'hayaL
Bayan Üye
] Kahramanmaraş`a Özgü Adet Gelenek ve Görenekler
Nazarlıklar
İnsanlar eskiden beri kötü gözlerin iyi nesnelere dokunup zarar vereceğine inanmış korunmak için çareler aramışlardır. Türkler en iyi koruyucu olarak mavi boncuğu seçmişlerdir. Bu kelime Türk lehçelerinde (Boncuk Moncuk Moyucak Monşak) şekillerinde söylenmiştir. Türkler arasında koruyucu boncuğun mavi boncuk olmasına ayrıca önem verilmesine mavi gözlü Türklere pek az rastlanması ve mavi gözlerde kemlik özelliği bulunduğuna dair inanç sebep olsa gerek. Eski Türkler atlarının boynuna tılsımlar astıkları gibi sancaklarının tepesine de koruyucu tılsım olarak boncuk takmışlardır.
Nazarlıklarda zamanla çok çeşitli cisimlerin kullanılması adet olmuştur. Nazara inanma işi bugün bile Kahramanmaraş il merkezi ve köylerinde yaygın bir şekilde görülmektedir. Güzele engine üstün kabiliyet ve maharetlere sahip olanlara işi iyi bilenlere beden yönünden güçlü kimselere nazar değeceğine inanılmaktadır. Bazı kişilerin özellikle gök gözlülerin nazarından korku duyanlar çoktur. Bu konuda türlü söylentiler vardır. Halk arasında koşan bir atı bile durdurup çatlatacak kadar nazar sahibi kişilerin olduğu söylenir. İşi iyi giden insanların gürbüz ve güzel çocukların görkemli hayvanların hastalık ya da ölümlerinin nazara bağlandığı çok olur. Bu inanış öyle geniştir ki araba **** inek bağ - bahçe ve ekinlere bile nazar değer. Nazar değmemesi için türlü nazarlıklar kullanılır. Bunlardan gök boncuk başta gelir. Diğer nazarlıklardan bazıları şunlardır:
İğde Çekirdeği Göz Boncuğu Şap Yılan Kemiği Küçük Kaplumbağa Kabuğu Küçük Çakı Makas Karaçalı dalından muska şeklinde kesilmiş bir parça Hayvan Boynuzu Öküz At Karaca gibi hayvanların kafa tasları At Nalı vs. Bunlardan taşınabilecek küçüklükte olanlar çocukların omuzlarına ve beşiklerine asılır. Hayvanlara ait kafa tası boynuz ve nal gibi cisimler göz değeceğinden korkulan dükkân ev ve benzerlerinin gözler görülebilecek uygun yerlerine asılır. Ayrıca araba ve görünüşü etkili olan binaların ön cephelerine "Maşallah" yazılır. Taksilerde kamyonların şoföre yakın yerlerinde gök boncukla birlikte bir parça şap asılı olduğu çok görülmektedir.
Nazar değdiğine inanılan çocuk ve büyüklere nazarın bozulması için şu işlemler yapılır:
1- Bir hocaya okutturulur.
2- Ateşe üzerlik atarak çıkan dumanın nazar değenin üstüne gelmesi sağlanır.
3- Kömür sayılır.
Düğün Adetleri
Ne acı... zaman maalesef bir çok eski ve güzel geleneklerimizi unutturmuştur. Ama yinede unutulmayan örf ve âdetlerimiz oldukça çoktur. Bunlardan biride Kahramanmaraş'taki "Düğün Âdetleri"dir. Toplumsal olaylardan biri olan düğünlere dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli şekillerde rastlayabiliriz. Bunlardan çok garipleri olduğu gibi âyin şölen oyun ve tören gibi harikûlâde olanları da vardır.
Halk çoğunluğunu orta tabakanın teşkil ettiği Kahramanmaraş'ta yüzyıllardan beri süregelen düğün âdetlerini bugün de her mahallede her evde ve her mevsimde görebiliriz. Yabancılar için gayet orijinal ve hoş düğün sahipleri için gerekli ve çocuklar için bir eğlence olan bu güzel düğün âdetlerini dolayısıyla mutlu bir yuvanın kurulabilmesi için gösterilen bu çabaları kız görme şerbet nişan kına gelin getirme düğün nikâh gerdek ve el öpmeler diye özetleyebiliriz.
Görücü (Kız Görme)
Kahramanmaraş'ta evlenmelerin büyük bir kısmı görücülerin aracılığı ile olur. Aileler oğulları evlenme çağına gelince kız görmeye başlarlar. Aile bu işle uğraşmakta gecikirse oğulları bu arzuyu bazı hareketlerle ifade eder. Örneğin; askerden gelmişse nüfus kâğıdını terhis teskeresini ailesinin görebileceği yere koyar. Elbisesini suya ıslatıp yıkamadan asar. Burada şu yaygın fıkrayı anlatalım:
Oğulları evlenme çağına gelmiş olan anne ve baba maddî yetersizlikten dolayı. Evdeki eşeği ve yaşlı ****ü satıp oğlanı evlendirmeye karar verirler. Konuşmaları kapı aralığından dinleyen genç sabırsızlıkla beklemeye başlar. Fakat günler geçtiği halde ailesinde bir hareket göremeyince sabırsızlanan genç bir gün konuşma arasında "Hani hiç eşek **** lâfı etmiyorsunuz der".
Kız görmek için Pazartesi ve Perşembe günleri uğurlu sayılır. Görücüler oğlanın babaannesi teyzesi ve diğer yakın akrabaları bir Pazartesi veya Perşembe günü kız evine giderler. Görücülere kahveyi evin gelinlik kızı getirir ve kahveyi ikram ettikten sonra oda kapısının yanında uygun bir yerde elindeki kahve tepsisini göğsünün hizasında tutarak bekler.
Görücüler kızı beğenirlerse anne babaya "Menendimizi bulduk" der. Baba da kızı bir araştırır. Pazartesi ve Perşembe günü görücüler tekrar kız evine giderler. Kızın annesi "Hoşgeldiniz hangi rüzgar attı sizi buraya" der. Görücülerden en yaşlısı "Hoş bulduk" der. Oğlanın anası da "Niçin geldik sorsana" der. Kızın anası sorunca "Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istemeye geldik" derler. Kızın anası da "Allah yazdıysa bizim ne söyleye hakkımız var" der. Görücüler giderken kız evi kesin cevap için üç gün izin ister. Görücüler de "Peki ama üç gün sonra kızı almadan gitmeyeceğiz" der. Bundan sonrada kız evi de oğlan hakkında soruşturmalarını yapar. Üç gün sonra kaynana birkaç kişiyle gelir "Rast gele" der içeri girerler. Hoş beşten sonra kızı vermeyeceklerse "Kızımız daha küçük" diye baştan savarlar. Vereceklerse kız evi naz evi olduğundan birkaç hafta nazlanırlar. Bir top inci 20 - 25 tek ince bilezik 10 - 11 çift burma bilezik bir gerdanlık istenilir yol parası ve kızın ağırlığı tespit edilir. Zenginlerse kız evinin istediği şeyleri verirler ve şerbet günü tayin edilir. Kız evinin isteklerini veremeyenler geri çekilmek zorunda kalır
Nazarlıklar
İnsanlar eskiden beri kötü gözlerin iyi nesnelere dokunup zarar vereceğine inanmış korunmak için çareler aramışlardır. Türkler en iyi koruyucu olarak mavi boncuğu seçmişlerdir. Bu kelime Türk lehçelerinde (Boncuk Moncuk Moyucak Monşak) şekillerinde söylenmiştir. Türkler arasında koruyucu boncuğun mavi boncuk olmasına ayrıca önem verilmesine mavi gözlü Türklere pek az rastlanması ve mavi gözlerde kemlik özelliği bulunduğuna dair inanç sebep olsa gerek. Eski Türkler atlarının boynuna tılsımlar astıkları gibi sancaklarının tepesine de koruyucu tılsım olarak boncuk takmışlardır.
Nazarlıklarda zamanla çok çeşitli cisimlerin kullanılması adet olmuştur. Nazara inanma işi bugün bile Kahramanmaraş il merkezi ve köylerinde yaygın bir şekilde görülmektedir. Güzele engine üstün kabiliyet ve maharetlere sahip olanlara işi iyi bilenlere beden yönünden güçlü kimselere nazar değeceğine inanılmaktadır. Bazı kişilerin özellikle gök gözlülerin nazarından korku duyanlar çoktur. Bu konuda türlü söylentiler vardır. Halk arasında koşan bir atı bile durdurup çatlatacak kadar nazar sahibi kişilerin olduğu söylenir. İşi iyi giden insanların gürbüz ve güzel çocukların görkemli hayvanların hastalık ya da ölümlerinin nazara bağlandığı çok olur. Bu inanış öyle geniştir ki araba **** inek bağ - bahçe ve ekinlere bile nazar değer. Nazar değmemesi için türlü nazarlıklar kullanılır. Bunlardan gök boncuk başta gelir. Diğer nazarlıklardan bazıları şunlardır:
İğde Çekirdeği Göz Boncuğu Şap Yılan Kemiği Küçük Kaplumbağa Kabuğu Küçük Çakı Makas Karaçalı dalından muska şeklinde kesilmiş bir parça Hayvan Boynuzu Öküz At Karaca gibi hayvanların kafa tasları At Nalı vs. Bunlardan taşınabilecek küçüklükte olanlar çocukların omuzlarına ve beşiklerine asılır. Hayvanlara ait kafa tası boynuz ve nal gibi cisimler göz değeceğinden korkulan dükkân ev ve benzerlerinin gözler görülebilecek uygun yerlerine asılır. Ayrıca araba ve görünüşü etkili olan binaların ön cephelerine "Maşallah" yazılır. Taksilerde kamyonların şoföre yakın yerlerinde gök boncukla birlikte bir parça şap asılı olduğu çok görülmektedir.
Nazar değdiğine inanılan çocuk ve büyüklere nazarın bozulması için şu işlemler yapılır:
1- Bir hocaya okutturulur.
2- Ateşe üzerlik atarak çıkan dumanın nazar değenin üstüne gelmesi sağlanır.
3- Kömür sayılır.
Düğün Adetleri
Ne acı... zaman maalesef bir çok eski ve güzel geleneklerimizi unutturmuştur. Ama yinede unutulmayan örf ve âdetlerimiz oldukça çoktur. Bunlardan biride Kahramanmaraş'taki "Düğün Âdetleri"dir. Toplumsal olaylardan biri olan düğünlere dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli şekillerde rastlayabiliriz. Bunlardan çok garipleri olduğu gibi âyin şölen oyun ve tören gibi harikûlâde olanları da vardır.
Halk çoğunluğunu orta tabakanın teşkil ettiği Kahramanmaraş'ta yüzyıllardan beri süregelen düğün âdetlerini bugün de her mahallede her evde ve her mevsimde görebiliriz. Yabancılar için gayet orijinal ve hoş düğün sahipleri için gerekli ve çocuklar için bir eğlence olan bu güzel düğün âdetlerini dolayısıyla mutlu bir yuvanın kurulabilmesi için gösterilen bu çabaları kız görme şerbet nişan kına gelin getirme düğün nikâh gerdek ve el öpmeler diye özetleyebiliriz.
Görücü (Kız Görme)
Kahramanmaraş'ta evlenmelerin büyük bir kısmı görücülerin aracılığı ile olur. Aileler oğulları evlenme çağına gelince kız görmeye başlarlar. Aile bu işle uğraşmakta gecikirse oğulları bu arzuyu bazı hareketlerle ifade eder. Örneğin; askerden gelmişse nüfus kâğıdını terhis teskeresini ailesinin görebileceği yere koyar. Elbisesini suya ıslatıp yıkamadan asar. Burada şu yaygın fıkrayı anlatalım:
Oğulları evlenme çağına gelmiş olan anne ve baba maddî yetersizlikten dolayı. Evdeki eşeği ve yaşlı ****ü satıp oğlanı evlendirmeye karar verirler. Konuşmaları kapı aralığından dinleyen genç sabırsızlıkla beklemeye başlar. Fakat günler geçtiği halde ailesinde bir hareket göremeyince sabırsızlanan genç bir gün konuşma arasında "Hani hiç eşek **** lâfı etmiyorsunuz der".
Kız görmek için Pazartesi ve Perşembe günleri uğurlu sayılır. Görücüler oğlanın babaannesi teyzesi ve diğer yakın akrabaları bir Pazartesi veya Perşembe günü kız evine giderler. Görücülere kahveyi evin gelinlik kızı getirir ve kahveyi ikram ettikten sonra oda kapısının yanında uygun bir yerde elindeki kahve tepsisini göğsünün hizasında tutarak bekler.
Görücüler kızı beğenirlerse anne babaya "Menendimizi bulduk" der. Baba da kızı bir araştırır. Pazartesi ve Perşembe günü görücüler tekrar kız evine giderler. Kızın annesi "Hoşgeldiniz hangi rüzgar attı sizi buraya" der. Görücülerden en yaşlısı "Hoş bulduk" der. Oğlanın anası da "Niçin geldik sorsana" der. Kızın anası sorunca "Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istemeye geldik" derler. Kızın anası da "Allah yazdıysa bizim ne söyleye hakkımız var" der. Görücüler giderken kız evi kesin cevap için üç gün izin ister. Görücüler de "Peki ama üç gün sonra kızı almadan gitmeyeceğiz" der. Bundan sonrada kız evi de oğlan hakkında soruşturmalarını yapar. Üç gün sonra kaynana birkaç kişiyle gelir "Rast gele" der içeri girerler. Hoş beşten sonra kızı vermeyeceklerse "Kızımız daha küçük" diye baştan savarlar. Vereceklerse kız evi naz evi olduğundan birkaç hafta nazlanırlar. Bir top inci 20 - 25 tek ince bilezik 10 - 11 çift burma bilezik bir gerdanlık istenilir yol parası ve kızın ağırlığı tespit edilir. Zenginlerse kız evinin istediği şeyleri verirler ve şerbet günü tayin edilir. Kız evinin isteklerini veremeyenler geri çekilmek zorunda kalır