Silencio
Kayıtlı Üye
Daniel Day Lewis
Sinema sektörüne bakıldığında metot oyunculuğu denince akla ilk gelen isim olan Day Lewis, bir film setine adım attığı anda ortaya çılgınca bir şeyler çıkacağına kesin gözüyle bakmak gerekir. Kendi tekniğine son derece bağlı olan usta aktör, bir rolü kabul ettiği an film setinde olsun ya da olmasın o rolle bütünleşik olarak hayatını sürdürmesiyle tanınıyor. Üçüncü Oscar ödülünü kazandığı son karakteri Lincolnın çekimleri öncesinde ve sırasında, ABDnin eski başkanıyla ilgili 100′den fazla kitap okuduğu biliniyor. Felçli bir karakteri canlandırdığı Sol Ayağım filminin çekimleri sırasında ise tekerlekli sandalyesinden hiçbir zaman kalkmayan oyuncu, bir yere gideceği zaman film ekibinin kendisini sandalyesi ile taşımasını rica ediyordu.
Christian Bale
Terminator Salvation filminin çekimleri sırasında karakteri John Connorı fazla içselleştirip film setinde yaşadığı ani patlamalar yüzünden kendini suçlayan tek kişi olmayan Bale, Makinist filminin çekimleri esnasında da bazı şeyleri abartılı yaşamasıyla adından söz ettirmişti. Uyku problemleri olan bir kahraman kılığına girebilmek için yaklaşık 30 kilo kaybeden oyuncunun kilo kaybı, doktorların uyarısı üzerine son bulmuştu. Öyle ki kendisi yalnızca elma ve ton balığı ile besleniyordu. Bale, daha sonra kısa süre içinde kilo alıp vücuduna şekil vermek zorunda kalmıştı. Sebebi ise Batman Beginsin Bruce Wayne karakterinden başkası değildi.
Robert de Niro
Metot oyunculuğunun güçlü bir destekçisi olan De Niro, elinden gelenin en iyisini yapabilmek adına hem kendini hem de rol arkadaşlarını olabildiğince zorlayan bir aktör. Söz konusu zorlamanın içinde, diğer rollerdeki oyuncuları, o anki sahnede yeterince sinirli gösterebilmek adına onlara hakaret etmesi de var. Kariyerinin en önemli rollerinden birini canlandırdığı Taxi Driverda karakterini daha iyi oynayabilmek adına bir ay boyunca günde 12 saat taksi şoförlüğü yaptığı bilinen usta aktör, Cape Feardaki rolü için de önce dişçisine gidip dişlerini daha gerçekçi bir şekilde çürük göstermesi için para verdi; daha sonra o dişleri eski haline getirebilmek için ise küçük bir servet harcadı.
Jim Carrey
Komedyen Andy Kaufmanın yaşamının detaylarını anlatan 1999 tarihli Man on the Moon filminin setinde Jim Carrey, karakterinin hayatını yaşamaya ara vermemesiyle ününe ün katmıştı. Kendisine Andy ya da Tony diye hitap etmedikleri sürece rol arkadaşlarına ve film ekibinden kimseye cevap vermeyen usta aktör, film çekimleri sırasında ekipten pek çok kişinin sinir katsayısını da böylece yükseltmişti. Carrey birdenbire rolüyle o kadar bütünleşti ki Kaufmanın mimikleri ve tiklerini kendi bedeninde görür oldu ve işin ilginç yanı bu durum senaryoda Carreyden istenen bir şey değildi. Her ne kadar film yeterince iyi eleştiriler alamasa da Jim Carrey bu performansı ile Altın Küre ödülü kazanmıştır.
Heath Ledger
Ortaya koyduğu iş göz önüne alındığında Heath Ledgerın aldığı olumlu eleştiriler ve ölümünden sonra kazandığı Oscar heykelciği pek de şaşırtıcı gelmiyor. Tam bir ay boyunca dairesine kapanıp hem paranoya hem de uyku problemleri çekmeye başlayan aktör, bazı zamanlar geceleri yalnızca iki saat uyuyarak rolüne hazırlanıyordu. Bazılarına göre The Joker ismiyle bir günlük de tutmuş olan Ledgerın uyku haplarına bağımlılığı ve ölümüne yol açan yüksek doz uyuşturucu almasının altında bu karaktere fazla bağlanmış olması yatıyor.
Joaquin Phoenix
Bu güzel listeyi sonlandıracak bir isim varsa o da kesinlikle ama kesinlikle, metot oyunculuğuyla herkesi şaşkına çevirmekte üstüne olmayan Joaquin Phoenixten başkası değildir. Casey Affleck imzalı yalancı belgesel Im Still Hereda kurgusal bir Joaquin karakterine bürünen Phoenix, kendisinin oyunculuktan emekli olup rap müzik kariyerine başlamasını canlandırıyor ve rolüne tümüyle bürünmeyi başarıyordu. Medya ile halk arasındaki ilişkiyi gün yüzüne çıkarmak adına 2008 yılında David Lettermanın talk showuna tıraş olmamış ve kafası iyi bir şekilde çıkarak kariyerini hip-hop müziğe kaydırmak istediğini açıklayan Phoenixin bu hali insanların, ünlü aktörün delirdiğini düşünmesine yol açmıştı. Fakat daha sonra Casey Affleck çıkıp tüm bu değişimlerin 2010 yılında vizyona girecek bir yalancı belgesel için yapıldığını açıklaması üzerine herkes derin bir nefes almıştı.
Sinema sektörüne bakıldığında metot oyunculuğu denince akla ilk gelen isim olan Day Lewis, bir film setine adım attığı anda ortaya çılgınca bir şeyler çıkacağına kesin gözüyle bakmak gerekir. Kendi tekniğine son derece bağlı olan usta aktör, bir rolü kabul ettiği an film setinde olsun ya da olmasın o rolle bütünleşik olarak hayatını sürdürmesiyle tanınıyor. Üçüncü Oscar ödülünü kazandığı son karakteri Lincolnın çekimleri öncesinde ve sırasında, ABDnin eski başkanıyla ilgili 100′den fazla kitap okuduğu biliniyor. Felçli bir karakteri canlandırdığı Sol Ayağım filminin çekimleri sırasında ise tekerlekli sandalyesinden hiçbir zaman kalkmayan oyuncu, bir yere gideceği zaman film ekibinin kendisini sandalyesi ile taşımasını rica ediyordu.
Christian Bale
Terminator Salvation filminin çekimleri sırasında karakteri John Connorı fazla içselleştirip film setinde yaşadığı ani patlamalar yüzünden kendini suçlayan tek kişi olmayan Bale, Makinist filminin çekimleri esnasında da bazı şeyleri abartılı yaşamasıyla adından söz ettirmişti. Uyku problemleri olan bir kahraman kılığına girebilmek için yaklaşık 30 kilo kaybeden oyuncunun kilo kaybı, doktorların uyarısı üzerine son bulmuştu. Öyle ki kendisi yalnızca elma ve ton balığı ile besleniyordu. Bale, daha sonra kısa süre içinde kilo alıp vücuduna şekil vermek zorunda kalmıştı. Sebebi ise Batman Beginsin Bruce Wayne karakterinden başkası değildi.
Robert de Niro
Metot oyunculuğunun güçlü bir destekçisi olan De Niro, elinden gelenin en iyisini yapabilmek adına hem kendini hem de rol arkadaşlarını olabildiğince zorlayan bir aktör. Söz konusu zorlamanın içinde, diğer rollerdeki oyuncuları, o anki sahnede yeterince sinirli gösterebilmek adına onlara hakaret etmesi de var. Kariyerinin en önemli rollerinden birini canlandırdığı Taxi Driverda karakterini daha iyi oynayabilmek adına bir ay boyunca günde 12 saat taksi şoförlüğü yaptığı bilinen usta aktör, Cape Feardaki rolü için de önce dişçisine gidip dişlerini daha gerçekçi bir şekilde çürük göstermesi için para verdi; daha sonra o dişleri eski haline getirebilmek için ise küçük bir servet harcadı.
Jim Carrey
Komedyen Andy Kaufmanın yaşamının detaylarını anlatan 1999 tarihli Man on the Moon filminin setinde Jim Carrey, karakterinin hayatını yaşamaya ara vermemesiyle ününe ün katmıştı. Kendisine Andy ya da Tony diye hitap etmedikleri sürece rol arkadaşlarına ve film ekibinden kimseye cevap vermeyen usta aktör, film çekimleri sırasında ekipten pek çok kişinin sinir katsayısını da böylece yükseltmişti. Carrey birdenbire rolüyle o kadar bütünleşti ki Kaufmanın mimikleri ve tiklerini kendi bedeninde görür oldu ve işin ilginç yanı bu durum senaryoda Carreyden istenen bir şey değildi. Her ne kadar film yeterince iyi eleştiriler alamasa da Jim Carrey bu performansı ile Altın Küre ödülü kazanmıştır.
Heath Ledger
Ortaya koyduğu iş göz önüne alındığında Heath Ledgerın aldığı olumlu eleştiriler ve ölümünden sonra kazandığı Oscar heykelciği pek de şaşırtıcı gelmiyor. Tam bir ay boyunca dairesine kapanıp hem paranoya hem de uyku problemleri çekmeye başlayan aktör, bazı zamanlar geceleri yalnızca iki saat uyuyarak rolüne hazırlanıyordu. Bazılarına göre The Joker ismiyle bir günlük de tutmuş olan Ledgerın uyku haplarına bağımlılığı ve ölümüne yol açan yüksek doz uyuşturucu almasının altında bu karaktere fazla bağlanmış olması yatıyor.
Joaquin Phoenix
Bu güzel listeyi sonlandıracak bir isim varsa o da kesinlikle ama kesinlikle, metot oyunculuğuyla herkesi şaşkına çevirmekte üstüne olmayan Joaquin Phoenixten başkası değildir. Casey Affleck imzalı yalancı belgesel Im Still Hereda kurgusal bir Joaquin karakterine bürünen Phoenix, kendisinin oyunculuktan emekli olup rap müzik kariyerine başlamasını canlandırıyor ve rolüne tümüyle bürünmeyi başarıyordu. Medya ile halk arasındaki ilişkiyi gün yüzüne çıkarmak adına 2008 yılında David Lettermanın talk showuna tıraş olmamış ve kafası iyi bir şekilde çıkarak kariyerini hip-hop müziğe kaydırmak istediğini açıklayan Phoenixin bu hali insanların, ünlü aktörün delirdiğini düşünmesine yol açmıştı. Fakat daha sonra Casey Affleck çıkıp tüm bu değişimlerin 2010 yılında vizyona girecek bir yalancı belgesel için yapıldığını açıklaması üzerine herkes derin bir nefes almıştı.