Kadına Uygulanan Tetkikler

4MinoRMacH1Né

Hard Work Beats Talent
Kayıtlı Üye
Jinekolojik muayene ve ultrason

Bu, değerlendirmenin önemli bir parçasıdır. Kadında gebeliğe engel olabilecek vajinismus, vajinada, servikste ve uterusta doğumsal kusurlar, uterus miyomları, over (yumurtalık) kistleri gibi jinekolojik patolojiler, yapılan muayene ve ultrasonla anlaşılabilir, ya da en azından şüphelenilebilir.

Erkeğin değerlendirilmesi

İnfertilite değerlendirmesinde yalızca spermiyogram yapmak yerine erkeğin üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır. Bu değerlendirmede erkekte gebeliğe engel olabilecek peniste şekil bozuklukları, ereksiyon kusurları, varikosel, hormonal dengesizliğe işaret edebilecek patolojiler saptanabilir. Spermiyogram incelemesi bu muayenenin önemli bir parçasıdır.

Usulüne uygun olarak alınmış ve değerlendirilmiş bir spermiyogramda aşağıdaki parametreler mutlaka yer almalıdır:

*

sayı/ml
*

ileri hareketli sperm yüzdesi
*

meni hacmi
*

morfolojik olarak normal yapıda olan sperm yüzdesi
*

meni sıvısının pH değeri

20 milyon/ml ve/veya %40 motilite (hareketlilik) altında kalan değerler subfertiliteye ("zor gebe kalma") neden olurken tekrarlanan spermiyogramlarda sperm sayısının 10 milyon/ml altında ve/veya hareketliliğin %20 altında olması durumunda nadiren gebelik oluşur.

Kadında hormonal tetkik

Özellikle adet düzensizliği, tüylenme, kilo problemi, göğüslerden süt gelmesi gibi durumlarda hormonal bir dengesizlik olma olasılığı yüksektir. Kadında polikistik over dışında ovulasyonu olumsuz yönde etkileyen iki önemli hormonal bozukluk vardır: Birincisi tiroid problemleri (tiroid hormonlarının normalden fazla ya da az salgılanması) ve ikincisi hiperprolaktinemi (hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonunun yüksek olması). Bu iki durumu ortaya çıkarmak için kanda TSH ve prolaktin değerleri bakılır. Belli durumlardan şüphelenildiğinde buna diğer hormon tetkikleri eklenebilir.

Ovulasyon (yumurtlama) olup olmadığının belirlenmesi

Bunun için midluteal faz (luteal fazın ortasında) progesteron (MLP) ölçümü en uygun olan incelemedir.

Kadında ovulasyon (yumurtlama) olduğunda çatlayan folikül aktif olarak progesteron salgılayan ve corpus luteum (korpus luteum okunur) adı verilen yapıya dönüşür. Bu yapının ömrü 14 gündür. İşte bu yüzden yumurtlamayla başlayan ve adet kanamasına kadar devam eden döneme luteal faz adı verilir. Progesteron hormonu luteal fazın tam ortasında en yüksek seviyeye ulaşır. Ovulasyonun olup olmadığını belirlemede kullanılan en etkin yöntemlerden biri MLP ölçümüdür.

Kadında adet görme mekanizması

Kan numunesinin alınacağı günün bilinmesi için kadının sikluslarının kaç gün sürdüğünün iyi bilinmesi gerekir. Beklenen adet tarihinden 6-8 gün önce kan alınır.

Tam luteal fazın ortasında eğer ovulasyon induksiyonu için ilaç ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç") kullanılmadıysa bu değerin 10-14 ng/ml olması gerekir. HMG (human menopausal gonadotropins) ya da klomifen ile ovulasyon induksiyonu yapılan sikluslarda corpus luteum daha "güçlü" hormon salgıladığından bu değer 16-20 ng/ml arası bulunur. Kanda progesteron bulunması ovulasyon olduğunun göstergesidir.

MLP ayrıca luteal faz defekti (LPD) için de uyarıcı olabilen bir incelemedir. LPD'de corpus luteum hormonal bir nedenle "zayıf" olduğundan az progesteron salgılar ve bu yüzden de luteal faz kısa sürer. LPD gebeliği önleyen bir etken olabilir ve MLP'nin düşük çıkması LPD için ek tetkik ve tedavi yapılmasını gerektirebilir.

Folikülometri

Ovulasyonun belirlenmesinde kullanılan diğer bir yöntemdir. Burada siklusun ilk günlerinden itibaren overler (yumurtalıklar) ultrasonla dikkatli bir şekilde değerlendirilir. Overlerden birinde oluşan folikül (nadiren birden fazla sayıda folikül oluşabilir) gelişimi belli aralıklarla yapılan seri ultrasonlarda izlenir. Bir folikülün 16-20 mm. çapına ulaştıktan belli bir süre sonra kaybolduğunun gözlenmesi ve aynı zamanda karın içinde serbest sıvı saptanması ovulasyonun kanıtı olarak kabul edilir. Folikülometri daha çok ovulasyon induksiyonu ("yumurtlama tedavisi") yapılan sikluslarda folikül gelişimi takibinde kullanılır.

Bazal vücut ısısı ölçümü

Yumurtlama olduktan sonra luteal fazda salgılanan progesteronun etkisiyle vücut ısısında önce kısa süreli hafif bir düşme hemen sonrasında birkaç dizyemlik yükselme meydana gelir. Bu ısı artışı olduktan sonra progesteron salgısının devam ettiği dönem boyunca ısı yüksek kalır ve adetin oluşmasına yakın düşmeye başlar.
Bazal vücut ısısı takibinde hassas ve dizyemli termometrelerle ölçüm yapılır. Ancak gerek yöntemin zor uygulanırlığı, gerekse ateş, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenlere bağlı olarak vücut ısısının değişkenlikler göstermesi nedeniyle bu yöntem yumurtlamanın olduğunun belirlenmesinde çok tercih edilmez.

İdrarda LH (luteinizan hormon) saptanması

Piyasada satılan ve ELISA yöntemiyle LH pikini (LH hormonunun en yüksek aşamaya ulaştığı, yumurtlamadan hemen önceki dönem) belirleyebilen prediktörler vardır. LH piki folikülün çatlamasını ve böylece ovulasyon oluşumunu tetikleyen bir olaydır. Ancak ne yazık ki bu prediktörler birçok kadında LH pikini doğru bir şekilde belirleyemez ve böylece ovulasyon olduğunun belirlenmesinde yetersiz kalabilirler. Ayrıca bu prediktörler kadının en fertil ("verimli") günlerini belirlemede de yeterli değildirler, zira LH piki olduğunda ovulasyon olmuştur ve ovulasyonun birkaç gün öncesinde kalan verimli dönemler atlanmış olur.

Histerosalpingografi (HSG)

Daha önce de belirttiğimiz gibi erkekte yeterli sperm olması, kadında yumurtlama olması gebelik oluşumu için yeterli değildir. Overden salgılanan oosit Fallop tüpünün fimbriyaları ("saçakları") tarafından alınmalı ve tüpün içine gönderilmelidir. Burada da oosit hücresi spermlerle karşılaşmalı ve döllenme gerçekleştikten sonra döllenen zigot tüpteki yolculuğuna devam etmeli ve endometriumda kendine uygun bir yer bularak implante olmalıdır.

Bu yüzden serviksten endometriuma endometriumdan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan yol tümüyle açık olmalıdır. İşte histerosalpingografi ("ilaçlı tüp filmi") bu yolu değerlendiren önemli bir incelemedir ve infertilite değerlendirmesinin ilk basamağında yapılmalıdır.

Fallop tüplerinin açık olup olmadığının yanında, uterus boşluğu yapısı hakkında da bilgi veren HSG, uterusta septum, unikorn ya da bikorn uterus, Asherman sendromu gibi durumlar hakkında detaylı bilgi verebilir.

Histerosalpingografi adetin tümüyle bitmesinin hemen sonrasında yapılan bir incelemedir
.
Endoskopik yöntemler (Laparoskopi ve histeroskopi)

Birinci basamak tedavi cevap vermediğinde, HSG'de tüpler tıkalı bulunduğunda veya jinekolojik değerlendirmede kitle, endometriosis gibi bulgular saptandığında laparoskopiye başvurulur.

Laparoskopi genel anestezi altında yapılan bir işlemdir. Göbek deliğinin hemen altından açılan bir delikten 10 mm. çapında bir boruyla karın boşluğuna girilir ve içeriye gaz verilerek organların birbirinden uzaklaşması sağlanır. Daha sonra bu delikten bir kamera yerleştirilerek tüm iç genital organlar gözlenebilir. Gerekli durumlarda karnın alt kısımlarına açılan daha ufak deliklerden bistüri, koter, makas gibi aletler yerleştirilerek çeşitli operasyonlar da laparoskopiyle gerçekleştirilebilir.
Laparoskopiyle endometriozis, pelviste yapışıklıklar uterus ve diğer yapılardaki yapısal anormallikler tanınabilir. Laparoskopi esnasında serviks yoluyla verilen boyanın (kromopertubasyon) tubalardan geçişi, varsa nerede tıkanıklık olduğu daha net olarak görülür. Laparoskopi tanı dışında aynı seansta ya da farklı bir seansta tedavi için de kullanılabilir. Laparoskopiyle over kistleri çıkartılabilir, tubalardaki tıkanıklıklar giderilebilir ve pelvisteki yapışıklıklar temizlenerek yumurtalıklarla fimbriyalar arasındaki engel kaldırılabilir. Bu amaçla lazer, koter ya da basit bistüri tekniği kullanılabilir.


Yandaki resimde laparoskopik gözlem altında normal kadın iç genital anatomisi görülmektedir.

HSG incelemesinde uterusta "septum" bulunduğunda tedaviye geçmeden önce laparoskopi yapılarak bunun gerçek bir septum mu olduğu, yoksa bikorn uterus anomalisinden mi kaynaklandığının ayırıcı tanısı mutlaka yapılır (HSG'de hem septum hem de uterus bicornis çok benzer bulgular verir).

Histeroskopi ise serviksten ("rahim ağzından") girilerek uterusun içinin incelenmesi yöntemidir. HSG'de anomali bulunduğunda histeroskopi yapılarak tanı doğrulanır. Bu aşamada uterus septumu cerrahi bir işlemle çıkarılabilir, Asherman sendromunda oluşan yapışıklıklar giderilebilir.

Falloposkopi ise çok ince optik sistemlerle serviksten uterusa, uterustan tubalara girilmesi ve tubaların iç yapısının incelenmesi yöntemidir. Ender uygulanan bir yöntemdir.

Nadiren ya da özel durumlarda kullanılan testler

antisperm antikor

Antisperm antikorlar kadında eşinin spermine karşı oluşturulmuş antikorlardır. Vücudun bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan antikorlar normalde vücuda zarar verebilecek bakteri, virüs ve yabancı cisim gibi etkenleri vücuttan uzaklaştırmak için çalışırken burada kadının bağışıklık sisteminin kendi eşinin spermlerine "saldırması" söz konusudur. Erkekte de bazen kendi spermlerine karşı antikorlar bulunabilmektedir.

Antisperm antikorlar kadının serviksinde, endometriumunda ve kan serumunda bulunabilirler. Bir zamanlar önemli bir infertilite nedeni olarak görülen antisperm antikorların fertilitesi normal çiftlerde bile %10 oranında gözlenmesi gerçek bir gebe kalamama nedeni olma özelliğine gölge düşürmektedir. Bu yüzden değeri tartışmalıdır ve rutin testler arasında yer almamaktadır.

postkoital test

Serviksin içinde bulunan salgı bezlerinin çok önemli görevleri vardır. Bu salgı bezlerinin salgıladığı mukus ejakulasyon esnasında vajinanın arka forniksine boşalan spermlerin filtre edilmesini, burada bulunan kriptalarda depolanarak periovulatuar (yumurtlamadan hemen önceki günler ve yumurtlamanın olduğu gün) dönemde salınmasını sağlar, gebelik oluşmasının uygun olmadığı günlerde sperm ve diğer materyalin içeriye geçmemesi için bir bariyer görevi görür. Mukus salgısı ve nitelikleri hormonal değişikliklere göre oldukça önemli farklılıklar gösterir.

Postkoital test erkek spermiyle kadının servikal mukusu arasındaki ilişkiyi değerlendirerek herhangi bir geçimsizlik olup olmadığını belirlemek için yapılır. Uygun zaman diliminde yapıldığında kadının servikal salgısının nitelikleri, erkeğin sperm özellikleri ve spermin mukus içinde yaşayabilirliği hakkında önemli bilgiler verir. Zamanlaması zor bir testtir, yorumlaması oldukça subjektiftir ve tanısal değeri de oldukça düşüktür. Bu yüzden sık uygulanan bir test değildir.

Çifte ovulasyonun olduğu gün cinsel ilişkide bulunmaları ve 2-4 saat sonra gelmeleri söylenir. 2-4 saat içinde arka forniksten serviks içine geçen canlı sperm sayısı en üst seviyededir. Muayene esnasında serviksten ve arka forniksten pamuklu çubukla numune alınır. Daha sonra numune mikroskop altında incelenerek 'yeterli' ya da 'yetersiz' olarak değerlendirilir. Test yeterli çıktığında serviksten salgılanan mukus sayıca normal spermi almaya elverişli demektir. Yetersiz çıktığında ise en muhtemel neden zamanlamanın iyi yapılmamış olmasıdır ve testin tekrarı gerekebilir.


endometrial biyopsi

Beklenen adet tarihine mümkün olan en yakın zamanda endometrial biyopsiyle endometrirumdan doku parçası alınır ve mikroskop altında endometriumun gününe uygun olarak vereceği görüntüyü verip vermediği araştırılır. LPD (luteal faz defekti) tanısında MLP (midluteal faz progesteron ölçümü) yardımcı olarak kullanılabilir. Çok kullanılan bir test değildir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst