Kırklar Meclisi Ve Miraç Olayı | Cem İbadetinin Kaynağı

Ömrüm

~Efekuş`um~
Bayan Üye
Kırklar Cemi,?. Hz.Ali-nin niteliğini anlatan bu önemli uygulamadaki cem töreni ve semahı nasıl ve nereye dayatılmaktadır.

Peygamber Muhammet Mustafa Mirac'a giderken, yolda önüne bir arslan çıktı, arslan yatmış, yolu kesmişti, o an, ''Amcamoglu Hz. Ali, şimdi burada olasaydı bu arslanın hakkından gelirdi" diye düşündü. Bu sırada bir ses duydu: yüzüğünü (hatemini) arslana ver, Peygamber yüzüğünü çıkardı arslanın ağzına verdi. Orada nişan kaldı, arslan sakinleşti.

Peygamber Sidretül münteha'ya erişti. Dost dosta kavuştu. Doksan bin kelam söylendi, otuz bini şerat, otuz bini tarikat, otuz bini ise hakikatti. Şeriat ve tarikat diğer mezheplere düştü. Hz. Ali'de ve Ehli Beytde 30 bin kelam olan hakikat kaldı. Cenab-I Hak ile 90 bin kelam konuşur. Bunun 30 bini sırrı hakikat olup Hz. Ali'de kalır. Bu sır bir çok sırra gebedir. Evrenin nasıl ne şekilde yaratılıştan tutun Peygamber'imizden sonra neler olacaklarını bilmesine kadar. "Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır" buna işarettir. 60 Bin kelamı halka anlatır. 30 Bin kelam Hz. Ali ve Ehli Beytde sır olur. Alevilik bu sırrın sadece küçük bir damlasıdır.

Miraç'ta Hz. Muhammet'e; süt, bal ve elma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, süt sevgiye elma ise dostluğa işaret eder.

Miraçtan döndükten sonra Resul hazretleri, ashab'i Suffa'nın kapısına vardı. Kırklar orada sohbet ederlerdi. O hazreti Resul, kapıya vurdu. ''Kimsin" dediler. ''Nedir istediğin?" Resul hazretleri: Peygamberim, açın kapıyı, içeri gireyim, siz erenler ile dem-i didar görelim" dedi. Içerdekiler:" bizim aramıza Peygamber sığmaz.Peygamberliğini var ümmetine eyle" dediler. Peygamber hazretleri bunu işitip hemen geri döndü. Hak Teala Hazretinden ol vakit ses geldi ki, ''Ya Muhammet, ol kapıya var..." Resul hazretleri o sesi işitip derhal geri döndü. Yine geldi, ol kapının halkasına vurup kapıyı tıklattı, içeriden ''kimsin?" dediler. Hz Resul dedi ki?, Ben Resulüm...açın kapıyı, içeri gireyim, mübarek cemalinizi göreyim" dedi. Içerdekiler: ''Bizim aramıza Resul sığmaz ve hem bize gerek değildir" dediler. Resul Aleyhisselam bu sözü işitince geri döndü, diledi ki feraget gele, kendi makamına geri sakin ola. Tanrı'dan Peygamber-in kulağına aynı ses erişti: ''Ya habibim, var yine o kapıya, o meclise dahil ol. Nere gidersin, dön geri." ''Seyyid geri döndü. Geldi o kapının halkasına el vurdu. Işaret eyledi." Yine dönüp geldiğini bildirdi, dediler ki, ''Kimsin?'' Resul dedi ki?. "Sirril kayyum, hadimül fıkarayım.:" (yoksulların hizmetçisi olduğunu söyleyen Peygamber-in o esnada "Ene biatihim, ene miskinim, ene fıkarayım" dediği de rivayet olunur...Bu, ''Yoksulum, sizlerden birisi ve sizlere uyanım" demek olur..) Kırklar dediler ki "Merhaba ! Ehlem ve Sehlen'' dediler. Yani, Hoş geldin, kadem getirdin, gelmekliğin mübarek olsun" dediler. Resul hazretleri bismillah deyip ol kapıdan içeri girdi. Evveli sağ ayağını bastı baktı gördü ki, otuz dokuz sahabe otururlar.


Tam 39 kişi vardır. Üstelik bu meclis kadın ve erkeklerden oluşmuştur. Bunların 22'si erkek 17'si kadındır. Muhammet' yer gösterilir. O'da gösterilen yere oturur. Hz. Ali'de meclistedir. Muhammet tesadüfen Ali'nin yanına oturur. Hz. Muhammet sorar. "Size kimler denir?" der. "Bize Kırklar denir" diye yanıt alır. "Ama burada 39 kişi saydım" der. "Selman-ı Pak Can Parstadır"denir. "Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz kim" diye sorar Hz. Muhammet. Gelen yanıt şöyle olur: "Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir" denir. Bunun üstüne Muhammet meclisten bunu kendilerine kanıtlamalarını söyler. O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sıyırır. İçlerinden biri "destur" diyerek bıçağın ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir damla kan akar. Onu, her can'ın kolundan birer damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir damla kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman-ı Pak'ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar, hepsinin kanaması durur. Selman-ı Pak, Parstan dönüşte bir üzüm tanesi getirir. O'nu Hz. Muhammet'e verir ve bölüştürmesini ister. Muhammet erilen kapta üzüm tanesini ezer, çıkan dem meclisteki kadın-erkek canlara dağıtılır. Kırklar üzüm suyunu içerler. Hep birlikte mest olurlar. "Ya Allah" deyip semah dönerler. Hz. Muhammet'te onlara katılır. Büyük bir coşku ile vecd halinde semah dönülürken Hz. Muhammet'in başından sarığı (imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar parçaları bellerine bağlarlar, kemerbest olurlar. Dönüşte Ümmetine anlatırken yaşadıklarını içeriye Hz. Ali girer. Peygamberin önüne ağzından çıkardığı yüzüğü koyar. Bu olaydan sonra Allah'ın aslanı denirmiştir.

Bu olayın kaynağı İmam Cafer Sadık'ın buyruğunda yazar. 7 Ulu Ozanların deyişlerinde dile gelir.

Kırklar Meydanına Vardım
Gel Beri Ey Can Dediler
İzzet İle Selam Verdiler
Gel İşte Meydan Dediler

Kırklar Bir Yerde Durdular
Otur Deyü Yer Verdiler
Önüme Sofra Serdiler
El Lokmaya Sun Dediler

Kırkların Kalbi Durudur
Gelenin Kalbi Arıdır
Gelişin Kandan Beridir
Söyle Sen Kimsin Dediler

Gir Semaa Bile Oyna
Silinsin Açılsın Ayna
Kırk Yıl Kazanda Dur Kayna
Dahi Çiğ Bu Ten Dediler

Gördüğünü Gözün İle
Söyleme Sen Sözün İle
Andan Sonra Bizim İle
Olasın Mihman Dediler

Düşme Dünya Mihnetine
Talip Ol Hak Hazretine
Ab-ı Zemzem Şerbetine
Parmağını Ban Dediler

Şah Hatayi'm Nedir Halin
Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin
Gıybetten Kese Gör Dilin
Her Kula Yeksan Dediler
 
---> Kırklar Meclisi Ve Miraç Olayı | Cem İbadetinin Kaynağı

Alevi-Bektaşi İnancındaki Mirac ve genel Özellikleri

1- Hem Mirac hem Kırklar meclisi metafizik bir olaydır. Bu bağlamda gerek Mirac ve gerekse Kırklar meclisi, zahiri alemde değil, batıni alemde gerçekleşmiştir.

2- Kırklar meclisi ve kırklar cemi2nin yapıldığı yer/dergah fizik alemde yani dünyanın her hangi bir köşesinde değildir. Manevi, metafizik bir alemdedir.

3- Mirac, Hz. Muhammed'in Allah'ın esinlemesiyle gördüğü kutsal ve kutlu bir rüyadır. Mirac, coğrafi bir yolculuk olmayıp, bedenen değil, Ruhen yapılan bir yükselmedir.

Alevi-bektai Mirac anlayışına yöneltilen sünni ve şii eleştirleri ve cevapları

ALEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR

SORU: Kırklar Meclisi'nin toplandığı dergah nerdedir? Neden Kur'anda ve hadis kitaplarında, Kırklar Meclisinden bahsedilmemektedir?

Öncelikle Mirac, metafizik bir olay olup, insanların idrak seviyeleri dışındadır, Kur'an miracı çeşitli imgelerle anlatır... bir kapalılık ve gizlilik vardır. Ancak Mirac'ın nasıl yapıldığı üzerinde durulur, ama içeriğinden bahsedilmez...

Bu bağlamda, alevi-islam anlayışında, kırklar meclisi ve cemi inancı, Kur'an ayetlerinin simgesel ifadelerinin mistik ve sezgisel yorumlarına dayanır. Alevi-bektaşi ayini cemlerindeki MİRAÇLAMA değişleri bu mistik ve sezgisel yorumların ürünüdür. kırklar dergahı Cennet-ül Me'va' da bulunur. ve burda gördüklerini mizansel eder.

ALEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR

b) Kırklar Meclisi Üyelerinin, Hz. Peygamber'e " peygamberliğini git ümmetine yap, Bizim aramıza peygamber sığmaz.." diye nasıl hitap edebilir? Burda peygamberi küçümseme yokmudur?

c) Hz. Ali ve Salman-ı Farisi gibi Peygamber'in ashabından olan bu kişilerin bulunduğu bu mecliste peygambere nasıl böyle seslenilebilir? Onlarda zaten Peygamber'in Ümmeti değil mi?

Öncelikle, Hz. Muhammed Kırklar Meclisinde, "MÜRŞİT" Makamındadır. Mürşit makamındaki bir kişi nasıl küçümsenmiş olabilir?

Burada Hz. Muhammed'e yönelik ilahi bir sınav ve eğitim vardır. Bu sınavı yapan Allah'tır. Kırklar Meclisi bu sınavda bir vesiledir. Hz. Muhammed peygamber de olsa bir " kul" yani insandır. Alçak gönüllü olmalıdır. Öfkelenmemelidir.. Nitekim peygamber'in verdiği cevap, ve içeri kabul edilişi sınavı geçtiğini gösterir... ( Hatırlanacağı gibi El- keyf Suresinde Hz. Musa'da Hz. Hızır ile sınanmıştı...)

Unutmayalım ki.. Kur'an da Fussilet Suresi 6. ayette, Peygamber'inde bir insan olduğu, kendisine vahiy gelmesinden başka diğer insanlardan bir farkının olmadığı vurgulanmaktadır.

Yine, Hz. Muhammed'in tebliğ görevini yerine getirirken, zaman zaman öfkelendiği anlar. ve Allah tarafından, uyarıldığı anlarda olmuştur.. Örneğin, Abese Suresi ilk On ayet bunu anlatır.

"...Yanına kör bir adam geldi diye, yüzünü ekşittin ve öteye döndün, Sen nerden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek, Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak, Kendisini her türlü gereksinimin üstünde gören kişiye gelince,... Ki sen ona yöneliyorsun; Sana ne onun arınmasından! O, koşarak sana gelen var ya; O'dur içine ürperdi düşen. Oysa sen onunla ilgilenmiyorsun!".. Abese Suresi1-10"

ALEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR


d) Hz. Muhammed, Kırklar Meclisi üyelerine; "Size kimler derler?" diye nasıl sorar? Peygamber oradaki insanları nasıl tanımaz? onlar zaten Hz. Muhammed'in ümmetinden olan kişiler değil mi?

Alevi-bektaşi teolojisinde, Kırklar Meclisi, Kırk ulu kişiden oluşur. Bu ulu kırk kişi arasında, Hz. Muhammed'in döneminde yaşayan, O'nun sahabelerinden olanlar olduğu gibi, Çok daha sonra dünyaya gelip insanlığı aydınlatan gaib erenlerinin (evvel-ahir erenleri) ruhaniyetleride bulunur. Sözgeli mi Hünkar Hacı Bektaş-ı veli, Gözcü Karacaahmet Sultan ve ismini, ünvanını bilmediğimiz nice gaib erenleri..

Unutmayalım ki Kırklar meclisi, Hz. Muhammed'in gördüğü kutlu bir rüyadır. Peygamber kendisine gösterilen Allah'ın Ayetlerinden gösterilenlere vakıf olmuştur. Burada peygambere kendi ashabı ve ashabından olmayan, yani kendisinden yüzyıllarca sonra dünyaya gelecek olan erenleride görmüştür.. Tıbkı kendisinden yüzlerce yıl önce gelen cümle peygamberleri gördüğü gibi..

Peygamber'in "SİZE KİMLER DERLER?" sorusunu bu çerçevede anlamak gerekir. Ayrıca Peygamber'in sorusu tek tek bireylere değil, Kırklar Ceminin tümünedir..

Hz. Muhammed'in Mirac'ta Hz. Ali'yi arslan olarak görmesi, gibi metafizik olaylara dair işarettir.


Şah Hatayi Değişlerinde Kırklar İnancı




Kırklar Meydanına Vardım
Gel Beri Ey Can Dediler
İzzet İle Selam Verdiler
Gel İşte Meydan Dediler

Kırklar Bir Yerde Durdular
Otur Deyü Yer Verdiler
Önüme Sofra Serdiler
El Lokmaya Sun Dediler

Kırkların Kalbi Durudur
Gelenin Kalbi Arıdır
Gelişin Kandan Beridir
Söyle Sen Kimsin Dediler

Gir Semaa Bile Oyna
Silinsin Açılsın Ayna
Kırk Yıl Kazanda Dur Kayna
Dahi Çiğ Bu Ten Dediler

Gördüğünü Gözün İle
Söyleme Sen Sözün İle
Andan Sonra Bizim İle
Olasın Mihman Dediler

Düşme Dünya Mihnetine
Talip Ol Hak Hazretine
Ab-ı Zemzem Şerbetine
Parmağını Ban Dediler

Şah Hatayi'm Nedir Halin
Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin
Gıybetten Kese Gör Dilin
Her Kula Yeksan Dediler
Hünkar Hacı Bektaş Veli;

“ Semah, ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Haşa ki, semahımz oyun değildir. Tanrısal bir sırdır. Mecazi değildir.” ...

Semahın kaynağı tıpkı Cem gibi Kırklar Meclisidir. Aleviler ilk semahın Kırklar Meclisinde dönüldüğüne inanır.

Hz. Muhammed, Miraç dönüşü (621 yılı) Kırklar Meclisine uğrar. Selman Farisi, Hz. Muhammed’ e bir üzüm tanesi getirir ve

“ Ey yoksulların hizmetçisi ! Bu üzüm tanesini bize paylaştır.” Der. Cebrail bir çanak getirir ve Hz. Muhammed, onun içinde üzüm tanesini ezip şerbet yapar.

Bu şerbet orada bulunan Kırk ulu
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst