xCrueLx
Kayıtlı Üye
KİŞİLİK NEDİR?
UZUN YILLAR BOYU DEĞİŞMEZ OLARAK MI KALIR?
Günümüze kadar hakkında birçok fikir üretilen ve kuram oluşturulan ‘kişilik’ kavramının değişik yönleriyle birçok tanımı yapılmıştır.Bunlardan bazıları şunlardır:
● kişilik doğuştan gelen biyolojik özelliklerle,çevreden gelen sosyal etmenlerin birbiri üzerine yaptıkları etkilerin meydana getirdiği ahenkli bir bütündür.Demekki kişilik hem kalıtsal özelliklerin,hem de çevrenin bir ürünüdür.
● Kişilik,kişide yapıların,davranış biçimlerinin,düşünüş özelliklerinin,ilgi ve eğilimlerin,yetenek,kabiliyet veyönelişlerin,ruhsal durumların karakteristik bir bütünleşmesidir.
● Kişilik,bir insanı nesnel veya özel yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu,düşünce ve davranış özelliklerinin tümüdür.
Bu tanımlara göre kişilik dediğimiz şey,kişinin bütün bedensel özelliklerinin,içgüdülerinin,dürtülerinin,eğilimlerinin,kazanılmış deneyimlerinin bir bütünüdür.Deneyimden kastedilen,insanın yaşantısıdır.Bu yaşantı süresince kişiliğimizde mutlaka küçük veya büyük bazı değişiklikler olmuştur.Kişiliğimiz bir yerde durmaz,değişiklikler hayat boyu devem eder.Beden yapısının gelişmesi gibi kişilik de uzun yıllar boyu değişir.Ancak bu,sezilmesi çok zor olan,yavaş bir oluşumdur.
Kişiliğin geçirdiği değişiklikler hayat boyu devam eder ama bu değişimlerin hızı belli bir dönemden sonra oldukça düşer.Yani kişiliğin oturduğu yaştan sonra meydana gelen değişiklikler ufak tefek değişikliklerdir.
Bugünkü kişiliğimiz,çocukluğumuzdan beri karşılaştığımız herşeyin bir sonucudur.İnsanlarla ilişkilerimiz,başımızdan geçen tüm tecrübeler şimdiki kişiliğimizi yaratmakta rol almışlardır.Hiçbir zaman şu an bulunduğumuz yerde,olduğumuz gibi kalmayız.Çünkü hiçbir günümüz aynı geçmez.Farklı çevrelere,farklı ortamlara girer,farklı kişi ve durumlarla karşılaşırız.Böyle oluca birçok etki altında kalırız ve bu etkiler de kişiliğimizin değişim geçirmesine yatabilir.kişiliğimiz herşeyi tamamlanmış,değişmez birşey değildir.
İnsanlar gençlik yıllarında yeni düşüncelere ve yeni şeyler denemeye yatkındırlar,ellerinden gelen herşeyi yapmaya isteklidirler.Yaşlandıkça heyecanları ve davranışları esnekliğini kaybeder,belirli alışkanlıklar yerleşir.Buna rağmen kişilik hala değişebilirliğini korur.
İnsan büyüdükçe ufku genişler ve çevresindeki insan ve eşyalar,insanların nitelikleri,temas halinde bulunduğu herkes,ailesi,akrabaları,arkadaşları,çalışmaları,iş hayatı,karşılaştığı problemler,başından geçen olaylar onda etki bırakır.Bu durumda bazı şeylerin değişmesi gerekebilir.Değişen de kişiliğin bazı yönleridir.
İnsanın beden durumu da kişiliğin gelişmesine ve değişmesine etki yapabilir.Örneğin ergenliğe girmeden önce olumlu bir kişilik yapısı sergileyen bir çocuğun,ergenlik döneminde arkadaşlarından daha çabuk veya geç büyümesi onun gözüne batar.Bunun kendini sevimsiz yaptığını zanneder,sonuçta aşağılık duygusuna kapılır.Bu da kişilik açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Kişilik,bireyin yapısı ve deneyimleri sonucu oluşur.Kişilik bir yapısal temelin veya çekirdeğin çerçevesinde deneyimlerin kurulmasıyla gelişir.her birey kendine özgü kişilik yapısı çerçevesinde,yaşam deneyimlerini gerçekleştirir.Kazanılan deneyimler hem kişiliğin oluşmasında,hem de bazı etkenler karşısında değişmesine olanak sağlar.
Bireyin ortak ve benzersiz deneyimleri,kalıtımla edinilmiş potansiyelle etkileşimde bulunarak kişiliği şekillendirir.Deneyimlerini tüm yaşamında karşılaştığı herşeyden kazanır.Yani kişilik, onun tüm yaşantısının etkilerine dayanır
Allport,kişilk konusunda şunları söyler;kişilik,bireyle doğmaz ancak onun doğumuyla başlar.Süt çocuklarında,ilk özel uyumlarda izlenen kendiliğinden etkinlikler ve heyecansal belirtilerdeki ayrıcalıklar kalıtımsaldır.Bebekte dördüncü aydan önce olgunlaşma ve öğrenmeyle edinilen davranışlar yoktur.Altıncı aydan sonra fizik çevreye ve kişilere gösterdiği tepkilerde farklılaşmalar görülür.Yaşamın ilk evrelerinde elde edilen farklılaşmış davranışlar devam etme eğilimi gösterirler.Bundan sonra da ortama,duruma ve kişilere bağlı olarak yine farklılıklar gösterebilirler.
Bir insanın duygu,düşünce,yetenek,ilgi,tutum,davranış ve eylemleri kişiliğini oluşturan başlıca öğeler arasındadır.Kişiliğin bütünlüğü içinde her insanın öteki insanlardan farklı olmasını sağlayan kendine özgü özellikleri vardır.Kişilik değişen birşey olmasaydı,ilk insandan bu yana herkesin kişilik yapısı aynı olurdu.İnsanın kendine özgü özellikleri,kişiliğin belli öğeleriyle bağlantılıdır ve bunların dışarı yansımasıdır.Örneğin iyi ya da kötü hatırlama, çabuk duygulanma,öfkelenme,alınganlık,kolay ve çabuk düşünüp karar verme,iyi konuşma insanların birbirlerinden farklı özellikleridir.Bunların yanısıra insanın giyinişi,yürüyüşü,el ve kol hareketleri,ses tonu,beğenisi bile kişiliğin bir parçasıdır.Sonuçta tüm bu sayılanlar kesin bir değişmezlik taşımaz.
Ruhbilim açısından kişilik sorununa yaklaşanların yorumları şöyledir;Kişilik, bir insanın gelişme evrelerinde gerçekleştirdiği bağlantıların bütünüdür.Bu bütünlük içinde tutum ve davranışa yansıyan özellikler yeralır.İnsan gelişimi sırasında birçok şeyle karşılaşır.İzler,yorumlar yapar,bunun sonucu olarak da kişiliğin değişmesi ortaya çıkar.
Kişilik,eğilim ve deneyimlerin belirli evreler içinde bütünleşmesi sonucu oluşan bir süreçtir.Deneyimler insanı hiç de ummadığı çok farklı yerlere doğru çekebilir,bakış açısını,davranış tarzını değiştirebilir.Bu da insanın kişiliğine yansır.
Kişilik,bir insanın çevreye uyum sağlamak amacıyla yaptığı davranışların bütünüdür.Bu da demektir ki insan çevreye intibak etmeye çalışırken bazı değişiklikler geçirir ve bu değişiklikler kişiliği de etkiler.
Sonuçta kişilik olmuş bitmiş değil fakat devamlı oluşmakta ve değişmekte olan bir yapı olarak kabul edilir.Ancak bu oluşum ve değişimin hızlandığı ve yavaşladığı dönemler vardır.Bununla beraber kişiliğin çoğu zaman değişmeyen,uzun yıllar boyu süren yönleri de vardır.
KİŞİLİĞİN HANGİ YÖNLERİ DEĞİŞİR?
Anlatıldığı gibi kişilik insanın değişmeyen,durağan bir özelliği değildir. Değişen,insanın karakteri,mizacı,zeka ve yetenekleridir.
● Karakter:Kişiye özgü davranışların bütünü olup,insanın bedensel,duygusal ve zihinsel etkinliğine çevrenin verdiği değerdir.Bireyin karakteri,kişisel özelliklerle,içinde yaşanılan çevrenin değer yargılarından oluşur.Bu değer yargılarını benimseyip benimsememe,karakteri oluşturur.Karakterde,kişilikle,içinde yaşanılan çevrenin değer yargıları birlikte yorumlanır.
Kişide bazı davranış biçimleri,diğerlerine oranla daha belirgin olarak kendini belli eder.Bazı davranış biçimlerimiz,ilgi ve yeteneklerimiz,tutum ve yönelişlerimiz,adımızla birlikte bizi belirleyici olarak kullanılıyorsa,bunlar bizim karakteristik özelliğimiz yani karakterimizdir.Bundan da anlaşılıyor ki karakter,kişiliğin değişken bir yönüdür.Çünkü her an tutumlarımız,ilgilerimiz,yeteneklerimiz,beklentilerimiz değişebilir.Bu da davranışlarımıza yansır.Bundan da anlarız ki kişiliğimizde faklılaşmalar görülüyor.
Karakter,aile,okul,çevre içinde çocukluk çağından itibaren gelişmeye,biçimlenmeye başlar.Bu biçimlenme uzun süre devam eder.Bu biçimin öğeleri sürekli değişir ve bu da kişiliğin değişmessi için bir etkendir.
Kişiliğin değişen bir diğer yönü de mizeç yani huydur.
● Mizaç:Günlük yaşantı içinde kişiye özgü,oldukça sınırlı,belirli duygusal tepkilerinnitelik ve nicelik bakımından değişmesidir.Otonom sinir sisteminin özelliği veya iç salgı bezlerinin az ya da çok çalışması gibi soyaçekimle gelmiş olan fizyolojik özelliklerin nedenlediği psikolojik tutumlarımızdır.Çabuk kızmak,sıkılmak,neşelenmek,öfkelenmek, hareketli ya da hareketsiz olmak vs.,bireylere göre değişen mizaç özellikleridir.
İçsalgı bezleri doğrudan doğruya kana karışan ve hormon adıyla anılan bazı kimyasal maddeler salgılarlar.Bu hormonlar kan aracılığıyla tüm bedeni dolaşır,organizmanın büyüme ve gelişmesine doğrudan etkide bulunurlar.Bugün bazı bezlerin bazı şahsiyet özellikleri üzerindeki direkt etkisi bilinmektedir.Sözgelimi tiroid bezi hormonlarından biri olan tiroksin hormonunun kana gereğinden fazla salınması aşırı canlılığa,bedensel etkinliklerde bir kamçılanmaya,asabi gerilimler,aşırı duyarlılığa,duygusal ve heyecansal dengesizliklere yol açar.Bunun aksine az salgılanması ise tembelliğe, hareketsizliğe,fiziki güçsüzlüğe ve bedensel yorgunluğa neden olur.
● Zeka ve Yetenekler:Bir kişiyi tanımlamak ve kişiliğini belirtmek isterken onadeğişik açılardan bakar ve değişik yönlerini değerlendiririz.Zeka,yetenek,heyecanlılık, içedönüklük,kavgacılık,canlılık,sosyal girginlik,sosyal uyum,baskınlık bu tür özelliklerdendir.
Kişiliği tanımlamada egemen olan yön ağırlıkla sosyal yöndür.fizik yapı gibi zeka ve yetenekler karşısında da toplumun kişiye karşı belirli bir vaziyet alışı vardır.Bu görünüş ve yetenekler toplumun kişiye karşı davranışlarında tayin edici rol oynar.Kişinin, toplumun bu yönelişine karşı tepki ve davranışlarını belirler.Böylece etki ve tepki halinde, kişi-toplum ilişkileri kendi özel kuralları içinde sürer gider.
UZUN YILLAR BOYU DEĞİŞMEZ OLARAK MI KALIR?
Günümüze kadar hakkında birçok fikir üretilen ve kuram oluşturulan ‘kişilik’ kavramının değişik yönleriyle birçok tanımı yapılmıştır.Bunlardan bazıları şunlardır:
● kişilik doğuştan gelen biyolojik özelliklerle,çevreden gelen sosyal etmenlerin birbiri üzerine yaptıkları etkilerin meydana getirdiği ahenkli bir bütündür.Demekki kişilik hem kalıtsal özelliklerin,hem de çevrenin bir ürünüdür.
● Kişilik,kişide yapıların,davranış biçimlerinin,düşünüş özelliklerinin,ilgi ve eğilimlerin,yetenek,kabiliyet veyönelişlerin,ruhsal durumların karakteristik bir bütünleşmesidir.
● Kişilik,bir insanı nesnel veya özel yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu,düşünce ve davranış özelliklerinin tümüdür.
Bu tanımlara göre kişilik dediğimiz şey,kişinin bütün bedensel özelliklerinin,içgüdülerinin,dürtülerinin,eğilimlerinin,kazanılmış deneyimlerinin bir bütünüdür.Deneyimden kastedilen,insanın yaşantısıdır.Bu yaşantı süresince kişiliğimizde mutlaka küçük veya büyük bazı değişiklikler olmuştur.Kişiliğimiz bir yerde durmaz,değişiklikler hayat boyu devem eder.Beden yapısının gelişmesi gibi kişilik de uzun yıllar boyu değişir.Ancak bu,sezilmesi çok zor olan,yavaş bir oluşumdur.
Kişiliğin geçirdiği değişiklikler hayat boyu devam eder ama bu değişimlerin hızı belli bir dönemden sonra oldukça düşer.Yani kişiliğin oturduğu yaştan sonra meydana gelen değişiklikler ufak tefek değişikliklerdir.
Bugünkü kişiliğimiz,çocukluğumuzdan beri karşılaştığımız herşeyin bir sonucudur.İnsanlarla ilişkilerimiz,başımızdan geçen tüm tecrübeler şimdiki kişiliğimizi yaratmakta rol almışlardır.Hiçbir zaman şu an bulunduğumuz yerde,olduğumuz gibi kalmayız.Çünkü hiçbir günümüz aynı geçmez.Farklı çevrelere,farklı ortamlara girer,farklı kişi ve durumlarla karşılaşırız.Böyle oluca birçok etki altında kalırız ve bu etkiler de kişiliğimizin değişim geçirmesine yatabilir.kişiliğimiz herşeyi tamamlanmış,değişmez birşey değildir.
İnsanlar gençlik yıllarında yeni düşüncelere ve yeni şeyler denemeye yatkındırlar,ellerinden gelen herşeyi yapmaya isteklidirler.Yaşlandıkça heyecanları ve davranışları esnekliğini kaybeder,belirli alışkanlıklar yerleşir.Buna rağmen kişilik hala değişebilirliğini korur.
İnsan büyüdükçe ufku genişler ve çevresindeki insan ve eşyalar,insanların nitelikleri,temas halinde bulunduğu herkes,ailesi,akrabaları,arkadaşları,çalışmaları,iş hayatı,karşılaştığı problemler,başından geçen olaylar onda etki bırakır.Bu durumda bazı şeylerin değişmesi gerekebilir.Değişen de kişiliğin bazı yönleridir.
İnsanın beden durumu da kişiliğin gelişmesine ve değişmesine etki yapabilir.Örneğin ergenliğe girmeden önce olumlu bir kişilik yapısı sergileyen bir çocuğun,ergenlik döneminde arkadaşlarından daha çabuk veya geç büyümesi onun gözüne batar.Bunun kendini sevimsiz yaptığını zanneder,sonuçta aşağılık duygusuna kapılır.Bu da kişilik açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Kişilik,bireyin yapısı ve deneyimleri sonucu oluşur.Kişilik bir yapısal temelin veya çekirdeğin çerçevesinde deneyimlerin kurulmasıyla gelişir.her birey kendine özgü kişilik yapısı çerçevesinde,yaşam deneyimlerini gerçekleştirir.Kazanılan deneyimler hem kişiliğin oluşmasında,hem de bazı etkenler karşısında değişmesine olanak sağlar.
Bireyin ortak ve benzersiz deneyimleri,kalıtımla edinilmiş potansiyelle etkileşimde bulunarak kişiliği şekillendirir.Deneyimlerini tüm yaşamında karşılaştığı herşeyden kazanır.Yani kişilik, onun tüm yaşantısının etkilerine dayanır
Allport,kişilk konusunda şunları söyler;kişilik,bireyle doğmaz ancak onun doğumuyla başlar.Süt çocuklarında,ilk özel uyumlarda izlenen kendiliğinden etkinlikler ve heyecansal belirtilerdeki ayrıcalıklar kalıtımsaldır.Bebekte dördüncü aydan önce olgunlaşma ve öğrenmeyle edinilen davranışlar yoktur.Altıncı aydan sonra fizik çevreye ve kişilere gösterdiği tepkilerde farklılaşmalar görülür.Yaşamın ilk evrelerinde elde edilen farklılaşmış davranışlar devam etme eğilimi gösterirler.Bundan sonra da ortama,duruma ve kişilere bağlı olarak yine farklılıklar gösterebilirler.
Bir insanın duygu,düşünce,yetenek,ilgi,tutum,davranış ve eylemleri kişiliğini oluşturan başlıca öğeler arasındadır.Kişiliğin bütünlüğü içinde her insanın öteki insanlardan farklı olmasını sağlayan kendine özgü özellikleri vardır.Kişilik değişen birşey olmasaydı,ilk insandan bu yana herkesin kişilik yapısı aynı olurdu.İnsanın kendine özgü özellikleri,kişiliğin belli öğeleriyle bağlantılıdır ve bunların dışarı yansımasıdır.Örneğin iyi ya da kötü hatırlama, çabuk duygulanma,öfkelenme,alınganlık,kolay ve çabuk düşünüp karar verme,iyi konuşma insanların birbirlerinden farklı özellikleridir.Bunların yanısıra insanın giyinişi,yürüyüşü,el ve kol hareketleri,ses tonu,beğenisi bile kişiliğin bir parçasıdır.Sonuçta tüm bu sayılanlar kesin bir değişmezlik taşımaz.
Ruhbilim açısından kişilik sorununa yaklaşanların yorumları şöyledir;Kişilik, bir insanın gelişme evrelerinde gerçekleştirdiği bağlantıların bütünüdür.Bu bütünlük içinde tutum ve davranışa yansıyan özellikler yeralır.İnsan gelişimi sırasında birçok şeyle karşılaşır.İzler,yorumlar yapar,bunun sonucu olarak da kişiliğin değişmesi ortaya çıkar.
Kişilik,eğilim ve deneyimlerin belirli evreler içinde bütünleşmesi sonucu oluşan bir süreçtir.Deneyimler insanı hiç de ummadığı çok farklı yerlere doğru çekebilir,bakış açısını,davranış tarzını değiştirebilir.Bu da insanın kişiliğine yansır.
Kişilik,bir insanın çevreye uyum sağlamak amacıyla yaptığı davranışların bütünüdür.Bu da demektir ki insan çevreye intibak etmeye çalışırken bazı değişiklikler geçirir ve bu değişiklikler kişiliği de etkiler.
Sonuçta kişilik olmuş bitmiş değil fakat devamlı oluşmakta ve değişmekte olan bir yapı olarak kabul edilir.Ancak bu oluşum ve değişimin hızlandığı ve yavaşladığı dönemler vardır.Bununla beraber kişiliğin çoğu zaman değişmeyen,uzun yıllar boyu süren yönleri de vardır.
KİŞİLİĞİN HANGİ YÖNLERİ DEĞİŞİR?
Anlatıldığı gibi kişilik insanın değişmeyen,durağan bir özelliği değildir. Değişen,insanın karakteri,mizacı,zeka ve yetenekleridir.
● Karakter:Kişiye özgü davranışların bütünü olup,insanın bedensel,duygusal ve zihinsel etkinliğine çevrenin verdiği değerdir.Bireyin karakteri,kişisel özelliklerle,içinde yaşanılan çevrenin değer yargılarından oluşur.Bu değer yargılarını benimseyip benimsememe,karakteri oluşturur.Karakterde,kişilikle,içinde yaşanılan çevrenin değer yargıları birlikte yorumlanır.
Kişide bazı davranış biçimleri,diğerlerine oranla daha belirgin olarak kendini belli eder.Bazı davranış biçimlerimiz,ilgi ve yeteneklerimiz,tutum ve yönelişlerimiz,adımızla birlikte bizi belirleyici olarak kullanılıyorsa,bunlar bizim karakteristik özelliğimiz yani karakterimizdir.Bundan da anlaşılıyor ki karakter,kişiliğin değişken bir yönüdür.Çünkü her an tutumlarımız,ilgilerimiz,yeteneklerimiz,beklentilerimiz değişebilir.Bu da davranışlarımıza yansır.Bundan da anlarız ki kişiliğimizde faklılaşmalar görülüyor.
Karakter,aile,okul,çevre içinde çocukluk çağından itibaren gelişmeye,biçimlenmeye başlar.Bu biçimlenme uzun süre devam eder.Bu biçimin öğeleri sürekli değişir ve bu da kişiliğin değişmessi için bir etkendir.
Kişiliğin değişen bir diğer yönü de mizeç yani huydur.
● Mizaç:Günlük yaşantı içinde kişiye özgü,oldukça sınırlı,belirli duygusal tepkilerinnitelik ve nicelik bakımından değişmesidir.Otonom sinir sisteminin özelliği veya iç salgı bezlerinin az ya da çok çalışması gibi soyaçekimle gelmiş olan fizyolojik özelliklerin nedenlediği psikolojik tutumlarımızdır.Çabuk kızmak,sıkılmak,neşelenmek,öfkelenmek, hareketli ya da hareketsiz olmak vs.,bireylere göre değişen mizaç özellikleridir.
İçsalgı bezleri doğrudan doğruya kana karışan ve hormon adıyla anılan bazı kimyasal maddeler salgılarlar.Bu hormonlar kan aracılığıyla tüm bedeni dolaşır,organizmanın büyüme ve gelişmesine doğrudan etkide bulunurlar.Bugün bazı bezlerin bazı şahsiyet özellikleri üzerindeki direkt etkisi bilinmektedir.Sözgelimi tiroid bezi hormonlarından biri olan tiroksin hormonunun kana gereğinden fazla salınması aşırı canlılığa,bedensel etkinliklerde bir kamçılanmaya,asabi gerilimler,aşırı duyarlılığa,duygusal ve heyecansal dengesizliklere yol açar.Bunun aksine az salgılanması ise tembelliğe, hareketsizliğe,fiziki güçsüzlüğe ve bedensel yorgunluğa neden olur.
● Zeka ve Yetenekler:Bir kişiyi tanımlamak ve kişiliğini belirtmek isterken onadeğişik açılardan bakar ve değişik yönlerini değerlendiririz.Zeka,yetenek,heyecanlılık, içedönüklük,kavgacılık,canlılık,sosyal girginlik,sosyal uyum,baskınlık bu tür özelliklerdendir.
Kişiliği tanımlamada egemen olan yön ağırlıkla sosyal yöndür.fizik yapı gibi zeka ve yetenekler karşısında da toplumun kişiye karşı belirli bir vaziyet alışı vardır.Bu görünüş ve yetenekler toplumun kişiye karşı davranışlarında tayin edici rol oynar.Kişinin, toplumun bu yönelişine karşı tepki ve davranışlarını belirler.Böylece etki ve tepki halinde, kişi-toplum ilişkileri kendi özel kuralları içinde sürer gider.