Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara bir altın vermiş. Keloğlan bunu kabul etmemiş. İlle de iki tavuğa iki altın isterim demiş. Keloğlan’ın tavukları bir altına vermediğini gören adam:
“ Bak Keloğlan
bende bir define haritası var. Yalnızım
yaşlandım artık. Bu sebepten defineyi aramaya çıkamadım. Eskiden
Zenginoğlu’ nun konağında çalışırdım. Bu haritayı bana Zenginoğlu vermişti. İki tavuk benim olsun
harita senin olsun
defineyi ara bul
ömrünce mutlu ol ” demiş. Keloğlan adama inanmış
değiş tokuş yapılmış. Keloğlan akşamüstü yorgun argın köyüne dönmüş. Anası:
“ A benim kel oğlum
kabak oğlum. Hiç bu kağıt parçasına iki tavuk verilir mi? Sen tavukları satıp gaz
tuz alacaktın. Kandırmışlar seni. Şimdi karanlıkta otur
yemekleri tuzsuz ye de aklın başına gelsin ” diyerek bağırıp çağırmış. Keloğlan oralı olmamış
aklı fikri definedeymiş. Sabahı zor etmiş
erkenden kalkmış. Anasına:
“ Ana ben defineyi aramaya gidiyorum. Kışlık yiyecek hazırlamıştım. Varsın gaz olmasın
akşamları erken yatarsın. Varsın tuz olmasın
komşudan istersin. Defineyi bulursam
seni sultanlar gibi yaşatacağım ”demiş. Anasının elini öpmüş. Keloğlan’ ın kararlı olduğunu gören anası çaresiz fikir değiştirmiş. “ Güle güle git
Keloğlan. İnşallah defineyi bulursun “ diyerek Keloğlan’ ı uğurlamış.
Keloğlan dağ-bayır aşmış
günlerce aramış
sonunda haritadaki kuyuyu bulmuş. Define bu kuyunun içindeymiş. Kuyuya attığı taş tak diye ses çıkarmış. Keloğlan kuyuda su olmadığını anlamış. Fakat geçen yıl köydeki kör kuyuya inen ve bir daha çıkamayan üç kişi aklına gelmiş. “ Yanımda köyden getirdiğim ip var. Kuyunun kenarına bağlayıp insem ya ben de onlar gibi kuyudaki zehirli dumandan boğulur kalırsam halim nice olur
diye düşünceye dalmış. Evvela bana mert
sözünün eri
kuyudaki tehlikeyi ortadan kaldırabilecek bir yardımcı lazım. Böylesi de nerelerde bulunur
diye düşünürken aklına Nasreddin Hoca gelmiş. Tamam demiş Hoca bu işin çaresini bulur. ‘
Az gitmiş uz gitmiş
sonunda Akşehir’ e varmış. Sormuş
Nasreddin Hoca’ nın evini göstermişler. Kapıyı çalmış. Nasreddin Hoca kapıyı açmış. “ Buyurun evladım “ demiş
“ Ben Nasreddin Hoca’ yım. Bir şey mi arzu etmiştiniz? “
“ Hocam bizim köyde bana Keloğlan derler. Sizin önemli bir meselenin çözümüne yardımınızı rica edecektim. Beni dinlemek zahmetine katlanırsanız çok sevinirim. “
Hoca Keloğlan’ ı evine buyur etmiş. Keloğlan define haritasına nasıl sahip olduğunu
anasına veda edip köyden ayrıldığını
haritadaki kuyuyu bulduğunu
kuyuya neden inemediğini anlatmış. “ Eğer defineyi bulursak yarı yarıya paylaşırız
Hocam. Ne dersiniz? ” diyerek sözü bağlamış.
Nasreddin Hoca:
“ Uzun süredir kullanılmayan veya etrafındaki toprak tabakasından içine zehirli hava sızan kuyularda
yeterli hava akımı olmadığı için
bu zehirli hava birikir. Eğer böyle kuyulara inilirse insanı zehirler
öldürür. Söylediğine göre kuyunun derinliği dokuz on metre varmış. Kuyunun çevresini kazıp genişletmek çok yorucu ve zahmetli
ikimiz başaramayız. Yardımcı bulmaya kalksak kulaktan kulağa yayılır
halk kuyunun başına dolar. Başka bir yol bulmalıyız Keloğlan. Sen bizde birkaç gün misafir kal
düşünüp hal çaresini bulurum. “
Nasreddin Hoca sonraki iki gün planlar yapmış
taslaklar çizmiş. Planları demirciye ***ürmüş. Bu aletlerin olanını vermesini
olmayanı çizime uygun olarak yapmasını tembihlemiş. Haftasına aletler hazır olmuş. İki eşeğin çektiği bir araba almış. Arabaya aletleri
yiyecek
içecek gibi ihtiyaçları koymuş. Karısıyla vedalaşıp eşeğine binmiş. Nasreddin Hoca eşeğiyle önde
Keloğlan arabayla arkada
yola koyulmuşlar. Günlerce süren zahmetli yolculuktan sonra definenin bulunduğu kuyuya varmışlar. Hoca kuyuyu incelemiş. Keloğlan ile birlikte demirciye yaptırmış oldukları büyük körüğü kuyunun yanına indirmişler. Yaklaşık on santim genişliğindeki borunun bir ucunu kuyunun dibine sallamışlar. Diğer ucunu körüğe takmışlar. Birlikte körüğe temiz hava basmaya başlamışlar. Yıllardır burada biriken durgun ve zehirli hava
temiz ve basınçlı havanın etkisiyle parçalanmaya
yavaşça yükselmeye
kuyudan çıkmaya başlamış. Körük her hava basışında kuyudaki zehirli hava oranı azalıyormuş. Bu işlem ertesi gün de devam etmiş. Üçüncü gün kuyunun temizlendiğine kanaat getirmişler. Yine de her şeyden emin olmak için Nasreddin Hoca arabada getirdiği bir kediyi çuvala koymuş. Çuvalı ipe bağlayıp kuyunun dibine sarkıtmış. Yarım saat sonra kediyi çıkardığında dipdiri olduğunu görmüş.
Keloğlan ipi beline bağlayıp kuyuya inmiş. Haritada belirtilen taşı çıkarmış. Taşın altındaki toprağı kazınca
sandığı bulmuş. Yanındaki diğer ipe sandığı bağlamış ve Hoca’ ya kendisini çekmesi için seslenmiş. Keloğlan kuyudan çıkınca
Hoca ile sandığı yukarıya çekmişler. Sandığın kilidini kırıp
kapağını açınca
bir de ne görsünler: Çil çil altınlarla dolu değil miymiş sandığın içi… Çok sevinmişler. Hemen altınları paylaşmışlar. Ertesi gün
Nasreddin Hoca eşeğiyle Akşehir’e
Keloğlan arabayla köyüne doğru yola koyulmuşlar.
Keloğlan köyünde dillere destan bir konak yaptırmış. Hizmetçiler
uşaklar tutmuş. Tarlalar
bağlar
bahçeler satın almış. Anasıyla birlikte sultanlar gibi yaşamaya başlamış. Keloğlan’ ın görülmemiş zenginliği padişahın kulağına gitmiş. Ava çıktığı bir gün Keloğlan’ ın konağına uğramış. Keloğlan padişaha hürmet göstermiş
en iyi şekilde ağırlamış. Gördüğü yakın ilgiden çok memnun kalan padişah
Keloğlan’ ı gelecek ay kutlanacak bayram için
sarayına davet etmiş.
Bayram günü Keloğlan arabalar ve uşaklarla beraber saraya gitmiş. Eğlenceler sırasında padişahın dünya güzeli kızı Menekşe ile tanışmış ve aşık olmuş. Menekşe de Keloğlan’ ı görür görmez sevmiş ve yanından ayrılmak istemiyormuş. Bayram eğlenceleri bittikten sonra Keloğlan konağına dönmüş. Anasına Menekşe Sultan’ ı görür görmez aşık olduğunu
onsuz yapamayacağını söylemiş. Düşünmüşler
taşınmışlar
padişahtan Menekşe’yi istemeye karar vermişler. Daha sonra anasıyla gidip kızı istemişler. Padişah Menekşe’yi Keloğlan’ a vermiş. Keloğlan konağına dönüp düğün hazırlıklarına başlamış. Bir taraftan da Nasreddin Hoca’ ya haberciler gönderip
düğüne davet etmiş.
Nasreddin Hoca payına düşen altınlarla Akşehir’e döndükten sonra yoksulları
yetimleri
giydirip kuşatmış
parasının çoğunu hayır işlerinde kullanmış. Bir yandan da Keloğlan’ın köyünde konak yaptırdığını
uşaklar tutup
araziler satın alıp sultanlar gibi yaşamaya başladığını dost sohbetlerinde ve gelip giden yolculardan duyar
anlatılanlara sevinirmiş. Keloğlan’ ın düğün haberini ve Menekşe Sultan ile evleneceğini duyunca keyfi pek yerine gelmiş. Hemen düğüne gitmek için hazırlıklara başlamış. Halılar
kürkler
ipek kumaşlar almış. Menekşe’ye küpe
kolye
gerdanlık gibi ziynet eşyaları almış. Ayrıca dört atın çektiği iki araba satın almış
iki tane de uşak tutmuş. En değerli elbiselerini
en gösterişli kürkünü giymiş. Karısıyla birlikte düğünden birkaç gün önce yola çıkmış. Nasreddin Hoca maiyetiyle birlikte gayetle şatafatlı bir şekilde saraya varmış. Keloğlan Hoca’ yı kapıda karşılamış. Elini öpmüş. Sarılmışlar
hasretle kucaklaşmışlar. Düğün gününe kadar Hoca başından geçmiş nice olaylara ince espriler katarak anlatmış. Davetlilerin hoşça vakit geçirmelerine yardımcı olmuş. Sazlı
sözlü eğlenceler arasında Keloğlan ile Menekşe Sultan evlenmişler. Mutluluklarına diyecek yokmuş. Daha uzun yıllar mutlu ve bahtiyar olarak yaşamışlar.
“ Bak Keloğlan
“ A benim kel oğlum
“ Ana ben defineyi aramaya gidiyorum. Kışlık yiyecek hazırlamıştım. Varsın gaz olmasın
Keloğlan dağ-bayır aşmış
Az gitmiş uz gitmiş
“ Ben Nasreddin Hoca’ yım. Bir şey mi arzu etmiştiniz? “
“ Hocam bizim köyde bana Keloğlan derler. Sizin önemli bir meselenin çözümüne yardımınızı rica edecektim. Beni dinlemek zahmetine katlanırsanız çok sevinirim. “
Hoca Keloğlan’ ı evine buyur etmiş. Keloğlan define haritasına nasıl sahip olduğunu
Nasreddin Hoca:
“ Uzun süredir kullanılmayan veya etrafındaki toprak tabakasından içine zehirli hava sızan kuyularda
Nasreddin Hoca sonraki iki gün planlar yapmış
Keloğlan ipi beline bağlayıp kuyuya inmiş. Haritada belirtilen taşı çıkarmış. Taşın altındaki toprağı kazınca
Keloğlan köyünde dillere destan bir konak yaptırmış. Hizmetçiler
Bayram günü Keloğlan arabalar ve uşaklarla beraber saraya gitmiş. Eğlenceler sırasında padişahın dünya güzeli kızı Menekşe ile tanışmış ve aşık olmuş. Menekşe de Keloğlan’ ı görür görmez sevmiş ve yanından ayrılmak istemiyormuş. Bayram eğlenceleri bittikten sonra Keloğlan konağına dönmüş. Anasına Menekşe Sultan’ ı görür görmez aşık olduğunu
Nasreddin Hoca payına düşen altınlarla Akşehir’e döndükten sonra yoksulları