Kamulaştırma • Eksik Harç • Aleyhine Bozulan Yanın Uyulma Istemi • Usule Ilişkin Kazanılmış Hak

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
Kamulaştırma • Eksik Harç • Aleyhine Bozulan Yanın Uyulma Istemi • Usule Ilişkin Kazanılmış Hak

KAMULAŞTIRMA • EKSİK HARÇ • ALEYHİNE BOZULAN YANIN UYULMA İSTEMİ • USULE İLİŞKİN KAZANILMIŞ HAK
Özet: Eksik ödenmiş olan temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için gönderilen muhtırada; “Harç ve giderin yedi gün içinde vezneye ulaştırılması” hususu açık ve net olarak belirtilmelidir. Buna göre “harç ve gi*derlerin gönderilmesi/tamamlanması” içeri*ğini taşıyan muhtıranın usul ve yasaya uy*gun olduğu kabul edilemez.
Aleyhine verilen bozma kararını benim*semek suretiyle, bozma kararına uyulmasını isteyen tarafın bu kabulü, hukuki sonuç do*ğuracak nitelikte bir beyandır. Bu durumda bozma kararı lehine olan taraf yararına usu*le ilişkin kazanılmış hak oluştuğu kabul edil*melidir.(*)
Taraflar arasındaki "Maddi Hatanın Düzeltilmesi" davasından dola*yı yapılan yargılama sonunda; Gölyaka Asliye Hukuk Mahkemesince da*vanın kısmen kabulüne dair verilen 21.6.2004 gün ve 2004/30 E, 2004/83 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 11.3.2005 gün ve 2004/13221 E, 2005/2508 K. sayılı ilamı ile,
(...Dava, kamulaştırılan taşınmazın niteliğinin arsa olarak düzeltilmesi ve kamulaştırılan taşınmaz üzerinde iki katlı ev bulunduğunun tespiti iste*mine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare ve*kilince temyiz edilmiştir.
Kamulaştırılan taşınmazın 4650 Sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/3*d maddesine göre idarece açılan ve derdest olan tescil davasında, davacı maddi hata istemli olarak taşınmazın üzerinde özellik*lerini belirttiği evinin bulunduğunu öne sürerek evin bedelini isteyebileceği gibi taşınmazın niteliği de bedel tespiti ve tescil davasında mahkemece re*sen nazara alınacaktır.
(*) Gön.: Ali GÜNEREN, (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı)
Müspet edim davasında talep edilebilecek istem için ayrıca bu tespit davası açılamayacağından ve davacının böyle bir dava açmada hukuki yaran olmayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşü*nülmeden davanın kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki* kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili


HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gere*ği görüşüldü: Dava, kamulaştırılan taşınmazın niteliğinin arsa olarak dü*zeltilmesi ve taşınmaz üzerinde iki katlı ev bulunduğunun tespiti istemi*ne ilişkindir.



A*DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:

Davacılar vekili; tapuda müvekkilleri adına kayıtlı 435 parsel sayılı taşınmazın davalı idarece kamulaştırılması sebebiyle açılan kamulaştır*ma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davada, 2942 sayılı Kamulaştrma Kanunu'nun 4650 sayılı Kanun ile değişik 10. maddesi uyarınca kamulaştırma belgelerinin müvekkillerine tebliğ edildi*ğini; ancak, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı ev, tebliğ edilen bu bel*gelerden anlaşmazlık tutanağında gösterilmediği gibi, arsa vasıflı taşın*mazın cinsinin de, maddi hata sonucu tarla olarak belirtildiğini ileri sü*rerek; idarece kamulaştırılan taşınmazın niteliğinin arsa olarak düzeltil*mesine ve üzerinde iki katlı ev bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.



B* DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:

Davalı vekili, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca müvekkili idare tarafından açılan bedel tespiti ve tescil davasın*da maddi hata isteminin ileri sürülebileceğini; ayrıca taşınmazın kısmen kamulaştırılmış olması sebebiyle üzerinde bulunan evin kamulaştırılma*sına ihtiyaç duyulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.



C* YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ;

Yerel Mahkeme, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunu benim*semek suretiyle; davanın kısmen kabulüne, “dava konusu 435 parsel sa*yılı taşınmaz üzerinde bulunan evin, fen bilirkişi tararından düzenlenen 3.5.2004 tarihli krokide gösterilen 18,98 m2'lik bölümünün kamulaştırılan alan içerisinde kaldığının tespitine " karar vermiştir.



D* TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME;

Davalı idare vekilince temyiz edilen karar, Özel Daire'ce yukarıda ya*zılı gerekçeyle bozulmuş, Yerel Mahkeme; "2942 sayılı Kamulaştırma Ka*nunu'nun 10. ve 14. maddeleri uyarınca taşınmaz malikleri, bedel tespi*ti ve tescil davasından bağımsız maddi hata istemli dava açabileceklerin*den, davacıların görülmekte olan davayı açmada hukuki yararlarının bu*lunduğu" gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; direnme kararını dava*lı vekili temyiz etmiştir.
E* ÖN SORUNLAR:
Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında işin esasına geçilme*den önce; direnme kararını temyiz eden davalı vekilinin, temyiz giderleri*ni 27.6.2005 günü tebliğ edilen muhtırada öngörülen yedi günlük süre geçtikten sonra 7.7.2005 günü yatırmış olmasının, HUMK'un 434/3. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddini gerektirip gerektirmeyeceği bi*rinci ön sorun olarak; davacı vekilinin, aleyhe verilen bozma kararına uyulmasını. istemesine karşın hakimin önceki kararda direnmesinin usulen mümkün olup olmadığı ikinci ön sorun olarak incelenmiş ve aşa*ğıdaki sonuçlara varılmıştır:
a) Birinci Ön Sorun: Direnme kararını temyiz eden davalı vekilinin, temyiz giderlerini 27.6.2005 günü tebliğ edilen muhtırada öngörülen ye*di günlük süre geçtikten sonra 7.7.2005 günü yatırmış olmasının, HUMK'un 434/3. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddini gerektirip gerektirmeyeceği hususudur.
3.6.2005 günü tebliğ edilen direnme karan, davalı vekili tarafından temyiz harcı 14.6.2005 tarihinde yatırılmak suretiyle, Ankara Nöbetçi As*liye Hukuk Mahkemesi'nce aynı tarihte havale edilen dilekçe ile temyiz edilmiş, temyiz dilekçesi asıl mahkemesi olan Gölyaka Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
Temyiz giderlerinin ödenmemiş olması nedeniyle Gölyaka Asliye Hu*kuk Mahkemesi'nce çıkarılan muhtıra, davalı vekiline 27.6.2005 günü tebliğ edilmiş; adı geçen vekil tarafından temyiz giderleri muhtırada ön*görülen yedi günlük kesin süre geçtikten sonra 7.7.2005 gününde yatı*rılmıştır.
Temyiz dilekçesi verilirken, temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendi*ğinin sonradan anlaşılması halinde, kararı vermiş olan hâkim tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde tem*yizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. (HUMK m. 434, c.2)
Bu noktada, verilen yedi günlük kesin süre içinde eksik ödenmiş olan temyiz harç ve giderinin "kesin olarak mahkeme veznesine ulaştırılması isteniyorsa, tebliğ edilecek muhtırada bu yönün açıkça belirtilmesinin ge*rektiği kuşkusuzdur (Y.H.G.K 1.10.1969 gün ve 1969/2*417*719 sayılı kararı).
Gölyaka Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, mahkemenin, kaza sınırları dışında ikamet eden* davalı vekiline temyiz giderlerinin "yedi gün içinde vezneye ulaştırılması' hususu değil "gönderilmesi/tamamlanması lüzu*mu tebliğ edilmiş ve böylece kanunun aradığı biçimde usulüne tam uy*gun bir ihtar yapılmamıştır. Mahkemenin eksik içerikli ve usulün tam olarak öngördüğü bir tebligatı bulunmadığından; davalı vekili verilen sü*reden sonra gerekli giderleri tamamlamıştır. Gerçekleşen bu durum kar*şısında anılan muhtıra geçersizdir.
Hal böyle olunca, HUMK'un 434/3. maddesinde, hükmün temyiz edilmemiş sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin somut olayda gerçekleşmediğine 23.11.2005 tarihinde yapılan ilk görüşmede oyçoklu*ğuyla karar verilerek birinci ön sorun aşılmış, ikinci ön sorunun incelen*mesine geçilmiştir.
b) İkinci Ön Sorun: Davacı vekilinin aleyhe verilen bozma kararma uyulmasını istemesine karşın hâkimin önceki kararda direnmesinin usu*len mümkün olup olmadığı hususudur.
Dava, kamulaştırılan taşınmazın niteliğinin arsa olarak düzeltilmesi ve taşınmaz üzerinde iki katlı ev bulunduğunun tespiti istemine ilişkin*dir.
Mahkemece "davanın kısmen kabulü ile 435 parsel üzerinde bulunan 137,61 m2 yüzölçümündeki evin 18,98 metrekarelik bölümünün kamulaş*tırılan alan içerisinde kaldığının kabulüne" dair verilen karar, davalı idare vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce; "Müspet edim davasında talep edi*lebilecek istem için ayrıca tespit davası açılamayacağından, davacının böyle bir dava açmada hukuki yararı bulunmadığı" gerekçesiyle ve "dava*nın reddi gereğine" işaretle bozulmuştur.
Bozma karan üzerine yapılan duruşmada, davacı vekili; "Takdir Mah*kemenindir. Bozmaya uyulsun" şeklinde beyanda bulunmuş; usulüne uy*gun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve bozma ilamına karşı beyanda bulunmayan davalı vekilinin yokluğunda direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nda bu ön sorun bakımından yapılan görüşme sırasında azınlıkta kalan bir kısım üyeler; Yargıtay'ın, lehine bozma ka*rarı verdiği davalı vekilinin duruşmaya gelerek bozmaya uyulması ya da direnilmesine ilişkin beyanda bulunmamış olması nedeniyle, bozma ka*rarına uyup uymamak konusunda mahkemenin serbest takdir yetkisinin bulunduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
Buna karşılık, çoğunluğun benimsediği görüş şu şekilde oluşmuştur:
Çekişmeli yargıda taraflarca hazırlama (ihzar) prensibi geçerli olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, talepte bulunan tarafların
iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinmek zorundadır. Kendi*liğinden araştırma yetkisine ve yükümlülüğüne sahip değildir.
Bilindiği gibi çekişmeli yargıda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanu*nunun 429. maddesi hükmüne göre hâkim, Yargıtay'ın bozma kararı üze*rine tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim, kural olarak Yargıtay bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istek*leriyle bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak, uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir.
Az önce açıklanan genel kurala ayrık olmak üzere, çekişmeli yargıda eğer bozma kararına karşı diyecekleri sorulan tarafların bozma kararına uyulmasını istemeleri, bozma nedenleri bakımından bozma kararına uyulmasını isteyen tarafı bağlayabilecek ve davayı karşı taraf yararına so*na erdirebilecek bir nitelik taşıyorsa böyle bir durumda hâkimin artık di*renme kararı vermesi olanağı bulunduğundan söz edilemez (HGK 14.6.1978 gün, 1978/3*59E. 665K.)
Eş söyleyişle, bozma nedenlerinin Kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurması gereken se*beplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyul*masını istemişlerse, artık mahkeme önceki kararında direnemez.
Somut olay incelendiğinde; eldeki dava 2942 sayılı Kamulaştırma Ka*nunu’na dayalı ve idarece kamulaştırılan taşınmazın niteliği ile muhtesa*tın tespitine yönelik olarak açılmış, çekişmeli yargıya ilişkin bir davadır.
Geniş bir bakış açısıyla bakıldığında, kamulaştırma hukukuna iliş*kin hükümler kural olarak,
Anayasamızda öngörülen kamusal yönü gereği kamu düzenini ilgi*lendirmektedir. Kamulaştırma şartları ve usulüne yönelik birçok hüküm kamu düzenine ilişkindir.
Ne var ki, bu kuralın aksine kamulaştırma hukukuna ilişkin olmak*la birlikte kamu düzenine ilişkin olmayan, kamusal yönünden çok kişisel yönü ağır basan hükümler de mevcuttur. Maddi hata istemli eldeki dava*nın niteliği de bu kapsamdadır.
O halde, kamu düzenine ilişkin olmayan ve dolayısı ile hâkimin ken*diliğinden (resen) göz önünde bulundurması, gerekmeyen temyize konu dava, taraf iradelerinin hukuki sonuç doğurabileceği niteliktedir.
Bu noktada sorunun çözümü, somut olaydaki gibi; "davanın reddi ge*reğine” işaret eden bozma ilamına uyulmasını talep eden davacı vekilinin bu beyanının, bozma kararı lehine olan davalı yararına bir usulü kazanıl*mış hak oluşturup oluşturmayacağı sorusuna doğru cevabın verilmesiy*le mümkündür.
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işle*mi ile taraflardan biri lehine, diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda anılan müesseseye ilişkin açık bir hüküm mevcut olmayıp, Yargıtay inançları ile kabul edilmiş usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir.
Bu itibarla, bir ara kararıyla taraflardan biri yararına usulü kazanıl*mış hak doğmuş ise. mahkemenin artık bu ara kararından dönmesine olanak bulunmadığı gibi; taraflardan birinin yaptığı usul işlemi ile diğer taraf lehine usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş ise, mahkemenin taraf lehine husule gelen kazanılmış hakkı gözetmesi gerektiği kuşku ve du*raksamadan uzaktır.
Hemen ifade etmek gerekir ki, Yargıtay bozma kararı üzerine taraflar*dan birinin bozma kararına uyulmasını istemesi, usul hukuku anlamın*da bozma hükümlerinin yerine getirilmesi istemine yönelik olduğundan; diğer taraf yararına bir hak meydana getiriyorsa, usule ilişkin kazanılmış bir hakkın varlığı söz konusudur.
Bu bağlamda, aleyhine verilen bozma kararını benimsemek suretiyle bozma kararına uyulmasını isteyen tarafın bu kabulü, hukuki sonuç do*ğuracak nitelikte olup; bozma hükümlerinin yerine getirilmesi konusun*da, bozma kararı lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluştuğunun kabulü gerekir.
Böyle bir durumda mahkemenin, bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklamasını nazara almadan, kazanılmış hakkı ihlal ederek direnme ka*rarı vermesi olanaklı değildir.
Kamu düzenine ilişkin olmayan ve dolayısı ile hakimin kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurması gerekmeyen temyize konu davada, Yerel mahkemece davanın "kısmen kabulünü” dair verilen kararın, Özel Dairece "davanın reddi gereğine” işaretle davalı yararına bozulmasını takiben. dava*cı vekili 10.5.2005 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasını istemiştir.
Az yukarıda açıklanan esaslar gereğince; davacı vekilinin aleyhe veri*len bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklaması ile davalı yararına usu*lü kazanılmış hak oluştuğundan, artık mahkemece kazanılmış hak ihlal edilerek direnme kararı verilemez.
Şu da eklenmelidir ki, yargılamanın başından itibaren davaya karşı koyan davalı vekilinin, bozmadan sonra duruşmaya gelmemiş ve beyanda bulunmamış olmasının kazanılmış hakkı etkilemeyeceği de şüphesizdir.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak dava*nın reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kara*rının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma ne*denine göre işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada in*celenmesine yer olmadığına, 30.11.2005 gününde yapılan ikinci görüş*mede oyçokluğuyla karar verildi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst