TSunami_61
Kayıtlı Üye
Sevgili islamla müşerref olmak üzere olan ecnebi bayanlara olsun, yada dinini tam yaşamak isteyen mümine din kardeşlerime olsun asırlardır yutturulmaya çalışılan bir zoka vardır.Bu zokanın adıda İSLAM KADIN HAKLARINI ÇİĞNER. Sanki islam dini sadece erkekler için gelmiş kadın kardeşlerimizede bir yardımcı rol verilmiş izlenimi vermeye çalışmakta asırlardır o malum güruh.Şimdi kısaca bu iki yüzlü güruhun karakterini kısaca kurandan bir ayetle ele alıp, sonra dünya tarihinde kadının yeri, yakın batı tarihindeki kadının yeri, ve islam hayatındaki kadının yerini biraz göstermeye çalışacağız inşaallah.
Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu zaman ondan başka bütün yalvardıklarınız kayıp olur (artık o zaman ALLAHtan başka kimseden yarddım isteyemezsiniz, çünki ondan başka sizi kurtaracak yoktur). Fakat (o) sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine (ALLAHı bir tanımaktan) yüz çevirirsiniz. GERÇEKTEN İNSAN NANKÖRDÜR.
(İsra suresi 67. ayet)
İşte bu sürekli biz müslüman insanların inançlarıyla dalga geçmeye çalışan güruhta yukarıdaki ayette geçtiği gibi nankördür.Deprem olduğunda camilere koşarlar, 1-2 ay geçtikten sonra ALLAHın ismini dahi akıllarına getirmezler.Ciddi bir hastalıkları olur, hemen allaha el açıp yalvarırlar. Ancak rahatsızlıkları geçtikten sonra ALLAHa karşı olan acziyetlerini kesinlikle hatırlamak istemezler.Hatta Kuranın içeriğini ve sünnetin nedemek olduğunuda bilirler ama, gururlarından dolayı onu tam olarak tastikleyemezler.Ve bu gurur onları zamanla din ile mücadeleye kadar götürür.ALLAH onları doğru yola iletsin.(Amin).Ve şimdi gelelim kadın hakları ve islam ile ilgili olan konumuza.
DÜNYA TARİHİNDE KADININ YERİ.
ESKİ MISIRDA KADIN
Mısır dendiği vakit burayı yöneten firavunlardır. Firavunlar ırklarının saflığı bozulmasın diye kendi kız kardeşleri ile evleniyorlardı. Firavunlar tek bir evliliklede yetinmezlerdi, birçok kadınlada ilişki kurarlardı. Firavunların bu adetleri zamanla halk arasındada yayıldı ne yazıkki. eski mısır medeniyetinde kadınların durumu kısaca ele lırsak şöyle idi. Mısırlı kadın vücudunun çoğunu ortaya çıkaran kıyafetler giyinip kendini erkeklere beğendirmek zorunda idi. Kadın makyajına dikkat etmadiği taktirde dışlanır ve aşşağılanırdı. Evlilikte ise kadının bir söz sahipliği olmadığı gibi, mal mülk edinme hakkı gibi bir hakkada sahip değildi. Kadını dövmek zorlamak gayet doğal bir durumdu.
HİND MEDENİYETİNDE KADIN.
Hindistan eski çağlardan beri din, dil, edebiyat ve felsefeyi milli bir miras olarak korumuş ve yaymıştır. Hind toplumunda insanlar , tabakalara (kast sistemi) ile ayrılmış ve her tabakanın uyması gereken kurallar koyulmuştur. Kast sistemi olarak isimlendirilen bu teşkilat, içerdiği ahlaki kurallarla bir çok insanı tehtit altına almıştır. Halka özgü inanç ve ayin usüllerini bünyesinde bulunduran brahmancılık kast sistemi ile sıkı sıkıya bağlıdır. tüm insanların uymak zorunda oldugu kurallar şunlardır.
1) Brahmana hürmet etmek.
2) İneği yüceltmek.
3) Nesli artırmayı görev bilmek.
4) Çocuk düşürmeyi bir brahman öldürmekle bir tutmak.
5) Bekar adamı toplumdan dışlamak.
6) Evlenmeyi mecburi kılmak.
7) Tabakalar arası geçişi yasak olarak kabul etmek.
Kast sistemini göz önünde bulunduracak olursak, hind medeniyetinde kadının yerini açığa çıkarmak zor olmayacaktır.Kadın bu inanışa göre tanrının hizmetçisi (ineğin hizmetçisi) ve kocasınında kölesidir. Eğer Brahman isterse kadın ömür boyu mabede hizmet etmek zorundadır. evlilik kadının tercihi olamazdı. babası veya erkek kardeşi onu istediğine verir. bu inanışa göre kadın 19. yüzyıla kadar ölen kocası ile birlikte yakılırdı. Eğer bunu kadın kabul etmezse ona insan muamelesi yapılmaz bir hayvan gibi davranılırdı. Yani kadının ölümden başka çaresi kalmazdı. Kadın bu inanışa göre özgür yaşayamaz, bilim ve felsefeyi kesinlikle öğrenemez, sadece yüksek tabaka daki insanlar öğrenim hakkına sahiplerdir bu inanışa göre.
ESKİ JAPON MEDENİYETİNDE KADIN.
Tarih ve kültür bakımından Japon ve Çin medeniyetlerinin bir çok ortak özellikleri vardır. Japon medeniyetinde kadının durumu Çin medeniyetinden pek farklı değildir aslında. Bu Japon medeniyetinin en büyük özelliği geyşa denilen hayat kadınlarının varlığıydı.Geyşaların bu mesleği öğrendikleri okulları vardı. Gerçi geyşa olmayan kadınlarda zina yaparlardı ama geyşalar verdikleri hizmet dolayısıyla daha fazla rağbet görüyorlardı.Ayrıca eski japon medeniyetinde kadın erkeğine karşı sesini yükseltirse veya çok konuşursa, erkeğin onu boşama hakkı vardı.Kadının ise kendine karşı yapılan zulme karşı koyamadığı gibi boşanma hakkıda kaesinlikle yoktu.
ESKİ ROMA MEDENİYETİNDE KADIN.
Roma medeniyetinde kadına hiçbir medeni hak verilmemişti. Mal ve miras edinme hakkı yoktu.kadının hayatıyla ilgili hak ve kararlara kocası karar verirdi. Roma medeniyetinde kadınlar aile erkekleri tarafından rahatlıkla satılabiliyordu. koca karısını satma hakkına sahip olduğu gibi çocuklarınıda satma hakkına sahipti. kadının vatandaşlık hakkı olmadığı gibi hiçbir etkinliğide olamazdı.
YAHUDİ MEDENİYETİNDE KADIN.
Yahudi medeniyetinde erkek, aile reisidir. ona mutlak itaat gerekir, baba kızını dilediği gibi istediği erkekle evlendirebilir ve kızın buna itirazı olamazdı. Yahudilikte kadın kısır olursa terk edilir toplum tarafından dışlanırdı. Kadının miras hakkı yoktu fuhuş yaygındı.yahudi toplumunda bekarlık suçtu. evlenen kadın her yönüyle kocasının malı oluyordu.Boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu.görüldüğü gibi kadın eski yahudikte herhangi bir değer ifade etmemektedir.
HIRİSTİYANLIKTA KADIN.
Hıristiyanlık, doğuşu itibariyle Musevilik ve İslam gibi ilahi bir dindir.ALLAH peygamberi hz.İsayı görevlendirerek sadece kendisine ibadet edip kulluk görevlerini insanlara hatırlatmak için hıristiyanlığı göndermiştir.Ancak Yahudilikte olduğu gibi aynı şekilde bu dinde din adamlarının menfaatlaeri uğruna tahrif edilip değiştirilmiştir.Bu tahrif etme öyle boyutlara gelmiştirki ALLAH dışında ilahlar dahi edinmeye başlamışlardır.Bilim adamlarının buluşlarına şeytan icadı, icadı yapanada büyücü yakıştımasını yapıp bu bilim neferlerini yakarak veya giyotinle başlarını keserek idam ediyorlardı.Papazlar tek mutlak güç idiler. Hatta kraldan bile geniş yetkilere sahiptiler.Kadınlar bu durum dahilinde yavaş yavaş yukarıda işlediğimiz medeniyetlerdeki kadınların durumuna gelmişlerdi.Hatta öyleki artık heryerde kadınların insanmı yoksa hayvanmı olduğu konuşuluyordu.Kadınlar aynı hıristiyanlık öncesinde olduğu gibi zulüm görmeye devam ettiler. Kadının yakın tarihe kadar hıristiyanlık aleminde hiçbir hakkı yoktu.mesela başta ingiltere olmak üzere bütün avrupada kadın ülke parlementosunda temsil edilemezdi. Örneğin ingilterede kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1900 lü yılların başında verilmiştir.Fransız devrimi ile birlikte insanın özgürlüğü ve eşitliği ilan edildi, ama nedense bu özgürlüğe kadınlar dahil edilmemişti. kadın hıristiyan ve laik avrupada hep ikinci sınıf muamele görmüştür.
YAKIN BATI TARİHİNDE KADIN.
Batının sözde aydınlanma dönemi olan rönesanstan sonraki, ikinci aydınlanma devrimi olan devrim sanayi devrimidir.Bu devrimin gerçekleştiği dönemde aydınlanmış batının çıkardığı savaşlar sonucu milyonlarca erkek savaş meydanlarında can vermiş, ve sonuç olarak bu muazzam devrim zavallı batılı kadınların omuzlarına yüklenmiştir. Erkek nüfusu oldukça fazla şakilde azaldığı için, kurulan fabrikalarda kadınlar iş gücünü yüklenmiş durumdaydı. Ama bu durumun sadece görünen yüzüydü.çalışmak zorunda kalan dul ve aile sahibi kadınlar, iş başvurusu için bir fabrikaya geldiğinde,makinaların bölümünden önce patronun yada oradaki yönetici zalim erkeklerin yatak odasını keşvetmek zorunda kalıyorlardı.yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya kalan kadının birde çocukları varsa bu ahlaksız teklifi kabul etmek zorunda kalıyordu.Yani bu devrim sanayi devrimi olmaktan çıkmış, zina ve kadınlara işkence devrimi olmuştu.
BATI TOPLUMUNUN BUGÜNKÜ DURUMU.
Batı toplumunun bugünkü durumu yine yukarıdaki anlatılanlardan pek farklı değildir.Yine bugünün batısında kadınlar sadece cinsel nesne olarak görülmeye devam ediyor.Görsel ve yazılı medyada kadınlar şuh bir şekilde gösterilip cinsel istismar unsuru olarak kullanılıyorlar. Hatta masum bir süt reklamını bile mini bir erotik şova dönüştürüp, kadınların en kutsal hazineleri olan mahremiyetlerini ayaklar altına alır durmdalar bu aydın batılılar ve malesef ülkemizdeki taklitçileri. Ne yazıkki bu medyatik yozlaşma batı aleminin aile hayatınıda etki altına almıştır.buna binaen toplum hayatlarıda tehayyül edilemez şekilde kirlenmiştir. Batının devrimi, evveli gün rönesanstı, dün sanayi devrimi, bugün ise medya devrimidir. O, yada, şu devrim değildir söz konusu olan, konu kadınların aşşağılanması gerçeğidir.Ne yazıkki bu oyuna birçok zavallı kadınımız alet olmaktadır. Bunların derdi kadın haklarını falan korumak değildir aslında.Bu güruhun korumak istediği şey tamamiyle kadınlara eski medeniyyetlerin ve tahrif edilmiş musevilik ve hıristiyanlıktaki gibi kadını köle gibi kullanmaktır.Ancak bugün kullandıkları usül biraz daha kadınlara tatlı gösterilerek onları çaktırmadan sömürmektir.
ŞİMDİDE GELELİM İSLAM DİNİNDE, KURAN VE HADİSLERE GÖRE KADININ DURUMUNA.
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizleri tanışmanız için kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkakki ALLAH yanında en değerli olanınız, ondan en çok korkanınızdır. Şüphesiz ALLAH bilendir. Herşeyden haberdardır.
(hucurat suresi 13. ayet)
Onlar (kadınlar) sizler için birer elbise,sizde onlar için birer elbisesiniz.
(bakra suresi 187. ayet)
Sevgili peygamberimiz hz.Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur cennet annelerin ayakları altındadır.
İbni Abbastan şöyle rivayet edilmiştir.
Bakire bir genç kız peygamberimize gelerek, kendisi itemediği halde,babasının onu birisine nikahladığını anlattı. Bunun üzerine peygamberimiz kızı yapılan nikahı kabul edip etmeme hususunda serbest bıraktı.
İbni Mace, Nikah: 12.
Hz.Aişe resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
Müminlerin iman bakımından en üstünü, ahlaken engüzel olan ve ailesine (karısı ve çocuklarına) en lütufkar olup iyi davranandır.
Müsned, 6:48,99; Tirmizi, iman : 6 ;İbni Mace, nikah :50
Elbette kuran ve hadislerde bunlara denk yüzlerce ayet ve binlerce hadis vardır. Ancak bukadar ayet ve hadis dahi islamın kadına nekadar önem verdiğine bir ispattır. Keza bir mümine hanımendi kardeşim, ibadet, emir ve yasaklar konusundaki emirleri erkeklerden değil yüce ALLAHtan alır. bu batı sempatizanı kişilerin dertleri aslında mümine kadınlarımızın baş örtüsünü bizlerin onlarada dayatacağımıza dair boş korkular ve islami hayatı onlara zorla yaşatacağımıza dair boş tereddütlerdir.
ALLAH zaten yüce kuranda açıkça belirtiyor. ALLAH kuranda ister bana inanın ister inanmayın, ister emirlerime uyun ister uymayın. inanıp emirlerime uyarsanız yada uymazsınız. Uyarsanız mükafatı şu uymazsanız cezasıda şu deyip bizleri serbest bırakmıştır.
Aslına bakarsanız biz müslümanların o güruhun ne yaptığı pekte umurumuzda değildir. Biz müslümanlar sadece tebliğ ederiz, uyan uyar uymayan uymaz.
imanı veren ALLAHtır o vermezse kimse veremez vesselam
Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu zaman ondan başka bütün yalvardıklarınız kayıp olur (artık o zaman ALLAHtan başka kimseden yarddım isteyemezsiniz, çünki ondan başka sizi kurtaracak yoktur). Fakat (o) sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine (ALLAHı bir tanımaktan) yüz çevirirsiniz. GERÇEKTEN İNSAN NANKÖRDÜR.
(İsra suresi 67. ayet)
İşte bu sürekli biz müslüman insanların inançlarıyla dalga geçmeye çalışan güruhta yukarıdaki ayette geçtiği gibi nankördür.Deprem olduğunda camilere koşarlar, 1-2 ay geçtikten sonra ALLAHın ismini dahi akıllarına getirmezler.Ciddi bir hastalıkları olur, hemen allaha el açıp yalvarırlar. Ancak rahatsızlıkları geçtikten sonra ALLAHa karşı olan acziyetlerini kesinlikle hatırlamak istemezler.Hatta Kuranın içeriğini ve sünnetin nedemek olduğunuda bilirler ama, gururlarından dolayı onu tam olarak tastikleyemezler.Ve bu gurur onları zamanla din ile mücadeleye kadar götürür.ALLAH onları doğru yola iletsin.(Amin).Ve şimdi gelelim kadın hakları ve islam ile ilgili olan konumuza.
DÜNYA TARİHİNDE KADININ YERİ.
ESKİ MISIRDA KADIN
Mısır dendiği vakit burayı yöneten firavunlardır. Firavunlar ırklarının saflığı bozulmasın diye kendi kız kardeşleri ile evleniyorlardı. Firavunlar tek bir evliliklede yetinmezlerdi, birçok kadınlada ilişki kurarlardı. Firavunların bu adetleri zamanla halk arasındada yayıldı ne yazıkki. eski mısır medeniyetinde kadınların durumu kısaca ele lırsak şöyle idi. Mısırlı kadın vücudunun çoğunu ortaya çıkaran kıyafetler giyinip kendini erkeklere beğendirmek zorunda idi. Kadın makyajına dikkat etmadiği taktirde dışlanır ve aşşağılanırdı. Evlilikte ise kadının bir söz sahipliği olmadığı gibi, mal mülk edinme hakkı gibi bir hakkada sahip değildi. Kadını dövmek zorlamak gayet doğal bir durumdu.
HİND MEDENİYETİNDE KADIN.
Hindistan eski çağlardan beri din, dil, edebiyat ve felsefeyi milli bir miras olarak korumuş ve yaymıştır. Hind toplumunda insanlar , tabakalara (kast sistemi) ile ayrılmış ve her tabakanın uyması gereken kurallar koyulmuştur. Kast sistemi olarak isimlendirilen bu teşkilat, içerdiği ahlaki kurallarla bir çok insanı tehtit altına almıştır. Halka özgü inanç ve ayin usüllerini bünyesinde bulunduran brahmancılık kast sistemi ile sıkı sıkıya bağlıdır. tüm insanların uymak zorunda oldugu kurallar şunlardır.
1) Brahmana hürmet etmek.
2) İneği yüceltmek.
3) Nesli artırmayı görev bilmek.
4) Çocuk düşürmeyi bir brahman öldürmekle bir tutmak.
5) Bekar adamı toplumdan dışlamak.
6) Evlenmeyi mecburi kılmak.
7) Tabakalar arası geçişi yasak olarak kabul etmek.
Kast sistemini göz önünde bulunduracak olursak, hind medeniyetinde kadının yerini açığa çıkarmak zor olmayacaktır.Kadın bu inanışa göre tanrının hizmetçisi (ineğin hizmetçisi) ve kocasınında kölesidir. Eğer Brahman isterse kadın ömür boyu mabede hizmet etmek zorundadır. evlilik kadının tercihi olamazdı. babası veya erkek kardeşi onu istediğine verir. bu inanışa göre kadın 19. yüzyıla kadar ölen kocası ile birlikte yakılırdı. Eğer bunu kadın kabul etmezse ona insan muamelesi yapılmaz bir hayvan gibi davranılırdı. Yani kadının ölümden başka çaresi kalmazdı. Kadın bu inanışa göre özgür yaşayamaz, bilim ve felsefeyi kesinlikle öğrenemez, sadece yüksek tabaka daki insanlar öğrenim hakkına sahiplerdir bu inanışa göre.
ESKİ JAPON MEDENİYETİNDE KADIN.
Tarih ve kültür bakımından Japon ve Çin medeniyetlerinin bir çok ortak özellikleri vardır. Japon medeniyetinde kadının durumu Çin medeniyetinden pek farklı değildir aslında. Bu Japon medeniyetinin en büyük özelliği geyşa denilen hayat kadınlarının varlığıydı.Geyşaların bu mesleği öğrendikleri okulları vardı. Gerçi geyşa olmayan kadınlarda zina yaparlardı ama geyşalar verdikleri hizmet dolayısıyla daha fazla rağbet görüyorlardı.Ayrıca eski japon medeniyetinde kadın erkeğine karşı sesini yükseltirse veya çok konuşursa, erkeğin onu boşama hakkı vardı.Kadının ise kendine karşı yapılan zulme karşı koyamadığı gibi boşanma hakkıda kaesinlikle yoktu.
ESKİ ROMA MEDENİYETİNDE KADIN.
Roma medeniyetinde kadına hiçbir medeni hak verilmemişti. Mal ve miras edinme hakkı yoktu.kadının hayatıyla ilgili hak ve kararlara kocası karar verirdi. Roma medeniyetinde kadınlar aile erkekleri tarafından rahatlıkla satılabiliyordu. koca karısını satma hakkına sahip olduğu gibi çocuklarınıda satma hakkına sahipti. kadının vatandaşlık hakkı olmadığı gibi hiçbir etkinliğide olamazdı.
YAHUDİ MEDENİYETİNDE KADIN.
Yahudi medeniyetinde erkek, aile reisidir. ona mutlak itaat gerekir, baba kızını dilediği gibi istediği erkekle evlendirebilir ve kızın buna itirazı olamazdı. Yahudilikte kadın kısır olursa terk edilir toplum tarafından dışlanırdı. Kadının miras hakkı yoktu fuhuş yaygındı.yahudi toplumunda bekarlık suçtu. evlenen kadın her yönüyle kocasının malı oluyordu.Boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu.görüldüğü gibi kadın eski yahudikte herhangi bir değer ifade etmemektedir.
HIRİSTİYANLIKTA KADIN.
Hıristiyanlık, doğuşu itibariyle Musevilik ve İslam gibi ilahi bir dindir.ALLAH peygamberi hz.İsayı görevlendirerek sadece kendisine ibadet edip kulluk görevlerini insanlara hatırlatmak için hıristiyanlığı göndermiştir.Ancak Yahudilikte olduğu gibi aynı şekilde bu dinde din adamlarının menfaatlaeri uğruna tahrif edilip değiştirilmiştir.Bu tahrif etme öyle boyutlara gelmiştirki ALLAH dışında ilahlar dahi edinmeye başlamışlardır.Bilim adamlarının buluşlarına şeytan icadı, icadı yapanada büyücü yakıştımasını yapıp bu bilim neferlerini yakarak veya giyotinle başlarını keserek idam ediyorlardı.Papazlar tek mutlak güç idiler. Hatta kraldan bile geniş yetkilere sahiptiler.Kadınlar bu durum dahilinde yavaş yavaş yukarıda işlediğimiz medeniyetlerdeki kadınların durumuna gelmişlerdi.Hatta öyleki artık heryerde kadınların insanmı yoksa hayvanmı olduğu konuşuluyordu.Kadınlar aynı hıristiyanlık öncesinde olduğu gibi zulüm görmeye devam ettiler. Kadının yakın tarihe kadar hıristiyanlık aleminde hiçbir hakkı yoktu.mesela başta ingiltere olmak üzere bütün avrupada kadın ülke parlementosunda temsil edilemezdi. Örneğin ingilterede kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1900 lü yılların başında verilmiştir.Fransız devrimi ile birlikte insanın özgürlüğü ve eşitliği ilan edildi, ama nedense bu özgürlüğe kadınlar dahil edilmemişti. kadın hıristiyan ve laik avrupada hep ikinci sınıf muamele görmüştür.
YAKIN BATI TARİHİNDE KADIN.
Batının sözde aydınlanma dönemi olan rönesanstan sonraki, ikinci aydınlanma devrimi olan devrim sanayi devrimidir.Bu devrimin gerçekleştiği dönemde aydınlanmış batının çıkardığı savaşlar sonucu milyonlarca erkek savaş meydanlarında can vermiş, ve sonuç olarak bu muazzam devrim zavallı batılı kadınların omuzlarına yüklenmiştir. Erkek nüfusu oldukça fazla şakilde azaldığı için, kurulan fabrikalarda kadınlar iş gücünü yüklenmiş durumdaydı. Ama bu durumun sadece görünen yüzüydü.çalışmak zorunda kalan dul ve aile sahibi kadınlar, iş başvurusu için bir fabrikaya geldiğinde,makinaların bölümünden önce patronun yada oradaki yönetici zalim erkeklerin yatak odasını keşvetmek zorunda kalıyorlardı.yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya kalan kadının birde çocukları varsa bu ahlaksız teklifi kabul etmek zorunda kalıyordu.Yani bu devrim sanayi devrimi olmaktan çıkmış, zina ve kadınlara işkence devrimi olmuştu.
BATI TOPLUMUNUN BUGÜNKÜ DURUMU.
Batı toplumunun bugünkü durumu yine yukarıdaki anlatılanlardan pek farklı değildir.Yine bugünün batısında kadınlar sadece cinsel nesne olarak görülmeye devam ediyor.Görsel ve yazılı medyada kadınlar şuh bir şekilde gösterilip cinsel istismar unsuru olarak kullanılıyorlar. Hatta masum bir süt reklamını bile mini bir erotik şova dönüştürüp, kadınların en kutsal hazineleri olan mahremiyetlerini ayaklar altına alır durmdalar bu aydın batılılar ve malesef ülkemizdeki taklitçileri. Ne yazıkki bu medyatik yozlaşma batı aleminin aile hayatınıda etki altına almıştır.buna binaen toplum hayatlarıda tehayyül edilemez şekilde kirlenmiştir. Batının devrimi, evveli gün rönesanstı, dün sanayi devrimi, bugün ise medya devrimidir. O, yada, şu devrim değildir söz konusu olan, konu kadınların aşşağılanması gerçeğidir.Ne yazıkki bu oyuna birçok zavallı kadınımız alet olmaktadır. Bunların derdi kadın haklarını falan korumak değildir aslında.Bu güruhun korumak istediği şey tamamiyle kadınlara eski medeniyyetlerin ve tahrif edilmiş musevilik ve hıristiyanlıktaki gibi kadını köle gibi kullanmaktır.Ancak bugün kullandıkları usül biraz daha kadınlara tatlı gösterilerek onları çaktırmadan sömürmektir.
ŞİMDİDE GELELİM İSLAM DİNİNDE, KURAN VE HADİSLERE GÖRE KADININ DURUMUNA.
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizleri tanışmanız için kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkakki ALLAH yanında en değerli olanınız, ondan en çok korkanınızdır. Şüphesiz ALLAH bilendir. Herşeyden haberdardır.
(hucurat suresi 13. ayet)
Onlar (kadınlar) sizler için birer elbise,sizde onlar için birer elbisesiniz.
(bakra suresi 187. ayet)
Sevgili peygamberimiz hz.Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur cennet annelerin ayakları altındadır.
İbni Abbastan şöyle rivayet edilmiştir.
Bakire bir genç kız peygamberimize gelerek, kendisi itemediği halde,babasının onu birisine nikahladığını anlattı. Bunun üzerine peygamberimiz kızı yapılan nikahı kabul edip etmeme hususunda serbest bıraktı.
İbni Mace, Nikah: 12.
Hz.Aişe resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
Müminlerin iman bakımından en üstünü, ahlaken engüzel olan ve ailesine (karısı ve çocuklarına) en lütufkar olup iyi davranandır.
Müsned, 6:48,99; Tirmizi, iman : 6 ;İbni Mace, nikah :50
Elbette kuran ve hadislerde bunlara denk yüzlerce ayet ve binlerce hadis vardır. Ancak bukadar ayet ve hadis dahi islamın kadına nekadar önem verdiğine bir ispattır. Keza bir mümine hanımendi kardeşim, ibadet, emir ve yasaklar konusundaki emirleri erkeklerden değil yüce ALLAHtan alır. bu batı sempatizanı kişilerin dertleri aslında mümine kadınlarımızın baş örtüsünü bizlerin onlarada dayatacağımıza dair boş korkular ve islami hayatı onlara zorla yaşatacağımıza dair boş tereddütlerdir.
ALLAH zaten yüce kuranda açıkça belirtiyor. ALLAH kuranda ister bana inanın ister inanmayın, ister emirlerime uyun ister uymayın. inanıp emirlerime uyarsanız yada uymazsınız. Uyarsanız mükafatı şu uymazsanız cezasıda şu deyip bizleri serbest bırakmıştır.
Aslına bakarsanız biz müslümanların o güruhun ne yaptığı pekte umurumuzda değildir. Biz müslümanlar sadece tebliğ ederiz, uyan uyar uymayan uymaz.
imanı veren ALLAHtır o vermezse kimse veremez vesselam