Karne ödülü duygusal olsun
İyi karne getiren çocuğa bisiklet gibi büyük hediye değil; sarılma, kucaklama, takdir etme gibi duygusal hediyelerin verilmesi gerek...
İZMİR - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Özbaran, toplumda ''karne sendromu'' olarak bilinen kavramın tıbbi literatürde yer almadığını, karnenin geri bildirim, değerlendirme raporu olarak ele alınması gerektiğini ve son gün hayretle karşılanmaması gerektiğini belirtti.
Çocuk, anne ve babanın, karnenin nasıl geleceğine ilişkin önceden bir fikri olması gerektiğine değinen Özbaran, ''Dönem içinde iyi bir aile iletişimi varsa karne sendromu olmayacaktır. Çocuk da öz değerlendirme sahibiyse karnenin nasıl geleceğini biliyordur'' dedi.
Çocuğun kendisinden memnun olmasının önemine dikkati çeken Özbaran, iyi bir karneyi ailenin de tebrik etmesi gerektiğini anlattı.
''Başarıyı yok saymak ne kadar acımasız olacaksa, aşırı abartmak da gereksiz'' şeklinde konuşan Özbaran, şunları kaydetti:
''Olumlu geri bildirim önemli. İyi karne zaten çocuğun motivasyonunun da iyi olduğunu gösterir. Motivasyonun sürmesini sağlamaya çalışmalıyız. 'Biz istedik de sen bu iyi notları aldın' şeklindeki yaklaşım yerine, 'Bu karne senin emeğinin bir ödülü, çok çalıştın, ödevlerini yaptın, arkadaşlarınla iletişimin iyi' şeklinde yaklaşmalıyız. Çocuğun ruh sağlığı açısından baktığımızda duygusal ödüllerin daha çok önemli olduğunu görüyoruz. Bisiklet gibi büyük hediyelerin yerine, sarılma, kucaklama, takdir etme, anne babanın karneyi okurken gözlerindeki ışıltı gibi duygusal ödüllerin verilmesi gerekiyor. Bu çocuğun kendini değerli ve başarılı hissetmesini sağlıyor.''
''NOT ODAKLI OLMAMAK GEREK''
Çocukları sadece büyük hediyelere yöneltmemek gerektiğini anlatan Doç. Dr. Özbaran, ödül çizgisinin çok ince olduğunu ve salt iyi not aldığı için çocuğa değerli olduğu hissini aşılamamak gerektiğini bildirdi.
Nota odaklı ailelerde karne notlarının düşmesi halinde çocuğun kendini değersiz hissedeceğini kaydeden Özbaran, şöyle devam etti:
''Ödül vermek ailenin kendi kararıdır. Ama çocukların çok tazecik beyinleri var. Bekleyebilmek, erteleyebilmek, umut edebilmek ve öz saygı gibi kavramların oluşması gerekiyor. Aşırı büyük ve maddi ödüllerle tazecik beyin sistemlerini bozmamalıyız. Çocuğun ihtiyacı olabilir, ödülü hak ettiğini düşünürsünüz ve birlikte bir hediye almayı planlarsınız ama sadece bir karne için bu hediyenin alınması çocukta hediye için başarıya odaklanmayı getirir. Bu da çocuğun kendisiyle ilgili gelecekteki hedeflerini engelleyici bir rol oynar.''
Özbaran, çocuğun karne başarısının sadece kendisine bağlı olmadığını, çocuğun performansının yanı sıra eğitim sistemi ve aile yapısı gibi etkenlere de önemli ölçüde bağlı olduğunu anlattı.
Ailenin çocuğa sadece ''var olduğu'' için değer vermesi gerektiğini kaydeden Burcu Özbaran, ailenin değer verdiği ve başarılı bir iletişim kurduğu çocuğun notlarını aileden gizlemeyeceğini ya da ''kötü karne'' nedeniyle evden kaçma ya da intihar etme gibi kararlar vermeyeceğini de sözlerine ekledi.
İyi karne getiren çocuğa bisiklet gibi büyük hediye değil; sarılma, kucaklama, takdir etme gibi duygusal hediyelerin verilmesi gerek...
İZMİR - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Özbaran, toplumda ''karne sendromu'' olarak bilinen kavramın tıbbi literatürde yer almadığını, karnenin geri bildirim, değerlendirme raporu olarak ele alınması gerektiğini ve son gün hayretle karşılanmaması gerektiğini belirtti.
Çocuk, anne ve babanın, karnenin nasıl geleceğine ilişkin önceden bir fikri olması gerektiğine değinen Özbaran, ''Dönem içinde iyi bir aile iletişimi varsa karne sendromu olmayacaktır. Çocuk da öz değerlendirme sahibiyse karnenin nasıl geleceğini biliyordur'' dedi.
Çocuğun kendisinden memnun olmasının önemine dikkati çeken Özbaran, iyi bir karneyi ailenin de tebrik etmesi gerektiğini anlattı.
''Başarıyı yok saymak ne kadar acımasız olacaksa, aşırı abartmak da gereksiz'' şeklinde konuşan Özbaran, şunları kaydetti:
''Olumlu geri bildirim önemli. İyi karne zaten çocuğun motivasyonunun da iyi olduğunu gösterir. Motivasyonun sürmesini sağlamaya çalışmalıyız. 'Biz istedik de sen bu iyi notları aldın' şeklindeki yaklaşım yerine, 'Bu karne senin emeğinin bir ödülü, çok çalıştın, ödevlerini yaptın, arkadaşlarınla iletişimin iyi' şeklinde yaklaşmalıyız. Çocuğun ruh sağlığı açısından baktığımızda duygusal ödüllerin daha çok önemli olduğunu görüyoruz. Bisiklet gibi büyük hediyelerin yerine, sarılma, kucaklama, takdir etme, anne babanın karneyi okurken gözlerindeki ışıltı gibi duygusal ödüllerin verilmesi gerekiyor. Bu çocuğun kendini değerli ve başarılı hissetmesini sağlıyor.''
''NOT ODAKLI OLMAMAK GEREK''
Çocukları sadece büyük hediyelere yöneltmemek gerektiğini anlatan Doç. Dr. Özbaran, ödül çizgisinin çok ince olduğunu ve salt iyi not aldığı için çocuğa değerli olduğu hissini aşılamamak gerektiğini bildirdi.
Nota odaklı ailelerde karne notlarının düşmesi halinde çocuğun kendini değersiz hissedeceğini kaydeden Özbaran, şöyle devam etti:
''Ödül vermek ailenin kendi kararıdır. Ama çocukların çok tazecik beyinleri var. Bekleyebilmek, erteleyebilmek, umut edebilmek ve öz saygı gibi kavramların oluşması gerekiyor. Aşırı büyük ve maddi ödüllerle tazecik beyin sistemlerini bozmamalıyız. Çocuğun ihtiyacı olabilir, ödülü hak ettiğini düşünürsünüz ve birlikte bir hediye almayı planlarsınız ama sadece bir karne için bu hediyenin alınması çocukta hediye için başarıya odaklanmayı getirir. Bu da çocuğun kendisiyle ilgili gelecekteki hedeflerini engelleyici bir rol oynar.''
Özbaran, çocuğun karne başarısının sadece kendisine bağlı olmadığını, çocuğun performansının yanı sıra eğitim sistemi ve aile yapısı gibi etkenlere de önemli ölçüde bağlı olduğunu anlattı.
Ailenin çocuğa sadece ''var olduğu'' için değer vermesi gerektiğini kaydeden Burcu Özbaran, ailenin değer verdiği ve başarılı bir iletişim kurduğu çocuğun notlarını aileden gizlemeyeceğini ya da ''kötü karne'' nedeniyle evden kaçma ya da intihar etme gibi kararlar vermeyeceğini de sözlerine ekledi.