Masalsı görüntüsü ve eşsiz doğasıyla Türkiye’nin belki de en güzel kışı yaşanır Kapadokya’da.İncecik beyaz bir örtüyle kaplanan peribacaları hiç vermediği kadar güzel pozlar verir
doğa ve tarihin bütünleştiği yer olur.
İncecik beyaz bir örtüyle kaplanan peribacaları hiç vermediği kadar güzel pozlar verir
doğa ve tarihin bütünleştiği yer olur.Dünyanın her yerini gezmiş biri dahi olsanız buraya ayak bastığınızda ezberleriniz bozulur. Kulaklarınıza eski medeniyetlerin sesleri çalınır rüzgârla birlikte. Taştan şapkalara benzeyen peribacaları
gün içinde mağrur ve sıcak şekilde sizi karşılarken
alacakaranlıkta şaşırtıcı şekillere dönüşür. Güneşin doğuşu da batışı da sizi bambaşka dünyalara götürür. Doğanın büyüleyici şekilde gözlerinizin önüne serdiği Kapadokya’yı izlemeye doyamazsınız.
‘KAYMAKLI’ KAHVALTI
Kapadokya’da ilk durağımız
kış aylarında benzersiz bir kahvaltı sunan Kaymaklı olur. Antik adı Enegüb olan bu yeraltı şehri
Nevşehir’e 19 kilometre uzaklıktadır. Kaymaklı Kalesi’nin altına oyulmuş yeraltı şehrinin sekiz katından dördü 1964’den beri ziyarete açık. Yeraltı şehirlerinin yöredeki bütün evlere gizli geçitlerle bağlandığı bu gizemli kasaba
Kapodokya’nın ilginç kültürel zenginliklerini barındırır. Kaymaklı
yeraltı şehrinin yanı sıra Kurşunlu Camii ve Meryem Ana Kilisesi gibi mimari örnekleriyle de dikkat çeker. Kaymaklı’ya uğrayanların vazgeçilmezi ise meşhur kuru kaymaktır. Bölgeye adını veren kurutulmuş kaymak
Misli Ovası ile Budovası arasında kalan bozkırların eşsiz aromasını ağızlara taşır. Bal sürülerek veya ılık su ile hafif ıslatılan kaymağın üzerine koyu şerbet dökülerek servis yapılır. Kaymaklı’da kahvaltıdan sonra tarihin gizemli sayfalarında dolaşmak için Derinkuyu cazip bir mekândır. Su kuyularının derinliğinden adını almış Derinkuyu
Kaymaklı’ya dokuz kilometre uzaklıktadır. Bu yerleşim yerinin dar koridorlarında ilerlerken bir an için nefesiniz kesilecek gibi olur. Ancak mükemmel havalandırma sistemi sizi yerin katları arasında oksijensiz bırakmaz. Kuyunun içinde ahır
kiler
yemekhane
kilise ve depo gibi bölümler yer alır.
IHLARA’DA YÜRÜYÜŞ
Derinkuyu’dan sonra rotamızı Ihlara Vadisi’ne çeviriyoruz. Doğa yürüyüşü sevenlerin tercihi olan bu vadiye Nevşehir’den Aksaray’a gelmeden 11 kilometre kala sola
Güzelyurt yoluna dönerek ya da Derinkuyu üzerinden ulaşılabilir. Güzelyurt tabelası ile Ihlara yönüne dönerken burada size yol boyunca zirvesi karlı Hasan Dağı eşlik eder. 14 kilometre uzunluğundaki vadi Ihlara’dan başlar
Selime’de son bulur. Vadinin içine inebilmek için alternatif yollar kullanabilirsiniz ama belki de en zahmetsizi aşağıya doğru uzayıp giden merdivenlerdir. Civar köylerde yaşayan çocuklar
size gönüllü olarak rehberlik yapar. Onların keyifli sohbetleriyle aşağıya nasıl indiğinizi anlamazsınız bile. Melendiz Akarsuyu’nun vadinin içinden geçiyor olması buraya ayrı bir güzellik katar. Yorucu olduğu kadar keyifli bir maceraya kucak açan Ihlara Vadisi’nde
105 kaya oyma kilise yer alır. Yürüyüş yolunuz üzerinde Eğritaş Kilisesi’nin yanı sıra Ağaçaltı
Kokar
Pürenliseki
Eskibaca ve Direkli Kilisesi ziyarete açıktır. Kayaların içerisine oyulmuş bu kiliseleri görmek için bazılarına tırmanmanız gerekir.
TESTİ VE KABAK ÇEKİRDEĞİ
Uçsuz bucaksız bozkırın ortasında
akşam yemeği için en uygun mekân Ürgüp’tür. Nefis tandır ekmeğinin kokusunu takip ederek bile bulursunuz yolunuzu. Menüde ise mutlaka kısık odun ateşinde ‘osbar’ adı verilen testilerde yavaş yavaş pişen testi kebabı olmalıdır. Sabırla pişmesini beklersiniz ama sonuçta gelen lezzetin tadını unutmanız mümkün değildir. Sıcak sıcak sunulan tandır ekmeğini
nefis yöre salatalarını ve ayranı da unutmamak gerekir. Ürgüp merkezinde yer alan lokantaların çoğu
yöresel yemeklerin geçmişine sadık kalarak hazırlayıp masanıza getirmekle övünür. Saç kavurma ve özel kabıyla servis edilen güveç de tatmanız gereken lezzetler arasında yer alır. Kapadokya’nın turistik merkezi Ürgüp
karayoluyla Nevşehir’e 15 dakika uzaklıktadır. Ürgüp’ün sembolü haline gelmiş olan üç peribacası
şehrin hemen dışında
Nevşehir yolu üzerinde bulunur. Bu bölge yöresel el sanatlarının örneklerini bulabileceğiniz çarşılarıyla alışveriş için de uygun bir yerdir. Hediyelik olarak el dokuması kumaşlar
bez bebekler
peribacası maketleri
Avanos çömlekleri
bakır eşyalar alabilirsiniz. Çeşitliliğin bol olduğu Ürgüp’te
sütte çifte kavrulmuş kabak çekirdeğini almayı unutmayın.
KAYA KİLİSELERİ ARASINDA
Kapadokya
yağmurla rüzgârın
tarihle coğrafyanın el ele vererek yazdığı bir şiir gibidir. Bu şiir gibi yerleşim yerinin belki de en gözde turistik yeri Göreme’dir. Ürgüp’ten 10 kilometre uzaklıktaki Göreme
Nevşehir-Ürgüp-Avanos üçgeni arasındaki etrafı vadilerle çevrili bölgede yer alır. 4 ile 13. yüzyıllar arasında manastır hayatının yaşandığı bölgede
her kaya bloğunun içinde kiliseler
şapeller
yemekhaneler görülür. Peribacaları ile birlikte yüzyılların birikiminin buluştuğu bu doğal ve kültürel zenginlik
Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir. Açık Hava Müzesi ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakan bu bölge
geçmişte manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak bilinir. 1960’ta faaliyete geçen müze on manastırdan oluşur. Sizi ilk karşılayan Rahipler Manastırı’nın yanı sıra bu dev açık hava müzesinde Kızlar ve Erkekler Manastırı
Yılanlı Kilise
Aziz Basil Şapeli
Elmalı Kilise
Tokalı Kilise ve Aziz Barbara Kiliseleri görülecek yerler arasındadır. Göreme’de
Kapadokya’nın pek çok yerinde olduğu gibi
konaklamak isteyeceğiniz çoğu yer
kayalara oyulmuş butik otellerdir. Sizi antik çağlara götürecek bu mekânların el dokuması halı ve kilimleri üzerinde dostlarla çay sohbetleri kışın güzelliğini pekiştirir.
ÇANAK ÇÖMLEK DİYARI
Kızılırmak’ın kıyısındaki Avanos’a uğramadan Kapadokya gezisi tamamlanmış olmaz. “Kör bile bilir Avanos’un yolunu
çanak çömlek kırığından” deyişinin doğruluğunu kanıtlarcasına killi çamurun insan elinde nasıl şekillendiğini görebileceğiniz eski bir gelenek olan çömlekçiliğin anavatanı gibidir Avanos. Geçmişi Hititlere kadar uzanan çömlek ustaları çamura hayat verir ellerinin arasında. Dönen bir platform üzerinde çamurun şekillendiğini görürsünüz çömlek atölyelerinde. Avanos atölyelerinde çömlek
küp
testi ve güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri bir yana
Hitit ve Frig gibi Anadolu’nun en eski formlarını tekrarlayan hediyelik eşyalar da sevdiklerinize ulaştırılmayı bekler. Vaktiniz varsa bir çömlek atölyesine uğramanızı tavsiye ederiz. Kim bilir? Belki de içinizdeki sanatçıyı Kapadokya’da ortaya çıkarabilirsiniz.


İncecik beyaz bir örtüyle kaplanan peribacaları hiç vermediği kadar güzel pozlar verir




‘KAYMAKLI’ KAHVALTI
Kapadokya’da ilk durağımız









IHLARA’DA YÜRÜYÜŞ
Derinkuyu’dan sonra rotamızı Ihlara Vadisi’ne çeviriyoruz. Doğa yürüyüşü sevenlerin tercihi olan bu vadiye Nevşehir’den Aksaray’a gelmeden 11 kilometre kala sola









TESTİ VE KABAK ÇEKİRDEĞİ
Uçsuz bucaksız bozkırın ortasında












KAYA KİLİSELERİ ARASINDA
Kapadokya

















ÇANAK ÇÖMLEK DİYARI
Kızılırmak’ın kıyısındaki Avanos’a uğramadan Kapadokya gezisi tamamlanmış olmaz. “Kör bile bilir Avanos’un yolunu







Yazı:Ayşe Doğan Fotoraf:Hamit Yalçın