Kant Okumak

ashli

Bayan Üye
Kantın ''Logique'' adlı eserinden ; sorduğu bazı sorular;

''Ne bilebilirim?
Ne yapmalıyım?
Neyi umabilmeme izin vardır?
İnsan nedir?

Birinci soruya metafizik, ikincisine ahlak felsefesi, üçüncüsüne din, dördüncüsüne ise antropoloji yanıt verir. Ama temelde hepsi antropolojiye indirgenebilir; çünkü ilk üç soru sonuncusuyla ilgilidir. Filozof öyleyse şunları belirlemek zorundadır: İnsan bilgisinin kaynağını, her türlü bilginin mümkün ve yararlı kullanılışının alanını ve nihayet, aklın sınırlarını. Bu sonuncu belirleme en kaçınılmaz olanıdır ve en zorudur da üstelik ama sanıları seven (philodoxe) bunlarla uğraşmaz.''

Bu sorular tüm felsefe tarihinin, tüm felsefi söylemin özeti gibidir ve Kant bunu açık seçik bir biçimde görmüştür. Yineleyelim: Kant, felsefenin tarihüstü diyebileceğimiz yanını gördü; soru / sorun çerçevesini, çatısını gördü. Heidegger’den alabileceğimiz bir deyişle felsefenin ‘gestell’ini gördü. Bu yeni görüş, yeni duruş biçimi, Kant’ın kendinden önceki tüm felsefi söylemleri, felsefi yönelimleri can alıcı yönleriyle ‘eleştirmesi’ olarak somutlaştı. Kant çağdaşlarının ifadesiyle ‘her şeyi kırıp döken’ biri oldu. Kant’ın felsefi söylemi artık yeni bir metafizikti; yeni bir ahlak felsefesi, etik; yeni bir estetik; yepyeni bir antropolojiydi.

Kant okumak

İnsanın bir ‘özne’ olarak kendine yönelmesinde, kendini özne olarak algılamasında Kant’ın katkısı bir doruk noktası olarak değerlendirilebilir. Felsefi kaygıyı varlık düzleminden bilme düzlemine taşıyan Kant, incelikli çözümlemeleriyle bir bakıma ‘humanum regnum’u (insanın egemenliği) öne çıkarmıştı ya da Bacon’ın deyişini burada anacak olursak, insanı ‘homo minister et interpres’ (gözleyen, hizmet eden ve yorum eden insan)olarak görmüştü diyebiliriz.

Kant’ın özellikle eleştiri döneminin ürünleri olan yapıtları son derece geniş oylumludur. Kant labirentinde yitip gidenler ya da bu yapıtları okuma cesaretini gösteremeyenler, ''Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena'' ve ''Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'' ile kendilerine, anlama yetilerine olan güvenlerini kazanabilirler ya da bir felsefe metni okumanın, bir felsefi söyleme sokulmanın keyfini sürebilirler; ayrıca bu yapıtlarda yakalanan bir şey daha vardır: Filozofun ‘humor’u, mizah duygusu. Her şeyi kırıp döktüğü söylenen Kant, aslında felsefi söylemin tümüyle ince bir hesaplaşma işine, tüm zarafetiyle, nezaketiyle, inceliğiyle girişmiştir. Gelin sözlerimizi, kısa adıyla, ''Prolegomena''dan (bu zihin açıcı yapıtı Türkçede yeniden yaratan İoanna Kuçuradi ve Yusuf Örnek’i selamlamayı unutmadan) yapacağımız bir alıntıyla noktalayalım; Bu belki de Kant’ın, -Hartmann’ın deyişiyle- geriye bıraktıklarından biri için verimli bir ipucu olabilir: ''Felsefe tarihini (eskisini olduğu kadar yenisini de) kendi felsefeleri sayan bilginler vardır; elinizdeki Prolegomena bunlar için yazılmış değildir. Onlar, aklın kendisinin kaynaklarından bir şeyler çıkarmaya çabalayanların, işlerini bitirinceye kadar beklemelidirler; ancak o zaman, olan bitenden dünyaya haber vermek için onlara sıra gelecektir. Yoksa, onların kanısına göre, daha önce söylenmemiş olan herhangi bir şey söylenemez; bu da gerçekten, gelecekte söylenecek her şey için de, şaşmaz bir kehanet olarak, geçerli olabilir. Çünkü insanın anlama yetisinin yüzyıllar boyu sayısız nesne arasında çeşitli şekilde dolaşıp durduğuna bakılırsa, her yeni için, onunla bazı benzerlikleri olan bir eskinin bulunması gerektiği düşüncesi kolay kolay yanlış çıkmaz.

''Amacım, metafiziği uğraşmaya değer bulan herkesi, çalışmasına ara vermesinin şimdiye dek olan biteni olmamış saymasının ve her şeyden önce ‘Acaba Metafizik gibi bir şey hiç olanaklı mıdır?’ sorusunu sormasının kaçınılmazcasına zorunlu olduğu konusunda ikna etmektir.''
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst