Kendini tanımanın , kendini bilmenin hakikati

AySe^^

Bayan Üye
KENDİNİ TANIMANIN / KENDİNİ BİLMENİN HAKİKATİ;
"VARLIĞINI YENİDEN VAR EDEBİLMEK..."

Muhterem dostlarım..! Bu ayki nasibimiz, Kendini Bilmek hakkında bir paylaşım... Var oluşumuzun asıl sebebi bu... "Kendini bilen; Rabb'ini bilir..." Rabb'i bilebilmek, sonsuz olduğuna, dolayısıyla imkânsız olduğuna göre; kendini bilmenin de sonsuz olduğu, hatta nihai olmadığı açıktır... Kendini bilmenin en başlıca koşulu, kendimizi asla bilmediğimizin ve bilemeyeceğimizin ön kabulüdür... Buna göre kendini bilmek, kendini ne kadar bilemediğinin bilincine erişmektir... Hakiki manâda kendini bilen insan, kendisi ve çevresi hakkında hiçbir şey bilmediğini fark eden insandır... Zaten ruhsal manâda bilmek; bilmediğini fark etmektir...

Bu duruma göre, insanın derhal kendini acımasızca sorgulaması gerekir... "Ben kimim, niçin bu dünyadayım, vazifem nedir ve vazifem neyedir..? Kendimi gerçekten tanıyor muyum ya da kendimi ne kadar tanıyorum..? Özgür müyüm, nereye kadar..? Düşünce, Duygu ve Davranışlarımın farkında mıyım..? Neden sevemiyorum..? Sevgimde ne kadar koşulsuzum..? Ne kadar farkındayım..? vs...
İnsanın bu sorulara tatminkâr cevaplar verebilmesi için, kendisinin o an bulunduğu durumu ile, muhtemel ne olabileceğini, nereye ulaşabileceğini bir noktaya kadar bilmeli veya hissedebilmelidir...
Ezoterik ve güncel öğretilere göre insan, dört ana bedenden oluşmuştur...
1. BEDEN 2. BEDEN 3. BEDEN 4. BEDEN
Karnal Beden Doğal Beden Ruhsal Beden İlahi Beden
ARABA AT SÜRÜCÜ EFENDİ
1- Hareket Merkezi2- İçgüdü Merkezi3- Seks Merkezi 4- Duygu Merkezi Arzu ve Heyecan 5- Akıl Merkezi Düşünce - Zihin 6- Yük. Duygu Merk.7- Yük. Akıl Merkezi Asıl Ben - Objektif Şuur ve İrade
Fizik Beden Astral Beden Mantal Beden Kozal Beden
1.- 2.- 3. ÇAKRA 4. ÇAKRA 5.- 6. ÇAKRA 7. ÇAKRA
Bu dört bedeni dengeli ve doğru sıralı kullanamamak; gelişmemiş, kendini bilmeyen bir insanın örneğidir... Böyle bir insan tipinin idaresi, enkarnasyon aracı olan 1. bedeninin (araba) elindedir... Yani 2. 3. ve 4. üst bedenleri (at, sürücü, efendi), en alt beden tarafından yönetilmektedir... Buna ters hiyerarşi denir... Bu tür gelişmemiş yani kendini bilmeyen bir insanın hayat içerisindeki ters çalışan varlık yapısının durumunu şöyle tasvir etmek mümkündür...
Dışarıdan gelen tesirlerle çalışan otomatik bir fizik bedeni (araba) vardır... Otomatik faaliyet gösteren bu fizik bedeninden doğan duyguları, arzuları ve heyecanları (atlar), varlığını tamamen kontrol altına almıştır... Bu duygu, arzu ve heyecanlarının oluşturduğu düşünceleri ise (sürücü), ona kendi irade ve kontrolü (efendi) dışında bir yaşam sürdürmektedir... Bu duruma göre, otomatik çalışan fizik bedene temas eden dış tesirler değiştikçe, bu varlık sisteminin çalışma şekli de değişmektedir... Sonuç olarak da ortaya, arzuları, istekleri, tutkuları (atlar) tarafından yaratılmış birbirine zıt iradeleri bulunan, çelişkili bir insan tipi çıkmaktadır... Bu insan gelişmemiştir, mekaniktir, otomatiktir, şuur ve iradesi (efendi) yaşamında devrede değildir... Yaşamını kontrol eden, idare eden, otomatik oluşan Arzuları ve Tutkularıdır... Bu insan tipi, tutsaktır, hapistir, köledir... "İdaresi, enkarnasyon aracı olan bedeninin elindedir..." Dış tesirlerden biri olan hava koşulları dahi değişse, bu tip insanın kişilik yapısı buna bağlı olarak değişir... Güneşli havadaki kişilik yapısı ile bulutlu havadaki kişilik yapısı birbirine hiç benzemez... Bulunduğu ortamın tesirlerinin değişim miktarı kadar değişen kişilik özelliklerine sahiptir... Bu tip insana, dış tesirlerle çalışan otomatik, şuursuz, iradesiz, makine insan denebilir...
Oysa ki, Kendini Tanıma, Kendini Bilme ve Kendini Kontrol Etme faaliyetinde bulunmuş bir insan tipinde durum tamamen tersine çalışmaktadır... Gelişmiş insan modeli olan böyle bir tip, asıl benini, asıl egosunu, şuur ve idrakleri ile iradesini yaşamında öncül kılmış, ziyadesiyle aktive etmiştir... Onun, Şuur ve İradesine hizmet ve itaat eden bir Düşünce Merkezi ve Zeka faaliyeti vardır... Bu insan, dışındaki ortamdan kendisine kadar gelmiş olan tesirleri önce bu Düşünce Merkezi ve Zekasıyla karşılar... Düşünce merkezi ve zeka faaliyetine hizmet ve itaat eden Duyguları, Arzuları ve Heyecanları oluşur... Sonuç olarak da, Akıl merkezine tabi duygu, arzu ve heyecanlarına hizmet ve itaat eden Fizik Beden hareket eder... İşte doğru yönde çalışan yani kendini bilen bir varlık tipi...
Bizler, dünya tatbikat sahasına enkarne olmadan önce, kendimizin ve ruhsal planımızın imkân ve ihtiyaçlarına uygun kişilik özellikleri ile öz varlığımızı donatırız... Kendi istek, irade ve seçimlerimizle özümüzü örttüğümüz bu kişilik özelliklerine, enkarnasyon örtülerimiz denir... O enkarnasyon süresince deneyimlemeyi seçtiğimiz haletleri (hayat planımızı) kolaylaştırıcı, destekleyici kişilik özellikleridir bunlar... Bunlara ASIL KİŞİLİK özellikleri denir... Bunlar, özümüze hizmet etsin diye seçtiğimiz, bizim olan, ben olanlardır... "Ben kimim diyorsanız, aradığınız cevap, bu, asıl kişilik özelliklerinizdir..."
Bir de, dünyaya doğduktan hemen sonra, dışımızdan, başkaları tarafından, onayımız alınmadan bize yüklenen kişilik özellikleri vardır ki, bunlara da SAHTE KİŞİLİKLERİMİZ denir... Oğlum doktor olacak; o, aslan gibi; o, büyük adam olacak;vs... Örf, adet, gelenek, toplum kabulleri, inanç sistemlerinin zorlamaları, bunlar bize ait olmayan, ben olmayan kişilik özellikleridir...
Asıl kişilik özelliklerimiz, bizim mutlaka o enkarnasyon içerisinde açığa çıkarıp kullanmamız gereken çok lüzumlu, özümüzü örten örtülerdir... Sahte Kişiliklerimiz ise, Asıl Kişiliklerimizi örten marazi yapılarımızdır... İşte bu sahte kişilikleri tespit etmek, teşhis etmek ve tek tek varlığımızdan uzaklaştırmak, bizleri asıl kişilik özelliklerimize kavuşturur ki, buna, Kendini Bilmek, Kendini Tanımak denir... Bizim kozmik asli görevimiz, asıl olan enkarnasyon örtülerimizi yani asıl kişiliğimizi açığa çıkartmaktır... Dünya yaşamında kişiliksiz öz olarak bulunmak mümkün değildir... Fizik plan koşulları asla buna müsait değildir... Doğarken getirdiğimiz bu kişilik özellikleri, asıl ben'lerimizdir... Varlığımızı yeniden var etmek, yaşam süresince bu asıl beni açığa çıkartıp kullanmak demektir...
Sahte kişiliklerimiz, egomuza hizmet eden ve egomuzca desteklenen özelliklerimizdir... Ve kendilerini, asıl kişilik gibi bize gösterirler... Bu bir illüzyondur... Ondan dolayı, bu kandırmaca içerisinde tespit edilmeleri çok çok zordur... Hakiki manadaki gelişmemize engel teşkil ederler... Dünya madde aleminin kaba titreşimlerine gömülmemize kolaylık sağlarlar... Uyuyan, otomatik, mekanik, şuursuz insan, sahte kişiliklerini, asıl kişilikleri zanneden, onlarla yaşam süren insandır... Bu durum; insanı, ruhsal planının ikaz ve dürtülerine maruz bırakır ki; bu da gerilimli, bol hadiseli, ıstıraplı, zor bir yaşam demektir...
Kendini Bilme samimi niyeti, gayreti içerisinde olan bir insan ise; sahte kişiliklerinden arınıp, asıl kişilik özelliklerini açığa çıkardıkça; yaşamı, akıcı, mutlu, huzurlu, engelsiz, az ıstıraplı ve randımanlı olur... İkazsız ve dürtüsüz bir yaşam onundur artık...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst