ashli
Bayan Üye
Kaygılardan kaçarken düşülen tuzak..
İnsanların doğasından gelen temel içgüdüsel dürtüleri vardır. Bu dürtüleri hayata geçirdiğimizde haz aldığımızı görürüz
Haz duyduğumuz şeyleri tekrar yaşama eğilimimiz vardır. Böylece temel dürtülerimizi yaşamak ister ve yaşadıkça da aldığımız hazdan dolayı bunları tekrarlama eğilimini sürdürürüz.
İnsanlar toplumlar içinde yaşar. Toplumsal yaşam, kendi kuralları ve bireylerinden beklentilerini de beraberinde getirir. Gelenek ve görenekler, dini inançlar, kültürümüzün getirdiği kurallar, bireyin isteklerini sınırlar ve neleri yapmaması gerektiğini söyler.
İşte bu içgüdüsel dürtülerle, toplumsal yaşamın kuralları ve yasakları çatıştığı zaman insanlar kaygı yaşamaya başlar. İnsanlar kaygıyı sevmez. Güvende olmayı isterler. Kaygıdan kurtulmak isterler.
İlişkilerinde kaygı taşıyan bir insan, buna karşı çeşitli baş etme mekanizmaları geliştirmiştir. İlişkilerinde kaygıdan kurtulmak isteyenlerin izledikleri yolları dört ana grupta toplayabilirim:
Birinci grup, eğer sevilirse kaygılarından kurtulacağını düşünür. Onun için, incitilmemesinin yolu kendini sevdirebilmektir. Eğer sevilirse yaralanmayacağını düşünür.
İkinci grup, kaygıları kendinden uzakta tutmanın yolunu boyun eğmekte bulmuştur. Boyun eğdiği bazen bir inanç veya bir grup, bazen ise bir insandır. Eğer teslim olursa yaralanmayacağını düşünür.
Üçüncü grup, kaygılarından korunma yolunu, güç elde etmekte görür. Güç elde etmek demek, onun için başarıya, maddi zenginliğe, şöhret ve beğeniye ulaşmak demektir. Üstünlük kazandıkça güvende olduğunu düşünmeye başlar. Eğer güçlü olursa yaralanmayacağını düşünür.
Dördüncü grup, kaygılardan kaçmanın yolunu insanlardan ve ilişkilerden kaçmakta bulmuştur. Bağımsızlığının peşinde olduğunu söyler. Hayal kırıklığı yaşamaktan çok korkar. Hayal kırıklığı yaşamamak adına, duygusal yatırımlardan uzak durmaya, kendini sınırlandırmaya başlamıştır. Eğer uzak durursa yaralanmayacağını düşünür.
Çözümünü içinizde arayın
Yukarıda grupladığım yolların herhangi birisine giren ve o yolda ilerleyerek kendini kaygılarından koruyacağını düşünen insanın, bir noktaya kadar bunda başarılı olabileceğini kabul ediyorum. Buradaki başarıdan kastım, yaralanmamayı becermektir.
Kaygılarınıza karşı oluşturduğunuz bu savunmalar bir tek noktada çöker ve sizin kaygılarınızın daha da büyümesine sebep olur. O nokta, bu dört yoldan birkaçını hatta bazen tümünü aynı anda uygulamaya koymaktır. Doğası gereği birbirine ters olan bu savunma sistemleri kendi aralarında çelişirler ve bizi anlayamadığımız çözümsüzlüklere bırakırlar.
Kaygılarınızdan kurtulmak adına, içinizde çarpışan bu dört temel dinamiğin arasında kaybolmamalısınız. Benim için sağlıklı insan, karşılaştığı kaygı durumları karşısında kendisini çaresiz görmeyen, kaygısının çözümünü başka insanlarda veya inanışlarda değil, kendi içinde arayan kişidir.
Benim için kaygılı insan, yaşamı boyunca güven sağlamaya çalışan ve yaşam enerjisinin büyük bölümünü farkına varmadan bu alanda harcayan kişidir.
Hepinize kaygılarınızdan uzak bir hafta diliyorum.
Yazan: Dr. Ümit Yazman
Kaynak : VATAN
İnsanların doğasından gelen temel içgüdüsel dürtüleri vardır. Bu dürtüleri hayata geçirdiğimizde haz aldığımızı görürüz
Haz duyduğumuz şeyleri tekrar yaşama eğilimimiz vardır. Böylece temel dürtülerimizi yaşamak ister ve yaşadıkça da aldığımız hazdan dolayı bunları tekrarlama eğilimini sürdürürüz.
İnsanlar toplumlar içinde yaşar. Toplumsal yaşam, kendi kuralları ve bireylerinden beklentilerini de beraberinde getirir. Gelenek ve görenekler, dini inançlar, kültürümüzün getirdiği kurallar, bireyin isteklerini sınırlar ve neleri yapmaması gerektiğini söyler.
İşte bu içgüdüsel dürtülerle, toplumsal yaşamın kuralları ve yasakları çatıştığı zaman insanlar kaygı yaşamaya başlar. İnsanlar kaygıyı sevmez. Güvende olmayı isterler. Kaygıdan kurtulmak isterler.
İlişkilerinde kaygı taşıyan bir insan, buna karşı çeşitli baş etme mekanizmaları geliştirmiştir. İlişkilerinde kaygıdan kurtulmak isteyenlerin izledikleri yolları dört ana grupta toplayabilirim:
Birinci grup, eğer sevilirse kaygılarından kurtulacağını düşünür. Onun için, incitilmemesinin yolu kendini sevdirebilmektir. Eğer sevilirse yaralanmayacağını düşünür.
İkinci grup, kaygıları kendinden uzakta tutmanın yolunu boyun eğmekte bulmuştur. Boyun eğdiği bazen bir inanç veya bir grup, bazen ise bir insandır. Eğer teslim olursa yaralanmayacağını düşünür.
Üçüncü grup, kaygılarından korunma yolunu, güç elde etmekte görür. Güç elde etmek demek, onun için başarıya, maddi zenginliğe, şöhret ve beğeniye ulaşmak demektir. Üstünlük kazandıkça güvende olduğunu düşünmeye başlar. Eğer güçlü olursa yaralanmayacağını düşünür.
Dördüncü grup, kaygılardan kaçmanın yolunu insanlardan ve ilişkilerden kaçmakta bulmuştur. Bağımsızlığının peşinde olduğunu söyler. Hayal kırıklığı yaşamaktan çok korkar. Hayal kırıklığı yaşamamak adına, duygusal yatırımlardan uzak durmaya, kendini sınırlandırmaya başlamıştır. Eğer uzak durursa yaralanmayacağını düşünür.
Çözümünü içinizde arayın
Yukarıda grupladığım yolların herhangi birisine giren ve o yolda ilerleyerek kendini kaygılarından koruyacağını düşünen insanın, bir noktaya kadar bunda başarılı olabileceğini kabul ediyorum. Buradaki başarıdan kastım, yaralanmamayı becermektir.
Kaygılarınıza karşı oluşturduğunuz bu savunmalar bir tek noktada çöker ve sizin kaygılarınızın daha da büyümesine sebep olur. O nokta, bu dört yoldan birkaçını hatta bazen tümünü aynı anda uygulamaya koymaktır. Doğası gereği birbirine ters olan bu savunma sistemleri kendi aralarında çelişirler ve bizi anlayamadığımız çözümsüzlüklere bırakırlar.
Kaygılarınızdan kurtulmak adına, içinizde çarpışan bu dört temel dinamiğin arasında kaybolmamalısınız. Benim için sağlıklı insan, karşılaştığı kaygı durumları karşısında kendisini çaresiz görmeyen, kaygısının çözümünü başka insanlarda veya inanışlarda değil, kendi içinde arayan kişidir.
Benim için kaygılı insan, yaşamı boyunca güven sağlamaya çalışan ve yaşam enerjisinin büyük bölümünü farkına varmadan bu alanda harcayan kişidir.
Hepinize kaygılarınızdan uzak bir hafta diliyorum.
Yazan: Dr. Ümit Yazman
Kaynak : VATAN