Heulwen
Kayıtlı Üye
Kavram Gelişimi;
Yaşadığımız dünyada çok çeşitli olay,fikir ve nesne bulunmaktadır. Bunların her birinin tüm özelliklerini tek tek öğrenmek mümkün değildir. Kavram,aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne veya olaya verilen semboldür. Diğer bir değişle,benzer özelliklere sahip olay, fikir ve nesneler grubuna verilen ortak isme kavram denir. Kavramlar yaşadığımız çevrenin karmaşıklığını azaltarak,çevremizi tanımlamamıza yardımcı olur. Örneğin,ağaç bir kavramdır; çünkü çok sayıda nesneyi temsil eder ve bu nesneler toprağa kök salma,dik durma,gövdesi,dalları ve yaprakları olma gibi bir dizi özellikleri aralarında paylaşırlar. Bunun gibi,kız,kitap,ev birer kavramdır.
Kavramların birbirleriyle ilişkileri vardır ve bu ilişkiler mertebeli bir yapı oluştururlar. Kavramlar olmasaydı,dış dünyadaki her olayı teker teker öğrenmek ve hatırlamak durumunda olurduk. Düşünün bir kere,ağaç la ilgili bilgiyi vermek için şimdiye kadar gördüğünüz her ağacı hatırlayıp teker teker onların özelliğini söylemeniz gerekirdi. Kavramlar,bireyin son derece karmaşık ve ayrıntılı algısal yaşantısını özetler,soyutlaştırır ve böylece insanoğlunun bilim,teknoloji,kültür,sanat ve edebiyatı geliştirmesini sağlar.
Özel isimler dışında kalan dildeki kelimeler belirli bir kavramı temsil ederler. Kelimelerin hemen hemen hepsinin kavram olması,kavramların tümünün kelimelerden oluştuğu anlamına gelmez. İnsanların kelimelerle ifade edemedikleri kavramlar geliştirdikleri,kavram geliştikten sonra bu kavramın ifadesinin kelimeyle yapıldığı gözlenmiştir. Örneğin; çocuk anne,süt köpek,kelimelerini söylemeden önce,bunları tanıyıp uygun davranışlarda bulunabilir.
Kavram öğrenme bilişsel gelişimin en önemli konularından biridir. Piaget tarafından önemi uzun süredir vurgulanan bu konu deneysel ve davranışçı bir yaklaşımla araştırılmaya devam edilmiştir. Harlow (1959) ve Kendler ve Kendler (1962) gibi psikologların önderliğinde başlayan bu çalışmalar kısa zamanda kavram öğrenme ile ilgili olarak standart yöntemlerin gelişmesine yol açmıştır.
Yaşamın ilk günlerinden başlayarak her çocuk çevresini düzenli kılma uğraşısı içinde,algıladığı uyaranların benzer yönlerini görmeye,seçmeye ve kavramsal olarak birleştirmeye çalışır. Kavram öğrenme adı altında toplanan bu uğraşılar çocuğa çevresi ile etkileşimi açısından büyük kolaylıklar sağlar. Örneğin,her yeni uyarana ayrı bir tepki gösterecek yerde,edindiği kavramlar çerçevesinde çocuk uyaranlara grup öğeleri olarak tepki gösterir.
Yaklaşık olarak son otuz yıl içinde deneysel ve objektif bir yaklaşımla araştırılmaya başlanan kavram öğrenme konusunun kuramsal açıklamaları arasında tek üniteli ayırım (single unit discrimination) (Spence,1936) gibi klasik davranışçı modellerle iki aşamalı aracılık (two-stage mediation) (Kendler ve Kendler,1962; Zeaman ve House,1963) gibi yeni davranışçı modeller vardır.
Yaşadığımız dünyada çok çeşitli olay,fikir ve nesne bulunmaktadır. Bunların her birinin tüm özelliklerini tek tek öğrenmek mümkün değildir. Kavram,aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne veya olaya verilen semboldür. Diğer bir değişle,benzer özelliklere sahip olay, fikir ve nesneler grubuna verilen ortak isme kavram denir. Kavramlar yaşadığımız çevrenin karmaşıklığını azaltarak,çevremizi tanımlamamıza yardımcı olur. Örneğin,ağaç bir kavramdır; çünkü çok sayıda nesneyi temsil eder ve bu nesneler toprağa kök salma,dik durma,gövdesi,dalları ve yaprakları olma gibi bir dizi özellikleri aralarında paylaşırlar. Bunun gibi,kız,kitap,ev birer kavramdır.
Kavramların birbirleriyle ilişkileri vardır ve bu ilişkiler mertebeli bir yapı oluştururlar. Kavramlar olmasaydı,dış dünyadaki her olayı teker teker öğrenmek ve hatırlamak durumunda olurduk. Düşünün bir kere,ağaç la ilgili bilgiyi vermek için şimdiye kadar gördüğünüz her ağacı hatırlayıp teker teker onların özelliğini söylemeniz gerekirdi. Kavramlar,bireyin son derece karmaşık ve ayrıntılı algısal yaşantısını özetler,soyutlaştırır ve böylece insanoğlunun bilim,teknoloji,kültür,sanat ve edebiyatı geliştirmesini sağlar.
Özel isimler dışında kalan dildeki kelimeler belirli bir kavramı temsil ederler. Kelimelerin hemen hemen hepsinin kavram olması,kavramların tümünün kelimelerden oluştuğu anlamına gelmez. İnsanların kelimelerle ifade edemedikleri kavramlar geliştirdikleri,kavram geliştikten sonra bu kavramın ifadesinin kelimeyle yapıldığı gözlenmiştir. Örneğin; çocuk anne,süt köpek,kelimelerini söylemeden önce,bunları tanıyıp uygun davranışlarda bulunabilir.
Kavram öğrenme bilişsel gelişimin en önemli konularından biridir. Piaget tarafından önemi uzun süredir vurgulanan bu konu deneysel ve davranışçı bir yaklaşımla araştırılmaya devam edilmiştir. Harlow (1959) ve Kendler ve Kendler (1962) gibi psikologların önderliğinde başlayan bu çalışmalar kısa zamanda kavram öğrenme ile ilgili olarak standart yöntemlerin gelişmesine yol açmıştır.
Yaşamın ilk günlerinden başlayarak her çocuk çevresini düzenli kılma uğraşısı içinde,algıladığı uyaranların benzer yönlerini görmeye,seçmeye ve kavramsal olarak birleştirmeye çalışır. Kavram öğrenme adı altında toplanan bu uğraşılar çocuğa çevresi ile etkileşimi açısından büyük kolaylıklar sağlar. Örneğin,her yeni uyarana ayrı bir tepki gösterecek yerde,edindiği kavramlar çerçevesinde çocuk uyaranlara grup öğeleri olarak tepki gösterir.
Yaklaşık olarak son otuz yıl içinde deneysel ve objektif bir yaklaşımla araştırılmaya başlanan kavram öğrenme konusunun kuramsal açıklamaları arasında tek üniteli ayırım (single unit discrimination) (Spence,1936) gibi klasik davranışçı modellerle iki aşamalı aracılık (two-stage mediation) (Kendler ve Kendler,1962; Zeaman ve House,1963) gibi yeni davranışçı modeller vardır.