meridyen2
Kayıtlı Üye
Kaçınılmaz Olan Apaçık Gerçek Yaklaştı: Kıyamet
"Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar." (Rum Suresi, 8)
Yaşamınızı yönlendiren olaylara şöyle bir göz atın. Büyük olasılıkla bir yerlere ulaşmak için uğraşıyor, yaşam mücadelesi" içinde iyi bir yer almaya çalışıyorsunuz. Hayatınızdaki pek çok şeye yoğun bir dikkat veriyor, bu konular üzerinde derin derin düşünüyorsunuz. Ama yaşamınız boyunca düşünmekten kesinlikle kaçındığınız konular da var. Ölüm bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi. Ölüm, düşünüldüğünde insanda etki uyandıran ancak çözüm getirilemeyen kesin bir "son". (Harun Yahya, Kıyamet Alametleri)
Kuran ahlakını yaşamayan insanlar kendilerini korkutan bu sondan çeşitli yöntemlerle korunmaya çalışırlar. Bunlar arasında en yaygın olarak tercih edilen ancak en akılcı olmayanı; korku duymak yerine, böyle bir konuyu akla getirmemek hatta mümkünse unutmaktır. Allah birçok insanın düşünmekten kaçtığı, ancak çok yakın olan bu gerçeği, ayette şu şekilde bildirmiştir:
"Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." (Al-i İmran Suresi, 185)
Siz bu satırları okurken veya bu yazı bittikten sonra günlük uğraşılara daldığınız zaman da ölüm size çok yakındır. Yaşınız kaç olursa olsun geçen her gün, sizi kaderinizde yazılmış olan sona doğru biraz daha yaklaştırmaktadır. Bu sondan kaçmak, hatta biraz ertelemek için almakta olduğunuz önlemlerin hiçbiri sizi bu dünyada "geçici" olmaktan kurtaramayacaktır.
Sizin hayatınız da, sizden önceki tüm insanlar gibi bir gün son bulacaktır. Ancak her insan gibi sizin için de ölümle bitecek olan dünya hayatı, kıyamet günü yeni bir kalkış ile başlayacak ve sonsuza kadar devam edecektir. O gün sadece siz değil tüm canlıların, yeryüzünün, hatta evrenin son günüdür. Dünya hayatının son bulacağı kıyamet günü, yalnızca dehşetin yaşandığı, boyutları hiçbir insanın hayal edemeyeceği kadar korkunç, aynı zamanda görkemli bir "son gün" olacaktır.
Yeryüzündeki herşey yerle bir olacak, dağlar bir yün gibi çözülecek. Ardı ardına gelecek büyük felaketler olacak güneş körelecek, yıldızlar kayıp, yok olacaktır. Ardından Allah o vakte kadar dünya üzerinde yaşamış tüm insanları canlandırılacak, bir araya toplayacak ve her insan bu güne şahit olacaktır. Rabbimiz'in ayette belirttiği gibi, bu "son gün" inkarcılar için zorlu bir gündür. (Müddessir Suresi, 9)
Bu bahsettiğimiz kıyamet günü insanların çoğunun tahmin ettiği gibi hiç de uzak değildir, yaklaşarak gelmektedir. O gün dünyayla birlikte ve dünyaya ait olan herşey de yok olacaktır. Hırslar, istekler, kızgınlıklar, beklentiler, kıskançlıklar, düşmanlıklar ve zevkler sona erecektir. Geleceğe yönelik planların hiçbir anlamı kalmayacaktır. Allah'a döndürüleceğini unutan herkes için, o çok sevdiği, sonsuz hayata tercih ettiği dünyanın tüm o aldatıcı zenginlikleri, güzellikleri ve meşguliyetleriyle sona erdiği gün gelmiş olacaktır. İşte o gün, insanlar Allah'ın varlığına kesin bir biçimde şahit olacak, unutmaya çalıştıkları hesap günü ile karşı karşıya kalacaklardır. Eğer iman etmemişlerse gaflet içinde geçirdikleri kısa ömür sona erecek, azap dolu sonsuz bir başlangıç kendilerini bekleyecektir. İnkarcılara asla mutluluk getirmeyecek bu sonsuz azap dolu yaşam ilk andan itibaren öylesine şiddetlidir ki, bunu yaşayanlar, azabın yerine yok olmayı isteyeceklerdir Ama bu da mümkün olmayacaktır. O gün herkes en küçük ayrıntıya kadar dünya hayatının hesabını vermek üzere Allah'ın huzuruna çıkacaktır.
Kıyamet günü, dünya hayatının hatta tüm kainatın son günüdür, ama aynı zamanda da ahiretteki sonsuz yaşamın başlangıcıdır. O sonsuz yaşamın başlangıcında, insanların tümü yeni bir dirilişle dirilecekler ve dünyadaki yaşamlarında Allah'a ve karşılaşacakları bugüne inanmış olanlar cennette ağırlanırken, inkar edenler cehenneme sevk edileceklerdir.
Bu, insanoğlunu bekleyen en büyük gerçektir ve başka hiçbir dünyevi düşünce bu gerçeğin üzerinde düşünmek kadar önemli olamaz.
Kendisinden asla kaçış olmayan kıyamet gününü gözardı etmek, onu hiçbir zaman ortadan kaldırmayacak, aksine insanların kaçışı olmayan sonsuz hayatını azap içinde geçirmelerine sebep olacaktır.
Akıllı ve samimi bir insanın yapması gereken, Rabbimiz'in "her nefis kendine basirettir." (Kıyamet Suresi, 14) ayetinde belirttiği gibi kendi vicdanının sesine kulak vererek, eksiklerini ve hatalarını düzeltme yoluna gitmek ve hayatını Kuran ahlakına uygun olacak şekilde düzenlemektir.
"Ay karardığı, Güneş ve ay birleştirildiği zaman; İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, 'sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)' yalnızca Rabbi'nin katıdır." (Kıyamet Suresi, 812)
(makale harun yahya)
Bu makale, Mercek Dergisi 24. sayı (Haziran 2003) 30. sayfada yayınlanmıştır.
"Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar." (Rum Suresi, 8)
Yaşamınızı yönlendiren olaylara şöyle bir göz atın. Büyük olasılıkla bir yerlere ulaşmak için uğraşıyor, yaşam mücadelesi" içinde iyi bir yer almaya çalışıyorsunuz. Hayatınızdaki pek çok şeye yoğun bir dikkat veriyor, bu konular üzerinde derin derin düşünüyorsunuz. Ama yaşamınız boyunca düşünmekten kesinlikle kaçındığınız konular da var. Ölüm bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi. Ölüm, düşünüldüğünde insanda etki uyandıran ancak çözüm getirilemeyen kesin bir "son". (Harun Yahya, Kıyamet Alametleri)
Kuran ahlakını yaşamayan insanlar kendilerini korkutan bu sondan çeşitli yöntemlerle korunmaya çalışırlar. Bunlar arasında en yaygın olarak tercih edilen ancak en akılcı olmayanı; korku duymak yerine, böyle bir konuyu akla getirmemek hatta mümkünse unutmaktır. Allah birçok insanın düşünmekten kaçtığı, ancak çok yakın olan bu gerçeği, ayette şu şekilde bildirmiştir:
"Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." (Al-i İmran Suresi, 185)
Siz bu satırları okurken veya bu yazı bittikten sonra günlük uğraşılara daldığınız zaman da ölüm size çok yakındır. Yaşınız kaç olursa olsun geçen her gün, sizi kaderinizde yazılmış olan sona doğru biraz daha yaklaştırmaktadır. Bu sondan kaçmak, hatta biraz ertelemek için almakta olduğunuz önlemlerin hiçbiri sizi bu dünyada "geçici" olmaktan kurtaramayacaktır.
Sizin hayatınız da, sizden önceki tüm insanlar gibi bir gün son bulacaktır. Ancak her insan gibi sizin için de ölümle bitecek olan dünya hayatı, kıyamet günü yeni bir kalkış ile başlayacak ve sonsuza kadar devam edecektir. O gün sadece siz değil tüm canlıların, yeryüzünün, hatta evrenin son günüdür. Dünya hayatının son bulacağı kıyamet günü, yalnızca dehşetin yaşandığı, boyutları hiçbir insanın hayal edemeyeceği kadar korkunç, aynı zamanda görkemli bir "son gün" olacaktır.
Yeryüzündeki herşey yerle bir olacak, dağlar bir yün gibi çözülecek. Ardı ardına gelecek büyük felaketler olacak güneş körelecek, yıldızlar kayıp, yok olacaktır. Ardından Allah o vakte kadar dünya üzerinde yaşamış tüm insanları canlandırılacak, bir araya toplayacak ve her insan bu güne şahit olacaktır. Rabbimiz'in ayette belirttiği gibi, bu "son gün" inkarcılar için zorlu bir gündür. (Müddessir Suresi, 9)
Bu bahsettiğimiz kıyamet günü insanların çoğunun tahmin ettiği gibi hiç de uzak değildir, yaklaşarak gelmektedir. O gün dünyayla birlikte ve dünyaya ait olan herşey de yok olacaktır. Hırslar, istekler, kızgınlıklar, beklentiler, kıskançlıklar, düşmanlıklar ve zevkler sona erecektir. Geleceğe yönelik planların hiçbir anlamı kalmayacaktır. Allah'a döndürüleceğini unutan herkes için, o çok sevdiği, sonsuz hayata tercih ettiği dünyanın tüm o aldatıcı zenginlikleri, güzellikleri ve meşguliyetleriyle sona erdiği gün gelmiş olacaktır. İşte o gün, insanlar Allah'ın varlığına kesin bir biçimde şahit olacak, unutmaya çalıştıkları hesap günü ile karşı karşıya kalacaklardır. Eğer iman etmemişlerse gaflet içinde geçirdikleri kısa ömür sona erecek, azap dolu sonsuz bir başlangıç kendilerini bekleyecektir. İnkarcılara asla mutluluk getirmeyecek bu sonsuz azap dolu yaşam ilk andan itibaren öylesine şiddetlidir ki, bunu yaşayanlar, azabın yerine yok olmayı isteyeceklerdir Ama bu da mümkün olmayacaktır. O gün herkes en küçük ayrıntıya kadar dünya hayatının hesabını vermek üzere Allah'ın huzuruna çıkacaktır.
Kıyamet günü, dünya hayatının hatta tüm kainatın son günüdür, ama aynı zamanda da ahiretteki sonsuz yaşamın başlangıcıdır. O sonsuz yaşamın başlangıcında, insanların tümü yeni bir dirilişle dirilecekler ve dünyadaki yaşamlarında Allah'a ve karşılaşacakları bugüne inanmış olanlar cennette ağırlanırken, inkar edenler cehenneme sevk edileceklerdir.
Bu, insanoğlunu bekleyen en büyük gerçektir ve başka hiçbir dünyevi düşünce bu gerçeğin üzerinde düşünmek kadar önemli olamaz.
Kendisinden asla kaçış olmayan kıyamet gününü gözardı etmek, onu hiçbir zaman ortadan kaldırmayacak, aksine insanların kaçışı olmayan sonsuz hayatını azap içinde geçirmelerine sebep olacaktır.
Akıllı ve samimi bir insanın yapması gereken, Rabbimiz'in "her nefis kendine basirettir." (Kıyamet Suresi, 14) ayetinde belirttiği gibi kendi vicdanının sesine kulak vererek, eksiklerini ve hatalarını düzeltme yoluna gitmek ve hayatını Kuran ahlakına uygun olacak şekilde düzenlemektir.
"Ay karardığı, Güneş ve ay birleştirildiği zaman; İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, 'sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)' yalnızca Rabbi'nin katıdır." (Kıyamet Suresi, 812)
(makale harun yahya)
Bu makale, Mercek Dergisi 24. sayı (Haziran 2003) 30. sayfada yayınlanmıştır.