Önceki bölüm için, tıklayınız.
Bölüm için önerdiğim parça;
*bu kez belirli bir kısmı için önerdim bölümün,
yani hemen değilde okurken belirttiğim yerde de açsanız olur*;
Bölüm için önerdiğim parça;
*bu kez belirli bir kısmı için önerdim bölümün,
yani hemen değilde okurken belirttiğim yerde de açsanız olur*;
Işığı yanan oda.
" Mira.. kızım beni yanlış anlıyorsun. Bana anlatmak istemediğini biliyorum, ama son zamanlarda sürekli üzgünsün ve.. birilerine içini dökmenin seni de iyi hissettireceğini düşünüyorum. " Ve o yağmurda ıslanmış yavru köpek bakışı. Meyve suyu kutusunu eline alıp pipetini taktıktan sonra solgun suratını annesine çevirdi genç kız. " Lütfen, sadece benim için. Beni kırma. Bir-iki hafta denersin, olmazsa bırakırsın. "
" Sadece bir hafta?"
" Tamam. Randevuyu en kısa zamanda ayarlarım. "
Randevu.. bir psikologla. Kulağa deli olduğunu kanıtlamış gibi görünüyordu. O deli değildi ki. Sadece terk edilmişti ve biten son ilişkilerinin hepsinden yara alarak çıkmış olması yüreğini acıtıyordu. Tüm sorun buydu. Ama biraz içini dökme, birilerine bir şeyleri anlatma, anlaşılma fikrinin de kulağa itici geldiğini söylemezdi. Gene de çekiniyordu. İnsanlara güvenemeyeceğini düşünüyordu. Tugay'da hayatına çok iyi bir imaj çizerek girmişti, ama sonu yine hüsrandı görüldüğü üzere.
Pazar gününü biraz yürüyüp etrafı tanımaya çalışarak geçirmeye karar verdi genç kız. Evden çıkarken adımlarının onu nereye götüreceğini bilmiyordu. Tek umduğu, evin yakınlarında fazla uğranılmayan bir park ya da kafe bulabilmekti. Telefonunu üstüne yapışan kotun bulunduğu cepten zar zor çıkarttı ve elinde tuttuğu siyah uzun kablolu kulaklığını takıp, rutin sabah yürüyüşleri için hazırlamış olduğu, içinde en sevdiği şarkıları bulunduran playlistini açtı. Yürüyüşün yanında iyi gideceğini bildiği bir şey varsa onlar, vişneli meyve suyu ve müzikti. ( Bölüm şarkısını burada açmanızı öneririm. )
*
" Tanrım.. " diyebildi karşısındaki odanın ışıkları yanıp onyedi yaşlarında olduğunu tahmin edebildiği bir kız odadan içeriye girdiğinde. Uzun sarı saçları ve giydiği siyah elbiseyle daha şimdiden gözlerinin ona çevrilmesine sebep olmuştu. Odaya yayılan ışığın altında pencereden baktığı an onu görmüştü gözleri. Ona bakmasa, onu görmese de anlam dolu ve yaş dolu gözleriyle etkilemişti şimdiden genç adamı.. Ağlıyor muydu o? Neden ağlıyordu ki? Ve Tanrı aşkına kimdi bu kız?
O sırada dün eve gelirken kapısını çalan orta yaşlı kadını anımsadı. Yeni komşularıyla tanışan, yeni komşu.. Lise çağlarında bir kızı olduğundan bahsetmişti. Onun.. kızıydı büyük ihtimalle. Eğer bu güzel yüzü daha önce görmüş olsaydı kesinlikle hatırlardı. Kendini bir sebepten dolayı çok fazla sıkıyor gibi görünüyordu genç kız. Elleri fermuarına gittiği zaman kızın soyunacağını anlayıp gözlerini zorlanarak başka yöne çevirmişti. Kimsenin özeline girmek istemiyordu.
Aslında bu hiç karakteri değildi.
O herkesin özeline girerdi.
Kesinlikle çapkındı ve böyle olmasıyla da ünlüydü aslında.
Ama bakamamıştı. Bilmediği bir sebepten dolayı, karşısında kırgınlığıyla odanın içinde savrulan bu kıza mahçup hissetmek istemiyordu. Aslında mahçup hissettiği hiçbir şey olmamıştı şimdiye dek ama.. duyguları bir anda sağ duyuya dönüşüp, ağlayan bir kızın vücudunu izlemesini reddetmişti şiddetle. Birkaç dakika sonra giyinmiş olduğunu varsayarak bakışlarını tekrar ışığı yanan odaya çevirdi genç adam. Ne şans ki, genç kız üstünü değiştirmiş saçlarını fazla uğraşmayarak topluyordu şimdi. Kırmızı lastik tokasını dudaklarının arasında tutup elleriyle saçlarına şekil verirken nefesini tuttu.
Kesinlikle büyülenmişti ama, neden? Neden yüreği hoplamıştı? Onda bu kadar etkilendiği şey neydi bilmiyordu.. Daha önce hiç böyle hissetmemiş olduğu içinde, anlayamıyordu heyecanını.
Saçlarını topladıktan sonra ağlayışlarını, yatağına geçip göremediği bir yerden aldığı kutuyu izledi Ege. Kutuyu ters çevirip içindekileri boşaltmış, fotoğraf ya da kâğıt gibi görünen şeylere bakıp tekrar ve tekrar ağlamaya başlamıştı. Neden bu kadar ağlıyordu ki? Onu bu kadar üzen, yüreğini yakan şey neydi? Daha adını bile bilmeden onun hakkında her şeyi merak etmeye başlamıştı.. Ellerini saçlarının arasından geçirip nefes alış verişerini düzene sokmayı denedi. Olmuyordu, ama fazla da umursadığı söylenemezdi bu durumu. Gözleri bir anlık odanın duvarlarında gezindi görebildiği kadarıyla. Aslında görebildiği tek şey, yatağıydı genç kızın.
Oda öyle bir dizayna kurban gitmişti ki, yatağın konumu penceresinden onu görebileceği bir yere denk gelmişti. Yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi bir süreliğine, ama bu gülümseme genç kızın ağlayarak uyuyakalmasını görmesiyle son bulmuştu.
Bilmediği bir sebepten dolayı genç adamın kalbi de acımıştı bu duruma. Bunu öğrencisi yaşındaki bir kızın ağlamasının hoşuna gitmediğine yorsa da, derinlerde biliyordu ki bu gece hissettiği şeyleri bir daha asla unutamayacaktı..