meridyen2
Kayıtlı Üye
Karotenoidler: Bitkileri Güneşten Koruyan Kalkanlar
Etrafımızda çeşit çeşit, renk renk çiçekler sebze ve meyveler yer alır. Bu bitkilere renklerini veren özel bir madde vardır: Karotenoid... Karotenoidlerin görevi sadece bitkilere renk vermekle de sınırlı değildir. Bu gözle görülemeyecek kadar küçük moleküller, aynı zamanda bitkileri güneşe karşı bir kalkan gibi korurlar. Sürekli Güneş’in altında, hiçbir korumaları olmadan yaşayan bitkiler nasıl olup da Güneş’ten zarar görmezler?
Karotenoid bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda (yosunlar, bazı mantarlar ve bazı bakterilerde) bulunan ve bitkilere sarı, kırmızı ve turuncu renklerini veren pigmenttir. 600’ün üzerinde bilinen karotenoid vardır.
Bitkiler, foton yakalayan moleküller olan klorofil ve karotenoid yardımıyla güneşten enerji toplarlar. Eğer bitkiler çok fazla Güneş’e maruz kalırlarsa, bu moleküller idare edebileceklerinden daha fazla enerji emerler ve bitkiyi yok edecek bombalar üretirler. Bu da göstermektedir ki, çok fazla Güneş, insanlar için olduğu gibi bitkiler için de zararlı olabilir. Fakat yanmayı önlemek için, Yüce Rabbimiz bitkileri olağanüstü derecede kompleks bir iç savunma mekanizmasıyla yaratmıştır. Bu muhteşem sistemle Güneş’in zararlı ışınlarına karşı korunmak için bitkiler adeta elektrikli bir güneş perdesi kullanmaktadırlar.
Zararlı Güneş Işınını Bitkiden Uzaklaştıran Kablolar
Arizona eyaleti Biodesign Enstitüsü’nde gerçekleştirilen bir araştırma sonucunda bitkilerin fazla güneş enerjisinden nasıl kurtulduklarının cevabı bulunmuştur. Bitkiler bunun için meyve ve sebzelerin sarı renklerinden sorumlu moleküller olan karotenoidleri kullanırlar.
Her biri 2.8 nanometre uzunluğunda olan karotenoidler, bir insanın saç telinin genişliğinden yaklaşık 10.000 kez daha küçük olan kablolardır. Bu noktada biraz düşünmekte fayda vardır. Bir bitkinin yanmaktan korunması, zararlı güneş ışınının saç telimizden 10 bin kez daha az bir genişliğe sahip kablolardan geçerek uzaklaştırılmasıyla mümkün olmaktadır.
Karotenoidler Nasıl Çalışıyor?
Araştırmacılar daha önceleri ışınlardan koruma sırasında karotenoidlerin işlem sürecinde bir elektron kaybederek oksitlendiği veya değiştiğini düşünmüşlerdi. Oysa yapılan yeni araştırma, bu moleküllerin kendileri oksitlenmeden elektron formundaki güneş ışınını kendi içlerinden geçirerek karşıya taşıdıklarını gösterdi. Yani birer kablo gibi çalışan bu muhteşem moleküller, bu işlemleri gerçekleştirirken kendileri oksitlenmemekteydiler. Bilim adamları ıspanak yapraklarında da var olan bu sistemin, neredeyse üzerlerinden geçen bulutlara bile tepki verecek kadar hassas olduğunu ve bunun doğadaki nano ölçekteki mükemmel mühendislik örneklerinden biri olduğunu belirtmektedirler.
Ancak bu noktada bilim adamlarının hala cevaplayamadıkları bir soru vardır:
Bu kadar narin ve ince bir kablo, nasıl olup da Güneş’in zararlı ışınlarından etkilenmemekte, yanıp kül olmamaktadır?
Hiç kuşkusuz bu muhteşem yapı da, çok aşamalı olan bu olayın piktosaniye (saniyenin trilyonda biri) hatta femtosaniye (saniyenin milyarda birinin milyonda biri) gibi olağanüstü kısa zaman aralıklarında gerçekleşmesi de Yüce Rabbimiz’in muhteşem yaratma sanatının apaçık delillerindendir. Yüce Rabbimiz’in yarattığı bitkilerde iman edenler için ayetler olduğu bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” (Enam Suresi, 99)
Karotenoidlerin Çiçeklerin Üremesindeki Önemi
Nilüferler suyun üstünde açan çiçeklerinde bulunan polenlerini taşıtmak için beyaz renge duyarlı olan kınkanatlıları kullanırlar. Nilüferlerin üremesinde ilginç olan yön bu beyaz rengin üreme gerçekleştikten hemen sonra karotenoidler sayesinde pembeye dönüşmesidir. Çiçeğin renginin değişmesi kınkanatlılar için, çiçeğin başka bir böcek tarafından döllendiği ve poleninin bittiği anlamına gelmektedir.
Bu örnekte olduğu gibi çiçeğin renginin karotenoid yardımıyla değişmesi hem bitkinin hem de üremeye yardımcı olan canlının yararınadır. Çiçeklerinin rengi değişen bitkiler, çiçekleri genç olduğunda üremeye yardımcı olan canlılara bol miktarda nektar ikram ederler. Çiçekler yaşlandıkça yalnızca renklerini değiştirmekle kalmaz, ayrıca daha az nektar barındırırlar. Böylece bu canlılar nektarı olmayan veya az miktarda nektarı olan, bu yüzden de rengi değişen meyvesiz bitkilere gitmeyerek enerji tasarrufu sağlamış olurlar. Kuşkusuz bu durum Yüce Allah’ın üstün aklının ve kusursuz yaratma sanatının ince detaylarından biridir. Çünkü bitkinin ne kendi varlığından, ne de sahip olduğu mucizevi işlemlerden haberi vardır. O, sahip olduğu her özelliği planlayan, kainattaki her şey gibi kendisini de yaratmış olan ve her an yaratmaya devam eden Allah’ın kontrolündedir, ki bu gerçeği de Kuran’da Yüce Allah bizlere bildirmektedir:
“Bitki ve ağaç (O’na) secde etmektedirler.” (Rahman Suresi, 6)
Yüce Allah’ın Kullarına Sunduğu Bir Nimet: Karotenoidlerin Sağlık Üzerindeki Etkisi
Newcastle Üniversitesi’nden Diyetisyen Dr. Tracy Burrows ve meslektaşlarının yaptıkları bir araştırma, karotenoidlerin -havuçtaki betakaroten gibi-, vücuttaki hasarlı hücreleri tamir ettiğini ortaya koymuştur. Tüm meyve ve sebzelerde bulunan bu maddenin kanda yüksek seviyede bulunması hastalık riskini azaltmaktadır. Bu maddenin bitkilerde bol miktarda bulunması ve beslenme yoluyla insanlara ulaşması, kuşkusuz Yüce Allah’ın rahmeti ve kullarına bahşettiği çok özel bir nimettir. (abc.net.au/science/articles/2008/11/28/2432604.htm)8(makale harun yahya)
Etrafımızda çeşit çeşit, renk renk çiçekler sebze ve meyveler yer alır. Bu bitkilere renklerini veren özel bir madde vardır: Karotenoid... Karotenoidlerin görevi sadece bitkilere renk vermekle de sınırlı değildir. Bu gözle görülemeyecek kadar küçük moleküller, aynı zamanda bitkileri güneşe karşı bir kalkan gibi korurlar. Sürekli Güneş’in altında, hiçbir korumaları olmadan yaşayan bitkiler nasıl olup da Güneş’ten zarar görmezler?
Karotenoid bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda (yosunlar, bazı mantarlar ve bazı bakterilerde) bulunan ve bitkilere sarı, kırmızı ve turuncu renklerini veren pigmenttir. 600’ün üzerinde bilinen karotenoid vardır.
Bitkiler, foton yakalayan moleküller olan klorofil ve karotenoid yardımıyla güneşten enerji toplarlar. Eğer bitkiler çok fazla Güneş’e maruz kalırlarsa, bu moleküller idare edebileceklerinden daha fazla enerji emerler ve bitkiyi yok edecek bombalar üretirler. Bu da göstermektedir ki, çok fazla Güneş, insanlar için olduğu gibi bitkiler için de zararlı olabilir. Fakat yanmayı önlemek için, Yüce Rabbimiz bitkileri olağanüstü derecede kompleks bir iç savunma mekanizmasıyla yaratmıştır. Bu muhteşem sistemle Güneş’in zararlı ışınlarına karşı korunmak için bitkiler adeta elektrikli bir güneş perdesi kullanmaktadırlar.
Zararlı Güneş Işınını Bitkiden Uzaklaştıran Kablolar
Arizona eyaleti Biodesign Enstitüsü’nde gerçekleştirilen bir araştırma sonucunda bitkilerin fazla güneş enerjisinden nasıl kurtulduklarının cevabı bulunmuştur. Bitkiler bunun için meyve ve sebzelerin sarı renklerinden sorumlu moleküller olan karotenoidleri kullanırlar.
Her biri 2.8 nanometre uzunluğunda olan karotenoidler, bir insanın saç telinin genişliğinden yaklaşık 10.000 kez daha küçük olan kablolardır. Bu noktada biraz düşünmekte fayda vardır. Bir bitkinin yanmaktan korunması, zararlı güneş ışınının saç telimizden 10 bin kez daha az bir genişliğe sahip kablolardan geçerek uzaklaştırılmasıyla mümkün olmaktadır.
Karotenoidler Nasıl Çalışıyor?
Araştırmacılar daha önceleri ışınlardan koruma sırasında karotenoidlerin işlem sürecinde bir elektron kaybederek oksitlendiği veya değiştiğini düşünmüşlerdi. Oysa yapılan yeni araştırma, bu moleküllerin kendileri oksitlenmeden elektron formundaki güneş ışınını kendi içlerinden geçirerek karşıya taşıdıklarını gösterdi. Yani birer kablo gibi çalışan bu muhteşem moleküller, bu işlemleri gerçekleştirirken kendileri oksitlenmemekteydiler. Bilim adamları ıspanak yapraklarında da var olan bu sistemin, neredeyse üzerlerinden geçen bulutlara bile tepki verecek kadar hassas olduğunu ve bunun doğadaki nano ölçekteki mükemmel mühendislik örneklerinden biri olduğunu belirtmektedirler.
Ancak bu noktada bilim adamlarının hala cevaplayamadıkları bir soru vardır:
Bu kadar narin ve ince bir kablo, nasıl olup da Güneş’in zararlı ışınlarından etkilenmemekte, yanıp kül olmamaktadır?
Hiç kuşkusuz bu muhteşem yapı da, çok aşamalı olan bu olayın piktosaniye (saniyenin trilyonda biri) hatta femtosaniye (saniyenin milyarda birinin milyonda biri) gibi olağanüstü kısa zaman aralıklarında gerçekleşmesi de Yüce Rabbimiz’in muhteşem yaratma sanatının apaçık delillerindendir. Yüce Rabbimiz’in yarattığı bitkilerde iman edenler için ayetler olduğu bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” (Enam Suresi, 99)
Karotenoidlerin Çiçeklerin Üremesindeki Önemi
Nilüferler suyun üstünde açan çiçeklerinde bulunan polenlerini taşıtmak için beyaz renge duyarlı olan kınkanatlıları kullanırlar. Nilüferlerin üremesinde ilginç olan yön bu beyaz rengin üreme gerçekleştikten hemen sonra karotenoidler sayesinde pembeye dönüşmesidir. Çiçeğin renginin değişmesi kınkanatlılar için, çiçeğin başka bir böcek tarafından döllendiği ve poleninin bittiği anlamına gelmektedir.
Bu örnekte olduğu gibi çiçeğin renginin karotenoid yardımıyla değişmesi hem bitkinin hem de üremeye yardımcı olan canlının yararınadır. Çiçeklerinin rengi değişen bitkiler, çiçekleri genç olduğunda üremeye yardımcı olan canlılara bol miktarda nektar ikram ederler. Çiçekler yaşlandıkça yalnızca renklerini değiştirmekle kalmaz, ayrıca daha az nektar barındırırlar. Böylece bu canlılar nektarı olmayan veya az miktarda nektarı olan, bu yüzden de rengi değişen meyvesiz bitkilere gitmeyerek enerji tasarrufu sağlamış olurlar. Kuşkusuz bu durum Yüce Allah’ın üstün aklının ve kusursuz yaratma sanatının ince detaylarından biridir. Çünkü bitkinin ne kendi varlığından, ne de sahip olduğu mucizevi işlemlerden haberi vardır. O, sahip olduğu her özelliği planlayan, kainattaki her şey gibi kendisini de yaratmış olan ve her an yaratmaya devam eden Allah’ın kontrolündedir, ki bu gerçeği de Kuran’da Yüce Allah bizlere bildirmektedir:
“Bitki ve ağaç (O’na) secde etmektedirler.” (Rahman Suresi, 6)
Yüce Allah’ın Kullarına Sunduğu Bir Nimet: Karotenoidlerin Sağlık Üzerindeki Etkisi
Newcastle Üniversitesi’nden Diyetisyen Dr. Tracy Burrows ve meslektaşlarının yaptıkları bir araştırma, karotenoidlerin -havuçtaki betakaroten gibi-, vücuttaki hasarlı hücreleri tamir ettiğini ortaya koymuştur. Tüm meyve ve sebzelerde bulunan bu maddenin kanda yüksek seviyede bulunması hastalık riskini azaltmaktadır. Bu maddenin bitkilerde bol miktarda bulunması ve beslenme yoluyla insanlara ulaşması, kuşkusuz Yüce Allah’ın rahmeti ve kullarına bahşettiği çok özel bir nimettir. (abc.net.au/science/articles/2008/11/28/2432604.htm)8(makale harun yahya)