuran'da şöyle bildirmiştir:
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Nisa Suresi, 81)
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. (Bakara Suresi, 14-15)
Münafıkların, kötülerden olmalarına rağmen iyilerin yanında gibi davranmalarının başlıca iki nedeni vardır. Birincisi, iyiler hakkında kötülere haber taşımaktır. İkincisi, ise iyiler içinde huzursuzluk ve fitne çıkarmaya çalışmak, kimi zaman provokatör görevini üstlenip kötüleri de iyilere karşı kışkırtacak davranışlarda bulunmaktır. Münafıkların bu iki sinsi amacını bildiren ayetlerden bazıları şöyledir:
Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir. (Tevbe Suresi, 47)
Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır. (Maide Suresi, 41)
Ancak şunu da hatırlatmalıyız ki, bu kişiler geçici bir süre emellerini gerçekleştirmiş gibi görünseler de, yukarıdaki ayetlerde haber verildiği gibi Allah onların bu çabalarını mutlaka geçersiz kılar ve onlara hem dünyada hem de ahirette şiddetli bir azap verir.
Gizli Toplantılarla İyiler Aleyhinde Faaliyet Gösterirler
Kuran'da inkarcıların ittifakları ile ilgili ayetlere baktığımızda bu ittifakın, yapacakları kötülükler için gece vaktini seçtiklerini görürüz. Allah inkarcıların bu özelliklerini birçok ayette bildirmiştir. Kötülerin tuzaklarını biraraya getirerek kötülüklerini uygulamaya geçirdikleri vaktin gece olduğunu Allah şöyle bildirir:
Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi, 108)
Buna (ayetlerime) karşı büyüklük taslayarak; gece vakti de hezeyanlar sergiliyordunuz. (Mü'minun Suresi, 67)
Neml Suresi'nde ise Allah geçmişte yaşanmış bir olayı haber vermiş; iyilerin bulundukları şehirde bozgunculuk çıkartan bir çete olduğunu ve bunların kendi aralarında gece baskınlar yaparak iyilere zarar vermeyi planladıklarını bildirmiştir. Bu konuyla ilgili ayetler şöyledir:
Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." (Neml Suresi, 48-49)
Ayetlerde görüldüğü gibi bu insanlar inananlara kapsamlı bir tuzak kurmuştur ancak Allah bu insanların sinsi ve kirli planlarına karşılık onlara başka bir düzen kurduğunu bildirmiştir. Gece yarısı masum ve temiz insanlara zarar vermek isteyen, onlar için kötülükler düzenleyen insanların uğradıkları son, aynı ayetlerin devamında şöyle bildirilmektedir:
Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak; biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik. İşte, zulmetmeleri dolayısıyla enkaza dönüşmüş ıpıssız evleri. Şüphesiz bilen bir kavim için bunda bir ayet vardır. (Neml Suresi, 50-52)
Zulmedenlerin, iyilere zarar gelmesini ve onlara sıkıntı dokunmasını isteyenlerin diğer bir özellikleri ise planlarını gizlice ve fısıldaşarak yapmalarıdır. Allah bunu da birçok ayetinde haber verir:
Musa onlara dedi ki: "Size yazıklar olsun, Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir." Bunun üzerine, kendi aralarında durumlarını tartışmaya başladılar ve gizli konuşmalara geçtiler. (Taha Suresi, 61-62)
Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 114)
Biz onların seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz. (İsra Suresi, 47)
Allah'a inanmayan, Allah'ın gücünü takdir edemeyen bu insanlar, geceyarıları, karanlıklarda hezeyanlar sergilerken, iyiler aleyhinde planlar kurup onların kötülüğü için tuzaklar hazırlarken, kimsenin kendilerini duymadığını ve bu nedenle rahat konuşabileceklerini düşünürler. Oysa bu, onların içine düştüğü bir yanılgıdır. Çünkü onlar gizli ve fesat konuşmalarını insanlardan gizleyebilirler, ancak Allah onların kurdukları her cümleyi, planlarının her ayrıntısını, hatta içlerinden geçirerek diğerlerine söylemediklerini dahi bilmekte, görmekte ve işitmektedir. Onlar sinsice yaptıkları planlarının asla açığa çıkmayacağı ve hakkında tuzaklar kurdukları kişilerin bu tuzaklardan asla kurtulamayacakları vehmine kapılırlar. Halbuki Allah, onlar bunları vehmederlerken onların tuzaklarını daha kurmadan bozmuş, onların her dediklerini duymuştur. Nereye gizlenirlerse gizlensinler, en ciddi tedbirleri dahi alsalar, Allah'tan kaçamazlar. Bu insanların her dedikleri, her konuşmaları, içlerinden geçirdikleri her söz kaydedilmektedir ve bunların her biri hesap gününde karşılarına gelecek ve yaptıkları her sinsi plandan sorguya çekileceklerdir.
Bu nedenle gizli gizli buluşarak, gece yarıları sinsi ve saldırgan planlar kuranlar, Allah'ın kendilerini gören ve işiten olduğunu unutmamalıdırlar. Allah bir ayetinde şöyle bildirir:
Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip)
Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)
Günümüzde Kötülerin İttifakı Şiddetlenmiştir
İlk bölümden bu yana kötülerin biraraya gelme nedenlerinin, din ahlakını ve inananları ortadan kaldırmak olduğunu ve bunun için uyguladıkları zulüm ve baskıları anlattık. İnanan kişilerin varlığı, inkarcıların ittifak etmelerinin ana sebebidir. Çünkü mümin Allah'ın hak dini olan İslam'ın dünyadaki temsilcisi ve güzel ahlakın yaşanmasının bir garantisidir. Bu sebeple de kötülere göre inananlar bir an önce ortadan kaldırılmalıdırlar. Kendi inkarcı sistemlerini, kötü ahlaklarını yaşamalarına engel ise din ile öğretilen güzel ahlak, Allah'ın koyduğu sınırlardır. İşte bu engellerin ortadan kalkması için de inkarcılar kendi içlerinde çok güçlü bir işbirliği içindedirler. Nerede bir fuhuş, sapkınlık, rüşvet, sahtekarlık, kumar, dolandırıcılık, mazlum halkın malını gasp etme, yetimin malını yeme, ahlaksızlık, sevgisiz ve saygısız bir ortam varsa, işte orada kötülerin ittifakının hakimiyeti var demektir.
Son yıllar dünyanın dört bir köşesinde yaşayan inananlara, mazlum fakir ve zavallı aciz insanlara zulüm ve baskıların şiddetle arttığı, kötülerin ittifakının ise dünyanın her yanında şiddetlendiği bir dönemdir ve inananların bu gelişmeleri Kuran ayetleri doğrultusunda değerlendirmesi son derece önemlidir. Kuran'a göre, olan bitenleri ibret gözüyle izleyip, kötülere karşı fikri yönde bir mücadele için harekete geçmemek, herşeyi oturduğu yerde sakin sakin seyretmek ve dünyada yaşanan acılara, sıkıntılara duyarsız kalmak çok büyük bir zulümdür. Müslümanlara ve Kuran ahlakının yaşanması için çaba harcayan kişilere yapılan baskı ve eziyetlere seyirci kalmak, görmezlikten gelmek, sessiz izlemek kişiyi bu zulmün sessiz bir üyesi, hatta iştirakçisi yapar.
Kötülerin ittifakının ne denli şiddetlendiğini görmek için gazetelere, dergilere, televizyona, kısacası etrafımıza bir göz atmak yeterlidir. Örneğin, 10-15 sene öncesine kadar "eşcinsel" kelimesinin dahi ağza alınmaya haya edildiği bir dönem, yerini eşcinsellerin haklarını savunan, bu sapıklığın ne kadar normal bir tercih olduğunu, modern bir görüş olduğunu ispatlamak için televizyonlarda, eğlence yerlerinde onlara geniş yer veren bir anlayışa bırakmıştır. Bunun gibi birçok ahlaksızlığın insanlara normal bir tercihmiş gibi aşılanmaya çalışılması ve buna zemin bulunması kötülerin ittifakının bir sonucudur.
Kumarın, fuhuşun, cinayetlerin gündelik haberler olarak son derece doğal karşılandığı bu yıllar, insanların uyanması ve gerçekleri görmesi açısından son derece önemlidir. Bu dönem iyilerin baskı altına alınıp haksız muameleler gördüğü, temel hak ve hürriyetlerinin ellerinden alındığı; dolandırıcıların, katillerin ve zalimlerin ise rahatlıkla elini kolunu sallayarak dolaştığı bir dönemdir.
Masum ve savunmasız insanlar sadece Allah'a inandıkları ve Müslümanım dedikleri için dünyanın dört bir yanında öldürülürken, yine Müslümanım diyen fakat tüm bu olanlardan gafil bir insan tüm bu ölüm haberlerini yüzünde umursamaz, gülümser bir ifadeyle insanlara aktarabiliyorsa, işte bu, kötülerin ittifakının bir eseridir. Huzur ve barışın sağlanması, refah ve bolluğun olması, adalet, hoşgörü, sevgi, saygı gibi güzel ahlak özelliklerinin tüm dünyada hakim olması ancak Kuran ahlakının bilinmesi, tanınması ve uygulanması ile olur. İşte bu güzel ahlakın yaşayan örnekleri de müminlerdir. İyilerin ittifakı bunu sağlayacak olan yoldur; bu, Allah'ın kesin bir vaadidir. Allah Nur Suresi'nde şöyle buyurmaktadır:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
(alıntı harun yahya iyilerin ittifakı)