Komünizm'e yegane çözüm: Anti-darwınist, anti-materyalist propaganda

meridyen2

Kayıtlı Üye
KOMÜNİZM'E YEGANE ÇÖZÜM: ANTİ-DARWINİST, ANTİ-MATERYALİST PROPAGANDA

Komünizmi Besleyen Darwınizm'dir, Önce Bu İdeoloji Bilimsel Olarak Ortadan Kaldırılmalıdır

Türkiye'de bölücü terör örgütü PKK vebasından kurtulabilmek için çok çaba sarf edildi:

Ülkemizin güneydoğusuna sayısız asker gönderildi ve o bölgede sayısız çatışma gerçekleşti.
Milyarlarca dolar harcandı, füzeler, bombalar, silahlar, tanklar alındı.
Keşif uçakları, heronlar devreye sokuldu.
Arazi araştırmaları yapıldı.
Özel eğitimli askeri birimler oluşturuldu. Yeni taktikler denendi.
Savunma yöntemleri geliştirildi.
Bölücü terör örgütünün lideri Öcalan ile anlaşma senaryoları ortaya atıldı, arabulucular devreye sokulmak istendi.
Politik manevralar denendi, demagojik yöntemlerle çözüm alınacağı, terör örgütünün liderlerinin ya da terörist militanların ikna edilebileceği düşünüldü.
Ateşkes anlaşmaları yapıldı.
Terör örgütünün PKK militanları "ana ocağına gelin, sıcak çorba için" gibi aciz yaklaşımlarla dağdan indirilmeye çalışıldı.
Şehitlerimizin ardından ağıtlar yakarak, bu ağıtları manşet manşet yazılı basında ve saatlerce televizyonlarda yayınlayarak teröristler üzerinde psikolojik bir etki meydana getirileceği zannedildi.
Komünist PKK militanları "vicdanlı olmaya, acımaya, merhamet etmeye, şefkatli olmaya" davet edildi.
Devlet, din, aile kavramlarını kabul etmeyen, şiddet ve terör dışında hiçbir yolu geçerli saymayan komünist PKK teröristleri "kınandı".
Komünist PKK militanları "dağdan inip kardeşçe yaşamaya" davet edildi.
Eğer komünist teröristler "baba evine, annelerinin sıcak çorbasını içmeye" davet edilirse, bir de evlendirilir, yuva kurma vaatleri devreye sokulursa iknada son noktaya varılmış olacağı zannedildi.
Son olarak ise "ülkemizin güneydoğusunu teröristlere verelim, biz de rahat edelim" hezeyanları başladı.
Bir yandan bunlar yapılırken diğer yandan Güneydoğu'da çatışmalar kesintisiz olarak devam etti. Allah rızası için vatan topraklarını ve vatandaşlarını korumak adına mücadele eden Mehmetçiklerimiz şehit olmaya devam ettiler. Ne oraya daha fazla asker göndermek, ne de yukarıda sayılan suni çözümler hiçbir fayda etmedi. Fayda etmesi de mümkün değildi, çünkü sorun tam olarak anlaşılamamış veya anlaşılması kasıtlı olarak engellenmişti. Sorunun ne olduğu tam olarak anlaşılamadığı için de, soruna bir çözüm bulmak mümkün olmadı.

Tamamen ideolojik olarak hareket eden komünist militanlara yönelik olarak alınan zayıf, etkisiz ve aciz tedbirlerin bir sonuç vermesi elbette mümkün değildir. Temel sorun atlanmakta; yeni silahların denenmesiyle, o bölgeye daha fazla asker yığmakla, profesyonel askerler yetiştirmekle, komünist militanlara psikolojik telkinler yapmakla, anlaşma teşebbüsleriyle, barış ve ateşkes çağrılarıyla sorunların halledileceği zannedilmektedir. Oysa;

Bir komünist vicdanlı davranma çağrısına hiçbir zaman anlam veremez. Onun için hedefe ulaşmanın birinci yolu şiddettir ve hiçbir psikolojik ikna yöntemi onu durduramaz. Şefkat, merhamet, acıma duygusu bir terörist için sadece zaaftır, hastalık olarak kabul edilir ve acilen yok edilmesi gereken duygulardır. Kendisine böyle yaklaşanları ise sadece bir espri konusu olarak görür.
Bir komünist "baba ocağına gel, annenin sıcak çorbasını iç" çağrılarını hiçbir zaman mantıklı bulmaz. İnandığı ideolojiye göre zaten aile yok edilmesi gereken bir kurumdur ve o da bunun gereğini yapmaktadır.
Şehit annelerinin gözyaşları ve yakılan ağıtlar bir komünisti daima mutlu eder. Ona, amacına ulaştığı hissini verir. Çünkü ideolojisinin gereğini yaptığı gazete manşetlerinden ve televizyonlardan tüm dünyaya ilan edilmektedir. Ağlayan annelerin komünist militanlar üzerinde acıma duygusu oluşturacağını zannedenler felaketin boyutlarının farkında olmayanlardır. PKK militanları şehit haberlerini aldıkça, ağlayan anneleri izledikçe örgüte bağlılıkları daha artmakta, daha güçlenmektedirler.
"Ne kadar canisiniz" şeklindeki kınamalar daima bir komünisti memnun eder. O, canice tavır göstererek Lenin'in kendisine mirasını en mükemmel şekilde yerine getirdiğini düşünmektedir. Ne kadar cani olursa komünist ideolojiyi o kadar iyi uygulamış olmaktadır. Çünkü düşmana yönelik acıma duygusu komünist düşünceye ihanet olarak kabul edilir.
İşte bu sebeple;

Kitap boyunca üzerinde durduğumuz askeri çözümler her ne kadar terörle olan Milli mücadelemiz için gerekli ve önemli olsa da, hiçbir zaman ülkemizin güneydoğusunda yaşanan komünist teröre kesin çözüm olmayacaktır.

Bölücü terör örgütü PKK militanları etkisiz hale getirilse de, ikna edilip dağdan indirilseler de, yaşadıkları yerler tespit edilse ve kurdukları tuzaklar bozulsa da; bu durum hiçbir zaman yeni komünistlerin oluşmasını ve yeni terör olaylarının gerçekleşmesini engellemeyecek, o toprakların komünist tehlikeden arınmasını sağlamayacaktır.

Çünkü;

Komünizmi besleyen "İDEOLOJİ" hala ayakta durmaktadır. Bataklık yerli yerinde durdukça buradan sürekli komünist militan üreyecektir. Bataklığın kurutulmasının tek yolu yalnızca ve yalnızca bilimsel-ilmi mücadeledir.

182_183_communism.jpg


Sapkın Bir Fikir Sistemi Yalnızca Fikir ve İlimle Öldürülür

PKK'lı bir terörist silah eğitiminden çok önce Darwinist ve materyalist bir eğitim alır. Küçük yaştan itibaren bölücü terör örgütünün oluşturduğu okullarda, toplantı yerlerinde Darwinist ve materyalist düşüncenin temellerini öğrenir, Stalinist, Marksist, Leninist ideolojinin gereklerini uygulamak üzere eğitilir. Bunun için yoğun olarak kitaplar, dergiler, radyo ve televizyon programları kullanılır. Fiziki talimler çok sonradır, önce zihinsel ve fikri eğitimin tamamlanması şart koşulur. Beyinlerde sapkın bir inanç sistemi oluşturulur. Tek yanlı eğitim, kısa sürede hipnoz etkisi yapar. Söz konusu genç, sadece Darwinist ve materyalist eğitimle muhatap olduğu ve demagojilere son derece açık olduğu için zihninde Darwinist bakış açısı hızla yerleşir. Hayatı bir mücadele alanı, insanı ise bir hayvan olarak görmeye başlar. Ahlaki değerleri, dini inançları, şefkat, merhamet, sevgi, fedakarlık gibi yüce değerleri haşa birer zaaf ve hastalık olarak kabul eder. Bu sapkın inanışa göre bir insanı öldürmek, doğal seçilimin -yani güçlü olanın ayakta kalmak için zayıf olanı ortadan kaldırması fikrinin- sıradan bir uygulamasıdır. Darwinizm'in sahte ideolojik kurallarına bir inanç sistemi olarak bağlanmaya başlar. Bu altyapı sağlandıktan sonra, artık o kişiyi, eline silah verip çatışmaya göndermek kolaydır. Zihnine yerleşmiş bu sapkın inançla, Marksizm'in gereğini yapacaktır. Ya öldürecek ya da ölecektir. Bu fikri zaten ideolojik olarak kabul etmiştir, son derece de kolay görür ve son derece kolay uygular.


YARATILIŞ GERÇEĞİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUZ

186_the_fact_of_creation.jpg


Dolayısıyla karşımızdaki tehlike; top, tüfek, silah değil yalnızca fikirdir. Güneydoğu'da da, tüm dünyada da, terör değil; materyalist, Darwinist ve komünist bir ideoloji tehlikesi vardır. Ve bu sapkın ideoloji; silahla, kınamalarla, aciz bir politika ile yenilmez. İDEOLOJİ, YALNIZCA VE YALNIZCA FİKİR VE İDEOLOJİYLE YENİLİR. BAŞKA HİÇBİR YOLU YOKTUR.

Dünya, komünist terör belasından kurtulmak istiyorsa, dünya çapında anti-komünist ve anti-materyalist ilmi bir çalışmanın yapılması şarttır. Böyle bir çalışmayı gereksiz ve etkisiz görenler, Darwinizm'i yalnızca doğa olaylarıyla sınırlandırılmış bir teori olarak değerlendirenler, genellikle karşı karşıya oldukları tehlikenin çapının farkında olmayanlardır. Şu an PKK terör örgütünün mantığı, Stalin'in, Lenin'in, Mao'nun, Pol Pot'un Darwinizm'in ideolojik gereklerini uygularken kullandığı mantığın aynısıdır. Söz konusu komünist liderler, ilk başlarda yanlarında çok az bir destekçi kitlesi bulunmasına rağmen, sahip oldukları sapkın ideolojiye olan gözü kara bağlılıkları nedeniyle komünist terörü, vahşeti ve zulmü kısa sürede çok geniş topraklara ulaştırabilmişlerdir. Onları o dönemde yenilmez ve önüne geçilmez kılan, sapkın da olsa bir ideolojileri ve tam olarak inandıkları bir inançları olmasıdır. Onların kendi dönemlerinde durdurulamamalarının, bütün dünyanın bu ülkelerde yaşanan vahşete seyirci kalmasının tek sebebi de karşı tarafın herhangi bir ideolojisinin olmaması, bu vahşete bir ideolojik cevap verememeleridir.

İdeolojik bir cevap verilememiştir, çünkü tüm dünya komünist vahşetin altyapısını oluşturan Darwinizm'i savunmaya mecbur bırakılmıştır. Komünizme, teröre, vahşete karşı mücadele verenler de, aslında komünist teröristlerle aynı ideolojiyi savunmak zorunda kalmışlardır. Bu, tüm dünyaya hakim olan Darwinist diktatörlüktür. Şu anda bu diktatörlük dünya çapında oldukça güçlü bir şekilde varlığını devam ettirmektedir. Öyle ki, bu diktatörlüğün baskısı sebebiyle, Darwinizm'in geçersizliğini ortaya koyan çalışmalar yapan akademisyenlerin üniversitelerde barınması imkansızdır. Dünyanın hemen her yerindeki eğitim kurumlarında evrim teorisi zorunlu olarak öğretilmektedir, Yaratılış gerçeğinin anlatılması ise YASAKTIR. Bu durum neredeyse tüm dünya devletlerinde olduğu gibi, İran, Suriye, Mısır, Cezayir gibi İslam ülkeleri ile İsrail gibi bir din devleti için de geçerlidir. Darwinizm durdukça, komünist tehlike de varlığını sürdürmeye devam edecektir. Beladan kurtulmak için TEK –AMA TEK– ŞART, DARWINİZM'İ TÜMÜYLE FİKRİ OLARAK ÇÜRÜTÜP YOK ETMEKTİR.

Dünya, Teröre Altyapı Hazırlayan Darwınist Diktatörlüğe Teslim Olmuştur

Dünya, Darwinist diktatörlüğe teslim olduğu için, şu an dünyanın neredeyse her ülkesindeki üniversitelerde, liselerde, ilkokullarda, kısaca tüm eğitim kurumlarında Darwinist eğitim verilmektedir. Okullarda resmi olarak Yaratılış gerçeğinin okutulması ve "Allah var" denmesi yasaktır. Bütün eğitim kurumları, tesadüfleri sahte ilah edinmiş olan sapkın bir dini okutmak mecburiyetindedir. Devlet kurumlarında çalışanlar, mutlaka "evrim var" demek zorundadırlar. Bütün üniversite profesörlerinin Darwinizm'i savunması ve öğretmesi şarttır. Bütün büyük basın yayın organları Darwinistlere aittir ve Darwinist propagandanın önemli bir parçasıdırlar. Okullarda öğrenciler Darwinizm'i sorgulayamazlar, sorgulayanların sınıflarını geçmeleri mümkün değildir. Evrim teorisinin gerçekliğini sorgulayan bir üniversite profesörü mutlaka işinden atılır, akademik kariyer yapmasına geçit verilmez. Bu öyle bir güçlü bir diktatörlüktür ki, Avrupa'da kiliseler Darwin'den özür dilemek zorunda bırakılmış, Hıristiyanlık dininin temsilcisi Papa kendi evinde evrim teorisini savunan konferans düzenlemek zorunda kalmıştır.

Durum böyleyken dünyada komünizmin bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor olması şaşırtıcı değildir. Komünizm, Darwinizm ile sürekli olarak beslenmektedir. Bu şartlar altında dünyada terörün varlığına şaşıranların olması daha da şaşırtıcıdır. Terörün altyapısı olan Darwinist ideoloji dünya üzerinde tam anlamıyla hakimdir. Sürekli öğretilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren hemen herkes bu bilgiyle hayata başlamaktadır. Dolayısıyla insanlar, Darwinizm'i savunarak, bilerek veya bilmeyerek terörün ve komünizmin destekçiliğini yapmaktadırlar. "Teröre karşıyım", "dünyada refah ve barış istiyorum" diyenler eğer Darwinizm'i savunuyorlarsa, dünya üzerindeki katliamlara, ölümlere, çatışmalara dolaylı olarak da olsa yol açmış, fikri zeminine destek olmuş olmaktadırlar. Komünist terör, işte bu sinsi oyunla sürekli olarak beslenmekte, fikri altyapısını güçlü tutmaktadır.

Komünizme destek veren ideolojik temel, yani Darwinizm, doğrudan hükümetler ve devlet kurumları tarafından savunulur konumdayken, teröriste "silah bırak" demek çok zordur. Dolayısıyla komünizme karşı çok kapsamlı bir ilmi çalışma, dünyada bütün devletleri içine alan fikri bir mücadele aciliyetlidir, elzemdir.


Dünya, Darwinist diktatörlüğe teslim olmuş durumdadır. Durum böyleyken dünyada komünizmin bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor olması şaşırtıcı değildir. İnsanların bir kısmı farkında olmasa da, komünist ideoloji ve Darwinizm ile sürekli beslenmektedir.

188_189_darwinist_dictatorship.jpg


Nasıl Bir İlmi Çalışma?

DNA

191_dna_symmetry_harmony.jpg


Evrim teorisi, tesadüfleri sahte ilah olarak görür. Ancak yeryüzündeki düzen, uyum ve estetik, Darwinistlerin tesadüf iddiasını tümüyle yerle bir etmektedir. Dolayısıyla Darwinizm yalanını ortadan kaldırmak için canlılardaki kompleks özelliklerin anlatılması, bunların tesadüfen olamayacağının bilimsel delillerle ortaya konulması son derece önemlidir. Bu ilmi çalışma yapıldığında komünist ideolojinin fikri temeli ortadan kalkacak ve katiller yetiştiren kanlı ideolojiler tarihe karışacaktır.

Darwinizm'in bir safsata olduğunun bilimsel delillerini herkes öğrenmelidir:

Öncelikle tekrar hatırlatalım: Komünistlerin fikri temel aldıkları Darwinizm, yani evrim teorisi bir SAHTEKARLIKTIR. Komünizme karşı fikri mücadele, önce Darwinizm'in bir safsata olduğunun anlatılması ile başlamalı, bunun için bilimsel deliller ortaya konmalıdır. Temelde bu çürük teorinin geçersizliğini göstermek için bilinmesi ve anlatılması gerekenler şunlardır:

Tek bir proteinin bile tesadüfen meydana gelmesinin imkansız olduğu, dolayısıyla canlılığın kendi kendine oluştuğu iddiasının sahtekarlık olduğu,
Rastgele mutasyonlarla, tesadüfi olaylarla canlıların birbirine dönüşümünün imkansız olduğu,
Canlıların birbirine dönüştüğünü gösteren tek bir ara geçiş fosilinin dahi olmadığı,
Tam tersine, canlıların milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini, aynı kaldıklarını belgeleyen 350 milyondan fazla fosilin bulunduğu,
Darwinistlerin bilimsel bir temeli olmayan teorilerini insanlara dayatmak için yıllar boyunca türlü sahtekarlıklar yaptıkları, sahte fosilleri bilim dergilerinde yayınlayıp dünyanın en ünlü müzelerinde sergiledikleri,
Sahtekarlık olduğu anlaşılmış fosilleri hala okul kitaplarında okuttukları,
Buna karşılık canlıların yaratıldığını gösteren fosillerin Darwinistler tarafından müze mahzenlerinde saklandığı
Canlılardaki "göz" gibi indirgenemez komplekslikteki yapıların asla ve asla sahte evrim süreciyle meydana gelemeyecği
(Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. Hayatın Gerçek Kökeni, Harun Yahya – Yaratılış Atlası, Harun Yahya)


Yeryüzündeki tüm fosiller, canlıların milyonlarca yıl boyunca hiç değişmeden, aynı kaldıklarını göstermektedir. Resimde fosili görülen Kretase dönemine ait 125 milyon yaşındaki çayır çekirgesi de bu gerçeğin önemli delillerindendir.


SAHTE KAFATASLARI VE SAHTE MAYMUN ADAMLAR

192_193_collapse_of_the_theory_of_evolution_2.jpg


Sahtekarlık, demagoji ve propaganda Darwinistlerin en temel yöntemleridir. Evrim teorisi bilimsel herhangi bir delile sahip olmadığından, teorinin ayakta kalabilmesi için daima "delil var" telkinine başvurulmuştur. İşte bu sebeple evrim teorisi tarihi, literatürden çıkarılmış sahte fosillerle ve yalan haberlerle doludur. Yıllardır evrime delil adına ortaya sürülen her fosil anında çürütülmüş, yayınlanan her evrim haberi anında bilimsel olarak yalanlanmıştır.

Darwinist propagandanın durdurulması için çalışma yapılmalıdır

Bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik fikri mücadelenin ilk adımlarından biri halihazırda yapılmakta olan Darwinist propagandanın durdurulması olmalıdır. Darwinist diktatörlüğün etkisiyle devletin kendi televizyon ve radyo kanallarında PKK'nın ideolojisini besleyecek aynı eğitimi vermesi ve aynı propagandayı yapması kanunla engellenmelidir. Devletin okullarda ve üniversitelerde Darwinist eğitim vermesi konusu yine kanunlarla düzenlenmelidir. Dolayısıyla önce, devlet eli ile Darwinist ideolojiye verilen destek kaldırılmalıdır.

194_195_intellectual_struggle_darwinism_2.jpg


Anayasa değişikliği ile Darwinizm'in yanı sıra Yaratılış'ın bilimsel delilleri de müfredata alınmalıdır

Şu an dünyaya hakim Darwinist diktatörlüğün baskısı nedeniyle devlet, Darwinizm'i okullarda mecburi olarak okutmaktadır. Ülkemizde bunun için acil bir Anayasa değişikliğine gidilmesi şarttır. Okullarda Darwinist eğitim tamamen kaldırılamıyorsa, Darwinist eğitimin yanında Yaratılış delillerinin de gösterileceği bir eğitim programı için Anayasa'da düzenleme yapılmalıdır. Bir başka deyişle, isteniyorsa Darwinizm bir teori olarak öğretilmeye devam edilebilir, fakat okul ve üniversitelerde bunun bilimsel cevabı da verilmelidir.

Örneğin Darwinistlerin "hayat tesadüfen çamurlu sularda başladı" iddiası ders kitaplarında bulunuyorsa, bunun karşılığında "tek bir proteinin dahi tesadüfen meydana gelemeyeceğinin" bir bilimsel gerçek olduğu da mutlaka anlatılmalıdır. Örneğin Darwinistlerin "tüm türler birbirlerinden türediler ve şimdiye dek milyarlarca ara tür var oldu" şeklindeki bilim dışı iddiası ders kitaplarında bulunuyorsa, buna karşılık "tek bir ara form fosili dahi olmadığı" gerçeği de anlatılmalıdır. Yine Darwinistlerin bu iddiasına karşı, canlıların evrimleşmediklerini gösteren 350 milyondan fazla değişmeden kalmış mükemmel fosillerin var olduğu öğrencilere gösterilmelidir.

Bu müfredat değişikliğine göre evrim teorisinin iddialarına karşı anlatılacaklar sadece bilimin bulduğu deliller olacaktır. Burada kastedilen Kuran eğitimi veya dini eğitim değildir. Bilimsel delillerin anlatılması ise, zaten olması gereken bir eğitim şeklidir ve Anayasa değişikliği ile hemen bu zaruri düzenleme yapılmalıdır.


ALLAH VARDIR
EVRİM BİR ALDATMACADIR

196_197_existence_of_Allah.jpg


Görüntülü ve yazılı basın, kitap, broşür ve dergilerde evrim teorisinin bilimsel geçersizliği anlatılmalıdır

Televizyonlarla, radyolarla, kitaplar ve broşürlerle ülkenin geneline, özellikle de Türkiye'de her haneye, her okula, her kahvehaneye mutlaka ulaşmak gerekmektedir. Mümkün olan her yolla insanlarımıza Darwinizm'in tarihin en büyük bilim sahtekarlığı olduğunun gösterilmesi çok önemlidir. Çeşitli TV kanalları sadece bu konu için ayrılmalı, özellikle Güneydoğu bölgemizde anti-Darwinist konular içeren kitap dağıtımları yapılmalıdır. Çocukları bilgilendirici programlar hazırlanmalı, televizyonun yanı sıra radyo programlarıyla da Darwinizm safsatasının gerçek yüzü gösterilmelidir.


Evrimin bir safsata olduğunu mümkün olan her yayını kullanarak yaygınlaştırmak ve her bir kişiyi bilgilendirmek son derece önemlidir.

198_199_darwinizmle_ilmi_mucadele.jpg


Sivil toplum kuruluşları Darwinizm'in bilimsel geçersizliğini anlatmalıdır

Darwinist diktatörlüğün yıkıcı ve baskıcı etkileri nedeniyle eğer devlet Darwinist propagandayı kendi birimlerinde durduramıyorsa, o zaman sivil toplum kuruluşları devreye girmelidir. Ulusal ve yerel özel televizyon kanalları bu konuda etkili bir faaliyet üstlenmelidirler. Hemen her saat başı evrim teorisinin geçersizliğini gösteren filmler, belgeseller yayınlamalı, bu konuda kapsamlı bilimsel bilgiler verilmelidir. Çeşitli dernekler bu konuda bilgilendirici broşürler hazırlamalı, özel eğitim kurumlarında halkımızın evrim teorisine ve komünizm tehlikesine karşı bilgilendirilmesi için çeşitli toplantılar düzenlenmelidir.

Fosil sergileri ve konferanslar düzenlenmelidir

200_201_darwinizmle_ilmi_mucadele.jpg


Darwinizm'in geçersizliğinin gösterilmesi için en etkili yöntemlerden biri fosil sergileri düzenlemektir. Ücretsiz fosil sergileri, hem insanlarımızın ilgisini çekecek hem de fosilleşmiş canlıların milyonlarca yıldır değişmediklerini gören insanlarımız, evrim diye bir şey olmadığına kendileri kanaat getireceklerdir. Ayrıca küçük toplantılar veya verilecek konferanslar çok etkili olacaklardır. Bir konferansta evrim teorisinin bilimsel geçersizliğinin delillerini gören bir kişi, bunu hayatı boyunca unutmayacaktır. Ve bu öğrendiklerini yıllarca tüm çevresine anlatacaktır.


Fosil sergileri ve konferanslar, insanların evrim safsatası konusundaki gerçekleri öğrenebilmeleri açısından çok önemlidir. Bu etkinliklerde insanlara sunulan tek bir bilimsel delil bile, onların evrim sahtekarlığını anlamaları için yeterli olacak ve bu gerçek gitgide yaygınlaşacaktır.

Kişisel faaliyetler teşvik edilmelidir

Kişisel faaliyetler de anti-Darwinist propagandada son derece önemlidir. İnsanlarımız ellerinden geldiğince Darwinizm'i çökerten kitapları alıp bunların bedava dağıtımını yapabilirler. Küçük broşürler hazırlayabilir, broşür üzerine Darwinizm'in geçersizliği ile ilgili kısa bir bilgi koyarak çevre kasaba ve köylere dağıtım yapabilirler. İnsanların genel olarak toplandıkları yerlerde; örneğin kafeler, kahvehaneler, lokanta, tren istasyonu vs gibi yerlerde Darwinizm'in geçersizliğini anlatan sohbetler yapabilirler.


Kişisel faaliyetlerle her kişi, Darwinizm'in bir aldatmaca olduğu gerçeğini mümkün olacak en fazla kişiye yaygınlaştırabilir. Küçük broşürler dağıtmak; kafe, kahvehane, lokanta gibi yerlerde sohbetler yapmak; internet yoluyla çeşitli yazıları yayınlamak; sosyal paylaşım sitelerini etkili kullanmak bu yollardan birkaçıdır.

harunyahya.org

202_203_harun_yahya.jpg


Bu çalışmayı yapacak bir kişinin çok detaylı bir bilgiye sahip olması şart değildir. Evrim teorisi, zaten sadece iki noktada tamamen çökertilecek bir teoridir:

1) Tek bir proteinin dahi tesadüfen meydana gelememesi,

2) Tek bir ara fosil olmamasına rağmen canlıların değişmeden kaldıklarını yani yaratıldıklarını gösteren 350 milyondan fazla fosil olması.

Sadece bu iki noktada bile bilgi sahibi olmak ve bu bilgiyi yaygınlaştırmak Darwinizm'in çöküşü için yeterlidir. Böyle bir faaliyet için Harun Yahya eserleri kullanılabilecek en etkili eserlerdir. Harun Yahya sitelerinden her türlü eser ücretsiz olarak indirilebilmekte, telifsiz olarak çoğaltılabilmekte, ücretsiz kitaplar yurdun her tarafında dağıtılmaktadır. Harun Yahya belgeselleri, ülkenin her türlü televizyon kanalında istenildiği şekilde yayınlanabilir. Üstelik bu eserler, Darwinizm'in bilimsel geçersizliğini çok kapsamlı ve anlaşılır şekilde ispat eden çalışmalar olduğundan çok değerli kaynak eser hükmündedirler. Bu eserlerle yapılacak kısa bir çalışma bile çok etkili olacaktır.


ÖZELLİKLE GÜNEYDOĞU BÖLGEMİZİN HER YERİNDE ANTİ-DARWINİST EĞİTİM ÖNEMLİDİR

204_205_darwinizmle_ilmi_mucadele.jpg


Darwinizm'in çökertilmesi için Harun Yahya internet siteleri mümkün olan her yerde yaygınlaştırılabilir. Bu siteler, evrim safsatasının çok detaylı olarak belgelendiği ve Yaratılış delilerinin mükemmel sunulduğu, tüm eserlerin ücretsiz indirilebildiği çok önemli bilgilerin olduğu sitelerdir.

Evrim teorisinin geçersizliğini gören kişiyi tekrar Darwinist yapmak imkansızdır

Şu noktayı vurgulamak gerekir: Bir kişi, evrim teorisinin demagoji ile ayakta tutulmaya çalışılan bir bilim sahtekarlığı olduğunu öğrendikten sonra, onu tekrar evrime inandırmanın imkanı yoktur. Kimi zaman bazı kişiler, evrimin bir yalan olduğuna dair bilimsel delilleri görmelerine rağmen hala evrimci olmakta ısrar ediyor gibi gözükebilirler. Hatta anlatılan ve evrimi çürüten gerçeklere çok fazla karşı çıkar bir görüntü verebilirler. Oysa bu gerçek değildir. Bu kişinin mutlaka evrimin bir safsata olduğuna kanaati gelmiştir. Fakat kariyerine zarar gelmemesi, Darwinist arkadaş çevresini kaybetmek istememesi veya yıllardır savunduğu bir teorinin safsata olduğunu itiraf edememesi onu sözlü kabul etmekten alıkoyabilir. Ama mutlaka –MUTLAKA- kanaati gelmiştir.

Kapkaranlık bir odanın içindeki insanı, dışarıda havanın karanlık olduğuna inandırmak kolaydır. Ama pencerenin kenarından sadece bir saniye Güneş'i görmüş olsa, artık odadaki bu kişiyi dışarıda havanın karanlık olduğuna inandırmak imkansız hale gelir. İşte Darwinist safsata da böyle bir şeydir. İnsanların sadece bir kere evrimi çürüten bilimsel delillerden haberlerinin olması yeterlidir. Artık bunun üzerine Darwinistler ne yaparsa yapsın, o insanı evrimin gerçek olduğuna ikna etmenin bir yolu yoktur. Dolayısıyla anti-Darwinist faaliyet, nerede, nasıl ve kaç kişiye yönelik yapılıyorsa yapılsın mutlaka, ama mutlaka, sonuç verir. Önemli olan bu ilmi mücadeleyi geniş kapsamlı ve etkili bir şekilde yerine getirebilmek için herkesin seferber olmasıdır.

Anti-Darwinist ve Anti-Materyalist İlmi Çalışmanın Sonucunda Ne Olur?

Şu anda komünist fikir sisteminin karşısında hiçbir karşıt fikir sistemi yoktur. Komünizmin ideolojik altyapısı yoğun eğitimlerle yaygınlaştırılmakta, bunun karşıt fikrini ise bir boşluk oluşturmaktadır. İşte şu anki belalar bu boşluktan kaynaklanmaktadır.

Anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyet bu boşluğu ortadan kaldıracaktır, çünkü bu yönde bir çalışma komünistlerin en beklemediği ve en istemediği şeydir. Bu, aynı zamanda Lenin döneminden beri komünistlerin ve tüm teröristlerin en çekindikleri, onların adeta kabusu olan konudur. Bir komünist, silahlı çatışmaya girmekten, dağlarda yaşamaktan, aç kalmaktan, öldürülmekten korkmaz. Ama Darwinist ve materyalist ideolojinin yıkılması fikrinden dehşete kapılır. Çünkü Darwinist ve materyalist ideolojinin yıkımı, inandığı ve güvendiği her şeyi ortadan kaldıracaktır. Böylece beynindeki batıl inanç yok olur gider. Ne dağlarda eğitim yapmaya, ne silah taşımaya, ne ölmeye, ne de öldürmeye güç bulamaz.


İNSANLARI VE TÜM EVRENİ ALLAH YARATMIŞTIR

ÖZELLİKLE GÜNEYDOĞU BÖLGEMİZİN HER YERİNDE ANTİ-DARWINİST EĞİTİM ÖNEMLİDİR

208_209_solution_to_communist_terrorism.jpg


Anti-Darwinist çalışma, komünistlerin en istemedikleri ve beklemedikleri mücadele şeklidir. Çünkü onlar, Darwinizm'in çöküşü ile birlikte kanlı ideolojilerinin ortadan kalkacağının, insanların Allah'a yöneleceklerinin, dünyanın güzel bir İslam birliğine doğru adım atacağının farkındadırlar.

Anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyet, komünist hareketi beyninden vuracaktır. O vakte kadar evrim teorisinin kendisine verdiği telkinlerle tüm kainatın ve kendisinin tesadüfen var olduğuna, dünyadaki varlığının hiçbir amacı olmadığına ve bütün insanların birer hayvan türü olduğuna inanan bir kişi, bir anda sebepsiz yaratılmadığını anlayacaktır. Beynindeki sapkın inancı kaybedecektir. Komünist ideolojiyi savunmak ve bu ideoloji uğruna can almak veya can vermek bir anda anlamsızlaşacaktır. Ölme ve öldürme şevki yok olacaktır. Bomboş ve yanlış bir hedefin peşinden koştuğunu dehşetle fark edecek, kendisine Darwinist ideolojinin dayattığı vaatlerin boş vaatler olduğuna kanaati gelecektir. Terör, şiddet, saldırı, bozgunculuk, hainlik, zorbalık yapmanın gerekçesi zihninden bir anda silinecek, komünizme inanmak için artık güç bulamayacaktır.

210_honeybee.jpg


Anti-Darwinist faaliyet ile birlikte yapılması gereken şey, insanlara iman hakikatlerinin anlatılmasıdır. Bir arının olağanüstü yeteneklerini öğrenen bir insanın, onun tesadüfen var olduğuna inanması imkansızdır.

Sadece bir kere Darwinizm'in bir safsata olduğunun kendisine ispat edilmesi yeterlidir. Ne kadar inkar etse, ideolojisine bağlı kalmaya çalışsa da mutlaka gücünü yitirecektir. Gücünü ve kararlılığını kaybettiğinde davası da kalmayacaktır. Böyle bir kişiyi insanları öldürmemesi, terör ve şiddete son vermesi gerektiğine ikna etmeye artık gerek yoktur. İdeolojisinin çöküşüyle onun beyni zaten buna doğal olarak ikna olmuştur. Bir Darwinistken inandığı ve sıkı sıkıya bağlandığı tüm sapkın düşünceler bir anda tüm anlamını yitirmiştir.

Darwinizm'in bir safsata olduğunu anlayan kişi, başıboş yaşamadığını da anladığından, bu, onun beynine, "bu dünyadaki varlık amacım ne?" sorusunu getirecektir. Varlığının bir amacı olduğunu anladığında ise Allah'ın mutlak Varlığını anlayacaktır. Karşısındakinin de kendisi gibi Allah'ın eşref-i mahlukat olarak yarattığı, değerli bir kulu olduğunu, ruh sahibi ve kadere tabi olduğunu anlayacaktır. Artık bundan sonra yapılması gereken tek şey, böyle bir insana Allah'ı tanıtmak, Allah'ın Gücünü ve Kudretini ona göstermektir. Bunun en etkili yöntemi de, iman hakikatlerinin anlatılmasıdır.

İman hakikatleri, insanı Allah'a yakınlaştıran sanat eserleridir. Allah'ın yarattıklarını yakından incelemek, onlardaki muhteşem detayları görmek Allah'ı tanıyıp takdir etmek için şarttır. İnsan vücudundaki olağanüstü işleyiş, anne karnındaki bebeğin oluşumu ve doğum mucizesi, hücrenin mükemmel yapısı, DNA'nın içine gizlenmiş insanı hayrete düşüren bilgi kapasitesi ve sanat, gözün kusursuz yapısı, bir sineğin uçuşundaki hayranlık uyandıran detaylar, bir örümceğin ağ yapacak yeteneğe sahip olması, arının pal petekleri inşa etmesi, yeryüzündeki fotosentez sistemi, kısacası doğadaki her şey birer iman hakikatidir. Doğadaki ve kendi bedenindeki bu mükemmel yaratılış delillerini görüp incelediğinde bir insan ancak o zaman sanat eserinin Sahibi'ni takdir edebilir. İşte bu, imanda derinleşmeyi sağlar. Yarattıklarını inceleyerek Allah'a aşık olan, O'nun nasıl bir güç ve kudrete sahip olduğunu kavrayan bir insan, zaten bundan sonra sevgilisi olan Allah için herşeyi yapar. İşte bu sebeple anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyetin ardından ikinci önemli ilmi faaliyet iman hakikatlerinin anlatılması olmalıdır.

Anti-Darwinist İlmi Faaliyet Sadece Türkiye'deki Değil, Dünyadaki Komünist Tehlikeyi de Ortadan Kaldıracaktır

Anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyet dünya çapında olmalıdır. Burada amaç sadece Türkiye'nin terörizm ve komünizm belasından kurtulması değil, bu beladan tüm dünyanın kurtulabilmesidir. İşte bu sebeple anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyetin tüm dünyaya yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu olduğunda, terör tehlikesi altında yaşayan tüm ülkeler rahatlar, birbirine savaş tehditleri gönderen ülkeler yatışır, ırkçılık belasına sürüklenmekte olan Batılı ülkeler gerçekleri görür, Arap ülkeleri tüm diğer ülkeler gibi Darwinist fitneden kurtulur, kısaca dünya üzerinde devam etmekte olan karışıklıklar tamamen ortadan kalkar, dünya barış ve huzur içinde yaşanılabilir, güvenilir bir yer haline gelir.

Şu anda Kuzey Kore, Darwinist olduğu için tüm dünyanın gözü önünde nükleer denemeler yapmaktadır. Çin, Darwinist olduğu için vatandaşlarını sürekli olarak infaz etmektedir. Mısır, Libya, Suriye'de kardeşin kardeşi kırması o bölgelerde Darwinizm'in hakimiyeti sebebiyledir. Afrika ülkelerinde vahşi kabile savaşları, Darwinizm'in sahte üstün ırk mantığının özel olarak o bölgelerde yaygınlaştırılması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Ruanda'da öldürdükleri insanların kafalarını futbol topu olarak kullanan zihniyet Darwinist zihniyettir. Afganistan'da, şehit ettiği insanların parmaklarını kesip hatıra olarak saklayan zihniyet Darwinist zihniyettir. Avrupa ülkelerinde sadece farklı bir ülkeden geldikleri, farklı bir cilt rengine sahip oldukları için ırkçı vahşeti sergileyen faşist terörün kökeninde Darwinizm yatmaktadır. İnsanları sevgi, şefkat, merhamet, fedakarlık gibi üstün hasletlerden uzaklaştıran, ruhsuzlaştıran, tahammülsüzleştiren, belalara, öfkeye, nefrete açık hale getiren Darwinizm'dir. Dolayısıyla Darwinizm yalnızca Türkiye için değil, bütün dünya için çok büyük bir beladır. Mutlaka, ama mutlaka ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun için de tek yol, daha önce detaylarını verdiğimiz anti-Darwinist, anti-materyalist ilmi çalışmadır.

212_213_love_and_lovelessness.jpg


İnsanları sevgisizleştiren ve dünyayı kapkara bir mekana çeviren Darwinist komünist zihniyet, anti-Darwinist faaliyet sonucunda, yerini bütün yüzlerin güldüğü, apaydınlık, sevgi, neşe ve huzur dolu bir dünyaya bırakacaktır. İnsanlar artık aldatılmayacak, barışın ve güvenliğin asıl yaşanması gereken hayat şekli olduğunu anlayacaklardır.

Bazı insanların günümüzde bu kesin sonuç verecek olan çözüm yoluna hala direnebiliyor olmaları hayret vericidir. Akılcı ve samimi bakmadıklarından, teröre karşı kendilerine sunulan en net ve kesin çözümü dinlememektedirler. Anti-Darwinist ve anti-materyalist faaliyetin gerekliliği fikri, karşılarına hazır olarak konulmuş son derece değerli ve çok büyük önemi sahip bir çözüm yoludur. Böyle bir çözüm yolunu kullanmamak, böylesine güçlü bir fikre direnmek ve sonra da son derece aciz ve başarısız yöntemlerle, politik manevralarla çözüm arıyor gibi görünmek büyük bir samimiyetsizlik olur. Terörle, ilmi mücadele dışında bir mücadele metodu yoktur. Ortada çok büyük bir terör bataklığı varken, bu bataklığı kökünden kurutacak bir çözüm yolu tüm detaylarıyla kapsamlı olarak ortaya konmuşken, bu fikre direnmek ve hala gereken ilmi çalışmayı yapmamak, dünyayı komünist teröre teslim etmek demektir. Terör belasına yegane çözümü görmezden gelenler, bu büyük sorumluluğu da üstlenmek zorundadırlar.

Anti-Darwinist Faaliyetin Ardından "Türk İslam Birliği"

Ülkemizin güneydoğusunda yaşayan Kürt kardeşlerimiz çok dindar, çok dürüst, çok üstün ahlaklı, diğergam insanlardır. Komünist teröristlerin oradaki nur gibi insanlarımızı korkutup tehdit etmelerinin önüne bir an önce geçmek gerekmektedir. Onların o güzel ve temiz ahlaklarının muhafazası, huzur, güvenlik ve rahatlık içinde yaşamalarının sağlanması için mutlaka Darwinist, materyalist, komünist zihniyetin o bölgeden temizlenmesi ve acilen Türk İslam Birliği'nin kurulması gerekmektedir.

Türk-İslam Birliği, bir sevgi birliğidir, muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Türkiye bu birlikte bir ağabey, bir öncü, bir hadim rolü üstlenecektir. O yüzden bu birlik Türk İslam Birliği adını alacaktır. İslam'a göre hiçbir ırk bir diğerinden üstün olamayacağından, bu birlikte "ırk üstünlüğü" diye bir kavram olmayacaktır. Türkiye'de yaşayan ve "Türk" olan her vatandaşımız –Kürt, Çerkez, Zaza, Laz, Boşnak, Gürcü, Arap vs.– bu birliğin içinde olacağı gibi, dünyadaki tüm Müslüman ülke ve topluluklar da bu birliğin içinde olacaktır.

Birlik olmak Türk-İslam dünyasına müthiş güç kazandıracaktır. Temeli dünya üzerindeki en sağlam kaynağa, Allah sevgisine ve Allah korkusuna dayalı olan bu birliğin bozulması, dağılıp yıkılması Allah'ın dilemesi dışında hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.


Türk İslam Birliği, din, dil, ırk, inanç, kültür, millet ayırımı olmaksızın her bir insanı bağrına basacaktır. Kimse ezilmeyecek, kimseye zulmedilmeyecek, kimse fakir olmayacak, kimse aşağılanmayacaktır. Kardeşlik, barış ve güvenlik Türk İslam Birliği ile dünyaya yerleşik kılınacaktır.

216_217_unity_of_religions.jpg


Türk-İslam Birliği Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözüp İslam dünyasına sulh getirecek, bir yandan da dünya genelinde çatışma ve savaşı kışkırtan her türlü hareketin karşısında yer alacak, savaşı körükleyen her türlü girişime karşı engelleyici bir güç olacaktır. Dolayısıyla, Türk İslam Birliği'nin kurulmasıyla, Amerika, Avrupa, Çin, Rusya, İsrail kısaca Müslüman olsun olmasın tüm dünya ülkeleri rahatlayacaktır. Terör sorunu son bulacak, yer altı kaynaklarına ve hammaddelere ulaşım garanti altına alınacak, ekonomik ve sosyal düzen korunacak, kültürel ve sosyal çatışmalar tamamen ortadan kalkacaktır.

Türk İslam Birliği, Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin belirttiği gibi, Müslümanların, Hıristiyan ve Musevilerle ittifakı ile gerçekleşecektir. Şimdiye kadar inananların arasına nifak sokmak isteyenlerin oyunları bozulacak ve tüm dünyada inananlar güçlerini birleştirerek bir birlik olacaklardır. Dolayısıyla bu, bütün sapkın komünist ve materyalist sistemlerin önündeki dev bir güç olarak dünya tarihinde ilk defa meydana gelecektir. Dolayısıyla Türk İslam Birliği, Müslümanların yanı sıra, tüm Hıristiyanları ve Musevileri de içine alan, onları kucaklayan bir kurtuluş olacaktır.

Türk İslam Birliği'nde hiçbir insan acı çekmeyecektir. Dininden, teninin renginden, inançlarından dolayı kimse öldürülmeyecektir. Zulme uğramayacak, fakir olmayacaktır, ezilmeyecektir. Korku duymayacak, hukukta, adalette sorun yaşamayacaktır. Fail-i meçhul olaylar olmayacaktır. Yokluk ve yoksulluk olmayacak, bir kısım insanlar zenginlik içindelerken, bir bölümü açlığa mahkum edilmeyecektir. Ümitsizlik ortadan kalkacak, herkes mutluluk, sevinç, rahatlık içinde ümitvar yaşayacaktır. Kimse cahil ve bilgisiz kalmayacak, eğitime büyük önem verilecek, son derece kültürlü ve eğitimli toplumlar yetişecektir.

Türk-İslam Birliği ticareti canlandıracak, ekonomiyi güçlendirecektir. Ekonomide, siyasi alanda ve kültürel sahada dünya ülkeleri arasında gerçekleştirilecek bir bütünlük, geri kalmış olanların hızla ilerlemesine, imkanların en verimli şekilde kullanılabilmesine olanak tanıyacaktır. Ekonomik büyüme, bilim ve teknolojiye yapılacak yatırımları artıracaktır. Ekonominin gelişimi ile birlikte eğitim seviyesinde de doğal bir yükselme olacak, toplum çok yönlü gelişecektir.


Türk İslam Birliği, Asr-ı Saadet'den beri dünyanın görmediği bir ekonomik refah getirecektir. Bütün dünya zenginleşecek, ticari hareketlilik çok artacaktır.

218_219_technology.jpg


Oluşturulacak bir ortak pazar sayesinde, bir ülkede üretilen ürünler, gümrük, kota gibi engellere takılmadan bir diğer ülkede kolaylıkla pazarlanabilecektir. Ticaret alanı genişleyecek, tüm ülkelerin pazar payı artacak, ihracat gelişecek, bu, ülkelerdeki sanayileşme sürecini hızlandıracak, ekonomide sağlanacak kalkınma ile teknolojide de gelişme yaşanacaktır.

Ekonomik kriz ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla bu durum, bütün dünyaya sirayet edecektir. Bütün dünya zenginleşecek, ticari hareketlilik çok artacaktır.

Bu doğrultuda Türk Milleti'ne çok büyük görev düşmektedir. Türkiye'nin görevi, tüm dünyaya huzur, refah ve bereket getirecek Türk-İslam aleminin lideri olmasıdır. Türk-İslam aleminin liderliği Türkiye için dünya tarihinin en büyük vazifelerinden birisidir. TÜRK MİLLETİ'NİN EN HAYATİ GÖREVLERİNDEN BİRİ BUDUR. Yani Türk Milleti'nin görevi sadece Türkiye'yi kurtarmak değil, bütün dünya ülkelerini kurtarmak ve dünya barışı ve refahını sağlamaktır.

Türk İslam Birliği Kürt Kardeşlerimize Neler Getirecektir?

Türk İslam Birliği'nden bahsedildiğinde bir kısım kişiler, "Peki ya Kürtler bu birlikte yer almayacak mı?" gibi cahilce bir soruyla ortaya çıkarlar. Bu soru, birliğin amacını ve hedeflerini tam olarak anlamamalarından kaynaklanmaktadır.

Türk İslam Birliği kurulduğunda içinde ilk yer alacak topluluklardan biri Kürt kardeşlerimiz olacaktır.


Türk İslam Birliği'nin içinde ilk yer alacaklar Kürt kardeşlerimiz olacaktır. PKK'nın onlara yıllardır empoze etmeye çalıştığı ikinci sınıf vatandaş yakıştırmasından ve PKK baskısından kurtulacak ve kardeşçe, huzur, bolluk ve refah içinde yaşamanın güvenliğini tadacaklardır.

220_221_kurdish_people.jpg


Kürt kardeşlerimiz, hem Türk hem de Müslüman kimlikleriyle zaten doğal olarak bu topluluğun içindedirler. Söz konusu söylemler her zaman olduğu gibi Kürt kardeşlerimizi bizden ayrı göstermeye çalışan hastalıklı zihniyetin ürünüdür. Bu tarz yaklaşımlara asla izin vermemeli, Kürtlerle Türkler arasına nifak sokmaya çalışan art niyetli kimselerin çabaları boşa çıkarılmalıdır.

Türk İslam Birliği, bütün Kürt kardeşlerimizin de rahat etmeleri, bölücü terör örgütü PKK'nın zulmünden kurtularak huzur ve bolluk içinde yaşamaları için yegane çözümdür. Şu anda bölücü terör örgütünün amacı, önceki bölümlerde detaylı olarak anlattığımız gibi, bir devlet kurma söylemleriyle göz boyayarak Kürt kardeşlerimizi küçük bir bölgeye hapsetmek, onları her yönden kullanabilmek ve onlara orada her türlü sıkıntı ve zorluğu çektirebilmektir. Komünist zihniyet, zaten halkına bundan başkasını getirmez ve getirmemiştir de.

222_223_happiness.jpg



Türk İslam Birliği'nde sınırlar yalnızca sembolik olarak varlığını sürdürecektir. Devletler ve politik idareler olduğu gibi kalacak, fakat sınırlar sevgiye ve dostluğa açılan kapılar olacaktır.

Türk İslam Birliği, bölücü terör örgütünün Kürt kardeşlerimiz üzerinde oynamak istediği bu çirkin oyunu ortadan kaldıracaktır. Öncelikle Türk İslam Birliği kurulduğunda PKK tehdidi diye bir sorun tarihe karışacaktır. Darwinist diktatörlüğün etkisiyle ve Müslümanların bölünmüşlüğünden faydalanarak kendisini şu anda güçlü gören PKK hareketi, böyle güçlü bir Birlik karşısında dehşete kapılacaktır. Türk İslam Birliği kurulduğunda komünist terör örgütünü caydırma metotlarına, ikna çabalarına, onlara karşı silahlı bir mücadele yapmaya gerek olmayacaktır. Türk İslam Birliği'nin kurulmasının hemen akabinde terör örgütü birkaç saat içinde o bölgeden KENDİ İSTEĞİYLE ayrılıp gidecektir. Komünist bölücü terör örgütü PKK tehdidi bir anda tarihe karışacaktır.

Şu anda PKK, Kürt kardeşlerimizi küçücük bir toprak parçası üzerinde sıkıştırmak istemektedir. Türk İslam Birliği bu oyunu bozacaktır. Kürt kardeşlerimiz o bölgede baskı ile tutulma ve sıkışık bir parça toprak üzerinde yaşama zorunluluğundan kurtulup dünyaya açılacaktır. Tahmin edilebileceği gibi Türk İslam Birliği kurulduğunda sınırlar yalnızca sembolik olarak varlığını sürdürecektir. Türk İslam Birliği çatısı altında birleşmiş ülkeler arasında seyahat vize veya pasaportla değil, yalnızca kimlikle gerçekleşecektir. Devletler ve politik idareler olduğu gibi kalacak, fakat sınırlar sevgiye ve dostluğa açılan kapılar olacaktır. Bunun ilk adımları şu anda atılmış durumdadır. Ülkemiz ile pek çok ülke arasında vizeler kaldırılmıştır. Çeşitli ülkelerle pasaport uygulamaları dahi kaldırılmaya başlanmıştır. Bunlar Türk İslam Birliği'ne doğru güzel bir gidişatın habercileridir.

Türk İslam Birliği'nin sınırları bütün dünyayı kapsayacağı için Kürt kardeşlerimiz bu Birliğin içinde dilerlerse Doğu'da kendi toprakları üzerinde yaşamaya devam edecek, isterlerse de diledikleri ülkeye açılabilecek, tehditlerden çekinmeden yolculuk yapabileceklerdir.


Türk İslam Birliği, PKK'nın kirli oyunlarını bozacak, necip, değerli, Müslüman Kürt kardeşlerimiz dünyanın her yerine açılabilecek, diledikleri gibi yaşayacaklardır.

224_225_religious.jpg


Ayrıca Kürt kardeşlerimiz, bölücü PKK terör örgütünün sistematik olarak empoze etmeye çalıştığı ikinci sınıf vatandaş iftirasından da kurtulmuş olacaklardır. Kürt kardeşlerimiz, son derece üstün meziyetlere sahip, yüksek seciyeli, İslam ahlakıyla ahlaklanmış değerli insanlardır. Türk İslam Birliği kurulduğunda, hakları daima korunacak, asla ve asla mağdur olacakları bir durumla karşı karşıya kalmayacaklardır. Zaten Türk İslam Birliği'nin getireceği zenginlik, güvenlik ve refah ortamı içinde yaşarken, bir yandan da İslam dininin getirdiği güzelliği herkesin yaşamasından kaynaklanan bir sevgi, saygı ve hürmet göreceklerdir. Hayatları boyunca bir daha asla komünist tehditlerin baskısı ile karşı karşıya gelmeyecek, asla ezilmeyeceklerdir. Türk İslam Birliği, Kürt kardeşlerimizin hak ettiği hayatı en mükemmel şekilde yaşayacakları, en mutlu olacakları ortamı sağlayacaktır.

Bu, Yüce Rabbimiz'in vaadidir. İnşaAllah bütün Müslümanların bir araya gelmesi ve huzur içinde yaşamasıyla Allah'a karşı en büyük farz görevi yerine getirilmiş olacaktır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:

Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever. (Saf Suresi, 4)
(alıntı harun yahya komünist kürdistan tehlikesi)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst