kolbastı öğren

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
kolbastı öğrenme


Otantik adı “Trabzon Kolbastısı” olan ve günümüzde “hoptek” ya da “faroz” oyunu” olarak bilinen, kimilerine göre de “Serseri oyunu” iddiası ile yakıştırma yapılan bu oyun geleneğimiz nereden gelmektedir?

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Beden eğitimi ve Spor Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ergin Ersen, 1.Karadeniz Oyunlarının bu oyunla açılışını yapmak üzere görev alıp yoğun bir çalışma temposunda bulundular ve akabinde, Trabzon’un kendine özgü bu oyununu bir koreografi ile kız ve erkek öğrencilerden oluşan 200 kişilik bir genç gurupla modernize edilmiş bir tarzda oyunu sergilediler.

Başkan Ersen, konu ile ilgili çeşitli basın bültenlerine de “Trabzon Kolbastısı” oyun tarihinin 68 yıl önceye dayandığını, Trabzon'da 68 yıl önce kaçak sigara, içki içilen ve satılan yerlere kolluk kuvvetleri tarafından baskınlar düzenlenirdi. "Kaçak sigara, alkol içenlere ceza verildiğini ve böylesi durumlarda da kolcular bazı baskınlar yapardı. Özellikle Faroz Mahallesi'nde bir araya gelen insanlar, kolcular geldikleri zaman ayağa kalkar ve bir oyun oynamaya başlarlardı. Bu oyun o dönemlerden kaldı. Kolbastı Trabzon'un Faroz sahillerinde başladı, mahalle düğünlerinde yeşerdi. Trabzonspor'un oynadığı maçların devre aralarında ve devrenin başlangıcında marka haline geldi. Ondan sonrada hızla yayılmaya başladı." Diyerek oyunun tarihsel sürecini kendilerince dile getirdiler.

Ersen hocamı tanımıyorum ama 68 yıl öncesine dönecek olursak, bendenizin doğum tarihi Faroz mahallesinde o yaşananları görmek adına oldukça genç. Ama Faroz mahallesi Limanının kayık damlarında bahsedeceğim 1970’li yıllarda fasılla geçen anılarımı da hatırlatmak isterim. Konumuza dönecek olursak, burada asıl merak edilen soruya verilmeyen yanıt, kimin nerede nasıl oynadığı değil, bu oyunun melodisinin kim tarafından nasıl bulunup, ortaya çıkmasıdır. Yani Faroz’ da kolcuları görüp oynayanlar bu müziği nereden almışlardır? Anonim midir? (Adı sanı bilinmeyen, halkın içinden mi çıkmış?) yoksa, sahibi, kaynağı var mıdır?

Eğer birilerine göre vardır deyip, Giresun yöresine ait anonim olan “Dere boyu Kavaklar” ezgisini söylemeye kalkışırsanız olmaz. Çünkü bizim “kolbastı” ile onun arasında gerek söz ve gerekse melodi olarak hiçbir mezrunda (müzikte ölçü) bir benzerlik yoktur. Kulaktan dolma duyumla “Kolbastı” mızın asıl orijinalini bilmeyen genç müzisyen kardeşlerimiz “Giresun yöresine ait olan bu ezgiyle kaynaştırıp, “Trabzon kolbastısı” olarak lanse etmektedirler.

Musiki alanında ilgili olduğum ve birikimlerimle yola çıkarak söylemek istediğim şudur ki, Trabzon’ da 1972 yılında ilk kez sahneye çıktığımda, Trabzon Doğu Karadeniz Fuar sineması sahnesinde henüz 16 yaşımdaydım. (İşletmecisi Muzaffer Lülecioğlu idi. Şimdiki Trabzon Vilayet Konağı alanında.) O yılların ardından tam 35 yıl geçti. Yani 68 yıllık “Trabzon kolbastısı” nın son 35 yılından söz ediyorum.

Bu oyun havasının mimarı şu an Trabzon’un yerel kanallarından biri olan Trabzon TV’de her cumartesi akşamı canlı yayında isteklerle Trabzon seyircisi ile buluşan ses ve saz (bağlama) sanatçısı sevgili ağabeyimiz İsmail Yazıcıoğlu’dur. 1974 yılında İstanbul da Unkapanında plakçılarda Ermeni asıllı Türkotür plak yapımcısı Ermeni asıllı Şoriz bey tarafından ilk 45’lik plak olarak piyasaya çıkmıştır. Plağın her iki tarafında yer alan “Kolbastı”nın A yüzü sözlü, diğer B yüzü ise, elektro bağlama ile enstrümantal olarak yer almıştı. Hatırlayabildiğim kadarıyla sözleri de;

Oynayın dostlar oynayın,
Öyle sessiz durmayın
Bugün düğünümüz var,
El vurun, gülün oynayın
Karadeniz’in suları
Döver durur kıyıları
Horondur hep oyunları
Benim güzel Trabzon’um…



İsmail ağabeyin bu kolbastı 45’liği o yıl değil yalnız Trabzon da, Doğu Karadeniz de adeta şimdiki Tarkan fırtınası gibi esmişti. Yine o yıllar bir avuç içi kadar olan Trabzon ve iki elin parmak sayısını geçmeyen mahallelerinin delikanlıları ve kızları bu oyunla birbirleriyle adeta yarışırlardı. Yaş kuşağı olarak bu yılları yaşayanların iyi bilmesi kadar bizler de aynı müzik alanı içinde bulunmamız nedeniyle sevgili İsmail ağabey ve ekibiyle aynı sahneleri ve arkadaş ortamını paylaştığımızdan onun en yakın canlı şahitleriyiz diyebilirim. İsmail ağabeyin arşivinde bu 45’lik plağının halen yer aldığını da bilmekteyim.

Ne yazık ki o yıllarda ne telif yasası, ne telif hakları ne de noter gibi kurumlar onayı ile hak ve sorumluluk ilkeleri yoktu. Bu nedenle gelecek adına eser sahipleri de haklarına pek duyarlı değil di. Bugünler ise İsmail Yazıcıoğlu için bir büyük kayıp ve şansızlık. Gözden ve gönülden uzak sesini duyuramaması ve ona bu konuda yerel medyanın katkı sağlamaması da ayrıca üzücü. Nereden bilebilirdi yıllardan sonra mimarı olduğu bu yapıtın Uluslararası platformda Trabzon’un 1.Karadeniz oyunlarında yer alıp, açılışında milli bir oyun havası olabileceğini ve bütün dünyaya sesini duyurabileceğini.

Bu güzel Kolbastı’nın o yıllarda otantik oyun şekline gelince;

Sağ ve Sol olmak üzere her iki kol başın hizasından biraz yukarı doğru havaya kaldırılır. Göğüs biraz içeri doğru, sırt hafifçe eğik bir hal alır. Her iki ayak birbirinden ayrık halde (normal bir adım mesafesi kadar) Omuzlar müzik ritmine uygun olarak aşağı, yukarı titretilerek sallandırılır. Bazen sağ, bazen sol ayak üstünde yan yana birkaç adım sekerek gidip gelinir. Burada vücut dilini de konuştururcasına Karadeniz dalgası gibi belden yukarısı bir öne, bir arkaya doğru göğüs yalpalandırılır.

Ne yazık ki yıllar itibariyle, gelenek ve görenekler dahilinde önemli kültür değerlerimiz her ne kadar korunmaya alınsa da zaman içinde erozyona uğramaya maruz kalmaktadır. “Trabzon Kolbastısı” da bundan nasibini almakta, mahalli değerlerimizden biri olmaktadır. Bu düşüncelerime en güzel kanıt örnekleri internet ağı ortamında “You Tube” adlı bir sitede görebilirsiniz. Folk, disko, rock, rep, heavy metal vs. hal tür müzik tarzı oyunla sergilemek serbest olmuş.

Birileri çıkmış Erzurum’un bar’ ı, İzmir’ in Zeybeği, Trabzon’ un da Kolbastısı var diyor. Tövbe, tövbe bize atalarımızdan kalmadı ki, kaldığını farz etsek de, böyle de değildi ki?

“Kırk yıllık Kani, oluyor mu Yani.” Demek geliyor içimden. “İyi alışkanlık edinmiş ve bunu uzun yıllar sürdürmüş insanlar kolay kolay bu yapısından vazgeçip, oyununa böyle kötülük etmemeli” diye düşünürüm.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst