Pilonidal sinüs nedir?
Halk arasında kıl dönmesi adı verilen bu hastalık toplumumuzda yaygın olarak görülmektedir. Pilonidal kelimesi Latince kıl anlamına gelen pilos ile yuva anlamına gelen nidus kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Pilonidal sinüs kalçaların kuyruk sokumunda birleştiği yerde meydana gelen, esas itibariyle cilt ve cilt altını tutan, akut ataklarla devam uzun süreli enfeksiyon hastalığıdır. Normalde kuyruk sokumunda orta hatta ve yaklaşık makatın 5 cm üstünde bir veya bir kaç ağzı bulunan sinüs (delik) ler ile karakteristiktir. Bu hastalığın özelliği her iltihabi ataktan sonra giderek daha geniş bir alanı tutması ve daha derin dokulara doğru yayılmasıdır. Bu da zaman geçtikte cerrahi tedaviyi zorlaştırmakta ve ameliyattan alınacak başarıyı düşürmektedir.
Bu hastalığın sebebi nedir?
Daha önceleri pilonidal sinüs hastalığının doğuştan var olan bir hastalık olduğu sanılıyordu. Günümüzde artık sonradan olan bir hastalık olduğu kabul edilmektedir. Kuyruk sokumundaki kılların deri altına gömülmesi ve bunların meydana getirdiği reaksiyon, kıl kökü iltihapları ve bunun yaygınlaşması sorumlu tutulmaktadır. Bu bilgiyi destekleyen en önemli bulgu ameliyatta pilonidal sinüslü bölgelerden pek çok miktarda kıl yumaklarının çıkartılmasıdır. Daha çok erkeklerde (kadınlara oranla 3 misli daha sık), 20-30 yaş civarında, kıllı ve uzun süre oturarak iş yapanlarda sık görülmektedir. Şişmanlık ve kötü hijyen şartları da kolaylaştırıcı sebepler arasında sayılmaktadır.
Riski arttıran sebepler nelerdir?
Sakrokoksigeal bölge cildinin kaba porlu olması
Kıl ve sekresyon yoğunluğu
Derin intergluteal oluk
Kılı içeriye iten dış kuvvetler ve bası (uzun süre oturma vs)
Bölgenin terlemesiyle ıslaklık ve tahriş
Kıl foliküllerinin iltihabı
Şişmanlık
Bu hastalığın belirtileri nelerdir?
Belirtiler hastalığın süresine ve iltihabi olayın ciddiyetine göre değişir. Hastalığın erken dönemlerinde kuyruk sokumunda küçük tek bir delikten hafif ve az miktarda iltihabi akıntı vardır. Akut ataklar esnasında ise kuyruk sokumunda şiddetli ağrı, kızarıklık ve şişlik vardır. Kuyruk sokumunda sertlik hissi, pis kokulu akıntı veya iç çamaşırda kanlı lekeler görülebilir. Uygun şekilde ve zamanında tedavi edilmeyen hastalarda tekrar eden ataklar sonucunda bölgedeki fistül (delik sayısı) artar ve genişler. Hastalık cilt altında yeni yollar yaparak ilerler ve çok geniş bir sahayı tutar. Hastaların bazılarında ise ateş, titreme, terleme, bulantı, kusma gibi tüm vücudun etkilendiğini gösteren ciddi enfeksiyon bulguları görülebilir.
Uygun tedavinin gayeleri nelerdir?
-Hızlı iyileşme sağlanacak
-Hastanede kalma süresi kısa olacak
-İşe dönme erken olacak
-Nüks en az olacak
Pilonidal sinüsün tedavisi nedir?
Bu hastalığın kesin tedavisi cerrahidir. Ancak hasta hangi dönemde gelmişse tedavi ona göre düzenlenir. Öncelikle kötü hijyen şartları hastalığı kolaylaştırdığı için bölgenin temiz ve kuru tutulması son derece önemlidir.
Örneğin hasta akut apse birikimi ile gelirse bu dönemde önce apsenin uygun ve etkili bir şekilde boşaltılması gerekir. Bu dönemde hastaya etkili antibiyotikler ve ağrı kesici verilir. Cerrah kontrolünde olan hasta daha sonra uygun zamanda hastalığı tedavi edici ameliyata alınır.
Kronik hale gelmiş vakalarda cerrahi tedavi kaçınılmazdır. Burada hasalığın ilerleme derecesi uygulanacak cerrahi tekniği belirler. Hastalığın erken dönemlerinde daha basit işlemlerle hastalık düzeltilebilir. Ancak uzun süreden beri devam eden, pek çok ağızla dışarıya açılan veya daha önce ameliyat olmuş ve nüks eden vakalarda çok daha ciddi ve komplike ameliyatlar gerekmektedir. Bu nedenle hastaların erken dönemde bir genel cerraha baş vurmaları tavsiye edilir.
"Flep" Yöntemi: Kıl dönmesi ameliyatlarında uygulanan klâsik yöntemlerde iyileşme geç olabilir veya nüks sorunu ile karşılaşılabilir. Ancak son yıllarda özellikle komplike vakalarda (uzun zamandır süre gelen ve birden fazla ağzı olan vakalarda) "Flep" yöntemleri kullanılmaktadır. Flep kaydırma yöntemleri daha teknik, tecrübe ve deneyim gerektiren ameliyatlardır ancak hastalığın tekrarlama riski daha düşüktür. Hastalıklı bölgenin çıkarılması ve yaranın, kalçadan bir parça döndürülerek kapanması ile gerçekleşen bu yöntemle, yüksek başarı sağlanmaktadır.
Ameliyattan sonra nelere dikkat edilmelidir?
Ameliyat sonrası dönemdeki takipte en önemli husus hastalığın yeniden nüks etmesidir. Bu nedenle ilk ameliyatın tecrübeli bir cerrahi ekip tarafından yapılması önemlidir. Ayrıca ameliyat bölgenin temiz tutulması, terli bırakılmaması ve kıl dökücü kremler kullanılarak bölgenin kıldan arındırılması da önemlidir. Kıl kontrolünde anüsten başlayarak kuyruk sokumuna kadar olan bölgede kadar 5 cm. eninde bir alan kıllardan arındırılmalı ve bu 10 günde bir tekrarlanmalıdır.
Eğer bu hastalık günümüzde geniş kabul gördüğü gibi edinsel bir hastalık ise, kötü hijyen, aşırı kıl, mekanik travmalar gibi altta yatan sebeplerin iyi değerlendirilmesi gerekir. Bu açıdan bakıldığında yani olayın kronik bir yabancı cisim lezyonu olduğu açısından bakıldığında belki de komplike olmayan cerrahi müdahaleler daha uygun görülebilir.
Aklımızda neler kaldı?
Pilonidal sinüs, bir cerraha zamanında başvurulduğunda ve uygun tedavi yapıldığında tam iyileşmenin sağlandığı ve yüz güldürücü neticelerin alındığı bir hastalıktır.
Zamanında bir cerraha görünmeme, veya arka arkaya nüksler sonrasında ise hayalinize bile gelmeyecek kadar ciddi boyutlara ulaşabilir. Genel cerrahi ile plastik cerrahların birlikte bir dizi ameliyata girmesini gerektirecek hale gelebilir. Bu durumda neticenin ne olacağını da önceden kestirmek mümkün değildir.
O halde kuyruk sokumu bölgesinde ağrılı bir şişlik, kızarıklık, iltihabi bir akıntı tespit ederseniz lütfen bir genel cerrahi uzmanına başvurunuz.
Dr.Erdoğan S*****