Korkak Tavşan

ashli

Bayan Üye
...Korkak Tavşan...


1076q1f.gif
Bir varmış bir yokmuş. Pireler berber iken, develer tellâl iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir korkak Tavşan varmış.

Bu tavşan korkak mı korkakmış. İnsandan korkar, Köpekten korkar, zağardan korkar, atmacadan korkar, yılandan korkar, velhasıl uçan kuştan bile korkarmış.

Korkak tavşan . bütün arkadaşları arasında korkak tavşan diye anılırmış. Bir gün yine ormanda Sincap, horoz, tavşan bir araya gelmişler. Her biri kendi maharetlerini anlatıyormuş.

Sincap demiş ki;

Ben hiç kimseden korkmam. Eğer bana biri saldıracak olursa hemen bir ağaca çıkar onunla alay bile ederim.

Ağacın başında bir dala otururum, hem meyvelerini yerim, hem . de orada türküler söylerim. Pelitleri yer yer kabuklarını yukarıdan aşağı rakiplerimin tepesine tepesine atarım. Hele şu pençelerim var ya, bunları gören zaten yanıma bile yaklaşamaz demiş.

Sincabın konuşması bittikten sonra hemen horoz söze başlamış.

Horoz demiş ki;

Ben tilkiden başka hiçbir şeyden korkmam. Tilkide beni ancak gece karanlığında tünediğim yerde yakalarsa yakalar. Onun dışında bende korku yoktur.

Bana saldıracak biri olduğunda kanatlarımı açar, var gücümle ses çıkartır, rakibimi korkuturum. Şu çelik gagalarımla ağzını burnunu param parça yaparım demiş.

Korkak tavşan bütün bunları hem dinliyor, hem de anlatma sırası kendine geliyor diye tir tir titriyormuş.

Kendi kendine ben ne anlatsam. Anlatacak bir kahramanlığım da yok diye üzgün üzgün arkadaşlarını dinliyormuş.

Derken horozun diyecekleri bitmiş.

Sincapla horoz alaylı gözlerle;

Haydi bakalım tavşan kardeş. Konuşma sırası sana geldi. Anlat bakalım demişler.

Tavşan sessiz sessiz düşünürken, Sincap ile horoz kahkaha atarak, korkak tavşan korkak tavşan hadi anlat. Sende korkularını anlat bari diye koro halinde bağırıyorlarmış.

Bu alaylı sözler tavşanın çok zoruna gitmiş. Bu . dünyada benden daha korkak başka bir canlı yok. O halde benim bu korkuyla yaşamama gerek de yok. En iyisi ben herkesin alay konusu olacağıma, gideyim bir uçurumdan kendimi aşağı atayım diye düşünmüş.

Ancak şu arkadaşlarımı usulünce bir uyarayım. Eğer beni anlamazlarsa ondan sonra gidip atayım demiş kendince.

Tavşan, Sincap ve horoza demiş . ki;

Arkadaşlar benimle alay etmeyin. Benim çok zoruma gidiyor. Ne yapayım ben her şeyden korkuyorum. Bu da benim özelliğim. Ne olur bana hor bakmayın, küçük görmeyin dediyse de, Sincap ve horozun gülüşmeleri bir türlü durmuyormuş.

Ha bire korkak tavşan, korkak tavşan, diye bağırıyorlarmış. Sende bu dünyada yaşıyorum diyor musun, biz senin yerine olsak utancımızdan ormana bile çıkmayız demişler.

Korkak tavşan bakmış olacak gibi değil. Haydi arkadaşlar bana Allah’a ısmarladık. Belki bir daha görüşemeyiz diyerek arkadaşlarından ayrılmış.

Artık ben temelli yalnız kaldım. Gidip şu ilerdeki uçurumdan kendimi bırakıvereyim demiş.

Neyse arkadaşlarından ayrılmış.

Az gitmiş uz gitmiş önüne sulu bir dere çıkmış. Dere kenarına varırken kurbağalar durmadan vırrak vırrak diye türkü söylüyorlarmış.

Tavşan tam derenin kenarına vardığında, su kenarında bulunan kurbağalar, tavşanı görünce korkularından hepsi suya atlayıp kaçmış.

Bu durumu gören tavşan, tamam tamam benden korkanlarda var. Demek ki, dünyada en korkak ben değilmişim demiş kendi kendine.

Artık benim uçurumdan kendimi atmaya gerek kalmadı. Bak onlarca kurbağa beni görünce hepsi kaçtı. Bu kurbağalar benden daha korkak. O halde bu dünyada benden korkaklar da varmış demiş.

Geri dönüp şu arkadaşlarıma kurbağaları nasıl korkuttuğumu uzun uzun anlatayım diye düşünmüş. Artık benim de her şeyden korkmadığımı bilsinler.

Benden bile korkan şu kurbağaların neşesine bak. Onlar bile yaşamanın tadını çıkarıyorlar. Ne kadar da mutlu görünüyorlar. O halde benim mutlu olmamam için hiçbir neden yok.

Ben ne güzel zıplıyorum, kimsenin koşamayacağı kadar hızlı koşuyorum. Bundan daha güzel ne olabilir diye düşünmüş.

Geri dönerek, sincap ve Horozu bıraktığı yere varmış.

Tavşan arkadaşlarına;

Sincap kardeş, Horoz kardeş neredesiniz, ben geldim diye seslenmiş.

Derinden derinden, Tavşan kardeş, tavşan kardeş ben buradayım gel gel, yardım et bana, diye bir ses duymuş. Tavşan koşa koşa sesin geldiği yere varmış. Bir de ne görsün. Horozun kanatları yok. Kan revan içerisinde bitkin bir halde uzanıp durur.

Tavşan Horoza;

Ne oldu sana böyle hayrola demiş.

Horoz;

Sorma tavşan kardeş başımıza gelenleri. Sen buradan ayrıldıktan sonra, yukarıdan hızla iki atmaca saldırdı. Birisi Sincap kardeşe birisi de bana. Öteki atmaca, Sincap kardeşi kaptığı gibi gitti. Bende bana saldıran atmacayla boğuşurken kanatlarımdan oldum. İki kanadımı birden koparıp aldı gitti. Canımı zor kurtardım demiş.

Horoz Tavşana;

Tavşan kardeş seninle çok alay ettik hakkını helal et. Kendimizi kaf dağında zannettik. Görüyorsun sana kanatlarımı öve öve bitirememiştim. Şu halime bak.

Demek ki başkalarını küçümsemenin, alay etmenin sonucu buymuş. Tövbe bir daha ne seninle, nede başkasıyla hiçbir zaman alay etmeyeceğim.

Kimseyi küçük görmeyeceğim. Bir daha büyüklük taslamayacağım. Ben senden çok utanıyorum. Bundan sonra senin yüzüne nasıl bakacağım demiş.

Tavşan, Horoza;

Horoz kardeş, üzülme üzülme hepsi geçer. Bu haline de şükret. Bak benim de kanatlarım yok.

Şu anda Sincap kardeşimiz atmacanın midesinde. Öyle olmak da vardı. Onun için halimize şükredelim.

Dur hele ben senin yaralarını sarayım demiş.

Tavşan Horozun yaralarını güzelce sarmış sarmalamış. Ona yiyecekler bulmuş getirmiş. Karnını iyice doyurmuş. Suyunu içirmiş.

Horoz, tavşana;

Hayrola tavşan kardeş, sen hani bizi bırakıp, temelli gitmiştin. Niçin geri döndün demiş.

Tavşan;

Horoz kardeş sizin yanınızdan ayrılıp, kendimi uçurumdan atmak için giderken bir sulu dereye yolum düştü. Dereye varırken o kadar güzel türkü ve şarkı söyleyenler vardı ki, bir görsen. Tam derenin yanına vardığımda baktım ki, bu neşeli neşeli şarkı ve türkü söyleyen kurbağalarmış. Beni görünce hepsi korkularından suyun içine atlayıp kaçtılar.

Hemen aklıma şu geldi. Demek ki benden korkanlarda var. Buna rağmen şu dünyada neşeli neşeli türküler, şarkılar söyleyip mutlu olabiliyorlar.

O halde ben niçin Allah’ın bana verdiği büyük nimetlerle mutlu olamayayım dedim. Ne güzel istediğim gibi zıplıyorum, kimsenin yakalayamayacağı kadar hızlı koşuyorum diye düşündüm.

İşte o benden bile korkan, kurbağaların mutlu hali, . bana ders oldu.

Onun için sizlerle tekrar eski günlerde olduğu gibi, bu ormanda hoplaya zıplaya birlikte yaşayalım diye geri döndüm geldim demiş.

Horoz bunları duyunca daha da utanmış. Bir şeyler söyleyecek olmuş, fakat dili tutulmuş. Utancından yer yarılsa yerin içine girecekmiş. Ama olan olmuş.

Bundan sonra Tavşanla, bir daha bir birlerine alaylı bakmamışlar, bir birini küçük görmemişler. Bir birlerini oldukları gibi kabul etmişler.

Böylece mutluluğun yolunu acıda olsa keşfetmişler.

Ama Arkadaşları sincap’ı da kaybetmenin üzüntüsü içinde, o yemyeşil kırlarda, bir daha ayrılmamak üzere, birlikte yaşayıp gitmişler.

Böylece masalımız da burada bitmiş.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst