JAPONCA ATATÜRK - nihongo Ataturk

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
Atatürkの幼年期

--------------------------------------------------------------------------------

Atatürkの幼年期 ________________________________________

Mustafa は彼の母および姉妹が付いている彼の叔父さんの農場に行った。 彼の叔父さんは夕方に農場で着いたときに、それらに非常に暖かく挨拶した。 健康および賛辞についての雑談が、彼ら食事をした後。 夕食の後で、雑談はほぼ1時間もっと続け、それから彼らは寝た。 次の朝、早い時間に、彼の叔父さんは農場のまわりでMustafaを取り、彼にそれのあらゆる部分を示した 。 それらは午後豆分野に行った。

そ れらが分野によって着いたときに、彼の叔父さんは分野の種を彼の指を搭載するそして言われた食べていたカ ラスを指した、: 「一見Mustafa、それらのカラスを見るか。 彼らは私達の敵の第1である。 私は働き、努力する; 彼らは種を食べる来る。 素晴らしいいかに! それらのとてつもないカラスは誰でものためのよいよでない。 彼らはただ損失害を与え。 彼らはのほかにそのかかしのヘッド・アンド・ショルダーで降り、「CRO… CROのように鳴くために恥じていない…」の かかしはちょうど名前である。 これを見なさい。 4羽か5羽のカラスはそれで、食べた種を降りた; 彼らはであり完全、日光浴をする。 彼は言った: 「Mustafaに、それらを運転しよう来なさい。「 カラスはMustafaおよび彼の叔父さんの来を見たときに飛んだ。 後で彼らが残りを取る木の下に坐っていたときにMustafaは彼の叔父さんに尋ねた: 「「親愛なる叔父さん、それのようなこの分野は常にあるか。 「。 「私分野を働かせ、見る誰もあるとき、カラスは食べる種を意味するか。 「 答えられる彼の叔父さん: 「彼らは私の親愛なるMustafaを、はい彼らする。 彼らはそれの1つ無しで分野を見るべきでない。 10 -それらの20は一緒に来、分野を攻撃する。 見なければ、それらは少数の週の地球に1つの種を残さない。 「Mustafaは要約する必要があった: カラスが種の上で食べるように「良い叔父さん、そして、毎日見なければならない。 「 「はい、丁度Mustafa。 農場でするべき多くの仕事の間、私はカラスを運転することをここに来る。 他に何をしても私はいいか。 この豆分野は非常に重要である。 豆が熟すとき、私逹はそれらを食べ、バザーに販売法に連れて行く; 私はそれらの販売によってよいお金をもうける。 「これはここに見てあなたの仕事を、親愛なる叔父さん非常に妨げることを意味する。 そして、私を私の姉妹Makbuleとの明日からここに待つことを許可しなさい。 それから農場の他の仕事と忙しい場合もある。 私はカラスが私によってがあなたの分野の1つの種を食べないために注意しないことを知ってほし い。 「 「長く生きているMustafaのスマートな男の子! 私はこれについて前に考えたあらないことは。 容易に私が何回もについて考えた、治療したり解決を見つけることができなかったこの大きい問題 を。 夕方まで今日ここにいよう。 分野を守る方法を学ぶ。 それは実際に堅くない、貴重。 幾分注意し、カラスを見なさい。 私は私達が農場に戻る場合、夕方以内にあなたの母を言う。 私達は余りに彼女を説得しなければならない。 「 次の朝、Mustafaは袋に彼の叔母さんが調理したFLANを、置き、彼の姉妹Makbuleが付いてい る彼の叔父さんの豆分野に来た。 それらが来たらすぐ、分野で下向きだったカラスを追い払い始めた。 両方とも非常に疲れた近かったランチタイム。 理由は次のとおりだった: 最初に、分野はかなり大きかった。

カラスが分野の1つの側面の種を食べることを来た時はいつでもMustafaおよびMakbule はそれら をなくなり、運転した。 同じカラスは分野の反対側で出発する下向きだった。 彼らは分野の1つの側面から別のものへ走ることに疲れていた。 他のカラスが来たときに、状態ははるかに堪えがたくなった。 ランチタイム、彼らが坐るだったおよび を食べて彼の叔母さんが調理した時、彼が問題を完全に解決する方法を見つけ、加えたことMustafa言わ れたMakbule: 「カラスが私達をいかにトリックしているかMakbule、気づいたか。 彼らは私達がこの分野に来たらすぐ私達が初心者であることを理解した。 私が実行したいと思う方法はかなり簡単である。 私達が幅で2に分野を分ける分野の真中で小屋を通してラインを引出すことを仮定しよう。 このラインは2つの等しい部に分野を分ける。 上部は幾分傾向がある、私この.を取るべきである。 低い部分は非常に平ら、この.を取るべきであるである。 私達のそれぞれは私達の自身の部品のカラスを追い払うことを担当する。 あなたの部分の中間の近くにどこかにとどまることを試みればあなたの疲労が朝のそれの半分であることを見る 。 今、質問を有するか。 「 「私は何兄弟を言ってもいいか。 私達がならないものを私がしなければ丁度言われてある。 ここに、私の義務は、私に言ったことを完全にすることである。 「 「Bravo、Makbule。 それは助手と働く私のための名誉ように私の助言に続き、強い理解を有するである。 この成功は私私達の両方にしか属しない。 今、急ごう、私達のFLANを食べ、働き始める。 だれも会わなかったらいかに一緒に来たか、カラスを見なさい。 彼らが何ももっとよりしていないが分野上の飛行、私は確かめるが私達が急がなければ分野で一つずつ降り始め ることをことを。

カラス が私によってが分野からの1つの単一の種を食べないために注意しないと私に私の叔父さんが約束されて いる。 「 発明された方法Mustafaは巧妙だった。 夕方では、カラスが睡眠の彼らの場所に戻ったときに、空腹、疲れていた。 何が起こったかその日、そして悲しく、悲惨な状態に残っているカラスいかにについて農場の夕食の後で、Ma kbuleが告げたときに部屋の物は大声で笑うことを助けることができなかった。 「私のMustafa非常にスマート」。がであることを彼の母Zübeyde Hanımは言った そして額の彼女のブロンドおよび青い目の接吻される息子。 その間Mustafaは彼の厳粛な振舞いを保ったが、彼はちょうど少し微笑していた。 端

下記によって書かれている: Serdar Yıldırım

ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLUĞU

Mustafa, annesi ve kız kardeşi ile birlikte dayısının çiftliğine gitti. Akşamüstü çiftliğe vardıklarında dayısı onları çok candan bir şekilde karşıladı. Hal-hatır sormalardan, iltifatlardan sonra akşam yemeği yendi. Yemekten sonra bir saat kadar daha sohbet edildi ve ardından geceyi geçirmek üzere odalarına çekildiler.

Ertesi sabah sabahın erken saatlerinde dayısı Mustafa’ya çiftliğin her tarafını gezdirip gösterdi. Öğle vaktine doğru bakla tarlasına gittiler. Tarlanın kenarına geldiklerinde dayısı parmağı ile tarlasındaki tohumları yemekte olan kargaları işaret ederek: “ Bak Mustafa, şu kargaları görüyor musun? İşte bunlar bizim baş düşmanımız. Ben uğraşayım, çalışayım, onlar gelsinler tohumları yesin bitirsinler. Oh ne ala, ne ala! Kimseye faydası olmaz şu karga murdarının. Yaptıkları anca zarar, ziyan. Bir de şu korkuluğun omuzlarına, kafasına konarlar “ gak gak “ diye öterler yüzlü yüzlü. Korkuluğun sadece adı korkuluk. Şu hale bak. Dört beş karga omuzlarına konmuş, yemişler tohumları, doymuşlar, güneşleniyorlar. Gel Mustafa, kovalım şunları “ diye söylendi.

Mustafa ile dayısının geldiklerini gören kargalar uçup gittiler. Daha sonra dinlenmek için bir ağacın altına otururlarken Mustafa, dayısına: “ Dayıcığım, bu tarla hep böyle midir? “ dedi. “ Yani içinde çalışan, bekleyen olmadığı zamanlar kargalar tohumları yerler mi? “

Dayısı:

“ Yerler Mustafa’m yerler. Bunlar sahipsiz bir tarla görmesinler. Onu, yirmisi toplanır gelir. Böyle gündüzleri tarlada beklemezsen birkaç haftaya kalmaz toprakta bir tek tane bırakmazlar” dedi. Bunun üzerine Mustafa konuyu toparlama ihtiyacı hissetti: “ Peki dayıcığım, o zaman kargalar tohumları yiyip bitirmesinler diye sabahtan akşama kadar bekçilik yapmak zorunda kalıyorsunuz. “

“ Aynen dediğin gibi oluyor Mustafa. Çiftlikte yapılacak bir sürü iş varken, ben buraya gelip karga peşinde koşuyorum. Ne yaparsın ki, bu bakla tarlası çok önemli. Baklalar olgulaşınca hem kendimize yemeklik oluyor, hem de arabaya yükleyip pazarda satıyorum; iyi de para ediyor. “

“ Demek ki burada bekçilik yapmak işleriniz için büyük engel teşkil ediyor, sevgili dayıcığım. O halde izin verirseniz yarından tezi yok kardeşim Makbule ile gelip burada bekleriz. Siz de çiftlikteki işleri yoluna koyarsınız. Kargaların tarlanızdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceğimi bilmenizi isterim. “

“ Hay, sen aklınla bin yaşa, Mustafa! Bak bu hiç aklıma gelmemişti. Daha önce defalarca düşünüp de içinden çıkamadığım bu büyük sorunu kolayca çözüverdin. Bugün akşama kadar burada kalırız. Tarla bekçiliği nasıl yapılır iyice öğrenirsin. Zaten zor bir tarafı yok canım. Biraz dikkatli olup kargaları kollaman yeterli. Akşama çiftliğe dönünce annene ben söylerim. Onun da rızasını almak lazım. “

Ertesi sabah erkenden yengesinin hazırladığı börekleri bir torbaya koyan Mustafa kız kardeşi Makbule ile birlikte dayısının bakla tarlasına geldi. Gelir gelmez de, tarlaya inen kargaları kovalamaya başladılar. Öğle vaktine doğru ikisi de çok yorulmuştu. Bunun sebebi: Bir defa tarla oldukça büyüktü. Bir tarafa üç beş karga tohumları yemek için gelseler Mustafa ile Makbule hemen koşuyorlar kargaları kovalıyorlardı. Aynı kargalar uçuyorlar, tarlanın öteki tarafına iniyorlardı. Tarlanın bir başından bir başına koşup durmak onları yormuştu. İşin içine başka kargalar da karışınca durum iyice çekilmez hal almıştı. Öğle vakti bir köşede oturup yengesinin hazırladığı börekleri yerlerken Mustafa Makbule’ye sorunu kökünden halledecek bir yöntem bulduğunu söyledi ve şunları ekledi: “ Makbule, kargaların bize oynadığı oyunun bilmem farkında mısın? Biz bu tarlaya gelir gelmez acemi olduğumuzu anladılar. Uygulamak istediğim yöntem oldukça basit. Tarlanın ortasında bulunan kulübenin içinden tarlayı enlemesine bölen bir çizgi çektiğimizi farz edelim. Bu çizgi tarlayı iki eşit parçaya böler. Yukarı tarafta kalan parça biraz meyilli, burası benim olsun. Aşağı tarafta kalan parça dümdüz, burası da senin olsun. Herkes kendi bölgesindeki kargaların kovalanmasından sorumlu olacak. Eğer kendi bölgenin ortalarına yakın bir yerde durmaya özen gösterirsen sabahki yorgunluğunun iki kat azaldığını fark edeceksin. Şimdi konuyla ilgili bana sormak istediğin bir şey var mı? “

“ Ne diyebilirim ki Mustafa abi. Sen yapmamız gerekeni tam olarak anlattın. Burada bana düşen görev anlattıklarını eksiksiz olarak uygulamamdır. “

“ Aferin sana Makbule. Senin gibi söz dinleyen, kavrayışı kuvvetli bir yardımcı ile çalışmak benim için şereftir. Bu başarı sadece benim değil, ikimizin başarısı olacaktır. Şimdi biraz acele edelim, böreklerimizi yiyelim de işe başlayalım. Bak kargalara, meydanı boş bulunca nasıl da çoğalıverdiler. Belki şu an için tarlanın üstünde uçmaktan başka bir şey yaptıkları yok ama eğer acele etmezsek birer ikişer tarlaya inmeye başlayacaklarına eminim. Dayıma, kargaların tarlanızdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceğim, diyerek söz vermiştim. “

Mustafa’nın kendi buluşu olan yöntem başarılı oldu. Akşamüstü hava kararmaya başladığında kargalar geceyi geçirmek için konaklama yerlerine giderlerken aç ve yorgundular. Çiftlikte yenen akşam yemeğinden sonra Makbule, o gün olanları ve kargaların üzgün ve perişan bir şekilde gidişlerini anlatırken, odada bulunanlar kahkahalarla gülmekten kendilerini alamıyorlardı. Annesi Zübeyde Hanım, “ Benim Mustafa’m çok akıllıdır “ diyerek sarı saçlı, mavi gözlü oğlunu gururla alnından öperken, Mustafa vakur halini hiç bozmadan duruyor, sadece gülümsemekle yetiniyordu.

Yazan: Serdar Yıldırım
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst