Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

RaPizM^^

Bayan Üye
155706_183451761672004_115506655133182_732768_7974849_n.jpg


mmmxm.jpg



(20.12.2010)
 
Son düzenleme:
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

Kitaptan Bazı Sözler,

-Yalnızız. İkimizin de sıcağı öksüz artık! Hayatı yaşanır kılmak adına yalancı süslerle bezemeye çalışıyoruz. Yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarlıyor her yarını dün ettiğimizde koca bir hiçle uyanıyoruz. Olmadık insanlarla üç kuruşluk sohbetlere oturuyor tebessüm bile etmeyeceğimiz şeylere kahkahalar atıyoruz. Ama merhametimizin adı zaman..


-Arşivimde acılarım var benim rutubetli; güneşe serip kuruttuğum.
Tozunu alıp halı altında biriktirdiğim hatalarım.
Seninse anlatmadığın masalların var… "sus"ların kucağında çocuk masumu yüzün ve küf rengi günahların..


- Beni benden ayıran beni bana ayartan sevgili! Henüz karşına çıkmadan karşı çıkmadan kayıp gittin kaybedip gittin.
Küfür gibi kanayan bu yaradan yangınlar doğuyor. Alev alev sönüyorcayır cayır susuyorum.
Sana ait ne varsa yakıp yıksaydım keşke diyorum.
Ne çare gücüm yetmiyor.
En büyük sevgiler geçiyor yanımdanbakamıyorum.
'kendini intihardır bu' diyorlar diyenlere de bakamıyorum..


- "Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık..." eğer
kaybetme korkum olmadan sahip olabilir miydim sana?


- Şüpheleriniz beynimi kemirirken ‘senaryo yazıyorsun’ dediniz.
Şüpheleriniz içimi çürütürken ‘zaman’ dediniz.
Şüpheleriniz artık belimi bükerken yüzüme kapılar çarptınız!
Beni kendi gözümden düşürdünüz. Acı çekiyordum.
Ne acı ki acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız.
Ve daha acı ki sizin canınız yanınca benim canım daha çok yandı!


- Fâili meçhûl bir sevdanın zanlısıyım.


- Sevdiğim bütün yüzleri üst üste koyduğumda
bile onun yüzü kadar güzel bir şey çıkmıyordu ortaya.


- ..Eğer aynı kişi sizi daha önce de terk etmişse o vakitler nasıl dayandığınızı düşünürsünüz. İmkân zor ya hatırlamazsınız. Tek isteğiniz uyumaktır! Öyle bir uyku istersiniz ki uyandığınızda ne terk edeninizi ne terk edildiğinizi ne de tüm yaşadıklarınızı hatırlamamalısınız. Oysa uyku boyu rüyalarınızda bile o vardır. Ve uyandığınızda ilk hatırladığınız yine "o" olur nasıl ki uyumadan önce o olduysa!


- “beni neden unuttun” diye sordu birden.
“İçinde kim vardı senin o zamanlar? Ben yoktum biliyorum.
İçindeki yok’tan başka kim vardı diyorum?” Önce sustum.
Gözüm uzaklara daldı. Sonra gözlerine bakıp
“şimdi üç şey var; sen ben ve bir de “biz” ... biz diyorum sana... anlasana...”


- Sana gelmenin adıydı 'gitmek' ve ben her gelişimde vardiyası vurgun hiçliğime gidiyordum kendimden. Senin gemilerin yanaşacak rıhtım ararken maviliklere ben seferler düzenliyordum; seyyah gençliğin rıhtımsız limansız ve gemisiz esirliğine. Oysa ben sana baharın aydınlığı kadar saklanmıştım ve sana yalansız yanışlarda susamıştım.


- Şehrin doğusuna mavi bir yılan gibi çöreklenmiş nehrin kıyısına vardı. Gel – Gitlenen suya inat durgun gözlerde aksinin aslına baktı. Birden Haliç sızladı solunda. Bu bir ihanet miydi? Başka sular da yansıyabilir miydi yüzüne yansımalı mıydı?


- Karşılıklı ihanetlerin elinden kurtarınca kendimizi dayanınca bedel ödemeye ve ödetmeye… borana uğradı içimiz. İrkildiğimiz şarkı sözlerilar çoğaldı bildiğimiz replikler yine yenilendi ayrılık anbean bekledi bizi ve nihayetinde kavuştu bize.


- Sensizlik ve sessizlik yüklü sesim batık bir Eylül gemisi hüznüne bulanıyor. Her yerim kanıyor ama bir tek yüreğim acıyor.


- gece dökülmüş avuçlarımdan
şarkı sözlerilar devriliyor üstüme
gözümdeki kıvılcım
sessizliğe kesmiş bir ağız gibi tutuşuyor
ve sen şimdi kim bilir hangi yitik şehirlerdesin..


- Ben onun saçlarından yapılma esmer tarlalara ektim sevdamı. Biçtiğim ise bir avuç ihanet...


- Geceler unutmaya düşmandı! Ona uyuduğum cumalar ise gündüz ki mübarekliğini taşımıyordu karanlığına. O gelecekmiş gibi hazırlanmak istiyordum yarına. Kendimi kandırmak için her cumartesi bende dökülüyordum şehrin caddelerine. Belki gelmiştir belki karşılaşırız umuduyla. Gün sonunda elime boşluklar yağıyordu sağanakça...


- ‎../gece dökülmüş avuçlarımdan
şarkı sözlerilar devriliyor üstüme
gözümdeki kıvılcım
sessizliğe kesmiş bir ağız gibi tutuşuyor
ve sen şimdi kim bilir hangi yitik şehirlerdesin..


- Sensizlik ve sessizlik yüklü sesim batık bir Eylül gemisi hüznüne bulanıyor.
Her yerim kanıyor ama bir tek yüreğim acıyor.


- Karşılıklı ihanetlerin elinden kurtarınca kendimizi
dayanınca bedel ödemeye ve ödetmeye… borana uğradı içimiz.
İrkildiğimiz şarkı sözlerilar çoğaldı bildiğimiz replikler yine yenilendi
ayrılık anbean bekledi bizi ve nihayetinde kavuştu bize.


- ../ sensizliğe alışmak
bir bozgun ağırlamaktır içinde biliyorum
örtülerine unutma beni çiçekleri takıyorum
şimdi yaşama hakkım sana
gel de yağmurumdan iç
seni seviyorum...


- Bende susuyordum. Dirilesiye kadar sürecek bir suskunluk içinde sadece benim dinlediğim içsel bir diyalogla onunla konuşuyordum. Ona her şeyi anlatıyordum. Yalnızlığından ibretti bütün konu. Onun varlığında bile beni bırakmayan o yalnızlığı...
O yalnızlığı ona yaz yaz bitiremiyordum.


- Dönüp bakamıyordum şimdi’min bulanıklık sonrası durgunluğundan geçmişime. Korkum bir şey bulamamak değildi. Korkum geri gelememek de değildi. Korkumşimdi’ye duyduğum az bir umudun kaybolmasınaydı. Her şeysizliğime umutsuzluk da ekleyemezdim suların çekilmekte olduğu kurak kıyımda.

Bir aşk yarasını alır da yanına saklanırdı. Bir adam zor olsa da unutulurdu. Zamanla azalan arkadaşlıklar yalnızlıkla doldurulurdu. Peki ya bir geçmiş ömrün neresinde tutulabilirdi? Ömrün neresine tutunurdu? Gizli bir geçmiş gelip beni bulmuşken bildiklerime inancım nasıl korurdu sağlamlılığını? Bilmediklerimi çözmeye gücüm yoktu! Bıraksın yakamı her şey. Ki farkındayım hiçbir şey üstüme üstüme gelmiyordu! Ben kendimle kendimde kaybolmaya bulunamamaya hazırdım! Sorulu bir hayata cevapsız kalıyordum. Yitirdiğim ne yoksa şimdi verebilirdim eski de olsa güzel bir hafızasızlığa!

Özümün gizi gizimin çetrefilliği aşkça sarıldığım adamın iki dudağından içime döküldü. İçimi gizli özüme taşıdım. Yer İstanbul’du zaman doğumumda kaybettiğim küçük kadın. Giriş heyecanlıydı. Gelişme sevgili... Sonuç İstanbul’da yeni bir çıkmazdı. Dönüş eski bir şehreydi. Dönüş sonradan yaratılan geçmişin yaşandığı ve terk edildiği eveydi.

Olmadı denediklerim. Bir başka seçeneğim vazgeçmek neticeliydi. Bana kalan avunmaktı. Bana kalan yaşamak. Bana kalan... Adamı düşünmeye güç bulabilmemsuçlu hissettirmiyordu bana kendimi. Adını söktüm. Adam diyordum kısaca. Kısaca anıyordum uzun uzun ve usul usul düşlemelerimde. “Nerede” diye en önce kendime sormuyordum. Unutmanın anlamını anlamalıydım anlatmalıydım ve en sonunda unutmalıydım! Dahası yoktu! Dahası acıydı! Dahası hâlâ aşktı!

Kimse sadece “kaybetmez” biliyordum. Kayıpların kazançları da vardı! Üzünçlerdeki derin sevinçler gibi. Kazandıklarıma dokunsam hissedemiyordum. Kaybettiklerim zaten en uzağımdaydı. Kaybım bilincimdeydi ve aşktı bilinçsizlik bir zamanlar. Yani kazancı anlatılamaz yani yaşanılanı geçip gitmez! Şimdi kaybıma bilinçsizlik dayanmıyor. Toprağın ve gökyüzünün bir sınırı olduğunu yıldız ve mezarların çoklu yalnızlığını ve kahramanı olduğum hayatlardaki yerimi öğrendiğimden beri anladım ki çocukluk bitmiş! İnadım engel olamamış büyümeme. Çocukluk bitmiş! Çocukluk bitmiş...

Dönmek başa dönmek midir? Bir yenilgiyi kabul etmek güçsüzlük kanıtı mıdır? Yola çıkmışken adımların geriye vurması hayata bıraktığım yerden ya da kaldığı yerden başlamak...


- Araz’dan Kayra’ya aşk fısıltıları.
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

- BANA KALBİNİ VER

Bana kalbini ver.
Avuçlarımda tutacağım mayınların yerine.
Acele giden gece zamanlarında
çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana.
Düşerken dibe soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmemiş öfkeler seyrelsin ömründe.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.
Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerin dindiği adını ver bana.
Başkaları bu aşkı oyalamak için var olur.
Ne kadar durdururlarsa nefesini o kadar hızlanırlar.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.
Bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan.
İzin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardımseverliği…
Yaralarını göster ve bana izlerini ver.
Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana var oluşunun sırrını ver.
Günbatımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.
Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat
vaktinde yetişmek için bana
bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya.
Bana verdiklerinle bekliyorum seni. Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya… Kent soysuzlarının aşk eşkıyalarının gurur kırmak için hendek kazanların
dokunuşun esrarından acizlerin kontrol edilmeyen sevilerin
intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya… Koş…
Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum.
Konuşarak yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver.
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.
“Susacak var” edilen bir yemin sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver
gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.
Suya yazılmaktan kurudu kelimeler…
Bana bir cevap ver!


- güncemdeki eksik adın şimdi yüreğime dipnot!


- Son’lar elbette önemli değil. Mutlu bitmişiz nefretle anar olmuşuz birbirimizi ne yazar? Yaşarken doymuyor muyuz sevmeye sevilmeye? Bizi aç bırakan engellerimiz. Bizi bizden edecek olan da engellerimiz. İşte bu yüzden nice yüzü yok sayıyorum beynimde. İşte bu yüzden tanımıyorum çokça yüzü. İşte bu yüzden inançsızca bakıyorum geleceğe.


- Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? "Özlem" isminin eyleme dönüşme çabasından mı? "Düş" ün "düşünmek" kadar büyümek özentisinden mi? Beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim.


- SUSTUM KENDİME (SANA BU SÖZLER)

Yazılmamışların sendeki özlemi gözlerine vurgun olur bir vakit öldüğünü düşünürsün! Yaşadığın anda kaybettiklerinden geriye kalanlarla aşk artığı yanlarını örtersin. Ve bir yılın en kısa gecesinde en uzun yalnızlığı tuzlu yanaklarınla yaşarsın! Her damla bir yıldız kayışı kadar asırlık…

Oysa sen an’da gördüğün sanırsın gökyüzü eylemlerini. Yanılırsın! Böyle bir gecede kimse haklı çıkmaz; kimse senden yana çıkmaz. Sesinden başlayan yalnızlıkbaşkalarının kalabalıklılığına paraleldir. Sahnenin aralara verilmesi elde olmayan sebeplerdendir. Kaderdir ve kusura bakılmaz çoğul gülüşlerin boğazına attığı düğümlerde.

Sen inatla “sana kaldım” desen de ona kaldığın yan ondan ibaret sana aittir. Senden ibaret bir yer yoktur sende onda hiçbir yerde… olmayan senin yaşamasıeski bir alışkanlıktır. Durduk yere seni öldürmek yazık etmektir sana! Boyuna rasgele serserice ve elden düşme nefeslerle yaşar sen! Ama sadece onda!

“O” dediğin bir çocuktur! Sen ondan çok büyük bir kadın! Bilirsin bilmezden geldiklerinin zihninin sana bir oyunu olduğunu. Unutmalardan kaçmana gerek de yoktur aslında. Dudağının kız kurusu yalnızlığında bile hatırlayacağın olacaktır o!

Pişmanlığa gerekçe söylediklerin... Susmazsın! Sussan yazarsın! Yazdığında acır bazı iç’ler… yazdığında kanar bazı iç’ler… sana kendine ikinizden oluşmayacak biz’lerin kalabalıklar arasında ortaya çıkan düşlerine…

Çocuk olan sensin aslında ve yalnız sustuğunda büyüyorsun. Sustuğunda anlam buluyor kelimelerin… sustuğunda özleniyor ellerin. Ama sadece sustuğundasuskunluğunda…

Bir gerçektir kendini büyüttüğün sessizliğinin sesini aratmadığı hiçbir kulağa. Çıkar gözlerinden bakışlarınla bilediğin anne şefkatini! Bir kez büyür çocuklar. Oadam oldu. Adam gibi. Adı gibi. Onu büyüten eller yaşıyor gururunu. Sen tanığısın sadece. Geç kaldın! Genç kaldın! Şimdi bir gülkurusu tazeliğinde dudaklarınla ezber etme onu! Nasılsa unutmayacaksın!
EYVALLAH


- ÜSTÜM KALSIN

Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil boğulmakmış!

Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz. Size inandım. Size hep inanırdım! Dürüsttünüz. Ve acımasız! Öldürmeyi canıma ödül sayıp beni kendi hatalarımla vurdunuz. Serseriliğimi sessizliğinize dinleyici yaptınız. Sustunuz! Günlerce… konuşmadınız! Aylarca… daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da çıkıp geldiniz. İçimin içine… asıl yerinize asilce oturdunuz. Gitmeleri silmiştiniz. Size inandım. Size hep inanırdım!

Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil boğulmakmış!

Gördüğüm yüzünüze suların durgunluğunda bakmışım meğer. İlk gel-git’te gideceğinizi bildiğim halde. Kandım gelmenize. Kopardığım ilk fırtınada gittiniz gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz! Her şeyinizi alıp da gittiniz. Hiç gelmemiş gibi gittiniz!

“Bilmediniz”

Şüpheleriniz beynimi kemirirken ‘senaryo yazıyorsun’ dediniz. Şüpheleriniz içimi çürütürken ‘zaman’ dediniz. Şüpheleriniz artık belimi bükerken yüzüme kapılar çarptınız! Beni kendi gözümden düşürdünüz. Acı çekiyordum. Ne acı ki acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız. Ve daha acı ki sizin canınız yanınca benim canım daha çok yandı!

Ben kelime kelime kim’lere ulaşırken ‘neden’ yoktu Lügatinizde. Sormadınız! Nasıl’ın açıklaması gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için. Çelişkisiz karakterinizle içinizin rahatladığı son’a vardık. Sonuç: Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk…

“Şimdi”

Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin! Bütün suçlar ‘yine’ benim! Kimse nezaketini araya verip suçtan pay çıkarmasın kendine! Nesnelerinizin kelimelerinizinzamanınızın sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter! Bedelini fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim! Sıyrılıp çekilirken aranızdan ‘üstüm kalsın’ diyebileceğim! Meğer siz nasıl da yetermişsiniz size! Bilemedim… sağ olun sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için… üstüm kalsın!


- YANGINDI BUZUL SESİN

Yangındı buzul sesinin tenimde yaktığı. Yerle gök arasında yaşanmamış ne varsa senden bana kaldı. Kelimelerden ve seslerden ibaret bir hayat… senden bana bu kaldı. Neyi geç yaşadığımı sandıysam anladım ki vaktiymiş çekip gitmenin vakitliymiş gidişin. Eksik olan hep yerimizde kalmamız. Fazla gelen geri dönüşlerimiz.

Bu kadar güçlü müyüm gözünde? Bu kadar büyük? Hep unuttuğun bir şey midir bir çocuk olduğum ve inatla büyümeyip ellerine kaldığım? Dayanılmaz öfkelerim kandırmasın seni ben hep kendimi kandırırım. Yoksa nasıl yaşarım bu öyküyü? Yoksa nasıl kahramanı olurum bu öykünün? Öyle küçüğüm ki… göz yaşlarım bile sığmaz avuçlarıma. Boyumdan büyük kelimelerime bakma susarsam nasıl öykü olur bu aşk?

Ya sonra diye sorar oldum kendime. Ya sonra… nereye varacak bu gidişler neye yarayacak biriktirilen anılar ne olacak ikimizden oluşan bu biz? Kime kalacak sakladıklarımız? Bulunsak kim yakalanmış olacak? Kim suçlu kim suça azmettiren? Kime kesilecek cezalar kim ödeyecek bu aşkın bedelini? Ya sonra… bitersek kim anlayacak bizi? Kime anlatacağız halimizi? Ve nasıl unutacağız birbirimizi? Ondan mıdır hep geri dönüşlerimiz gidişlerde açık bıraktığımız kapılar?

Soruları çok cevapları aleni bir aşka dönüşüyoruz. Ne sormaya cesaretimiz var ne de cevap vermeye. Aslında ikimiz sadece birbirimizden kaçıyoruz. Bizi yalnızca biz yakalayabiliriz. Bunu bilmediğimiz için sığınıyoruz sesimize.

Son’lar elbette önemli değil. Mutlu bitmişiz nefretle anar olmuşuz birbirimizi ne yazar? Yaşarken doymuyor muyuz sevmeye sevilmeye? Bizi aç bırakan engellerimiz. Bizi bizden edecek olan da engellerimiz. İşte bu yüzden nice yüzü yok sayıyorum beynimde. İşte bu yüzden tanımıyorum çokça yüzü. İşte bu yüzden inançsızca bakıyorum geleceğe.

Ama sen yılma ve vazgeçme! Tükene tükene tüketiriz yolları.


- Kimliğini şehre dönünce unutursun derler. Ne zaman kimliğimi sorsalar çıkarıp resmini gösteriyorum. Sense kimliksiz bir şehirde yalancı coğrafyalara saklatıyorsun kendini.


- Sana mektup yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. Sanırım hüzünlü kızlara özendim. Öyle afili bir şey bekleme benden. Giriş gelişme sonuç olmayacak tıpkı sen ve ben gibi bir bütün olamayacak.Gönül yazımı bilirsin düzensizdir birazda okunaksız. Anlatacaklarım var. Sadece dinle...


- İçinden şiirler geçiyor gözlerinin. Bana sormadan beni kendine armağan edişin geliyor aklıma. Sonra beni tüketişin benim seni keşfedişim. O günlerden bir rüzgarın kaldı saçlarımın arasında kaybolan...
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

- Sana üşüdüğüm sonlar sonu bir iklimin ayazında bütün kuytularımı bu şehre gömdüm... Seninle ezberimin en yitik yerlerini sınadım kaç kez...
Ve gidişlerine susarak en kalabalık yanlarımda ağrıyan yalnızlığı kundakladım.


- sensizliğe acılan kapılar ardında
çömelen ıssız karanlık
dilime kilitler vursa da
dinmeyecek içimin kırgın yalnızlığı..

sustu aşk...
içimizde büyüyen çığlıklar kimsesiz...

keskin sessizliğinde fırtınaların
bir zamanlar yalpaladım
yine de düşürmedim seni
kalbimin yumuşak yatağından

soluğum kesik kesik
yokluğunu avutuyorum
soluğum kesik kesik
yokluğunu uyutuyorum
seni neden seviyorum

sustu aşk
içimizde kanayan şiirler çaresiz

içimin dargın aşığı
bağışlamadı yıkıp gecen gözlerini
ve hiç bir soğuk yokluğun kadar üşütmedi
yaradana acılan avuçlarımı...
biz...
geçmişi geleceğe ihbar edip
suçlu ilan ederken
birbirimizi
hiç sorgusuz
aşkın darağacına asıldık
ve öldük
mevsimi geçmiş gelincik misali...

sustu aşk...
içimizde büyüyen çiçekler kıpırtısız...
sustu aşk...
içimizde çoğalan sevgiler yarınsız
sustu aşk...
içimizde üşüyen mevsimler baharsız..
sustu aşk...
içimizdeki biz kimliksiz...


- Bir sayfa aç! kendini kendine sakla bu gece. Ama en çok bu gece... Adam! bizi unut bu gece. Hatırlama özürlü hafızanla unut bizi... Onu onları ve beni... Unut! Ama…

Unutma! seni içimi çürütürcesine özlediğimi!
Unutma! seni içimi tazelercesine sevdiğimi..


- Yalnızlık söylediğin her sözü aklımda tutmak seni hiç unutmamışken her defasında yeniden yeniden hatırlamak geceleri terk edip sabahları kapına sığınmak ve gittiğini bile bile“inançsızca”dönmeni beklemektir..şiire soyunup mektup giyinmek; bütün şairleri reddedip bir yazara âşık olmaktır yalnızlık!

Yalnızlık varlığında ve yokluğunda“ yalnızım; çünkü sen varsın! ”demektir!


- Senden öğrenmediğim her şey seninle yerleşik bir düzen kurdu derinimde. Şimdi çık çıkabilirsen bu aşkın dar aralığından geniş çölünden bol serabındannefretli sevgisinden... şimdi kal kalabilirsen bu aşkın düşlü geleceğinde tutukluluğunda kelepçeye yatırılmış bileklerinde...


- Ben senin kaçmak istediğinde açabileceğin ve sonrasında dünyanın yüzüne çarpıp gidebileceğin bir kapıyım! Gel aç ve kaç...


- Hiçbir şarkı sözleri da anlatamazken halimizi ve sığınamıyorken de birbirimize; kim avutur bizi ya da kim anlar? Kendimizi anlamaktan men’ken anlaşılmayı beklemek nasıl bir anlayışın gereğiydi?


- Bu aralar kendime hep suçüstüyüm. Islah olmaz bir özlemim ve korkak bir mantığım var. Tek dinginliğim kelimelerin; koklayıp koklayıp saklıyorum hafızama…


- ÖRTÜLÜ İHANET KOLEKSİYONU


Ayrılık sarası kısa sürmüş yarası sumen altı edilmiş ve aşk kazanmıştı zannımızca. Sarsılmak iyi oldu sarsıldıkça döküldü çürüyen yanlarımız ve yerine tazelikler serdik. Mutluyu oynamıyorduk. İhanetle sınamış kendimizi ve geçmiştik. Birbirimizde kalarak geçmiştik. İz bırakmadan yüzler geçmişti yüzümüzden. Örtülü ihanetler koleksiyonumuz vardı yalnız ikimizin bildiği. Bakışlarımızda mağdurluk mağrurluk yoktu. Eşittik ihanetin mizanında. Gülüyor sarılıyor konuşuyor bitmesini istemediğimiz zamanlar yaratıyorduk birbirimize. Ayrılık vakitlerinde hüzünlü sessizliklerde “nasıl oluyor da alışılamıyor şu vedalara?” sorumuzu sora sora uğurluyordum onu gidiyordu benden.

Belki de sevildiğimizin kanıtıydı aldatmalarımız. Utanmıyorduk en çok da bu yüzden sonra bakabilirken yüzümüze. Aşkın bir tanımsızlığı daha yazılıyordu suya. Ateş biraz daha yakıyordu büyütmeden alevini.

Böyle başladı yan yana susuşlarımız göz kırpmadan bakışlarımız. Hiçbir şey yapmadan zaman geçirebilmelerimiz. O şaşırıyordu sessizliğime. Bense alışıktım dudaklarının çıt çıkarmamasına. Kumdan bir kaleydi inşa ettiğimiz. Dokunuşlarımızı sakınırken ellerimizi aramadan edemiyorduk. “gül” diyordu bana. Bir deli gibi nedensiz gülüşlere boğuyordum suretimi. O sakindi keyfiyle. Seyrediyordu. Bu kadar bakılacak yanımı göremiyordum oysa aynalarda.

Sessizliği aramıza dahil edince zaman daha etkili geçer oldu. Susabildiğime ondan çok şaşırıyordum. Ondan çok susuyordum yeri geldiğinde. Birlikte kitap okuyorduk. Birlikte yazılarını değerlendiriyorduk. Birlikte başka başka şeyler yapabildiğimizi görünce bizliğimize iliştirdiğimiz bu yeni günlerde birbirimizi daha çok seviyorduk.

Karşılıklı ihanetlerin elinden kurtarınca kendimizi dayanınca bedel ödemeye ve ödetmeye… borana uğradı içimiz. İrkildiğimiz şarkı sözlerilar çoğaldı bildiğimiz replikler yine yenilendi ayrılık anbean bekledi bizi ve nihayetinde kavuştu bize.

Ayrıldık. Son kez. Son kez sonu yaşamaya karar verdik. Başlangıçla aramızı açtık. Gittik. Birbirimizden. Tek celsede kopardık fırtınamızı ve bağımıza güvenimizi boşa çıkardık. Bittik. İsteyerek.


- “Beni neden unuttun” diye sordu birden. “İçinde kim vardı senin o zamanlar? Ben yoktum biliyorum. İçindeki yok’tan başka kim vardı diyorum?” Önce sustum. Gözüm uzaklara daldı. Sonra gözlerine bakıp “şimdi üç şey var; sen ben ve bir de “biz” ... biz diyorum sana... anlasana...”
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

saol aldım bu kitabınıı :)

çok güzel şiirleri var içinde :)
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

tarzını cok beğeniyorum kahraman tazeoğlunun..

rica ederm
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

Okumuş kadar oldum. xD
Çok okumak istediğim birisi ama denk gelip alamıyorum hiç kitabını.. İnternetten takip ettiğim kadarıyla da çok severim şiirlerini. :/
Teşekkürler bu arada, çok güzel bir konuydu. +rep'i hak etmiş. :Ü
 
---> Kahraman Tazeoğlu - Eyvallah (Kitap Özeti)

Okumuş kadar oldum. xD
Çok okumak istediğim birisi ama denk gelip alamıyorum hiç kitabını.. İnternetten takip ettiğim kadarıyla da çok severim şiirlerini. :/
Teşekkürler bu arada, çok güzel bir konuydu. +rep'i hak etmiş. :Ü

Beğendiysen ne mutlu bana..
Tşk ediyorum.)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst