Kitaplığımdan Bir Parça.

Lilith

Daughter of the Void
Admin
Odamda bulundurduğum sayısız kitaplardan :)Ç) seçtiklerimin özetlerini burada paylaşmak istiyorum. :eda:
İnternette özetini bulamadıklarımı kendim yazmayı düşünüyorum, ama günümüz teknolojisi mâlum. Öyle bir sıkıntı yaşayacağımı zannetmiyorum. :)3dtgy:)
Ekledikçe Liste'ye ismini yazarım böylece olurda gözünüze güzel bir şeyler çarparsa aramakla uğraşmadan
üzerine tıklayıp özete gidebilirsiniz.
En çok tavsiye ettiğim kitapların yanında yıldız(*) vardır. :Ü

İmzalı kitaplarım var ama hava atmicam. :pp xD





 
Son düzenleme:
---> **** Kitaplığımdaki Kitaplar.

Sevmek Zorunda Değilsin Beni (Sinan Akyüz)
Aşk sınır tanır mı? Peki ya acı? Acıya nereye kadar dayanılabilir?


Kitabın Arka Kapağındaki yazı:

"İnsan karşılıksız sevebilir mi?" diye sordu. O anda ona gülümsedim. "Sen beni seviyorsun ya," dedim. "Sevdiği kadına kötülük yapmış biri nasıl olur da onun kendisini karşılıksız sevmesini bekler?" Aşk sınır tanır mı? Peki ya acı? Acıya nereye kadar dayanılabilir? Karşılıksız sevgi var mıdır? İnsan bir başkasını koşulsuz sevebilir mi? Seven adam kıskanır mı gerçekten? Kıskançlık etrafındakilere zarar verme hakkını verir mi? Namus iki bacak arasında mı, yoksa kafanın içinde midir? Belki imkânsız aşk, belki de gerçek... Her ne olursa olsun aşk için her şeyle, herkesle savaşmaya değmez mi? Başak sarısı saçlı, zümrüt yeşili gözlü, güzeller güzeli Yeşim ve ona sırılsıklam âşık olan Cemil'in hikâyesi var bu kitapta. Bir ‘hayat kadını’nın hayat hikâyesi... Tüm çıplaklığıyla... Hayatın acıtan gerçekliği sizin de canınızı yakacak. Her biri yayınlandığı dönemde çok satan ve çok okunan Yatağımdaki Yabancı, İki Kişilik Yalnızlık, Bana Sırtını Dönme, Etekli İktidar kitaplarının yazarı Sinan Akyüz'den aşkın sınırlarını zorlayan bir roman.

Özet;

Romanımızın kahramanı orta yaşlarını hayli geçmiş,eşini ve çocuğunu genç yaşta kaybettikten sonra bir daha hiç evlenmemiş,kendi başına sade ve sakin bir hayat geçiren Cemil DURAN.
Herşey Cemil Bey'in kapıcısı olan Ekrem ile bir geneleve gitmesiyle başlıyor.Cemil Bey burada genç ve güzel bir fahişe olan Yeşim'le karşılaşıyor.Yaşlı kalbi yıllar sonra yeniden heyecanla çarpmaya başlıyor.Üstelik Yeşim de bir süre sonra Cemil Bey'e aşık oluyor.Ancak Yeşim'in gençlik aşkı ve aynı zamanda onu geneleve satan adam olan Tamer peşlerini hiç bırakmıyor.
Romanımızın diğer bir kahramanı olan Adalet Hanım ise orta yaşlarını geçmiş olan bir yazar.Vaktinin bir kısmını adliyede ilginç davalara katılarak geçiriyor ve bunların sonucunda da kendine ilginç gelenleri kitap haline getiriyor.Adalet Hanım,Cemil Bey'i de Yeşim'in katil olarak suçlandığı bir duruşmada şahitlik yaparken tanıyor.Hikayesini anlatması için de Cemil Bey'e adresini ve telefonunu bırakıyor.
Yeşim'in mahkemeden sonra vurulup,ağır yaralı olarak hastaneye yatmasının ardından Cemil Bey hem kendi hikayesini ,hem de Yeşim'in hikayesini Adalet Hanım'a anlatmaya karar veriyor.
Yeşim, kendi ailesinden uzakta,İzmir'de babaannesiyle birlikte yaşamıştır.Babaannesi öldüğü zaman orta üçüncü sınıftadır ve Ankara'da olan kendi ailesinin yanına dönmek zorunda kalır.Alkolik ve sürekli annesini döven bir baba,Yeşim'i hiç sevmeyen diğer çocuklarıyla ilgilenen bir anneyle karşılaşan Yeşim hayal kırıklığına uğrar.Babasından sürekli dayak yemeye başlayan Yeşim ortaokulu zarzor bitirdikten sonra liseye devam etmemeye karar verir.


Ailesinden kurtulmak için 33 yaşındaki bir adamla evlenir ancak evlendiği gün adamla ilgili gerçekleri öğrenince evine geri dönmek zorunda kalır.Eve dönünce de öz amcasının tacizine uğrar.Ancak bu duruma ne annesini ne de babasının inandırabilir.
Bütün bu olaylardan sonra Yeşim bir kuaför salonunda çalışmaya başlar ve Tamer isminde bir taksi şoförüyle tanışır.Yeşim Tamer'e inanarak.ailesinin de baskısından kurtulmak için,Tamer'le İstanbul'a kaçar.Ancak Tamer,Yeşim'i geneleve satar.Yeşim bu arada kadın tüccarı Selim ile tanışarak,Tamer'den intikam almak için bu adamı kullanmaya karar verir.Ancak hiçbirşey düşündüğü gibi olmaz.
İşte bu noktada Yeşim'in hayatına Cemil Bey girer ve olaylar bambaşka bir seyir izler.

 
Son düzenleme:
---> Kitaplığımdan Bir Parça.


Belki de Hiç Unutmadım (Soner Arıca)

belki-de-hic-unutmadim_avatar_orj.jpg


Kitap 295 Sayfa dan oluşuyor.

Baskı Tarih: Mayıs 2005


Otuz yaşını henüz geçmiştim ki hayatı ikiye ayırmayı düşünmeye başladım.
Doğduğum yeri, ailemi, okuduğum okulları, arkadaşlarımı, para kazandığım işleri,
zevklerimi, korkularımı, yeteneklerimi, aşklarımı, benliğime ve bedenime giydirdiğim her şeyi
ve belki de yaşamak istediklerimi sorgular oldum. Her sorgulama süresinin sonuna da ekledim:
'Yarın her şey değişebilir.'

 
Gizli Örgütler (John Lawrence Reynolds)
Dünyanın en çok merak edilen
Gizli Örgütlerinin Perde Arkası


gizli-orgutler-3601-69344.jpg




» Dil: Türkçe
» Yıl: 2009
» Sayfa: 366



Usta hikayeci ve ödüllü yazar John Lawrence Reynolds, Orta Doğu'nun kızgın topraklarından
Beverly Hills'in kalabalık butiklerine kadar, tüm spekülasyonları ve paranoyaları silip süpürerek yüzyıllardır gizlilik içinde işlerini
yürüten örgütlerin üzerindeki sır perdesini kaldırıyor. Örneğin Masonlar ABD hükümetinde diğer herhangi bir örgütten daha güçlü pozisyonlar elde etti.
On altı başkan Mason olduğunu açıkladı ve bu sayı daha fazla olabilir. Gizli örgütler popüler kültüre de sızmayı başardı. Mick Jagger ve
Madonna Kabala'ya üyeliği bulunan çok sayıda ünlüden yalnızca ikisi. Hangi örgütlerin sadece gizli selamlaşma alışkanlığı bulunan
bir kardeşlik birliğinden ibaret olduğu; ve hangilerinin eşcinsel,uyuşturucu kaçakçısı, mahkum sanatçı, soyguncu ve suikastçı üyeler
barındırdığını ortaya çıkaran Reynolds, dünyanın en kötü ününe sahip gizli örgütlerini, bunların kökenini ve tarihsel gelişimini, kurucularını
ve ritüellerini, gizli işaretlerini ve üyelerini anlatırken zekice ve şaşırtıcı bir bakış sunuyor.



 
Nana (Emile Zola)-Dünya Klasikleri
Berlin'e berlin'e berlin'e!


975-9099-14-4.jpg


446 sayfa.

“Nana, - Canım, olacağı belliydi zaten! Onları ayaklarına getirdin!...
Ne yapayım, dayanamıyorum. Zorla değil ya, dayanamıyorum, dedi ve onun
özrünü anlıyormuş gibi ayağını uzattı. Bunuı üzerine uyumak istediği için son
derece sinirlenmiş olan Fontan ona var kuvvetiyle bir tokat patlattı. Tokat o
kadar kuvvetle indi ki Nana kendini ayakta buldu, sersemlemişti. Bir çoğununkini
andıran derin bir inilti ile sadece, - Ah! Diyebildi. Fontan, kımıldayacak olursa
bir ikinci tokat daha patlayacağını söyleyerek onu tehdit etti. Sonra mumu
söndürdü, sırt üstü yattı ve derhal horlamaya başladı. Nana ise yüzünü yastıklara
gömerek kesik hıçkırıklarla ağlıyordu. Kuvvetine güvenmek alçaklıktı.
Fontan’ın korkutucu bir hal almış olan çehresi onu gerçekten kokutuyordu.
Yediği tokat onu yatıştırmış gibi yavaş yavaş sakinleşiyordu. Şimdi Fontan’a saygı
duyuyor. Ve yatakta ona geniş bir yer ayırmak için kendisi sokak tarafındaki
duvara sokuluyordu. Yanağı ateş gibi yanarak, gözleri yaşla Dolu, dermansızlık
içinde pasta ve çörek kırıntılarının kokusunu bile almadan uyumaya başladı.

 
Başarırım Dersen Başarırsın (Norman Vincent Peale)
Eğer Siz Başarabileceğinizi Düşünürseniz;
Başarabilirsiniz.

8459.jpg


302 sayfa'dır.
Çeviri: Azize Akın
Editör: Nşhal Ünver
Düzenleme: Gülen Işık
Kapak Uygulama: Zafer Aktuğu
Film-Grafik: Ebru Grafik
Orjinal Adı: You Can If You Think You Can
Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen


Norman Vincent Peale'nin pozitif düşünme felsefesi tüm dünyada
milyonlarca insan üzerinde benzeri görülmemiş bir etki yaratmıştır.
Dr. Peale'nin tüm zamanlarda geçerli mesajlar veren kitapları,
günlük yaşamda da paha biçilmez bir değere sahiptir. En çok ihtiyaç duyduğunuz anlarda başvurabileceğiniz bu kitaplar, tam anlamıyla
daha mutlu ve daha tatminkar bir hayata başlangıç yapmanız için kusursuz birer ilham kaynağıdır.

Başarırım Dersen Başarırısın her yaştan ve hayatın her alanından
erkek ve kadınların yaşamlarını ve kariyerlerini, Dr. Peale'nin pozitif
düşünme felsefesiyle hayatlarını nasıl yeniden şekillendirdiklerini anlattıkları
çarpıcı ve içten hikayelerle doludur. İçinizdeki gücü tüm engelleri aşarak
ortaya koymanız için gerekli olan hayati bilgileri bu kitapta bulacaksınız.


 
İçindeki Gücü Keşfet (Mustafa Tarhan)


zsdvmzsszauzsdvmz.jpg


Sayfa Sayısı: 368
Hazırlayan: Ahmet Seyrek

Her kilidi açacak anahtara sahip olmak ister misin?
Bütün hayatınızı değiştirmeye hazır mısınız?


İş ve özel hayatınızı, ailenizi, dostlarınızı, korku ve endişelerinizi yeniden
düzenleyerek sizi başarıya ulaştıracak şifrelerin saklı olduğu kitap şu anda elinizde...
Eski özgeçmişinizi yırtıp atın ve kendinize bembeyaz, yeni bir sayfa açın.
Bu yeni sayfanın üzerine istediğiniz her şeyi yazın, hayal edin, çok çalışın, kitapta
yazan formülleri uygulayın ve hayatınızın çok kısa sürede nasıl değiştiğini görün.
Artık hiç kimse size hayır diyemeyecek, kendinizi daha çok "evet" duymaya hazırlayın.

Bu kitapta herkes istediğini bulacaktır; İster işadamı, ister ev kadını, ister üniversite
mezunu, isterse ilkokul mezunu olun; yeter ki değişimi ve değişmeyi kafanıza koyun.
Eskiden yüzünüze kapanan kapıların sonuna kadar açıldığına şahit olacaksınız;
çünkü her şey istemekle başlar.
 
Çocuklara Mevlâna'dan Hikâyeler (Mehmet Önder)
''...Ben, senin anlaman, bilmen ve öğrenmen için hikayeler söylüyorum., Sen hikayedeki öze gel...''
Mevlana C.Rumi


cocuklara-mevlana-dan-hikayeler-5480-47417.jpg


72 sayfa'dır.

Büyük Türk düşünürü Mevlana Celaleddin'in en tanınmış eseri, bilindiği gibi,
Mesnevi'dir. Şiir halinde altı cilt olan bu eserin dilimize pek çok çevirileri vardır.
Mesnevi, ele aldığı konuları hikayelerle açıklayan bir tasavvuf ve ahlak kitabıdır.
Mesnevi'de anlatılan birçok hikayeler, Mesnevi'den alındığı bilinmeksizin zevkle
anlatılmış, okunmuştur.

Elinizdeki şu küçük kitap, Mevlana'nın Mesnevi'sinden çocuklar için seçilmiş bir
demet hikayeyi içine almaktadır. Mevlana, bu hikayeleri şiir olarak söylemiştir. Biz
bu şiirleri çocukların anlayabileceği bir dille düz yazıya aktarmış, onlara her hikayede
Mevlana'nın bir öğüdünü sunmuş bulunuyo
ruz.​
 
---> Kitaplığımdan Bir Parça.

Alice Harikalar Diyarında (Alice in Wonderland)

p_137598_k.jpg


Yazan LEWIS CARROLL (1832-1898)

Başlıca karakterler

Alice: Victoria çağında, küçük, terbiyeli bir kız; her şeyi öğren*mek ister.
Beyaz Tavşan: Sinirli, zarif ve çok endişeli.
Düşes: Son derece çirkin bir yaratık; Kraliçeden ölesiye kor*kar.
Kraliçe: En çok sevdiği söz: «Kafasını kesin!»dir.
Cheshire Kedisi: Bütün yüzünü kaplayan gülümsemesi ile, iste*diği ân görünebilir ve kaybolabilir.
Çılgın Şapkacı: Çılgın Çay Partisinin ev sahibi.


Hikâye

Sıkıntılı bir öğle sonu, Alice, kız kardeşinin omuzlarına yaslanarak yarı uyur bir halde elindeki kitabı okurken, aniden beyaz bir Tavşan görür. Par*tiye gitmek için giyinmiş Tavşan, cep saatına ba*kar ve geç kalmaktan endişe eder. Meraklı Alice, Tavşanın peşine takılır. Bir tarladan geçerlerken birdenbire ayağı bir çukura kayan Alice, çukurun içine yuvarlanır ve nihayet bir yığın yaprak üzerin*de durur. Orada tekrar Tavşanı görür, fakat ona ba*zı şeyler sormadan önce, Tavşan Alice'i telaşla gö*türür ve çok sayıda kilitli kapılarla çevrili uzun bir salonda bırakır.
Cam bir masa üzerinde altın bir anahtar gö*ren Alice, kapıların en küçüğünü açar. Açık kapı*dan fıskiyeli serin bir bahçe görür, fakat kendisi kapıdan geçemeyecek kadar uzun boyludur. Masa üzerinde, etiketinde «Beni iç» yazılı bir şişe görür. Alice, şişedekini içer ve hemen 25 santim küçülür. Fakat yine bahçeye giremez, çünkü anahtarı aptal*casına masanın üzerinde bırakmıştır ve şimdi masa üzerindeki anahtara ulaşamamaktadır.Masanın altında da üzerinde «Beni ye,» yazılı bir kurabiye görür. Kurabiyeyi yer ve derhal 2 met*re 70 santim boyunda bir dev olur.
Alice, tekrar Beyaz Tavşanı görür. Onunla ko*nuşmak istediği zaman, hayvan kaçar. Bu arada el*divenlerini ve yelpazesini yere düşürür. Alice, on*ları alır ve yelpazenin boyunu tekrar küçülttüğünü görür. Beyaz Tavşan geri döner ve çılgıncasına el*divenlerini arar. Alice'i bir hizmetçi sanan Tavşan, sert bir sesle, bir çift eldiven getirmesini ister. Ali*ce itaat eder ve ağaçlara doğru koşar. Üzerindeki tabelâda «B. Tavşan» yazılı küçük bir beyaz evin önünde durur.Tavşanın evinde, bir çift yeni eldiven ve yel*paze bulur. Ayrıca çok cazip bir şişe de görür. Ali*ce dayanamaz, şişenin içindekini içer ve derhal bü*yümeğe başlar. Bu defa, boyu öylesine uzar ki eve sığabilmek için, bir ayağını bacadan, bir kolunu da pencereden uzatır.
Alice, aniden birinin evin penceresine çakıl taşları attığını işitir. Bu çakıl taşları, küçük pasta*lar haline gelir ve Alice bu pastaları yiyerek küçü*lür. Böylece Tavşanın evinden dışarı çıkar. Orman*da koşmağa başlar ve dev büyüklükte bir mantarın yanında durur. Mantarın üstünde tembel tembel oturan bir kırkayak nargile içmekle meşguldür. Alice'e kaba bir tarzda hakaret eden kırkayak, şayet mantarın bir tarafını yerse büyüyeceğini, öteki ta*rafını yerse küçüleceğini söyler. Alice, ilkin, öyle*sine küçülür ki, çenesi ayağına değer. Paniğe kapı*lan Alice, mantarın diğer tarafını da yer ve boynu, bir ağacın tepesine ulaşacak kadar uzar ve oradaki bir güvercin de, Alice'i, kuş yumurtası çalan bir yı*lan sanarak haşlar.Alice nihayet gerçek boyunu bulur. Ormanda*ki yürüyüşüne devam eder. Düşes'in kulübesi önü*ne gelir. Burada balığa benzeyen bir hizmetçinin kurbağaya benzeyen diğer bir hizmetçiye, Kraliçe ile kroket oynaması için (tahta topla oynanan bir «yun) Düşes'e bir davetiyeyi verdiğini görür. Gü*rültüden ötürü zaten kendisini kimse duyamayaca*ğından Alice, kapıyı vurmaksızm kulübeye girer ve Düşes'in, kucağındaki çocuğunu sallayarak uyutma*ğa çalıştığını ve bir ahçının da pişirdiği çorbaya bi*ber koyduğunu görür. Gürültü kulağı sağır edecek derecededir ve biber de, Kraliçeyi, fena halde ak*sırtır. Şöminenin içinde, ağzı kulaklarına varırca-sma, esrarengiz bir tarzda gülümseyen bir Cheshi*re Kedisi vardır.Düşes, birazcık tutması için bebeğini Alice'e uzatır ve kaybolur. Alice küçük çocuğu susturmağa çalışırken, çocuğun ağlaması tedricen homurdan*maya dönüşür ve Alice, birdenbire kucağında bir domuz tuttuğunu görür. Hayvan, Alice'in kolları arasından kurtulur ve ormana kaçar. Alice, yukarı doğru bakar ve Kedinin kendisine, ağaç tepelerin*den gülümsediğini görür. Alice'e Çılgın Şapkacının partisine gitmesini söyler ve ardından, kısım kısım kaybolur, en son kaybolan parçası gülümsemesidir.
Çay partisinde Alice, Çılgın Şapkacıyı, Yürü*yüş Tavşanını (ki o da çılgındır) ve mütemadiyen çaydanlığa düşen ve kurtarılan uykulu küçük bir Fareyi de görür. Hepsi, Alice'e gayet kaba davranır, çözülmesi mümkün olmayan bilmeceler sorarlar. Ni*hayet, Fare kendisini dahi uyutan uzun bir hikâye söylemeğe ikna olunur.
Alice, partiden kaçar ve bir bahçeye gelir. Bahçıvanlar, Kraliçeyi memnun etmek için konu*şan çiçekler ekmekle meşguldürler. Kraliçe, bahçı*vanları, beyaz gülleri kırmızıya boyarken görür ve onların derhal öldürülmelerini emreder ise de, Ali*ce, onları çiçek taçları arasına saklar. Bu esnada kraliyet geçit resmi başlar. İskambil kağıdından yapılmış askerler ve saray nazırları ardından Düşes, Beyaz Tavşan ve Kraliçe geçerler.Ardından kraliyet «croquet» oyunu başlar. So*pa olarak canlı flamingolar ve top olarak da kirpi*ler kullanılır. Kavisli kale de, geriye eğilen iskam*bil kâğıtlarından oluşur. Kraliçe, Alice'e bir flamin*go verir ve hemen oynanmasını emreder. Oyunu oy*namak mümkün değildir. Herkes aynı ânda, istedi*ği gibi oynamaktadır. Tam kendilerine vurulacağı sırada, kirpiler çalılar arasına kaçar. Flamingo, ba*şını kaldırarak Alice'e bakar. Kraliçe, bir kimsenin oyununu beğenmediği zaman, «Kafasını kesin!» di*ye bağırır ve asker kaleler yerlerinden ayrılır.Cheshire Kedisi meydanda görünerek, Alice'e oyunu nasıl bulduğunu sorar. Alice, sevmediğini söyler ve Kedi, bunun üzerine, meşhur gülümsemesiyle Krala bakar. Kral, Kraliçeye şikâyet eder ve Kraliçe de, Kedinin kafasının koparılmasını emre*der. Fakat artık, meydanda sadece Kedinin kafası göründüğünden, kimse Kedinin kafasının nasıl ko-parılacağım bilmez ve Kedi de böylece kurtulur.
Alice, çaresizlik içinde oyunu terkedeceği sıra*da, Düşes yanına gelir, ve Aiice'i deniz kenarına götürür. Alice burada Sahte Kaplumbağa ve Grayphon adında iki hazin karakterle tanışır. Sahte Kap*lumbağa, eğitim devresinde neleri öğrendiğini anla*tır: Sarhoş gibi sendeleyerek bulunduğu yerde dön*mek, kıvranmak, debelenmek, aritmetiğin bütün kı*sımları; ihtiras, dikkati başka yere çekme, çirkinleş*tirme ve alay etme. Bu yaratıklar, Aiice'i, Istakoz Quadrille'ye götürürler ve kûmda, onun şerefine çok hareketli bir dans yaparlar.
Onlar dans ederken, bir yargılanmanın devam ettiği haberi gelir. Kupa Bacağı (iskambil kağıtla*rındaki), Kraliçe'nin tatlısını çaldığından muhake*me edilmektedir. Kraliçe, jüri kendi arasında mese*leyi görüşmeden önce hükmün verilmesi taraftarı*dır. Bir kaç şahit, bildiklerini söylerlerse de, bunla*rın hiç biri muhakeme ile ilgili değildir. (Jüri şun*lardan oluşmuştur: bir fare, dağ gelinciği, bir kur*bağa, bir kirpi ve diğer hayvanlar.)
Nihayet, Alice de hâkim huzuruna çağrılır, şa*hitlik etmesi istenir. Fakat Alice, yargılamanın sah*te olduğunu söyler ve Kraliçe haykırır: «Kafasını kesini» Fakat Alice öylesine uzun boylu biri olmuş*tur ki, elinde olmadan, jürinin bulunduğu platfor*mu devirir, jüriyi oluşturan yaratıklar yere düşer*ler. Onları tekrar yerine oturtan Alice, Kraliçeye, «önce öldürün, ardından hüküm verin!» prensibi*nin saçma olduğunu söyler. Alice'in kafasının kesil*mesini haykıran Kraliçe, kızgınlık içindedir, fakat artık gerçek boyuna erişen Alice cevap verir: «Seni kim dinler? Siz bir deste iskambil kâğıdından baş*ka bir şey değilsiniz!» Kâğıtlar havaya uçuşur ve Alice'e doğru gelmeğe başlarlar. Hafif bir haykırış koparan Alice uyanır ve iskambil kâğıtlarının, yü*züne düşen yapraklar olduğunu görür. Kız kardeşi kendisini sarsar ve uzun bir zamandan beri uyudu*ğunu söyler. Alice, rüyasında, Harikalar Diyarında seyahat etmiştir.

Tenkid

Alice kitapları (Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın Arasından), hem çocuklar hem erişkinler tarafından okunur. Yazıldıklarından bu yana bir asırdan fazla geçmesine rağmen, hâlâ popülerdirler. Çocuklar, Alice'in vücudunun sihirli bir şekilde de*ğişmesi, karşılaştığı garip yaratıklardan ve kitabın mükemmel bir peri hikâyesi atmosferinden büyük zevk duyuyorlar. Erişkinler, bu kitaplarda, nükteli sosyal hicivler, hayal ve gerçek üzerinde olduğu ka*dar, çocukların ve erişkinlerin dünyaları hakkında da yorumlar bulurlar.
Alice'in tesadüf ettiği yaratıkların ekserisi, tiksindirircesine küstahtırlar. Beyaz Tavşan, Kırkayak, Çılgın Şapkacı ve Kraliçe, alt-üst edilmiş bir mantık sistemine bağlıdırlar ve onun, Alice'in, basit, Prag*matik değerlerine üstün olduğunu söyler ve kendi*lerini son derece üstün telâkki ettiklerinden, kendi sistemleri hakkında bir şey söylemezler. Bir çocuk için, erişkinlerin dünyasının katı ve zahiren mânâ*sız tedbir ve yasakları, Harikalar Diyarı'nın, Alice'e göründüğünden farklı olmamalı; keyfî, gayriman tıkî ve aptalca.Alice'in her iki dünyası da, aslında, bir cam kürenin dünyasıdır (maamafih, bu imaj, ikinci ki*tapta daha derinden incelenir). Cemiyetin aptallık ve alışkanlıklarına bir cam küre tutan, çok gelenek*çi Carroll; onların, berrak, lekelenmemiş bir çocuk zekâsına ne kadar saçma göründüğünü gösterir.Bir bakıma, Alice Harikalar Dünyasında, mese*lâ David Copperfield gibi, büyüyen bir kimsenin karşılaştığı meselelerle ilgilidir. Alice, rüyasında, erişkinlerin dünyasının hangi kısımlarını ve stan*dartlarını benimseyeceğini, hangilerine sırt çevire*ceğini öğrenir. Şurası önemli ki, tam boyuna, yar*gılanma sırasında erişir ve artık çevresindeki eriş*kinlerin gülünç ve saçma davranışları kendisini ra*hatsız etmez. Kraliçeye ve çevresindekilere, onla*rın, iskambil kâğıtlarından başka bir şey olmadıkla*rını söylediği vakit, erişkinlerin standardlariyle kü*çültücü bir duruma sokulan çocukluktan, onlar hak*kında hüküm verecek olgunluğa giden zahmetli yo*lu aşmıştır.

Yazar

Lewis Carroll, Charles Lutwidge Dodgson adındaki (doğu*mu 27 Ocak, 1832) Oxford Üniversitesi matematik hocasının ya*zarlık adıdır. Oxford Üniversitesinde okuyan ve ilkin 1854 ta*rihinde bu üniversitede matematik öğretmeğe başlayan Dodg*son, 1881'e kadar bu kürsüsünü işgal etti.
Mahcup tavırlı ve cemiyetten nisbeten uzak duran bir be*kâr olan Dodgson, matematik sahasında birçok kitap yazdı; en önemlisi, Ö'klid ve Onun Günümüzdeki Rakipleridir (1379). Alice Harikalar Diyarında'yı çok beğenen Kraliçe Victoria, profesö*re, bu tür daha fazla kitap yazmasını söylediği zaman, Dodg*son, Kraliçeye, bir sandık dolusu matematik kitaplarını gön*derdi.
Dodgson'un bir özelliği, hayatını renklendirdi: Küçük kız*ları pek seven Dodgson, onlarla saatlerce oynar, bilmeceler söyler, el çabukluğu oyunları gösterir, ve onların fotoğraflarını çekmeğe bayılırdı. (Fotoğrafçılığın henüz başladığı bu çağda, Carroll gayet iyi bir fotoğrafçı idi.) Onun, bilhassa sevdiği kü*çük kızlardan biri, Oxford Üniversitesindeki Christ Kilisesi'nin rektörünün kızı Alice Liddell idi.Dodgson ve bir papaz arkadaşı, 4 Temmuz 1862'de Alice'i ki o zaman on yaşında idi ve onun iki ablasını, Oxford civa*rında, Thames nehrinde kayık gezintisine götürdüler. Küçük kızların, kendisinden hikâye anlatmasını istemeleri üzerine Pro*fesör Lodgson, bütün gün hikâye anlattı. Bu hikâye, gerçekte, Alice Harikalar Diyarında adlı kitabın hikâyesi idi. Sonraları, Alice'in ısrarları üzerine, Alice'in Yeraltındaki Maceraları adlı resimli küçük kitabı yazdı. Üç sene sonra, genişletilmiş ve bi*raz değiştirilmiş olarak, kitabını yayınladı. Kitap, derhal tutul*du ve popüleritesi zaman geçtikçe arttı.
Dodgson'un şahsiyeti, hayret uyandırıcı bir paradoks gös*teriyor, ingiliz dilinde, çocuklar için yazılan en iyi ve popüler kitabın müellifi, özel hayatında kuru, teamüller dışına çıkma*yan biri idi.
Yüzü biraz çarpık olmakla beraber, yine de yakışıklı sa*yılırdı. Fakat kısmen sağırdı ve oldukça da kekeme. Bu yüz*den (aynı zamanda resmî bir papazdı da) vaızlarını vermekte güçlük çekiyor ve üniversitedeki dersleri de kolay anlaşılmıyor*du. Dodgson, ayrıca, İngiltere Kilisesinin sâdık (teamüller dışı*na çıkmayan) bir üyesi, iyi bir Muhafazakâr, belki bunlara zıt olarak oldukça da snob bir insandı öteki Dodgson yani Oxford hocalığından ayrı tuttuğu Le*wis Carroll neşe dolu bir insandı: el çabukluğunda, sihirbaz*lıkta ve diğer oyunlarda usta. AMce'e ek olan Aynanın Arasın*dan adlı (Through the Looking-Glass, 1872) büyük bir kitap ve en iyi komik şiirlerden birini yazdı («The Hunting of the Snark», 1876).
Dodgson, 14 Ocak 1898'de öldü. Freud'ün teorileriyle çal*kalanan çağımızda, onun şahsiyeti, psikiatrik bakımdan ilgi çe*kici olabilir. Fakat New York şehrindeki Central Park'taki hey*kelinde Alice'in çevresinde bugün çocuklar oynuyor ve Carroll' un Harikalar Diyarına gölge düşmüyor.

Yazarın diğer eserleri

Aynanın Arasından: Umumiyetle ek kitaplar kaynak ve baş*langıç olan asıl eserlerden daha düşük olduğu halde, bir is*tisna olarak Carroll un. Aynanın Arasından adlı kitabı, Alice Ha*rikalar Diyarında'dan daha iyi ve zengindir. Birinci kitap, iskam*bil kâğıtlarından oluşan karakterlerin yeraltı dünyasında bir ma*cera İken, ikinci kitapta, her şeyin geriye döndüğü ve karak*terleri satranç oyuncuları olan cam küreden bir ev anlatılır. Ali*ce, bu oyunda bir piyondur. Kırmızı ve Beyaz Kraliçe ile tanı*şır ve Alice'in seyahat ettiği ülke de muazzam bir satranç tah*tasıdır. Alice, sonunda, satranç tahtasının sekizinci karesine ulaşır ve kraliçe ilân edilir. Kızıl Kraliçeyi salladığı zaman, ken*di kendisi Dinah haline gelir ve Alice, bir defa daha gerçekler dünyasında uyanır.
 
İnsancıklar - Dostoyevski-Dünya Klasikleri

insanciklar%20S%C4%B0YAH.gif



[FONT=times new roman, times, serif]1846 yılında yayınlanan ''İnsancıklar'' Dostoyevski'nin ilk romanıdır.[/FONT]​
[FONT=times new roman, times, serif]Sıradan yoksul ve çaresiz insanların hayatlarını gözlemlemiş [/FONT]​
[FONT=times new roman, times, serif]ve kitabında yansıtmaya çabalamıştır.[/FONT]

[FONT=times new roman, times, serif][/FONT]
[FONT=times new roman, times, serif]**[/FONT]


İnsancıklar (Rusça: Бедные люди, Bednye Lyudi), 19. yüzyıl Rus yazarlarından
Dostoyevski'nin ilk romanı (1846). İlk Rus toplumsal romanı sayılır. Romanın ana

teması diğer Dostoyevski romanlarında olduğu gibi "acıma" dır. Eserin ortaya çıkışı

ilginçtir:

Yazar eseri bitirir bitirmez bir arkadaşına (Grigoroviç) okutur, o da eserden o kadar
etkilenir ki romanı hemen gecenin bir yarısı döneminin önemli şairlerinden Nikolay

Nekrasov'a götütür. Romanı "başyapıt" olarak tanımlayan Nikolay Nekrasov, ertesi

gün romanın el yazmalarını yakın arkadaşı ve döneminin saygın eleştirmenlerinden

Belinski'ye götürür. Belinski de romanı kısa sürede okur ve roman hakkında şunları

yazar:

İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir

yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu

roman Rusya`da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce

hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi...Rusya yeni bir Gogol kazandı".

Olaylar o kadar hızlı gelişir ki Dostoyevski bile buna şaşırır. Roman Dostoyevski'nin

büyük umutlarıyla yayımlanır ve Dostoyevski bir anda tanınan bir yazar durumuna

gelir. Böylece daha ilk eserinde başarıyı yakalar.

İnsancıklar, mektup-roman tarzında kaleme alınmış kısa ve toplumsal içerikli bir

romandır. Dostoyevski'nin acıma duygusu daha bu ilk eserinde bile belirgindir.

Roman, yaşlı bir katibin küçük bir kıza olan aşkını ve bu kıza karşı gösterdiği

saygınlık çabalarını konu alır. İnsancıklar Dostoyevski'nin ilk yapıtı olmasına rağmen

en önemli romanlarından biri sayılır.
 
Sevimli Küçük Yalancılar - Sara Shepard
(Dizisi Çekilmekte -3.Sezon da-) xD


x2orck.jpg


Basım Tarihi: Şubat 2009
Sayfa Sayısı: 312
Çevirmen: Olcay Gürkan Koçak
Yayın Yılı: 2009
Orjinal Adı: Pretty Little Liars

KİTABIN TANITIMI
Büyük çerçeveli Gucci güneş gözlükleri, ütülü Poloları ile Rosewood da yaşayan her seçkin insanın bir sırrı vardı. Özellikle lise öğrencisi Spencer, Aria, Emily ve Hanna'nın. Onların en korkunç sırları, skandal yaratabilecek ve o küçük mükemmel hayatlarını mahvedebilecek bir sırdı. Ve şimdi 'A' adında biri onların bu sırrını açığa çıkarmakla tehdit ediyordu…

'A' nın ise hepsini diri diri gömmeye yetecek kadar toprağı vardı. Ve onların büyük, küçük hatta çok uzun süredir gizli olan sırları bile artık gizliliğini koruyabilecek gibi görünmüyordu. Olaylar, kızlar kendi aralarından birinin sevimli küçük bir katil olabileceğini düşünmeye başladığından beri daha da kötüye dönecekti…


KARAKTERLERİN TANITIMI:
ALİSON:popüler,havalı,güzel,espirili,akıllı bir kız.Hanna aria spencer ve emily isimli 4 kızla birlikte bir grup oluşturuyor onları dikkat çekici bireylere dönüştürüyor ve grubumuzun lideri oluyor.Grubun diğer 4 üyesinin deyimiyle mükemmel biri.Kitabın başında ortadan kayboluyor.
HANNA: Annesiyle babası ayrıldığı için kendini 1 senedir sürekli yemeğe vermiş tombul bir kızcağız.
ARİA MONTGOMERY: Grubumuzun diğer bir üyesi.Alisonla birlikte babasını öğrencisiyle öpüşürken görüyor ama babası annesine söylememesini rica ediyor.
SPENCER: Çalışkan, başarılı,sürekli ailesinin baskısı altında kalan ve ablası melisayla hiç anlaşamayan hatta onun sevgililerine göz koyabilen birisi.
EMİLY FİELDS: Grubumuzun son üyesi bu kızımız bu yaşına kadar ailesinin bir dediğini ikiletmemiş akıllı uslu bir kızdı amma velakin tercihleri biraz farklı
biggrin.gif
kızlardan hoşlanıyor diyebiliriz.
JENNA CAVANAUGH: Çok güzel bir kız ama maalesef grubumuzun şaka kurbanı oluyor ve kör kalıyor.
MONA VANDERWALL: En sevdiği eğlencesi alison ve spencerla arkadaşlık etmek olan bu kızı bizim kızlar ahmak olduğu için hiç sevmiyorlar hatta aralarında ezik diye dalga geçiyorlar.

ÖZETİ


Romanımız bir gün Alison,Aria,Hanna,Spencer ve Emily’nin Spencerların ağıl evindetoplanmasıyla başlıyor.Alison sevgilisinin kız kardeşinden insanları hipnoz etmesini öğrenmiştir ve kızları hipnoz etmek ister.Kızlar da her zamanki gibi istemeseler de karşı çıkamazlar çünkü kimsenin Alison’a karşı çıkmaya cesareti yoktur.Böylece Alison ışıkları söndürür, perdeleri kapatır, mumları yakar ve saymaya başlar.Yüz…doksan dokuz… Yirmi iki…
On bir…
Üç…
Baş parmağının en etli yeri ile Aria nın alnına dokunur.
İki…Yavaşça Hanna ya,sonra Emily e dokunur ve sonra Spencer a yönelir.
Bir…
ve tam o anda Spencer aniden gözlerini açar.Yukarı sıçrayarak pencereye doğru koşar.İçerisinin çok karanlık olduğunu söyler.Alison itiraz eder ve kavga ederler.Bu, Neiman Marcus’taki yeni Lacoste polo yakalı elbiseyi kimin daha önce gördüğü ya da bal rengi röflenin fazla pirinç rengi gibi görünüp görünmediği hakkındaki saçma kavgalardan biri olabilirdi.Ancak tamamen farklı bir şey hakkındaydı ve bunlardan oldukça daha büyüktü
Bu arada diğer kızlar hala hipnoz durumundadırlar.
Spencer ‘’Her zaman her şey senin istediğin gibi olmak zorunda değil, biliyorsun değil mi;Alison?’’ der ve en sonunda Alison’ı ‘’Git buradan.’’ diyerek kovar.
‘’İyi.’’Alison büyük adımlarla dışarı yürür.
‘’İyi!’’ Fakat birkaç saniye sonra Spencer,onun peşinden gider.
‘’Bekle bir saniye!’’diye bağırır kapıyı arkasından çarparken.’’Alison!’’
Fakat Alison gitmiştir.

Ertesi sabah Alison’dan hala bir haber yoktur Alisonın annesi bayan DiLaurentis kızları arar ve Alison’ın nerede olduğunu bilip bilmediklerini sorar.Akşama doğru hala Alison’dan haber alamayan DiLaurentisler polisi ararlar.Ertesi sabah Dilaurentislerin normalde sakin olan ön bahçelerinde polis arabaları ve haber minibüsleri kamp kurmuştur.

Polis, kızlarla birlikte hemen hemen Rosewood’daki herkesi sorgular.Kızlar yavaş yavaş birbirlerini daha seyrek arar olmuşlardır.
Yaz yerini yeni bir okul yılına o da kendini yeni bir yaza bırakmıştır.Alison hala kayıptır.Basın olaya ilgisini yitirmiştir.Polis sessizce araştırmaya devam ediyordur.DiLaurentisler bile Alison un ortadan yok oluşunun iki buçuk yıl sonrasında, Rosewood’dan taşınmışlardır.
Spencer,Aria,Hanna ve Emily e gelince, onların da içlerinde bir şeyler değişmiştir.Artık Alison nın eski caddesinden geçtikleri ve evine göz attıklarında ağlamaklı olmuyorlardır.Aksine daha farklı bir şey hissediyorlardır.
Ferahlık.
Elbette Alison Alison’dı.Üzerinde ağlanacak bir omuzdu ama kızlar aynı zamanda ondan korkmaktaydılar da.Alison bir ceset gibi gömmek istedikleri kötü şeyler dahil olmak üzere haklarında başka hiç kimsenin bilmediği kadar çok şeyi biliyordu.Alison’nın ölmüş olabileceğini düşünmek bile korkunçtu,fakat…
Eğer öyleyse, en azından sırları güvendeydi.
Ve öyleydi de.Her şeye rağmen 3 yıl boyunca da öyle kaldılar.


3 yıl sonra…


DiLaurentisler’in evlerini sonunda satılmıştır onların komşuları olan Rosewood,Pennsylvania’nın gayri resmi Hoş geldiniz Vagonu hanımefendisi Bayan Fields hazırladığı hoş geldiniz sepetini kızı Emily’ye verip yeni komşularına gönderir.Böylece Emily yeni komşularının kızları Maya’yla arkadaş olur.

Babasının işi nedeniyle 2 yıldır İzlanda’da olan Aria ve ailesi nihayet eve dönmüştür.Aria gittiği bir barda Ezra adında bir çocukla tanışır, flört ederler hatta bir ara birlikte tuvalette öpüşürler.


Hanna Marin büyük bir değişim geçirmiştir oldukça zayıflamış çok güzel bir genç kız olmuştur artık en yakın arkadaşı Mona Vanderwaal’dır.İkisi birlikte King James

Alışveriş Merkezine gittikleri bir gün Mona bir bilezik,Hanna ise bilezik ve bir çift küpe alır fakat ona almak değil çalmak desek daha doğru olur çünkü bu ikili eğlence olsun diye böyle bir alışkanlık edinmişlerdir.


Spencerlarda ise durum aslında çokta değişmemiştir ablasıyla aralarında hala devam eden sessiz bir rekabet vardır her ne kadar Spencer sürekli kaybediyor olsa da...

Melissa Penn Üniversitesinden bir yıl önce mezun olmuş ve Penn’in Wharton İşletme Okuluna girmiştir. Philedelphia şehir merkezindeki ev anne ve babalarının Melissa’ya bir armağanı olarak yenilenmektedir.O gece de Melissa’nın erkek arkadaşını aileye tanıştırma yemeği vardır.O sıralarda taşınması planlanan Spencer’ın yerine ağıl eve şehirdeki evin tadilatı bitene kadar Melissa ve sevgilisi taşınır.


Aria okulun ilk günü yeni İngilizce öğretmeniyle tanışır ve ağzı açık kalır çünkü karşısındaki Ezra’dır.O sırada telefonuna bir mesaj gelir.


Aria; Sürpriizz!Kukla domuzunun

bunun hakkında ne
diyeceğini merak ediyorum…-A


Salı öğleden sonrası Emily Maya’ya evine kadar eşlik eder.Evin önüne geldiklerinde vedalaşırken Maya Emily’yi yanaklarından öper,’’Mucuk,mucuk! Fransız gibi’’ der.
‘’Peki, o zaman, ben de Fransız olurum’’ der Emily’de, kıkırdayarak Maya’nın sol yanağını öper.Sonra Maya onu tekrar öper ama bu sefer ağzına biraz daha yakındır.Emily aniden harekete geçip okula gider.Antrenmandan sonra Emily dolabından kotunu ve tişörtünü
aldığında yere bir not düşer.


Hey,Emily.Ne habersin?Ben tekrar döndüm!
Demek öpecek başka bir
arkadaş buldun!-A


Emily sadece bir tek arkadaşını daha öpmüştü bu da 7. sınıfın bitmesinden bir buçuk hafta önce, isimlerini meşe ağacına kazıdıktan iki gün sonra idi.Alison.


Spencer okuldan sonra bahçedeki jakuziye girer evde yalnızdır ardından Wren gelir.O da jakuziye girer Spencer çim hokeyi oynuyordur ve o gün omzu çok ağrıyordur.Wren omzuna masaj yapar ve bu sırada Spencer’ın sutyeninin kayışı kopar Spencer bu bir doktor hasta ilişkisi diye düşünür ama sonra Wren’in daha 1.sınıfta okuduğunu hatırlar.Ablasının nerede olduğunu sorar ve yakındaki bir mağazada olduğunu öğrenince hemen toparlanıp odasına kaçar.E-postalarına bakar şöyle bir mesaj vardır:


Spencer,

İmrenmek kolaydır.Biri,bir şeye imrendiği zaman onu
şehvetle arzular.Bu genelde elde edemeyecekleri bir
şey olur.Ama aslında senin her zaman böyle bir
problemin vardı zaten,öyle değil mi?-A


Hanna çaldığı bilezik yüzünden karakola götürülür ama annesi bunu kendi yöntemleriyle polis Wilden’la halleder ve ceza almadan bu iş kapanır.Karakoldayken Hannaya bir mesaj gelir.

Hey Hanna,

Hapishane yemekleri seni şişmanlattığında
Sean’nun ne diyeceğini biliyor musun?
Olamaz!-A


Hanna bu olayı kimsenin bilmesini istemiyordur ama ‘’A’’ nasıl olduysa bunu öğrenmiştir.
Aria, Ezra’yla konuşur o bu ilişkinin yürümesini istiyordur ama Ezra başının belaya girebileceğini söyleyerek bitmesini ister.Aria her ne kadar istemesede kabul eder.


Spencer seviye tespit sınavında büyük bir başarı elde etmiştir ailesini bunu öğrenince çok sevinirler.Spencer hayatında ilk defa ablasını geçmiştir.Hediye olarak ne istediğini sorduklarında ağıl evde kalmak istediğini söyler.Ailesi kabul eder böylece Melisa ve Wren Melisa’nın eski odasına taşınacaklardır.
Spencer okulda Emily le karşılaşır onunla konuşurken bilekliğine gözü takılır bu 6.sınıftayken Jenna olayından sonra Alisonın kızlara yaptırmış olduğu bilekliktir.
İlk başta Jenna’nın kardeşi Toby’i hedef olarak seçmişlerdir beşi birden plan yaptıktan sonra Alison caddenin karşısına geçip Toby’i ağaç evin penceresinden gözetler.Tam o sırada ne olduysa olur ambulans Jennaların evinden ayrıldıktan sonra Spencer kaza hakkında diğer kızların asla göremeyeceği bir şey fark etti: Toby,Alison’ı görmüştü ama Alison’da Toby’i kötü bir şey yaparken görmüştü.Alison’ı ispiyonlayamazdı,çünkü Alison’da onu ispiyonlardı.İşte bu olaydan sonra Jenna kör kalır ve Jenna’yla Toby’i yatılı okula gönderirler.Bileklikler böyle bir sırrı paylaştıkları ve birbirlerini sonsuza dek korumalarını hatırlatmak içindir.

Noel Kahn’ların evinde parti vardır ve Spencer hariç bütün kızlar oraya giderler.Hanna partide Sean’la birlikte olmak ister ama Sean Hanna’nın kendisi için değerli olduğunu ve uygun zamanı beklemek istediğini söyler kavga ederler.Hanna çok sinirlenir ve Sean’nın BMW’sinin anahtarını alır yolda Mona’ya mesaj atar o da Hanna’ya katılır.Bu arada ikiside sarhoş olmuştur.Önlerine çıkan bi geyik yüzünden kaza yaparlar ve oradan hemen sıvışırlar.

Emily ve Maya partide karşılaşırlar.Birlikte fotoğraf kulübesine gidip fotoğraf çekilirler.Emily Maya’ya Alison’dan söz eder.Hatta ona Alison’ı öptüğünden ama Alison’ın onu reddettiğinden bahseder sonra bunlar tam öpüşürken Emily’nin sevgilisi Ben gelir.

Partide Aria sıkıntıdan patlarken Ezra arar ve onu evine davet eder.
Bunlar uzun uzun sohbet ederler Ezra’nın tuvalete gittiği sırada Aria’nın telefonuna bir mesaj gelir.

Aria,
Bu sana ekstra kredi sağlar!
Seni seven-A
Not:Merak ediyorum da,eğer annen,babanın
Ders çalışma arkadaşı hakkında biraz bilgi sahibi
olsaydı ne düşünürdü acaba?
Ve hatta senin bundan
Haberin olduğunu!

Ve Aria kendini o korkuyla hemen eve atar.Daha sonra fark eder ki telefonunu Ezra da unutmuştur.Ezraya gittiğinde işler yolunda gitmez çünkü Ezra gelen mesajı görmüştür ve Aria ya düşman kesilir.

O gece Spencer yeni ağıl evinde ders çalışırken Wren gelir.Spencer ona evini gezdirir ve sonra olan olur bunlar kendilerini halının üzerinde buluverirler.Wren banyoya gider tabi işi ilerletmeye karar vermişlerdir o sırada Spencer’ın gözüne ekranı yanıp sönen bilgisayarı takılır.Bir mesaj gelmiştir.


AAAAA:Sana daha önce de söyledim;
Ablanın erkek arkadaşını öpmek
doğru bir şey değil!!

Yedinci sınıftayken Ian’ı (Melissa’nın sevgilisi olan
biggrin.gif
) öptüğünde bundan Alison’a bahsetmiştir.O sırada bunu düşünürken Wren banyodan çıkar.Çıkmasıyla ikisininde pencereden bakan Melissa’yı görmesi bir olur.(Bugünde herkesin yakalanma günü mü ne
biggrin.gif
)
Daha sonra olayı bütün aile öğrenir Wren evden taşınır.Herkes Spencer’a karşı mesafelidir.

Hanna yine polis merkezine götürülür.Tabi gece alkollü olduğu için arabayı çaldığını da kazayı da hatırlamıyordur.Annesi karakola gelir polis Wilden’la konuşurlar.Birkaç gün sonra ortaya çıkar ki Bayan Marin bu olayları örtbas etmek için Wilden’la flört ediyormuş.(anladınız siz onu
biggrin.gif
) O sırada polis merkezinde bir karışıklık olur.Büyük bir olay mı olmuştur acaba?
Evet olmuştur,herkes; polisler, ambulans Mayaların evinin önünde toplanmıştır nihayet Alison’ın cesedi bulunmuştur.Mayaların arka bahçelerinde yapılan tadilat çalışmaları sırasında oraya gömülü olduğu ortaya çıkmıştır.

Ve.. herkes Alison’ın cenaze töreninde bir araya gelir.Bayan DiLaurentis 4 kızımızın hep birlikte ön sırada oturmasını ister.Kızlarımız konuşurken konu ‘’A’’ ya gelir böylece anlarlar ki hepsine A’dan mesaj geliyordur.
Kızlar kilisede etraflarına bakınırlarken birden Jenna ve Toby’yi görürler.Kiliseden çıktıklarında bir polis memuru yanlarına gelir dava tekrardan açılıyordur.Tam herkesin evlerine gideceği sırada 4 kızından telefonuna mesaj gelir.Hepsinin de mesajı aynıdır:

Ben hala buradayım sizi sürtükler.

Ve her şeyi biliyorum.-A
[FONT=&quot] [/FONT]
 
Haliç'te Yaşayan Simonlar Hanefi Avcı
(Dün Devlet Bugün Cemaat)



334622


Dizin hariç 588 sayfa'dır.

Emniyet Teşkilatının efsanevi ismi, Susurluk sürecinde cesur duruşuyla gerçek bir kanun adamı tavrı gösteren Hanefi Avcı yine doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor. Ucunun kime dokunduğuna bakmadan, yalnızca ülkesine karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirmek için son dönemde yaşananların iç yüzünü kamuoyuna açıklıyor.

Kitap iki bölümden oluşuyor. Devlet başlıklı ilk bölümde, yıllarca devlete hizmet etmiş bir güvenlik görevlisi olarak geçirdiği fikirsel dönüşümü, bu dönüşüme neden olan olayları okurlarla paylaşıyor. Bu fikirsel dönüşümün sonucunda Avcı artık, uzun yıllar mücadele ettiği, sisteme muhalif grupların demokratik ve sağlıklı bir sistemin olmazsa olmazı olduğuna, farklı fikir ve düşüncelerin topluma zarar değil, ancak bir zenginlik katacağına, güvenlik sorununa indirgenen Kürt sorununun ancak demokratik hak ve özgürlükler alanının genişletilerek siyasi yollarla çözümlenebileceğine ve ordunun batılı ülkelerde olduğu gibi siyasetin dışında kalarak güçlü bir ordu olabileceğine inandığını açık yüreklilikle ifade ediyor. Avcı, bu kitabı yazmaktaki önemli amaçlarından birinin, böyle köklü bir değişim yaşamasına neden olan mesleki tecrübelerini aktararak, çok geniş bir kriminal yelpazede çalışmış olmanın verdiği donanımla kendinden sonra geleceklere yol göstermek olduğunu belirtiyor.

Cemaat başlıklı ikinci bölümde ise Avcı devletin çeşitli kurumlarına nüfuz etmiş cemaat yapısının son zamanlarda meydana gelen olaylardaki (özel yetkili mahkemelerin sürdürdüğü tahkikatlardan, telefon dinlemelerine, vs.) rolünü ortaya koyuyor. Cemaatin polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşik örgütleme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engellediğinden, üstüne üstlük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içerden ve tamir olunmaz biçimde yaraladığından bahsediyor. Bugün özellikle özel yetkili mahkemelerce yürütülen tahkikatların, arka planda cemaatin talimatı ile Emniyet İstihbarat Şubesindeki unsurları ve cemaate bağlı savcılar desteği ve zorlaması ile yürütüldüğüne, yürütülürken hukuksuz işlemlerin yapıldığına dair ciddi emareler olduğunu iddia ediyor. Tüm bu iddialarını, delilleriyle sağlam bir zemin üzerine inşa ediyor.

Avcı kitabın başlığında iki metafor kullanıyor; bunların devlet görevlilerinin, belli bir ideoloji etrafında örgütlenmiş grupların ve genel anlamda toplumun zihniyetini tanımlayabilmek için ne kadar isabetli bir biçimde seçilmiş olduğunu kitabı okuyup bitirdiğinizde anlayacaksınız. Görünen değil, perde arkasındaki gerçekleri merak ediyorsanız Emniyet teşkilatının güvenilir ve öncü ismi Hanefi Avcı'nın dürüst ve cesur sesine kulak verin!
(Tanıtım Bülteninden)
 
Atatürk'e Zehir Olan Balayı (Aytekin Gezici)

ataturk-e-zehir-olan-balayi20130201105504.jpg


120 Sayfa
Ciltsiz
Türkçe
Ocak 2012 basım tarihi.

Kurtuluş Savaşı'nda cephede Mustafa Kemal'in dublörlüğünü yapan
Ayıcı Arif Bey'in hazin sonu...


Orhan Kemal'in babası Abdulkadir Kemali Öğütçü'nün hayli şaşırtıcı
siyaset macerası...


Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı'na sokmak isteyen İngiltere Başbakanı
Winston Churchil'in Adana'da içtiği şalgamın formulünü İsmet İnönü'den
isteyince yaşanan trajikomik bürokrasi hikayesi...


Mustafa Kemal'in, kendi heykeliyle ilk kez karşılağtığı Adana'da
yaşadıkları...


Adana balayı,
Gazi ve Latife'ye nasıl zehir oldu?


Tarihten ilginç anektodlar ve daha fazlası...
(Tanıtım Bülteninden)



 
336 sayfa
Kayda Geçsin
Yazarı: Ece Temelkuran
Everest Yayınları
Asıl kitap türü: Deneme

Arka Kapak Bilgisi

Ece Temelkuran "inatla" kayda geçsin diye tarihe not düşüyor!..

"Umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim. Umudum yok olsa bile inadım var. İnsanın, yine de, her şeye rağmen iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde, dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair bir inatçı imanım var.

Benim de, benim gibilerin de bu ülkeye dahil olduğunu söylemek, sonra yeniden söylemek için sağlam tutmaya çalıştığım bir inadım var. Biz varız. Yani biz de varız..."

Ece Temelkuran, kayıtları çok titiz tutulması gereken zamanlardan bildiriyor bu kitapta. Son iki yıllık tarihine o titizlikle bakıyor. Artık yazamaz hale getirilmenin, kaçınılmaz bir keskinleşmenin tarihine yani.

"Kayda Geçsin" çünkü; bu zamanlar, o zamanlar...


kayda-gecsin-kitap-ozeti.jpg


En iyi gazeteci ve en iyi gazeteci yazar ödülleri vardı sanırım.
Okunmasını tavsiye ettiğim bir, kitap.
Kadın; tarihe not düşmüş.
:cy(19):

 
---> Kitaplığımdan Bir Parça.

322 sayfa
Ağrı'nın Derinliği
Yazarı: Ece Temelkuran
Everest Yayınları
ben sen değil Biz olabilmenin kitabı


agrininderinligi_3295_49585.jpg


Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. `Ağrı`nın Derinliği, evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır.

Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir "biz" olabilir mi?

İçine hapsolmadığımız, dışına atılmadığımız bir "ev", bir "biz" kurulabilir mi?

Ece Temelkuran, Ermeni ve Türk milliyetçiliklerine yakından bakarken, toplumların "biz"lerini kurma aşamasında neleri, nasıl dışarıda bırakmış olabileceklerini anlatıyor.

Her kitabında "ötede duranları" yakına getirmeyi amaçlayan yazar,
bu kez de Ermeni meselesi gibi "çekinceli" bir konuyu odağına alıyor.

 
---> Kitaplığımdan Bir Parça.


160 sayfa
" Var mı anlaşılmak isteyen? "
Profesör Doktor Nevzat Tarhan
Genç Arkadaşım
Timaş Yayınları
69088691_tn70_0.jpg


Önsöz'ünde
" Bu kitabı okumakla kalmamalı, arkadaşlarına da tavsiye etmelisin. "
diyor Prof.Doktor Nevzat Tarhan,
Güzel, keyifli okunmaya değer bir gençlik psikolojisi kitabı.
Üstelik fazla uzun değil ve sizi de sıkmıyor.
" Bitsin artık, sadede gel be Hocam! " demiyorsunuz.
Tavsiyemdir..
Üsküdar Üniversitesinin standından aldığım,
doğrusu poşedimin içinden sürpriz yumurta olarak çıkan kitaptır kendisi.
İyi ki de vermişler. :cy(19):
 
---> Kitaplığımdan Bir Parça.

Bu konumu özledim, güncelleyeceğim en kısa zamanda. O kadar çok unutmak istemediğim, yeniden hatırlamak istediğim kitap var ki.
Yalnız sanıyorum ki konum yanlış yerde olmuş, liseyle pek alakadar değil. [MENTION=144601]ParadokS[/MENTION] rica etsem daha münasip bir yere taşıyabilir misin? Edebiyat gibi.
 
---> Kitaplığımdan Bir Parça.

Bu konumu özledim, güncelleyeceğim en kısa zamanda. O kadar çok unutmak istemediğim, yeniden hatırlamak istediğim kitap var ki.
Yalnız sanıyorum ki konum yanlış yerde olmuş, liseyle pek alakadar değil. [MENTION=144601]ParadokS[/MENTION] rica etsem daha münasip bir yere taşıyabilir misin? Edebiyat gibi.

Öncelikle devam etmeni sabırsızlıkla bekliyorum.
Konu gerçekten okunması ve takip edilmesi gereken bir konu.
Konuyu isteğin üzerine, Edebiyat bölümüne taşıdım. :)
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst