CADIII
Bayan Üye
Japon balıkları diğer torpikal balıklardan farklı beslenme ihtiyaçlarına sahiptirler. Tropikal balıklar genellikle protein öncelikli beslenirler. Fakat japon balıkları proteinden ziyade karbonhidratlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenledir ki bir çok yem üreticisi tropikal balıklar için üretilmiş yemlerin yanında ayrıca japon balıkları içinde yem üretirler. Bir çok kişi bunun bir pazarlama stratejisi olduğunu düşünsede bu bir gerçektir. Japon balığı için üretilen yemlerde karbonhidratların bolca bulunması gerekmektedir. Tabi bazı firmalar bunu bir pazarlama stratejisi olarak kullanıyor. Bu firmaları ayırdedebilmek için de biraz bilinçli tüketiciler olmamız şart.
Japon balıklarının sindirim sistemleri diğer balık türlerine göre farklılık gösterir. Tropikal balıklarda mide memelilerdeki gibi belirginken japon balıklarında neredeyse bağırsak ile aynıdır. Bu nedenle çabuk sindirilebilir gıdalara ihtiyaç duyarlar. Ayrıca bu farklılık nedeniyle diğer balıklardan daha fazla zamanlarını besin arayarak geçirmek zorundadırlar. Buda onların sürekli olarak hareket halinde olmalarına neden olur. Midenin bu yapısı nedeniyle japon balıkları yüksek enerji değerine sahip gıdaları ön plana çıkarıyor.
Yukarıdaki duruma ek olarak japon balıklarının fazla proteinden yararlanamaması da ayrı bir durumdur. Fazla protein vücutta yağa dönüşerek balıkta yağlanmaya neden olur. Her ne kadar dışardan bakıldığında balık büyüyor gibi görünsede aslında balık gün geçtikçe yağ deposuna dönüşüyor ve ölüme yaklaşıyordur.
Yukarıdaki sebeplerden dolayı japon balıklarına düşük proteinli ve yüksek karbonhidratlı yemler vermek gerekiyor. Bu sakın tek tip yemleme öneriliyor gibi algılanmasın. Japon balıkları için üretilmiş yüksek karbonhidratlı yemler dışında, spiriluna içerikli yemler, ve su piresi, gammarus gibi canlı yemlerden oluşan geniş bir menüde beslemek gerekmektedir. Canlıyem ile beslemeyi haftada 2 den fazla yapmak iyi değildir. Ayrıca haftada veya 15 günde bir balıkları 1 günlüğüne aç bırakmak sindirimleri için faydalı olacaktır. Bunlara ek olarak ıspanak, havuç, bezelye gibi sebzelerle hazırlanacak ev karışımlarından da vermekte fayda vardır. Hatta bu karışımlara biraz sarımsak suyu ekleyerek balıkların iç parazitlere yakalanma şansını da azaltmış oluruz.
Bir diğer noktada balıkların ihtiyaç duyacakları yem miktarıdır. Japon balıkları serin su balıkları olduğundan bir çok kişi akvaryumlarına ısıtıcı takmazlar. Bu nedenle yılın değişik dönemlerinde su sıcaklıkları farklılık gösterir. Su ısısı düştükçe japon balıklarının yem ihtiyacı azalacağından bu dönemlerde az yemleme yapmak gerekmektedir. Yine aynı şekilde su ısısı yükseldiğinda balıkların metabolizmaları hızlanacağı ve yem ihtiyaçları artacağından dolayı yemlemeyi arttırmak gerekecektir. Bu da bir çok akvaryumsever için ayarlanması zor bir dengedir. Bu nedenle akvaryum ısısı bir ısıtıcı yardımıyla 21-24 derece aralarında bir değerde sabitlenmelidir. Böylece sıcaklık farklarından oluşacak beslenme sorunları ortadan kalkacaktır.
Eğer balık yüksek karbonhidratlı besinlerle beslenmezse bir çok vücut fonksiyonu bozulmaya başlar. Öncelikle aşırı yaplanma balığın karaciğerini zorlar. Bu balığı halsizleştirir. Ayrıca beslenme bozuklukları balığın renginde değişikliklere de neden olmaktadır. Balığın rengide solma, parlaklığın gitmesi, balığın üzerinde beyaz veya siyah lekeler oluşması gibi renk bozuklukları sıklıkla beslenme sorunlarından kaynaklanmaktadır. Tabi bu renk bozulmaları başlı başına beslenme bozukluğuna işaret etmez. Özellikle siyah veya beyaz lekelenmeler güneş ışığı görmeyen akvaryumlardaki balıklarda da görülebilir. Bu noktada balığın davranışlarına bakmakta fayda vardır. Davranışlarında bir halsizlik, rahatsızlık veya yavaşlama gözleniyorsa öncelikle yemleme düzenine ve yem içeriğine bakmak gerekir.
Beslenmeden kaynaklanan en büyük sorunların balık vücudunun içinde oluştuğu düşünüldüğünde bunların ne kadar zor farkedileceği ve bazende farkedilemeyeceği ortaya çıkar. Bu nedenledir ki balıklar için yem alırken öncelikli olarak yem içeriğine göz atmak çok önemlidir.
Japon balıklarının sindirim sistemleri diğer balık türlerine göre farklılık gösterir. Tropikal balıklarda mide memelilerdeki gibi belirginken japon balıklarında neredeyse bağırsak ile aynıdır. Bu nedenle çabuk sindirilebilir gıdalara ihtiyaç duyarlar. Ayrıca bu farklılık nedeniyle diğer balıklardan daha fazla zamanlarını besin arayarak geçirmek zorundadırlar. Buda onların sürekli olarak hareket halinde olmalarına neden olur. Midenin bu yapısı nedeniyle japon balıkları yüksek enerji değerine sahip gıdaları ön plana çıkarıyor.
Yukarıdaki duruma ek olarak japon balıklarının fazla proteinden yararlanamaması da ayrı bir durumdur. Fazla protein vücutta yağa dönüşerek balıkta yağlanmaya neden olur. Her ne kadar dışardan bakıldığında balık büyüyor gibi görünsede aslında balık gün geçtikçe yağ deposuna dönüşüyor ve ölüme yaklaşıyordur.
Yukarıdaki sebeplerden dolayı japon balıklarına düşük proteinli ve yüksek karbonhidratlı yemler vermek gerekiyor. Bu sakın tek tip yemleme öneriliyor gibi algılanmasın. Japon balıkları için üretilmiş yüksek karbonhidratlı yemler dışında, spiriluna içerikli yemler, ve su piresi, gammarus gibi canlı yemlerden oluşan geniş bir menüde beslemek gerekmektedir. Canlıyem ile beslemeyi haftada 2 den fazla yapmak iyi değildir. Ayrıca haftada veya 15 günde bir balıkları 1 günlüğüne aç bırakmak sindirimleri için faydalı olacaktır. Bunlara ek olarak ıspanak, havuç, bezelye gibi sebzelerle hazırlanacak ev karışımlarından da vermekte fayda vardır. Hatta bu karışımlara biraz sarımsak suyu ekleyerek balıkların iç parazitlere yakalanma şansını da azaltmış oluruz.
Bir diğer noktada balıkların ihtiyaç duyacakları yem miktarıdır. Japon balıkları serin su balıkları olduğundan bir çok kişi akvaryumlarına ısıtıcı takmazlar. Bu nedenle yılın değişik dönemlerinde su sıcaklıkları farklılık gösterir. Su ısısı düştükçe japon balıklarının yem ihtiyacı azalacağından bu dönemlerde az yemleme yapmak gerekmektedir. Yine aynı şekilde su ısısı yükseldiğinda balıkların metabolizmaları hızlanacağı ve yem ihtiyaçları artacağından dolayı yemlemeyi arttırmak gerekecektir. Bu da bir çok akvaryumsever için ayarlanması zor bir dengedir. Bu nedenle akvaryum ısısı bir ısıtıcı yardımıyla 21-24 derece aralarında bir değerde sabitlenmelidir. Böylece sıcaklık farklarından oluşacak beslenme sorunları ortadan kalkacaktır.
Eğer balık yüksek karbonhidratlı besinlerle beslenmezse bir çok vücut fonksiyonu bozulmaya başlar. Öncelikle aşırı yaplanma balığın karaciğerini zorlar. Bu balığı halsizleştirir. Ayrıca beslenme bozuklukları balığın renginde değişikliklere de neden olmaktadır. Balığın rengide solma, parlaklığın gitmesi, balığın üzerinde beyaz veya siyah lekeler oluşması gibi renk bozuklukları sıklıkla beslenme sorunlarından kaynaklanmaktadır. Tabi bu renk bozulmaları başlı başına beslenme bozukluğuna işaret etmez. Özellikle siyah veya beyaz lekelenmeler güneş ışığı görmeyen akvaryumlardaki balıklarda da görülebilir. Bu noktada balığın davranışlarına bakmakta fayda vardır. Davranışlarında bir halsizlik, rahatsızlık veya yavaşlama gözleniyorsa öncelikle yemleme düzenine ve yem içeriğine bakmak gerekir.
Beslenmeden kaynaklanan en büyük sorunların balık vücudunun içinde oluştuğu düşünüldüğünde bunların ne kadar zor farkedileceği ve bazende farkedilemeyeceği ortaya çıkar. Bu nedenledir ki balıklar için yem alırken öncelikli olarak yem içeriğine göz atmak çok önemlidir.