ASeL
Bayan Üye
Karanlık Mekkeye Doğan Güneş
Gökyüzünün güneşi,kainatın yaratıcısının dostu, yoklukta gelen bolluk,gönül gözünün doğum günü bugün.
Mekkenin üzerine çöken kara bulutların dağıldığı,çaresiz insanların yakarışlarının son bulduğu gün bugün.
O karanlık gönüllerin yok olduğu ,insanların birbirlerini öldürdüğü o dönemde gökyüzünde doğan güneşin günü.Gelişiyle putperestliğin yok olduğu,göz yaşlarının bir bir aktığı ,sevgilinin geldiği bir gün bugün.
Mekkede kız çocukları feryat ederken putlara doğdu karanlıkta güneş.
Gece aydınlandı sanki sabah misali. Bir ışık içinden melekler indi o mübarek eve. Herkes heyecanlı,herkes meraklı.Biri var içlerinde.
Biliyor sanki kurtarıcının geldiğini ,gülüyor etrafına. Doğuyor gül kokulu küçük melek. Annesinin kucağında ağlıyor sessiz.
Bakıyor kurtarıcıya, gülüyor sevinçle.Alıyor kucağına torununu.Kokluyor mis kokan çiçeğini.
Bir vahiy iniyor gökten Cebraille.Annesine geliyor Allahın biricik dostunun ismi.
Adını Muhammed Mustafa koy deniliyor gökten.
Koyuluyor semavi ışık parçasına adı. Göklerde yazılıyor sevgilinin adı.
Hz.Adem görüyor gökyüzünün tavanında. Soruyor Yüce Allaha:
-Ey Rabbim bu kimin ismi diyor.Allah (a.c)söylüyor:
-Ey Adem o senin torunun adı diyor gülümseyerek.Hz.Adem gülüyor ,hoş geldin oğlum diyor.
Allahın biricik dostu büyüyor.1 yaşında babasız ,6 yaşında annesiz kalıyor.Hissetmiyor yetimliliğini.
Allahın izniyle güzelleşerek büyüyor,onun kucağında yeşeriyor ve meyvelerini veriyor.
Dedesi bakıyor biricik kurtarıcısına.Özenle bakıyor torununa.
Davranışlarının güzelliğini gördükçe gülüyor işte bizim kurtarıcımız diyor.O büyüdükçe büyüyor gönül gözü.
Bir gece efendimiz(s.a.v) Kabenin yanında diz çökmüştü.
Ağlıyordu,kimse yoktu yanında.Cebrail geldi yanına.Gel ey Allahın dostu benimle dedi.Gitti gül kokan melek.
Tüm sema sanki geleceğinden haberdar gibi açmış kapılarını bekliyorlar onu.
Merak ediyorlardı Allahın çok sevdiği bu kişiyi.Melekler gelirken gülüyor bakıyordu gül kokulu meleğe.
Efendimiz Cebrail(a.s)yanında birer birer çıkıyordu cennetin katlarını.
Her katta peygamberler hoş geldin diyor ve secde ediyorlardı.Katları birer birer çıktıktan sonra Cebrail(a.s):
-Ben buraya kadar gidebilirim.Bundan sonra tek başına gideceksin.Eğer ben geçersem yanarım dedi.Efendimiz korkuyla sordu:
-Peki ben nasıl geçeceğim buradan dedi.Cebrail:
-Gönlündeki aşkla ,dostunun aşkıyla dedi.Efendimiz geçti aşkla .
Ve karşısında gördü biricik Rabbini.Hoş geldin dedi Allah(a.c) .Konuştular baş başa.Efendimiz giderken Rabbinin yanından Musa aleyhisselam gördü ve sordu:
-Ey Muhammed ne söyledi Rabbin dedi.Efendimiz:
-Elli rekat namazı farz kıldı dedi.Musa(a.s):
-Git ve de ki bu çok fazla müminler yapamaz bu kadarını dedi.Gitti ve dedi ,yine gördü Musa (a.s) yine gitmesini söyledi.
Sonunda efendimiz 5 rekat namazı farz kıldı ,daha indirmesini isteyemedim dedi.Efendimiz indi yeryüzüne Cebrail(a.s)yle.
Ertesi gün söylediği Allahın farz kıldığı o şeyi.Ve o gün Miraç kandili olarak geçti tarihlere. Kazındı gönül gözlerine. O günden sonra efendimiz herkesi Allaha inanmaya devam etti.
Gün geçtikçe bu olayı duyan halk hemen efendimizin yanına giderek doğru olup olmadığını soruyordu.Efendimizin doğru dediğini duyunca güvenle iman ettiler Allaha.
Gün geçtikçe büyüyen Müslümanlar karşısında Allaha inanmayanlar karşı çıktı olanlara. İşkencelerle yıldırmaya çalıştılar Müslümanları.
Yılmadıklarını görünce çileden çıktılar.Günden güne kötüleştiler.Bu durum karşısında efendimiz hicret emrini verdi .
Ve o günden sonra birer birer Medineye göç başladı.Giderek çoğalan göç karşısında müşrikler çaresiz kalınca Mekkede küçük bir Müslüman topluluğu kaldı.Efendimiz de gitti Medineye Hz.Ebubekirle.
Bundan sonra Allaha inanların sayısı çoğaldı.Efendimiz uyarılarda bulundu.Tüm Müslümanları toplayarak onlara öğütler verdi.
Kız çocuklarının gömülmesini yasakladı .Ve kimin kız çocuğu varsa sevsindedi gülümseyerek.
O günden sonra kız çocukları gömülmek yerine evlerinin önünde rahatça oynadı.
Kadınlar eşlerine kız çocukları olduğunu rahatça söyleyebildi.
Babalar kızlarını sevmeye ve onları oğullarından ayrı tutmamaya başladı.Efendimiz bu durum karşısında giderek daha fazla konuşma yaptı.
Yine bir gün konuşma yapacakken bir adamın oğlunu geldi.
Adam oğlunu öptü ve hemen kucağına oturttu.
Birkaç dakika sonra kızı geldi adam onu önüne oturttu.
Efendimizi hemen:
-Onu da öp ve dizine oturt diyerek uyardı.Adam efendimizin sözü karşısında hata yaptığını anladı.
Günler efendimizin halkı uyarması ve onlara öğütler vermesiyle geçti.
Efendimiz uyarırken onu dinleyen kalpler rahattı.
Ta ki efendimizin ölümüne kadar .
Tüm kalpler uyarıcılarını kaybetmenin acısıyla yanarken efendimizin tebessümüydü onu anlatan.
Şimdi herkes korkuyor ya ölümden.Ben hiç korkmuyorum. Aksine Allaha ve sevdiğime kavuşmanın mutluluğuyla ölmeyi çok ama çok istiyorum.
Allaha kavuşmanın ne büyük bir mutluluk olacağını bildiğimden herkesten önce ben ölmek istiyorum ki bir an önce kavuşabileyim hasretini çektiklerime..
Gülay Erçıktı
Gökyüzünün güneşi,kainatın yaratıcısının dostu, yoklukta gelen bolluk,gönül gözünün doğum günü bugün.
Mekkenin üzerine çöken kara bulutların dağıldığı,çaresiz insanların yakarışlarının son bulduğu gün bugün.
O karanlık gönüllerin yok olduğu ,insanların birbirlerini öldürdüğü o dönemde gökyüzünde doğan güneşin günü.Gelişiyle putperestliğin yok olduğu,göz yaşlarının bir bir aktığı ,sevgilinin geldiği bir gün bugün.
Mekkede kız çocukları feryat ederken putlara doğdu karanlıkta güneş.
Gece aydınlandı sanki sabah misali. Bir ışık içinden melekler indi o mübarek eve. Herkes heyecanlı,herkes meraklı.Biri var içlerinde.
Biliyor sanki kurtarıcının geldiğini ,gülüyor etrafına. Doğuyor gül kokulu küçük melek. Annesinin kucağında ağlıyor sessiz.
Bakıyor kurtarıcıya, gülüyor sevinçle.Alıyor kucağına torununu.Kokluyor mis kokan çiçeğini.
Bir vahiy iniyor gökten Cebraille.Annesine geliyor Allahın biricik dostunun ismi.
Adını Muhammed Mustafa koy deniliyor gökten.
Koyuluyor semavi ışık parçasına adı. Göklerde yazılıyor sevgilinin adı.
Hz.Adem görüyor gökyüzünün tavanında. Soruyor Yüce Allaha:
-Ey Rabbim bu kimin ismi diyor.Allah (a.c)söylüyor:
-Ey Adem o senin torunun adı diyor gülümseyerek.Hz.Adem gülüyor ,hoş geldin oğlum diyor.
Allahın biricik dostu büyüyor.1 yaşında babasız ,6 yaşında annesiz kalıyor.Hissetmiyor yetimliliğini.
Allahın izniyle güzelleşerek büyüyor,onun kucağında yeşeriyor ve meyvelerini veriyor.
Dedesi bakıyor biricik kurtarıcısına.Özenle bakıyor torununa.
Davranışlarının güzelliğini gördükçe gülüyor işte bizim kurtarıcımız diyor.O büyüdükçe büyüyor gönül gözü.
Bir gece efendimiz(s.a.v) Kabenin yanında diz çökmüştü.
Ağlıyordu,kimse yoktu yanında.Cebrail geldi yanına.Gel ey Allahın dostu benimle dedi.Gitti gül kokan melek.
Tüm sema sanki geleceğinden haberdar gibi açmış kapılarını bekliyorlar onu.
Merak ediyorlardı Allahın çok sevdiği bu kişiyi.Melekler gelirken gülüyor bakıyordu gül kokulu meleğe.
Efendimiz Cebrail(a.s)yanında birer birer çıkıyordu cennetin katlarını.
Her katta peygamberler hoş geldin diyor ve secde ediyorlardı.Katları birer birer çıktıktan sonra Cebrail(a.s):
-Ben buraya kadar gidebilirim.Bundan sonra tek başına gideceksin.Eğer ben geçersem yanarım dedi.Efendimiz korkuyla sordu:
-Peki ben nasıl geçeceğim buradan dedi.Cebrail:
-Gönlündeki aşkla ,dostunun aşkıyla dedi.Efendimiz geçti aşkla .
Ve karşısında gördü biricik Rabbini.Hoş geldin dedi Allah(a.c) .Konuştular baş başa.Efendimiz giderken Rabbinin yanından Musa aleyhisselam gördü ve sordu:
-Ey Muhammed ne söyledi Rabbin dedi.Efendimiz:
-Elli rekat namazı farz kıldı dedi.Musa(a.s):
-Git ve de ki bu çok fazla müminler yapamaz bu kadarını dedi.Gitti ve dedi ,yine gördü Musa (a.s) yine gitmesini söyledi.
Sonunda efendimiz 5 rekat namazı farz kıldı ,daha indirmesini isteyemedim dedi.Efendimiz indi yeryüzüne Cebrail(a.s)yle.
Ertesi gün söylediği Allahın farz kıldığı o şeyi.Ve o gün Miraç kandili olarak geçti tarihlere. Kazındı gönül gözlerine. O günden sonra efendimiz herkesi Allaha inanmaya devam etti.
Gün geçtikçe bu olayı duyan halk hemen efendimizin yanına giderek doğru olup olmadığını soruyordu.Efendimizin doğru dediğini duyunca güvenle iman ettiler Allaha.
Gün geçtikçe büyüyen Müslümanlar karşısında Allaha inanmayanlar karşı çıktı olanlara. İşkencelerle yıldırmaya çalıştılar Müslümanları.
Yılmadıklarını görünce çileden çıktılar.Günden güne kötüleştiler.Bu durum karşısında efendimiz hicret emrini verdi .
Ve o günden sonra birer birer Medineye göç başladı.Giderek çoğalan göç karşısında müşrikler çaresiz kalınca Mekkede küçük bir Müslüman topluluğu kaldı.Efendimiz de gitti Medineye Hz.Ebubekirle.
Bundan sonra Allaha inanların sayısı çoğaldı.Efendimiz uyarılarda bulundu.Tüm Müslümanları toplayarak onlara öğütler verdi.
Kız çocuklarının gömülmesini yasakladı .Ve kimin kız çocuğu varsa sevsindedi gülümseyerek.
O günden sonra kız çocukları gömülmek yerine evlerinin önünde rahatça oynadı.
Kadınlar eşlerine kız çocukları olduğunu rahatça söyleyebildi.
Babalar kızlarını sevmeye ve onları oğullarından ayrı tutmamaya başladı.Efendimiz bu durum karşısında giderek daha fazla konuşma yaptı.
Yine bir gün konuşma yapacakken bir adamın oğlunu geldi.
Adam oğlunu öptü ve hemen kucağına oturttu.
Birkaç dakika sonra kızı geldi adam onu önüne oturttu.
Efendimizi hemen:
-Onu da öp ve dizine oturt diyerek uyardı.Adam efendimizin sözü karşısında hata yaptığını anladı.
Günler efendimizin halkı uyarması ve onlara öğütler vermesiyle geçti.
Efendimiz uyarırken onu dinleyen kalpler rahattı.
Ta ki efendimizin ölümüne kadar .
Tüm kalpler uyarıcılarını kaybetmenin acısıyla yanarken efendimizin tebessümüydü onu anlatan.
Şimdi herkes korkuyor ya ölümden.Ben hiç korkmuyorum. Aksine Allaha ve sevdiğime kavuşmanın mutluluğuyla ölmeyi çok ama çok istiyorum.
Allaha kavuşmanın ne büyük bir mutluluk olacağını bildiğimden herkesten önce ben ölmek istiyorum ki bir an önce kavuşabileyim hasretini çektiklerime..
Gülay Erçıktı