meridyen2
Kayıtlı Üye
Kemiklerimizin Mucizevi Yapısındaki Sırlar
İnsan vücudunun her noktası gibi, iskelet sistemimiz ve kemiklerimiz de Yüce Allah’ın üstün yaratma gücünün bir eseridir. Başlı başına sanat eseri niteliğinde olan iskeletimiz, hayatımız boyunca yaptığımız her hareketi hatasız ve mükemmel bir şekilde yerine getirmemizi sağlayacak şekilde yaratılmıştır.
...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?... (Bakara Suresi, 259)
Kusursuz bir dizilime sahip olan kemikler, dışarıdan gelen darbeleri emebilecek esneklikte çok özel bir malzemeden oluşurlar. Bu nedenle insan bedeninde hayati öneme sahip olan tüm organlar, özel sistemlerle koruma altındadırlar.
Kemikler Organlarımızı Nasıl Korur?
Sözgelimi kafatası kemiği, insanın hayati organı olan beynini, olabilecek en özenli şekilde korur. Nitekim anne karnındayken birbirinden bağımsız olan kafatası parçaları, zamanla büyüyerek adeta bir bulmacanın parçalarının biraraya getirilmesi gibi, birbirlerine monte olurlar. Doğumdan bir süre sonra ise, insan beynini koruyacak en mükemmel yapıya kavuşurlar.
Bunun yanısıra kalp ve akciğerleri göğüs kafesi korurken, omuriliği de omurga güvenlik altında tutmaktadır. Çünkü vücudun en önemli organlarından biri olan omuriliğe gelebilecek en ufak darbe ya da hasar, insan bedeninin felç olmasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle omurga kemikleri hem çok sert, hem de çok dayanıklı olarak yaratılmışlardır.
İskelet ve Kaslar Arasındaki Koordinasyon Nasıl Gerçekleşir?
İnsanın hareket edebilmesi için özel olarak yaratılmış olan iskelet, yapılan hareketten de güç kazanır. İİnsanın yapmaya başladığı bir hareket, hiçbir güç sarfedilmeksizin devam ettirilebilir. Örneğin yürümeye başlayan bir insan, fazladan bir efor sarf etmeksizin yürümeyi sürdürebilir. Çünkü dengeli olarak çift yönlü dizayn edilmiş iskelet ve kaslar, aralarında mükemmel bir koordinasyonla hareketin devamını sağlarlar. Bir kol diğer kolun, bir bacak diğer bacağın hareketini tamamlar. Bu noktada akışkan olan "mekanik bir tasarımın" da varlığı gözler önüne serilmektedir.
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar. Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular? (Yusuf Suresi, 105-107)
İskelet Nasıl Dengede Durur?
Omuriliği koruyan kemiklerin sahip olduğu bu özellik, yaratılış mucizesinin delillerini bir kez daha gözler önüne serer. Omurga, üst üste dizili olan omurlardan meydana gelmektedir. İİnsan her adım atışında, omurgayı oluşturan bu omurlar hareket ederler. Ancak yapılan hareketler esnasında omurların aşınma tehlikesi de vardır. Bu nedenle insan vücudunun karşılaşacağı muhtemel tehlikelere karşı olağanüstü bir önlem alınmıştır.
Omurların aşınmaması için her bir omur arasında bir nevi amortisör görevi yapan dayanıklı diskler vardır. Bu diskler, insanın her adım atışında yerden vücuda gelen tepki kuvvetini azaltarak kemiklerin yaylanmasını sağlar. Nitekim omurga kemiklerinin dizilimi de özel bir planlamanın ürünüdür. Üst üste dizilerek "S" harfi çizen omurga kemiklerinin bu şekli, son derece hikmetlidir. Çünkü, eğer "S" şeklinde değil de, dümdüz bir görünümde dizilmiş olsalardı ve aralardaki disklerin darbeleri emme özellikleri bulunmasaydı, 30 cm. yükseklikten atlayan bir insanda omurganın boyuna yapacağı baskı sonucu, omurga beyni parçalayarak kafatasından dışarı çıkacaktı. Ya da eğer omurgaların yapısı kafatası gibi yekpare tek bir kemikten oluşsaydı, insan en basit bir hareketi bile yapamayacaktı. Böyle bir durumda da kemiklerin hiçbir elastikiyeti olmayacağından, insan sürekli olarak dimdik durmak zorunda kalacak, en hafif bir eğilmede dahi kemikler kırılacak ve omurilik son derece önemli hasarlar görecekti.
Eklemlerimiz Oynatırken Neden Acımaz?
Kemikler vücut içinde bulundukları yere göre farklı özelliklere sahip olurlar. Örneğin sürekli hareket halinde olan bazı kemiklerimizin, hareketsiz bölgelerdeki kemiklere göre daha farklı desteklere ihtiyacı vardır. Sürekli bir sürtünmenin olduğu kemiklerde normal şartlar altında aşınmalar ve yıpranmalar olması ve acı oluşması gerekirken böyle bir şey hiç olmaz. Çünkü eklemlerin arasında sürtünmeyi engelleyici eklem sıvısı vardır. Eklem sıvısı kayganlık sağlayarak eklem yüzeyindeki aşınmayı ve tahribatı önler. Biz de Rabbimizin vücudumuzda yarattığı bu kusursuz yapı sayesinde rahatlıkla hareket ederiz.
Eklem, iki kemiğin birbirine yaklaştığı her yerde olabilir. Eklemin görevi kemiklerin birbirlerine sürtünmemesi için aralarındaki mesafeyi mümkün olduğunca uzak tutmaktır. Ancak bu şekilde dizlerin, dirseklerin, bileklerin rahat hareket ettirilmesi mümkün olmaktadır. Eğer eklemin kendine has yapısı ve aradaki tampon bölge olmasaydı, insanlar da tıpkı robotlar gibi kesik kesik aşamalarla ve zorlukla hareket edebilirlerdi.
Kemiklerde Hangi Mineraller Depo Edilir?
Kemiklerin içinde sinir sisteminin çalışmasını sağlayan ve vücudun en önemli minerallerinden biri olan kalsiyum ve fosfor depo edilir. Kalsiyum vücutta sinir uyarılarının taşınmasını temin eden oldukça önemli bir mineraldir. Bedenin gereksinim duyduğu kalsiyumun %99'u, kemiklerden sağlanır. Nitekim kalsiyum ve fosforun yanısıra, hücrelere oksijen sağlayan alyuvarların yapımı da kemiklerde gerçekleştirilmektedir.
Kemikler Kendi Kendilerini Nasıl Tamir Ederler?
Kemikler taş kadar sert bir yapıya sahiptirler, ancak bu özelliklerine rağmen kemikler de kimi zaman kırılır. Ancak kırılan bölgedeki kemik bir süre sonra kendi kendini tedavi eder. Bu mucizevi olay şöyle gerçekleşir: Öncelikle kırılan kemiğin etrafındaki kan pıhtılaşır ve "hematom" adı verilen dev bir pıhtı oluşur. Bu dev pıhtı, derideki yaranın üstünde oluşan kabuk gibi bir tabakadır. Kemik yapıcı hücreler salgıladıkları minerallerle bu pıhtıyı sert bir kemiğe dönüştürürler. Bu işlem bitince, bu kez kemik yıkıcı hücreler devreye girer. Kemik yıkıcı hücreler de adeta profesyonel bir heykeltıraş gibi hareket ederek eritici bir asit olan hidroklorik asitle yeni kemiği törpüleyerek, şekil vermeye başlarlar.
Kemikler Nasıl Esner?
Tüm bunların yanısıra, insan vücudundaki bazı kemiklerin kendilerine özgü dizaynı ve "esnekliği" vardır. Örneğin, göğüs kafesini meydana getiren kemiklerin esnek bir özelliğe sahip olmaları nedeniyle insan rahat nefes alıp verebilmektedir. Aksi takdirde nefes alınışı esnasında akciğerlerin kemiklere baskı yapması sonucu insan yaşamı sona erecektir.
Kemiklerde Sağlamlık ve Hafiflik Gibi İki Zıt Özelliğin Birarada Olmasının Sebebi Nedir?
Kemiğin içindeki sistem bu binaların inşasında kullanılan teknikten çok daha komplekstir. Kemikler birbirine zıt gibi görünen iki özelliğe aynı anda sahiptir. Sağlamlık ve hafiflik... Mühendislerin inşa ettikleri binalar ise kullanılan malzeme nedeniyle aynı anda bu iki özelliğe birden sahip değildir. Kemiklerdeki gözenekli ve boşluklu yapı ise onun hafif olmasına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında kemikler çok sağlam ve dayanıklıdırlar.
Bu iki özelliğin birarada olması insana çok büyük kolaylıklar sağlarken, tam aksi ise insan için öldürücü olabilirdi. Kemikler bu özelliklerden yalnızca birine sahip olsalardı, örneğin sağlam olup aynı zamanda ağır olsalardı, tüm iskelet insanın taşıyabileceği ağırlığın çok üzerinde olurdu. Bu ağırlık nedeniyle insanın hareket imkanı azalır, günlük hayatı çok kısıtlanırdı. Ayrıca bu sertlik ve gevrekliğin sonucu olarak en ufak bir darbede kemiklerde kırılma ve çatlama olabilirdi.
Bunun tam aksi olsaydı yani kemikler yine hafif olup, sert olmasaydı, bu durumda vücut şu an olduğu şekliyle olmaz, pelte halinde bir deri kütlesine benzerdi. Bu haldeyken beyin, kalp gibi hayati öneme sahip birçok organ her an tehlikeye maruz kalırdı.
Kemik Hücrelerinin Görevi
Vücutta birkaç çeşit kemik hücresi vardır ve bunların hepsinin kemik içindeki görevleri birbirinden farklıdır. Ama sonuca bakıldığında hepsinin ortak bir çalışma içerisinde oldukları görülür. Kemiklerin yenilenmesini sağlayan kemik yapıcı osteoblast hücreleridir. Osteoblast hücreleri proteini mineralle sertleştirerek sürekli olarak kemiklerin yenilenmesini sağlar. Osteoklast adı verilen bir başka kemik hücresi ise kan ve kemik dokuları arasında besin alışverişi sağlayıp, kemik içindeki atıkların dışarıya çıkarılmasında rol alır. (evrimmasali.com)
Sonuç:
Tüm bedenimiz, Yüce Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü ve sanatı gösteren mucizevi sistemlerle donatılmıştır. İİnsan vücudundaki her özellik gibi iskelet sistemimiz ve kemiklerimiz de sağlığımızı korumak ve zarar görmesini engellemek için yaratımıştır. İİskelet sisteminde açıkça görülen planın ve bu plan dahilinde var olan yapının nasıl ortaya çıktığı sorusunun ise tek yapı cevabı vardır. Bu benzersiz yapı evrendeki herşeyi yaratmış ve belirli bir düzene koymuş olan Yüce Allah'a aittir. Rabbimiz çok üstün bir aklın sahibidir. Nitekim Yüce Allah bu üstünlüğü, Mü'minun Suresi'nde şöyle belirtir:
"Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir." (Mü'minun Suresi, 14)
Günlük hayatta hiç düşünmeden yaptığımız ve çok basit olarak nitelendirilebilecek hareketleri bile kemiklerimizin fonksiyonel yapıları sayesinde gerçekleştiririz. Eğer kemikler ve iskeletimiz olmasaydı, yerimizden kalkıp hareket etmek, koşmak, yürümek, elimizi kıpırdatmak bile bizim için mümkün olmazdı. Çünkü vücudumuz, içi boş bir çuval veya bir et yığını gibi yere serilirdi. Organlarımız kendi ağırlığımız altında ezilir ve birkaç saniyede yaşamımızı yitirirdik...
UYLUK KEMİĞİNDEN EYFEL KULESİNE…
İnsan vücudundaki kemiklerin sahip oldukları özellik, insanların meydana getirdiği inşaat yapılarına da örnek olmuştur. Nitekim Eyfel Kulesi'nin mimarı olan Maurice Koehlin, ünlü kulenin projesini çizerken, vücudun en hafif ve dirençli kemiği olan uyluk kemiğinden etkilenmiştir. Boru şeklinde, ancak içi iğli bir yapıya sahip olan uyluk kemiğindeki bu yapı, kemiklere esneklik ve hafiflik kazandırırken, sağlamlıklarından da hiçbir şey kaybettirmez. Aynı şekilde yapılan Eyfel Kulesi de bu nedenle kendinden havalandırmalı sarsılmaz bir mimariye sahip olmuştur.
Gülme, koşma, yürüme, oturma, kalkma, ayakta durma, yatma, yazı yazma. Her insan bu işlemleri kemikleri sayesinde yapar. Kemikleri sayesinde yürür, yine onlar sayesinde ayakta durur, yatar, güler, kemikleri sayesinde yemek yer. İnsan bedeninin çatısı 206 tane sert parçanın biraraya gelmesiyle oluşmuştur. Bu parçalar adeta bir yap-boz oyununun parçaları gibi birbirlerine tam olarak uydurulmuş ve belirli uçlardan birbirlerine tutturulmuştur.
Çoğu insan kemiklerin cansız maddeler olduğunu zanneder ancak kemikler dış tabakaları hariç canlı dokulardır. Bu dokuların içinde mikroskobik damarlar, sinir ağları ve kemik iliği bulunur. İnsan vücudundaki kemikler aynı zamanda birer banka gibi çalışırlar. Kalsiyum ve fosfor gibi hayati maddeleri depolarken ya da herhangi bir durumda ihtiyaç olduğunda depoladıkları bu maddeleri vücuda geri verirler. (makale harun yahya)
İnsan vücudunun her noktası gibi, iskelet sistemimiz ve kemiklerimiz de Yüce Allah’ın üstün yaratma gücünün bir eseridir. Başlı başına sanat eseri niteliğinde olan iskeletimiz, hayatımız boyunca yaptığımız her hareketi hatasız ve mükemmel bir şekilde yerine getirmemizi sağlayacak şekilde yaratılmıştır.
...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?... (Bakara Suresi, 259)
Kusursuz bir dizilime sahip olan kemikler, dışarıdan gelen darbeleri emebilecek esneklikte çok özel bir malzemeden oluşurlar. Bu nedenle insan bedeninde hayati öneme sahip olan tüm organlar, özel sistemlerle koruma altındadırlar.
Kemikler Organlarımızı Nasıl Korur?
Sözgelimi kafatası kemiği, insanın hayati organı olan beynini, olabilecek en özenli şekilde korur. Nitekim anne karnındayken birbirinden bağımsız olan kafatası parçaları, zamanla büyüyerek adeta bir bulmacanın parçalarının biraraya getirilmesi gibi, birbirlerine monte olurlar. Doğumdan bir süre sonra ise, insan beynini koruyacak en mükemmel yapıya kavuşurlar.
Bunun yanısıra kalp ve akciğerleri göğüs kafesi korurken, omuriliği de omurga güvenlik altında tutmaktadır. Çünkü vücudun en önemli organlarından biri olan omuriliğe gelebilecek en ufak darbe ya da hasar, insan bedeninin felç olmasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle omurga kemikleri hem çok sert, hem de çok dayanıklı olarak yaratılmışlardır.
İskelet ve Kaslar Arasındaki Koordinasyon Nasıl Gerçekleşir?
İnsanın hareket edebilmesi için özel olarak yaratılmış olan iskelet, yapılan hareketten de güç kazanır. İİnsanın yapmaya başladığı bir hareket, hiçbir güç sarfedilmeksizin devam ettirilebilir. Örneğin yürümeye başlayan bir insan, fazladan bir efor sarf etmeksizin yürümeyi sürdürebilir. Çünkü dengeli olarak çift yönlü dizayn edilmiş iskelet ve kaslar, aralarında mükemmel bir koordinasyonla hareketin devamını sağlarlar. Bir kol diğer kolun, bir bacak diğer bacağın hareketini tamamlar. Bu noktada akışkan olan "mekanik bir tasarımın" da varlığı gözler önüne serilmektedir.
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar. Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular? (Yusuf Suresi, 105-107)
İskelet Nasıl Dengede Durur?
Omuriliği koruyan kemiklerin sahip olduğu bu özellik, yaratılış mucizesinin delillerini bir kez daha gözler önüne serer. Omurga, üst üste dizili olan omurlardan meydana gelmektedir. İİnsan her adım atışında, omurgayı oluşturan bu omurlar hareket ederler. Ancak yapılan hareketler esnasında omurların aşınma tehlikesi de vardır. Bu nedenle insan vücudunun karşılaşacağı muhtemel tehlikelere karşı olağanüstü bir önlem alınmıştır.
Omurların aşınmaması için her bir omur arasında bir nevi amortisör görevi yapan dayanıklı diskler vardır. Bu diskler, insanın her adım atışında yerden vücuda gelen tepki kuvvetini azaltarak kemiklerin yaylanmasını sağlar. Nitekim omurga kemiklerinin dizilimi de özel bir planlamanın ürünüdür. Üst üste dizilerek "S" harfi çizen omurga kemiklerinin bu şekli, son derece hikmetlidir. Çünkü, eğer "S" şeklinde değil de, dümdüz bir görünümde dizilmiş olsalardı ve aralardaki disklerin darbeleri emme özellikleri bulunmasaydı, 30 cm. yükseklikten atlayan bir insanda omurganın boyuna yapacağı baskı sonucu, omurga beyni parçalayarak kafatasından dışarı çıkacaktı. Ya da eğer omurgaların yapısı kafatası gibi yekpare tek bir kemikten oluşsaydı, insan en basit bir hareketi bile yapamayacaktı. Böyle bir durumda da kemiklerin hiçbir elastikiyeti olmayacağından, insan sürekli olarak dimdik durmak zorunda kalacak, en hafif bir eğilmede dahi kemikler kırılacak ve omurilik son derece önemli hasarlar görecekti.
Eklemlerimiz Oynatırken Neden Acımaz?
Kemikler vücut içinde bulundukları yere göre farklı özelliklere sahip olurlar. Örneğin sürekli hareket halinde olan bazı kemiklerimizin, hareketsiz bölgelerdeki kemiklere göre daha farklı desteklere ihtiyacı vardır. Sürekli bir sürtünmenin olduğu kemiklerde normal şartlar altında aşınmalar ve yıpranmalar olması ve acı oluşması gerekirken böyle bir şey hiç olmaz. Çünkü eklemlerin arasında sürtünmeyi engelleyici eklem sıvısı vardır. Eklem sıvısı kayganlık sağlayarak eklem yüzeyindeki aşınmayı ve tahribatı önler. Biz de Rabbimizin vücudumuzda yarattığı bu kusursuz yapı sayesinde rahatlıkla hareket ederiz.
Eklem, iki kemiğin birbirine yaklaştığı her yerde olabilir. Eklemin görevi kemiklerin birbirlerine sürtünmemesi için aralarındaki mesafeyi mümkün olduğunca uzak tutmaktır. Ancak bu şekilde dizlerin, dirseklerin, bileklerin rahat hareket ettirilmesi mümkün olmaktadır. Eğer eklemin kendine has yapısı ve aradaki tampon bölge olmasaydı, insanlar da tıpkı robotlar gibi kesik kesik aşamalarla ve zorlukla hareket edebilirlerdi.
Kemiklerde Hangi Mineraller Depo Edilir?
Kemiklerin içinde sinir sisteminin çalışmasını sağlayan ve vücudun en önemli minerallerinden biri olan kalsiyum ve fosfor depo edilir. Kalsiyum vücutta sinir uyarılarının taşınmasını temin eden oldukça önemli bir mineraldir. Bedenin gereksinim duyduğu kalsiyumun %99'u, kemiklerden sağlanır. Nitekim kalsiyum ve fosforun yanısıra, hücrelere oksijen sağlayan alyuvarların yapımı da kemiklerde gerçekleştirilmektedir.
Kemikler Kendi Kendilerini Nasıl Tamir Ederler?
Kemikler taş kadar sert bir yapıya sahiptirler, ancak bu özelliklerine rağmen kemikler de kimi zaman kırılır. Ancak kırılan bölgedeki kemik bir süre sonra kendi kendini tedavi eder. Bu mucizevi olay şöyle gerçekleşir: Öncelikle kırılan kemiğin etrafındaki kan pıhtılaşır ve "hematom" adı verilen dev bir pıhtı oluşur. Bu dev pıhtı, derideki yaranın üstünde oluşan kabuk gibi bir tabakadır. Kemik yapıcı hücreler salgıladıkları minerallerle bu pıhtıyı sert bir kemiğe dönüştürürler. Bu işlem bitince, bu kez kemik yıkıcı hücreler devreye girer. Kemik yıkıcı hücreler de adeta profesyonel bir heykeltıraş gibi hareket ederek eritici bir asit olan hidroklorik asitle yeni kemiği törpüleyerek, şekil vermeye başlarlar.
Kemikler Nasıl Esner?
Tüm bunların yanısıra, insan vücudundaki bazı kemiklerin kendilerine özgü dizaynı ve "esnekliği" vardır. Örneğin, göğüs kafesini meydana getiren kemiklerin esnek bir özelliğe sahip olmaları nedeniyle insan rahat nefes alıp verebilmektedir. Aksi takdirde nefes alınışı esnasında akciğerlerin kemiklere baskı yapması sonucu insan yaşamı sona erecektir.
Kemiklerde Sağlamlık ve Hafiflik Gibi İki Zıt Özelliğin Birarada Olmasının Sebebi Nedir?
Kemiğin içindeki sistem bu binaların inşasında kullanılan teknikten çok daha komplekstir. Kemikler birbirine zıt gibi görünen iki özelliğe aynı anda sahiptir. Sağlamlık ve hafiflik... Mühendislerin inşa ettikleri binalar ise kullanılan malzeme nedeniyle aynı anda bu iki özelliğe birden sahip değildir. Kemiklerdeki gözenekli ve boşluklu yapı ise onun hafif olmasına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında kemikler çok sağlam ve dayanıklıdırlar.
Bu iki özelliğin birarada olması insana çok büyük kolaylıklar sağlarken, tam aksi ise insan için öldürücü olabilirdi. Kemikler bu özelliklerden yalnızca birine sahip olsalardı, örneğin sağlam olup aynı zamanda ağır olsalardı, tüm iskelet insanın taşıyabileceği ağırlığın çok üzerinde olurdu. Bu ağırlık nedeniyle insanın hareket imkanı azalır, günlük hayatı çok kısıtlanırdı. Ayrıca bu sertlik ve gevrekliğin sonucu olarak en ufak bir darbede kemiklerde kırılma ve çatlama olabilirdi.
Bunun tam aksi olsaydı yani kemikler yine hafif olup, sert olmasaydı, bu durumda vücut şu an olduğu şekliyle olmaz, pelte halinde bir deri kütlesine benzerdi. Bu haldeyken beyin, kalp gibi hayati öneme sahip birçok organ her an tehlikeye maruz kalırdı.
Kemik Hücrelerinin Görevi
Vücutta birkaç çeşit kemik hücresi vardır ve bunların hepsinin kemik içindeki görevleri birbirinden farklıdır. Ama sonuca bakıldığında hepsinin ortak bir çalışma içerisinde oldukları görülür. Kemiklerin yenilenmesini sağlayan kemik yapıcı osteoblast hücreleridir. Osteoblast hücreleri proteini mineralle sertleştirerek sürekli olarak kemiklerin yenilenmesini sağlar. Osteoklast adı verilen bir başka kemik hücresi ise kan ve kemik dokuları arasında besin alışverişi sağlayıp, kemik içindeki atıkların dışarıya çıkarılmasında rol alır. (evrimmasali.com)
Sonuç:
Tüm bedenimiz, Yüce Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü ve sanatı gösteren mucizevi sistemlerle donatılmıştır. İİnsan vücudundaki her özellik gibi iskelet sistemimiz ve kemiklerimiz de sağlığımızı korumak ve zarar görmesini engellemek için yaratımıştır. İİskelet sisteminde açıkça görülen planın ve bu plan dahilinde var olan yapının nasıl ortaya çıktığı sorusunun ise tek yapı cevabı vardır. Bu benzersiz yapı evrendeki herşeyi yaratmış ve belirli bir düzene koymuş olan Yüce Allah'a aittir. Rabbimiz çok üstün bir aklın sahibidir. Nitekim Yüce Allah bu üstünlüğü, Mü'minun Suresi'nde şöyle belirtir:
"Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir." (Mü'minun Suresi, 14)
Günlük hayatta hiç düşünmeden yaptığımız ve çok basit olarak nitelendirilebilecek hareketleri bile kemiklerimizin fonksiyonel yapıları sayesinde gerçekleştiririz. Eğer kemikler ve iskeletimiz olmasaydı, yerimizden kalkıp hareket etmek, koşmak, yürümek, elimizi kıpırdatmak bile bizim için mümkün olmazdı. Çünkü vücudumuz, içi boş bir çuval veya bir et yığını gibi yere serilirdi. Organlarımız kendi ağırlığımız altında ezilir ve birkaç saniyede yaşamımızı yitirirdik...
UYLUK KEMİĞİNDEN EYFEL KULESİNE…
İnsan vücudundaki kemiklerin sahip oldukları özellik, insanların meydana getirdiği inşaat yapılarına da örnek olmuştur. Nitekim Eyfel Kulesi'nin mimarı olan Maurice Koehlin, ünlü kulenin projesini çizerken, vücudun en hafif ve dirençli kemiği olan uyluk kemiğinden etkilenmiştir. Boru şeklinde, ancak içi iğli bir yapıya sahip olan uyluk kemiğindeki bu yapı, kemiklere esneklik ve hafiflik kazandırırken, sağlamlıklarından da hiçbir şey kaybettirmez. Aynı şekilde yapılan Eyfel Kulesi de bu nedenle kendinden havalandırmalı sarsılmaz bir mimariye sahip olmuştur.
Gülme, koşma, yürüme, oturma, kalkma, ayakta durma, yatma, yazı yazma. Her insan bu işlemleri kemikleri sayesinde yapar. Kemikleri sayesinde yürür, yine onlar sayesinde ayakta durur, yatar, güler, kemikleri sayesinde yemek yer. İnsan bedeninin çatısı 206 tane sert parçanın biraraya gelmesiyle oluşmuştur. Bu parçalar adeta bir yap-boz oyununun parçaları gibi birbirlerine tam olarak uydurulmuş ve belirli uçlardan birbirlerine tutturulmuştur.
Çoğu insan kemiklerin cansız maddeler olduğunu zanneder ancak kemikler dış tabakaları hariç canlı dokulardır. Bu dokuların içinde mikroskobik damarlar, sinir ağları ve kemik iliği bulunur. İnsan vücudundaki kemikler aynı zamanda birer banka gibi çalışırlar. Kalsiyum ve fosfor gibi hayati maddeleri depolarken ya da herhangi bir durumda ihtiyaç olduğunda depoladıkları bu maddeleri vücuda geri verirler. (makale harun yahya)