Halojenler sınıfından bir element. Kimyâsal sembolü
Cldir. Tabiatta halojenlerin en çok bulunanıdır. İlk defa 1774te Scheele tarafından klorür asidinin
piroluzit ile yükseltgenmesiyle elde edildi. O zaman klora, flogistonsuz tuz asidi adı verildi. 1810da
Davy tarafından, kimyevî bir element olduğu belirlendi ve sarı yeşil anlamına gelmek üzere klor diye
adlandırıldı.
Özellikleri: Klor, sarı-yeşil renkli bir gazdır. Havadan 2,5 kat daha ağırdır. Klor gazı, solunum
organlarını çok kötü şekilde yaralar. Bu sebeple, Birinci Dünyâ Savaşı sırasında öldürücü gaz olarak
kullanılmıştır.
Atom numarası 17, atom ağırlığı 35,45tir. Klor molekülü Cl2 şeklinde olup, çok kararlıdır.
Klor, tabiatta yalnız volkan gazlarında serbest halde, bunun dışında klorürler halinde
bulunur. Deniz suyu büyük oranda Cl ihtiva eder. Mesela okyanus suyunda % 2 Cl vardır. Jeolojik
devirlerde denizlerin buharlaşmasıyla geriye NaCl MgCl2 yatakları kalmıştır. Apatit, belirli miktarda klor
ihtiva eder.
Elde edilişi: Laboratuvarlarda klor, piroluzit ile klorür asidinden sıcakta elde edilir
Kullanılışı: Klor, bakterilere öldürücü olarak etki eder. Bu sebepten suyun dezenfektasyonu için
kullanılır. Keza DDT gibi haşere öldürücü ilaç imalatında, beyazlatıcı olarak kireç kaymağı yapımında
kullanılır. Etilenoksid, etilenglikol gibi endüstriyel önemi haiz fakat klorlu olmayan bileşiklerin
üretiminde, ayrıca reçine îmâlâtında faydalanılan propilenglikol ve patlayıcı imalatında kullanılan
gliserin üretiminde çok kullanılır.
Klorun biyolojik önemi: Kandaki iyon dengesini oluşturan anyonların yaklaşık üçte ikisi klorür
anyonudur. Vücudun ihtiyaç duyduğu klorür yemek tuzu ile alınır. Klorun bir bölümü deride, derialtı
dokularda ve iskelette depolanır. Terlemeyle artan klorür kaybı içilen tuzlu ayran ile en iyi biçimde telafi
edilebilir. Klorürler hücre dışı sıvıların basıncının ayarlanmasında, elektriksel bakımdan nötr olmasında
ve vücudun absit-baz dengesinin sağlanmasında rol oynar.
Cldir. Tabiatta halojenlerin en çok bulunanıdır. İlk defa 1774te Scheele tarafından klorür asidinin
piroluzit ile yükseltgenmesiyle elde edildi. O zaman klora, flogistonsuz tuz asidi adı verildi. 1810da
Davy tarafından, kimyevî bir element olduğu belirlendi ve sarı yeşil anlamına gelmek üzere klor diye
adlandırıldı.
Özellikleri: Klor, sarı-yeşil renkli bir gazdır. Havadan 2,5 kat daha ağırdır. Klor gazı, solunum
organlarını çok kötü şekilde yaralar. Bu sebeple, Birinci Dünyâ Savaşı sırasında öldürücü gaz olarak
kullanılmıştır.
Atom numarası 17, atom ağırlığı 35,45tir. Klor molekülü Cl2 şeklinde olup, çok kararlıdır.
Klor, tabiatta yalnız volkan gazlarında serbest halde, bunun dışında klorürler halinde
bulunur. Deniz suyu büyük oranda Cl ihtiva eder. Mesela okyanus suyunda % 2 Cl vardır. Jeolojik
devirlerde denizlerin buharlaşmasıyla geriye NaCl MgCl2 yatakları kalmıştır. Apatit, belirli miktarda klor
ihtiva eder.
Elde edilişi: Laboratuvarlarda klor, piroluzit ile klorür asidinden sıcakta elde edilir
Kullanılışı: Klor, bakterilere öldürücü olarak etki eder. Bu sebepten suyun dezenfektasyonu için
kullanılır. Keza DDT gibi haşere öldürücü ilaç imalatında, beyazlatıcı olarak kireç kaymağı yapımında
kullanılır. Etilenoksid, etilenglikol gibi endüstriyel önemi haiz fakat klorlu olmayan bileşiklerin
üretiminde, ayrıca reçine îmâlâtında faydalanılan propilenglikol ve patlayıcı imalatında kullanılan
gliserin üretiminde çok kullanılır.
Klorun biyolojik önemi: Kandaki iyon dengesini oluşturan anyonların yaklaşık üçte ikisi klorür
anyonudur. Vücudun ihtiyaç duyduğu klorür yemek tuzu ile alınır. Klorun bir bölümü deride, derialtı
dokularda ve iskelette depolanır. Terlemeyle artan klorür kaybı içilen tuzlu ayran ile en iyi biçimde telafi
edilebilir. Klorürler hücre dışı sıvıların basıncının ayarlanmasında, elektriksel bakımdan nötr olmasında
ve vücudun absit-baz dengesinin sağlanmasında rol oynar.