Derin42
Bayan Üye
Hayatın keşmekeşi içinde ne çok boğuluruz?!
Ne çok kayboluruz bu hengamede?!
Önceliklerimizi her nedense hep erteleriz.
Önceliği olmayanları hep önceleriz.
Öncelik sıralamasını yaparken sanki gizli bir el hep yönümüzü çevirircesine ertelememiz gerekenleri öne almamızı sağlar.
Önceliklerini doğru tespit edemeyenlerin hedeflerine ulaşmaları pek uzak bir ihtimaldir.
Müslüman olarak öncelememiz gereken şey kendi benliğimizle nefsimizle ilgili dizginleri ele almaktır.
Nefsimizin süfli arzularını dizginlemedikçe etrafımıza kimliğimizle bir örneklik taşıyamayacağımızı unutmamalıyız.
Müslüman olmanın en belirgin alameti, içinde olduğu ortamda her durumda örneklik edecek bir duruşa sahip olmasıdır. Bu örneklik müslüman vasfına sahip olmanın en başta gelen şartıdır.
Hayatın her alanında sergilediği duruşuyla herkese örneklik gösterecek kadar duyarlılık taşımayan bireylerden kurulu bir müslüman topluluğu ancak "yığın" olabilir.
Yığınların yığınlara verebilecek hiçbir şeyi yoktur.
Yığınlar ancak birbirine kokuşmuşluk transfer edebilirler.
Müslüman olarak görevlerimizin bilincinde olmak kadar onları yerine getirmek de önceliğimiz olmalıdır.
Ama görevlerimizi yerine getirirken bunlardan haz almayı öğrenmek de hedefimiz olmalıdır.
Ruhsuz, tatsız, tuzsuz bir şekilde ifa edilen görevlerin can sıkıcılığı karşısında yenik düşmek olası bir durumdur.
Vazifeler bir manevi aşk ve istençle ifa edildiğinde kalbin duyacağı itmi'nan bizleri sıkılganlıktan, bıkmışlıktan alabildiğine uzaklaştıracaktır.
Nefsimizin aşağılık arzularından uzak durduğumuz oranda âli uğraşlardan haz alma imkanını yakalarız.
İmam Gazalinin 'kalbimiz bir kap gibidir kaba su girdiği oranda hava çıkar ' şeklindeki güzel benzetmesi gereğince bilmeliyiz ki kalbimizi boş şeylerden uzak tuttukça o dolu ve önemli şeylerle dolmaya hazır olacaktır.
Kalbin zikrullahla itmi'nan bulması için onu zikrullahı hakkıyla yapacak kadar temiz kılmamız gerekir.
Çaba bizden tevfik Mevla'dandır.
Dualarınız sayesinde yılmayacağımızı bilerek dualarınızı esirgememeniz temennisiyle!
alıntı
Ne çok kayboluruz bu hengamede?!
Önceliklerimizi her nedense hep erteleriz.
Önceliği olmayanları hep önceleriz.
Öncelik sıralamasını yaparken sanki gizli bir el hep yönümüzü çevirircesine ertelememiz gerekenleri öne almamızı sağlar.
Önceliklerini doğru tespit edemeyenlerin hedeflerine ulaşmaları pek uzak bir ihtimaldir.
Müslüman olarak öncelememiz gereken şey kendi benliğimizle nefsimizle ilgili dizginleri ele almaktır.
Nefsimizin süfli arzularını dizginlemedikçe etrafımıza kimliğimizle bir örneklik taşıyamayacağımızı unutmamalıyız.
Müslüman olmanın en belirgin alameti, içinde olduğu ortamda her durumda örneklik edecek bir duruşa sahip olmasıdır. Bu örneklik müslüman vasfına sahip olmanın en başta gelen şartıdır.
Hayatın her alanında sergilediği duruşuyla herkese örneklik gösterecek kadar duyarlılık taşımayan bireylerden kurulu bir müslüman topluluğu ancak "yığın" olabilir.
Yığınların yığınlara verebilecek hiçbir şeyi yoktur.
Yığınlar ancak birbirine kokuşmuşluk transfer edebilirler.
Müslüman olarak görevlerimizin bilincinde olmak kadar onları yerine getirmek de önceliğimiz olmalıdır.
Ama görevlerimizi yerine getirirken bunlardan haz almayı öğrenmek de hedefimiz olmalıdır.
Ruhsuz, tatsız, tuzsuz bir şekilde ifa edilen görevlerin can sıkıcılığı karşısında yenik düşmek olası bir durumdur.
Vazifeler bir manevi aşk ve istençle ifa edildiğinde kalbin duyacağı itmi'nan bizleri sıkılganlıktan, bıkmışlıktan alabildiğine uzaklaştıracaktır.
Nefsimizin aşağılık arzularından uzak durduğumuz oranda âli uğraşlardan haz alma imkanını yakalarız.
İmam Gazalinin 'kalbimiz bir kap gibidir kaba su girdiği oranda hava çıkar ' şeklindeki güzel benzetmesi gereğince bilmeliyiz ki kalbimizi boş şeylerden uzak tuttukça o dolu ve önemli şeylerle dolmaya hazır olacaktır.
Kalbin zikrullahla itmi'nan bulması için onu zikrullahı hakkıyla yapacak kadar temiz kılmamız gerekir.
Çaba bizden tevfik Mevla'dandır.
Dualarınız sayesinde yılmayacağımızı bilerek dualarınızı esirgememeniz temennisiyle!
alıntı