Önceki bölüm için, tıklayınız.
Bölüm için tavsiye edilen parça;
Ben iyiyim, anne.
Bölüm için tavsiye edilen parça;
Ben iyiyim, anne.
Arabasından inerken adımlarımı mümkün olduğunca yavaş atmaya çalışıyordum. Kapıyı kapatıp yanıma geldi ve son kez teselli verircesine elini omzuma koydu. Öyle sıcacıktı ki.. içimi ısıtabiliyordu hâlâ.
Ama gözlerine baktığım zaman eski samimiyetini, sevgisini göremiyordum.. " Nasıl oldu da benden sıkıldın? " dedim daha fazla içimde tutamayarak. Sormak istediğim soruyu nihayet sorabilmiştim. O'ysa, bu sanki hiç umurunda değilmiş gibi, sorumu duymamış gibi cevap verdi.
" Hadi, eve git artık. "
Adımlarım beni kapıya kadar güç bela taşıdıktan sonra, son kez dönüp arkama bakmaya cesaret edebilmiştim. Yoktu.. gitmişti. Ve ben, hıçkırıklarım yüzünden arabasının gittiğini fark edememiştim bile.. Onu bir daha asla göremeyeceğimin acısı yüreğimi dağlarken, son kez gökyüzündeki dolunaya bakıp iç çektim ve Tanrı'dan birazcık şefkat diledim.
Sadece, biraz şefkat..
" Mira. Hiç gelmeseydin kızım. Saat gece yarısı old- Mira.. Ağlıyor musun? "
Tanrıyla kısa sohbetinin ardından ancak kendini içeriye atabilmişti genç kız. Bedeni ayrılığın izleriyle sızlarken, hol'ü aydınlatacak ve ışığını salona da yansıtabilecek lambaya ancak uzanıp yakmıştı ki, annesinin önce sinirlenen sonra da Anne Şefkatine dönen sesini duymuştu. Öyle ki, eğer annesi söylemeseydi, bittiğini sandığı gözyaşlarının farkına bile varamayacaktı.
" Ben iyiyim, anne. " dedi daha çok kendini inandırmak istercesine.
Her ayrılıkta daha fazla yara almış olması onu duygusal yapmıştı. Güzel olmaktan çok uzak olduğunu biliyordu ama iki yıllık bir ilişkinin 'sıkıldım' gibi bir sebeple bitmesini de bir türlü anlayamıyordu. Evet, ondan duyduğu ve canını deli gibi yakan sebep buydu. Gözlerinin içine bile bakmamıştı bunları söylerken. Her zamanki gibi partisinde içkisini yudumlarken söylemişti. Mira, ben sıkıldım. Ayrılmak istiyorum. Her şeyin basitçe bitmesi kalbini kırmıştı genç kızın.
" Kızım.. iyi misin gerçekten? " dediğini duydu odasına girerken. Kapının kapanmasıyla bir olmuştu anahtar deliğinde hazır duran anahtarı çevirip kapısını kilitlemesi. Odasının ışığını açtığında gözlerinin yandığını hissetti Mira. Ağlamaktan yorgun düşmüş gözleri hol'e göre daha güçlü yanan odasının ışığına itiraz ediyordu. Birkaç dakika sonra ışığa alıştıktan sonra odasının perdelerini çekip penceresini açtı içeriye biraz olsun hava girmesi umuduyla.
Henüz bu eve yeni taşınmışlardı ama her şeyi hazırdı. Dün gelmiş olmalarına rağmen tanımadığı komşuların yardımıyla hızla hallolmuştu evin temizliği ve annesine yardım edip eşyaların yerlerini ayarladıktan sonra, onunla buluşmak için izin alıp büyük bir sevinç dalgasıyla çıkıp gitmişti evden. Tugay onu her zaman verdiği partilerden birine davet etmişti ve bu ev onlara uzak olmasına rağmen gelip Mira'yı almıştı.
Bunu önemli bulmuştu Mira. Birinin onun için uzun yollar katetmesini değerli olduğunun bir göstergesi olarak kabul etmişti.
Ama daha partinin yarısında terk edilmişti genç kız.
Perdeleri umursamadan nasılsa gece yarısı, herkes uyuyordur düşüncesiyle üstünden çıkarıp attı elbisesini ve kısa pembe şortuyla siyah kazağını üzerine geçirdi. Kazağının kolları uzundu.. tam istediği, tam ihtiyaç duyduğu gibiydi. Saçını dağınık bir topuz yaptıktan sonra bir süre kendine baktı boy aynasında.
Berbat görünüyordu.
Dağılmıştı.
Yıkılmıştı.
Adeta bir enkaz gibi duruyordu aynanın karşısında.
Yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladı Mira. Sesinin bu kadar fazla çıkmasının annesini rahatsız etmesinden korkarak, hıçkırıklarını bastırmaya, yaşlarını içine akıtmaya çalıştı. Yatağının üstüne çıktı ve bağdaş kurarak komidinin üstünden aldığı kutudan çıkardığı resimlere baktı.
Bir ay öncesine ait olan resimler, sanki yüz yıl öncesine ait gibi duruyorlardı. Öyle yabancı, öyle unutulmuş görünüyordu fotoğraflardaki gülüşler.
Tam onbeş fotoğraf vardı ve onbeşinde de Mira Tugay'a ya sarılmış ya da kollarının altında sırıtıyordu.
Bu kez gözyaşlarını son kez siliyor olduğunu umarak kazağının kollarını çekip parmak uçlarıyla sildi yanağını. Kendini yatağa bıraktığı an uyuyakalmıştı. Yorgun ve güçsüz bedeni kendini sonsuz boşluğa teslim etmiş, mutlu olabileceğini düşündüğü tek yere rüyalar alemine dalmıştı.. Odaya adımını attığından beri onu izleyen bir çift şaşkın gözün farkında bile değildi..
Ama gözlerine baktığım zaman eski samimiyetini, sevgisini göremiyordum.. " Nasıl oldu da benden sıkıldın? " dedim daha fazla içimde tutamayarak. Sormak istediğim soruyu nihayet sorabilmiştim. O'ysa, bu sanki hiç umurunda değilmiş gibi, sorumu duymamış gibi cevap verdi.
" Hadi, eve git artık. "
Adımlarım beni kapıya kadar güç bela taşıdıktan sonra, son kez dönüp arkama bakmaya cesaret edebilmiştim. Yoktu.. gitmişti. Ve ben, hıçkırıklarım yüzünden arabasının gittiğini fark edememiştim bile.. Onu bir daha asla göremeyeceğimin acısı yüreğimi dağlarken, son kez gökyüzündeki dolunaya bakıp iç çektim ve Tanrı'dan birazcık şefkat diledim.
Sadece, biraz şefkat..
**
" Mira. Hiç gelmeseydin kızım. Saat gece yarısı old- Mira.. Ağlıyor musun? "
Tanrıyla kısa sohbetinin ardından ancak kendini içeriye atabilmişti genç kız. Bedeni ayrılığın izleriyle sızlarken, hol'ü aydınlatacak ve ışığını salona da yansıtabilecek lambaya ancak uzanıp yakmıştı ki, annesinin önce sinirlenen sonra da Anne Şefkatine dönen sesini duymuştu. Öyle ki, eğer annesi söylemeseydi, bittiğini sandığı gözyaşlarının farkına bile varamayacaktı.
" Ben iyiyim, anne. " dedi daha çok kendini inandırmak istercesine.
Her ayrılıkta daha fazla yara almış olması onu duygusal yapmıştı. Güzel olmaktan çok uzak olduğunu biliyordu ama iki yıllık bir ilişkinin 'sıkıldım' gibi bir sebeple bitmesini de bir türlü anlayamıyordu. Evet, ondan duyduğu ve canını deli gibi yakan sebep buydu. Gözlerinin içine bile bakmamıştı bunları söylerken. Her zamanki gibi partisinde içkisini yudumlarken söylemişti. Mira, ben sıkıldım. Ayrılmak istiyorum. Her şeyin basitçe bitmesi kalbini kırmıştı genç kızın.
" Kızım.. iyi misin gerçekten? " dediğini duydu odasına girerken. Kapının kapanmasıyla bir olmuştu anahtar deliğinde hazır duran anahtarı çevirip kapısını kilitlemesi. Odasının ışığını açtığında gözlerinin yandığını hissetti Mira. Ağlamaktan yorgun düşmüş gözleri hol'e göre daha güçlü yanan odasının ışığına itiraz ediyordu. Birkaç dakika sonra ışığa alıştıktan sonra odasının perdelerini çekip penceresini açtı içeriye biraz olsun hava girmesi umuduyla.
Henüz bu eve yeni taşınmışlardı ama her şeyi hazırdı. Dün gelmiş olmalarına rağmen tanımadığı komşuların yardımıyla hızla hallolmuştu evin temizliği ve annesine yardım edip eşyaların yerlerini ayarladıktan sonra, onunla buluşmak için izin alıp büyük bir sevinç dalgasıyla çıkıp gitmişti evden. Tugay onu her zaman verdiği partilerden birine davet etmişti ve bu ev onlara uzak olmasına rağmen gelip Mira'yı almıştı.
Bunu önemli bulmuştu Mira. Birinin onun için uzun yollar katetmesini değerli olduğunun bir göstergesi olarak kabul etmişti.
Ama daha partinin yarısında terk edilmişti genç kız.
Perdeleri umursamadan nasılsa gece yarısı, herkes uyuyordur düşüncesiyle üstünden çıkarıp attı elbisesini ve kısa pembe şortuyla siyah kazağını üzerine geçirdi. Kazağının kolları uzundu.. tam istediği, tam ihtiyaç duyduğu gibiydi. Saçını dağınık bir topuz yaptıktan sonra bir süre kendine baktı boy aynasında.
Berbat görünüyordu.
Dağılmıştı.
Yıkılmıştı.
Adeta bir enkaz gibi duruyordu aynanın karşısında.
Yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladı Mira. Sesinin bu kadar fazla çıkmasının annesini rahatsız etmesinden korkarak, hıçkırıklarını bastırmaya, yaşlarını içine akıtmaya çalıştı. Yatağının üstüne çıktı ve bağdaş kurarak komidinin üstünden aldığı kutudan çıkardığı resimlere baktı.
Bir ay öncesine ait olan resimler, sanki yüz yıl öncesine ait gibi duruyorlardı. Öyle yabancı, öyle unutulmuş görünüyordu fotoğraflardaki gülüşler.
Tam onbeş fotoğraf vardı ve onbeşinde de Mira Tugay'a ya sarılmış ya da kollarının altında sırıtıyordu.
Bu kez gözyaşlarını son kez siliyor olduğunu umarak kazağının kollarını çekip parmak uçlarıyla sildi yanağını. Kendini yatağa bıraktığı an uyuyakalmıştı. Yorgun ve güçsüz bedeni kendini sonsuz boşluğa teslim etmiş, mutlu olabileceğini düşündüğü tek yere rüyalar alemine dalmıştı.. Odaya adımını attığından beri onu izleyen bir çift şaşkın gözün farkında bile değildi..