ashli
Bayan Üye
...Kır Papatyası ile Bülbül...
Bir bahçenin hemen yanı başında bir kır papatyası yeşermiş. Sarı, güneş gibi bir göbeğin etrafında beyaz yaprakları varmış. Kır papatyası herkesi çok severmiş. Bahçede yetişen gülün, lalenin, şakayıkların güzelliğini kıskanmazmış. Onların güzelliğine hayranlıkla bakarmış. Böbürlenmelerine aldırmazmış. Tüm çiçekleri çok severmiş. Kır papatyası her sabah yaşama sevinci içinde uyanırmış. Sevinçle etrafına bakarmış. Temiz havayı koklarmış. Kuşların cıvıltısını dinlermiş. Dalına konan böceklerle konuşurmuş. Kuşlara el sallarmış. Çayırlara, otlara sevgi ile bakarmış. Onlara karşı güzel çiçekleri var diye böbürlenmezmiş.
Her sabah havanın güzelliğine hayran kalırmış. Yaşamın çok güzel şey olduğunu düşünür sevinirmiş. İçindeki yaşama sevincini dile getiren bülbülün güzel şarkılarını dinlermiş. Dinlerken kendinden geçermiş. Bülbülün ötüşünü çok severmiş. Bülbül de papatyanın kendisini dinlediğinin farkındaymış. 0 da gelip papatyanın yanında şarkılarını söylermiş. Gül, şakayık, lale; bülbülün papatyanın yanında durmasını kıskanırmış. Aralarında papatyayı küçümseyen konuşmalar yaparlarmış. Papatya onlara aldırmazmış. Yine de onları çok severmiş.
Bir gün bahçıvan elinde makasla bahçeye gelmiş. Güzel gülleri, laleleri ve şakayıkları dallarından koparıp gitmiş. Hepsinin boynu bükülmüş. Papatya bunlara çok üzülmüş. Birazdan solup gidecekler diye gözyaşı dökmüş.
Papatya bir süre bülbülü görememiş. Bir gün evin penceresin den sesini duymuş. İyice bakmış o yana. Kafesteki bülbülü görmüş. Kafese hapsedilen bülbül durmadan sıkıntılarını şarkılara döküyormuş. Papatya bülbülün durumuna da üzülmüş. Ama elinden üzülmekten de başka bir şey gelmiyormuş.
Bir gün binleri ellerinde bir çapa ile gelmişler. Papatyanın da üstünde bulunduğu toprağı çapa ile kaldırıp taşımışlar. Bülbülün bulunduğu kafese koymuşlar.
Papatya da artık bir kafesteymiş. Güzel kırları, güneşi, mas- mavi gökyüzünü kafesin gerisinden görüyormuş. Tek avuntusu dostu bülbül ile aynı yerde olmakmış. Bülbül bütün zamanını sıkıntılarını dile getiren şarkılar söyleyerek geçiriyormuş. Kanatları varmış ama işe yaramıyormuş. Kırlara açılamıyormuş. Onu kafese koyan çocuklar ona suyu ve yemini düzenli vermiyormuş. Aç ve susuz geçiyormuş günleri. Bülbül susuz ve aç kalmış günlerce. Ar tık güzel sesi ile ötemiyormuş. Papatya ise bülbüle bakıp üzülüyormuş.
Bir sabah bülbül kafesinde ölmüş. Papatya çok üzülmüş. Üzün tüsünden kendisine bakamaz olmuş. Bülbüle bakıp ağlıyormuş. Onun kırları ve yaşama sevincini anlatan şarkılarını çok özlüyormuş.
Ölümünden bir gün sonra kafesi temizlemişler.Bülbülü bahçenin bir yerine gömmüşler.Ona küçük bir mezar yapmışlar.
Bülbül öldükten sonra çocuklar kafesle ilgilenmemişler. Papatyanın suya ihtiyacı varmış. Çocuklar kafesteki toprağa su dökmez olmuşlar. Papatya kırları ve güzel havayı daha çok özlüyormuş. Hele bülbülün yaşama sevincini anlatan şarkılarını...
Susuz kalan papatya solmaya başlamış. Güzelim yaprakları dökülmüş. Kuruyup gitmiş.