Kıskançlık

meridyen2

Kayıtlı Üye
Kıskançlık

Kıskançlık, insanların dünyaya olan bağlılıklarından kaynaklanan önemli bir tavır bozukluğudur. Allah Kuran'da "... Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır..." (Nisa Suresi, 128) ayetiyle insanların nefsinde böyle bir duygu olduğunu bildirmiştir. "Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur." (Şems Suresi, 9) ayetiyle de insanın kurtuluşu için nefsini bu kötülüklerden arındırması gerektiğini bildirmektedir. Aksinde ise Kuran'da, "Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 9-10) ayetleriyle açıklandığı gibi nefsindeki bu kötülükler insanı yıkıma sürükler. Kıskançlığın insanlar üzerinde meydana getirdiği tahribat ve verdiği azap, ayette bahsedilen yıkımın dünyada ne şekilde gerçekleşebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

tavir_clip_image011.jpg


Cahiliye toplumunda insanların kıskançlığa olan bakış açıları Kuran'da bildirilenlerden çok farklıdır. Bu kimseler kıskançlığın her insanda az çok olması gereken insani bir özellik olduğunu düşünürler. Hatta hiç kıskanç olmadığını söyleyen kimseleri garip karşılarlar. Kendileri ise yaşamları boyunca iç içe yaşadıkları insanların hemen hemen herşeyini kıskanırlar; zekalarını, güzelliklerini, yeteneklerini, mallarını, çocuklarını, evlerini, işlerini vb...

Kıskanç insanlar başkalarının iyiliğinden, güzelliğinden ya da başarısından zevk almak, mutlu olmak yerine bunlardan sıkıntı duyarlar. Kıskandıkları insanların nimete kavuşmaları onları mahzunlaştırır ve içten içe üzer. İçlerindeki bu hırs onları karşılarındaki insanlara zarar verme isteğine kadar götürebilir. Bu nedenledir ki Allah Kuran'da müminlerin, "hasetçinin şerrinden Allah'a sığınmalarını" bildirmektedir: De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren-kadınların şerrinden ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden. (Felak Suresi, 1-5)

Müminler ise cahiliye insanlarının övündükleri bu özelliğin aslında çirkin bir tavır olduğunu bilirler. Kıskançlığın tersine birbirlerinin güzel özellikleri ile iftihar eder, birbirlerinin iyiliği, güzelliği için Allah'a dua ederler. Zaten Kuran'ı bilen ve yaşayan bir insan için bunun aksi de düşünülemez. Ancak buna rağmen, iman ettiklerini söyledikleri halde, bu ahlakı gereği gibi hayatlarına geçirememiş kimseler de vardır. Bu kimseler cahiliye toplumlarında olduğu gibi kıskançlığı makul görmez ve açık açık bu ahlakı savunmazlar. Ancak kimi zaman nefislerinin bu yöndeki telkinlerine kapılabilirler. Kimi zaman da kendilerince meşru gördükleri bazı durumlarda bu hisleri yaşamalarının Kuran'a muhalif olmayacağını düşünerek kendilerini kandırırlar. Örneğin meşru ve Kuran'a uygun bir istek olarak, müminler arasında sevgi, dostluk, güvenilirlik gibi konularda en önde olmak isterler. Elbette mümin, Allah'ın, O'nun Resulünün ve müminlerin sevgisini, dostluğunu ve güvenini en fazlasıyla kazanmak ister. Ama kendisi gibi diğer müminlerin de bu nimetleri en fazlasıyla kazanmalarını ister. Eğer bir başkası kendisinden daha güzel bir ahlak gösterebiliyorsa, bu durumda onunla iftihar etmeli ve ona ancak gıpta gözüyle bakmalıdır. Kıskançlığın mümin ahlakında yeri yoktur. Ancak sözü geçen insanlar gıpta etme duygularını kıskançlıkla karıştırabilmektedirler.

Aslında bu insanların her biri din ahlakını yakından tanımaları dolayısıyla iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı çok açık bir şekilde ayırt edebilecek bir anlayışa sahiptirler. Kuran ayetleri ve vicdanları neyin kıskançlıktan neyin ise meşru isteklerden kaynaklandığını kendilerine göstermektedir. Buna rağmen kendi kendilerini kandırırlar. Kendilerini kandırırken kullandıkları yöntemler ise tümüyle Allah'a karşı samimiyetsizliğe dayalıdır. Bu samimiyetsizlikleri nedeniyle de mümin ahlakının huzurunu yaşamak varken, gizliden gizliye bu cahiliye ahlakının sıkıntısını yaşamak zorunda kalırlar. Kalplerinde kıskançlık hislerini yaşatan insanlar sürekli mutsuz bir dünyada yaşarlar. Kendilerinden daha iyi, daha güzel, daha yetenekli insanların varlığı, bir başkasının övülmesi veya başkasına gösterilen sevgi, her an üzüntü ve sıkıntı çekmelerine neden olur. Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerle yetinmesini, bunlara şükredip bunlarla mutlu olmasını bilmedikleri için azap çekerler.

İçten içe yaşanan bu gizli azaptan kurtulmanın tek yolu ise nefsi tüm kötülüklerden arındırmak ve herşeyi Kuran ayetleri ile değerlendirmektir. Böyle bir insan tüm güzelliklerin, malın, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu, Rabbimizin tüm bunları dünyada insanlara farklı şekillerde vererek onların ahlaklarını denediğini bilecektir. Artık bu gerçeğe göre hareket ettiği etmesi nedeniyle her güzellik kendisi için de zevk alınacak birer nimete dönüşecektir.
(alıntı harun yahya gizli azapların çözümü)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst