ashli
Bayan Üye
Alman asıllı Fransız besteci, Köln sinagogunda kantorluk yapan bir musevinin oğluydu. Asıl adı Jacob Levy Eberst’dir. Alfred de Musset'nin de “Şamdancı Oyunu” için çello eşlikli düetler besteledi. Daha sonra operetler bestelemeye başladı. 1885'te kurduğu bouffes-parisiens adlı operet topluluğuyla, kendi yazdığı operetleri Paris’in ünlü tiyatrolarında sahneledi. viyana, Londra ve baden-baden'de gösteriler düzenledi. Canlı, coşkulu, şakacı müziğiyle kendine özgü bir operet türü olan Fransız Opereti’ni yarattı. Şarkıları ve dansları (Can-Can Dansı), döneminde Paris yaşamının simgesi haline geldi. 1877'de operetlerini Amerika’da sergiledi. Bu gezisinin anılarını “Notes d'un Musicien en Voyage” (bir müzikçinin gezi notları) adıyla yayımladı. 5 ekim 1880'de Paris’te öldü.
En bilinen operalarından biri “Hoffman'ın masalları”dır. Çok renkli, eğlenceli, fantastik unsurlar barındıran bir operadır. Hoffman, kadınlarla ilişkilerinde olmadık şanssızlıklara uğrayan genç bir adamdır. Opera, hoffman'ın gene aşk acıları içinde içmek için oturduğu ve Don Giovanni operasında rol alan Stella’nin temsilden çıkısını beklediği tavernada etrafındakilere anlattığı üç eski aşkından oluşur. Her üç öyküde de, farklı kimliklerle olsa da, Hoffman'ın içindeki kötü ve karanlık tarafı temsil eden bir figür belirir ve onun yüzünden Hoffman'ın her işi ters gider. İlk öyküde, bu karanlık figürü, Hoffman’a gerçekliği çarpıtan bir gözlük satan coppelius temsil eder. Hoffman, aldığı gözlüklerin etkisiyle, aslında şarki söyleyip dans edebilen, insan boyutunda kurmalı bir bebek olan Olympia’ya aşık olur. Operanın bu bölümünde Olympia’nın söylediği arya, koloratur soprano repertuarının en eğlenceli aryalarındandır, müzik kutularındaki melodileri andıran bir parçadır, gerçekten bir kurmalı bebek gibi, kesik kesik söylenmesi gerekir. Parçada birkaç kez, Olympia’nın kurgusu biter, melodi iyice kesikleşir, yavaşlar, Olympia vızıltıya benzer sesler çıkararak durur ve ancak tekrar kurulduktan sonra şarki söylemeye baslar. Bu bölümün sonunda, Coppelius Olympia’yı parçalara ayırır, zavallı Hoffman gerçeği görüp, bir kurmalı bebeğe aşık olduğunu anladığında dalga konusu olur ve üzüntüden kahrolur.
İkinci bolümde Hoffman’ın sevgilisi, keman yapımcısı Crespel’in Antonia adındaki kızıdır. bu kızcağız, annesinin de ölümüne neden olmuş olan tuhaf bir hastalığa tutulmuştur, hiç şarki söylememesi gereklidir, yoksa ölecektir; ama müziği çok sevdiği için buna zor dayanmaktadır. Bu bölümün kötü figürü olan ve Antonia’nın annesinin ölümünde da payı bulunan doktor Miracle, Antonia’ya sözde birtakım ilaçlar verir. Hoffman Dr.Miracle konusunda Antonia’yı uyarmak ister, ama Dr.Miracle Antonia’yı bir şekilde yalnız yakalayarak onu büyüler, böylelikle sürekli ve artan bir tempoda şarki söyleyip iyice bitap düşmesine neden olur. Antonia, Dr.Miracle’in büyüleri yüzünden ne yaptığını bilmez halde durmadan şarki söyler; yine büyüler yüzünden, bir yandan da kendisini şarki söylemeye teşvik eden ölü annesinin sesini duyar, kafası iyice karışır. sonunda tüm gücünü tüketerek cansız yere yığılır, Hoffman’ın karanlık tarafı gene kazanmıştır.
Hoffman’ın üçüncü aşkı, Venedikli fettan bir kadın olan Giulietta’dır. Bu perde, Venedik’te, büyük kanal üzerinde gösterişli bir binada geçer, operanın en bilinen parçalarından olan barcarolle da (la vita e bella'da kullanilan parca da budur) bu perdededir. Bu bölümün karanlık figürü olan Dapertutto, kocaman bir elmas ile aklini çeldiği Giulietta’dan, Hoffman’ı bastan çıkarıp, bir şekilde, Hoffman'ın aynadaki aksini bırakmasını sağlamasını ister. Hoffman, Giulietta’nın ortalığı karıştırması sonucu, önce kendisini Giulietta’nın eski sevgilisiyle düello hazırlığı içinde bulur. Daha sonra Giulietta Hoffman’ı ortamdan uzaklaştırıp, hayatının tehlikede olduğunu, kaçması gerektiğini, ama aşkını ve sadakatini kanıtlamak için, aynadaki aksini kendisine bırakmasını ister. Giulietta odadan çıktığında içeri giren Dapertutto, Hoffman’a zehirli bir iksir verir. Odaya tekrar giren Giulietta, Hoffman için olan bardağı içer ve anında olur, Hoffman böylece bir aşkını daha kaybeder.
Operanın son perdesinde, Hoffman ve tavernadaki herkes adamakıllı sarhoştur. Don Giovanni bitmiş, Stella Hoffman’ı aramak üzere tavernaya gelmiştir, ama çok geçtir. Hoffman, anlatmış olduğu üç öykünün de etkisiyle, son derece ümitsiz ve mutsuzdur, sevdiği üç kadın da ölmüştür, içindeki aşkın bir daha filizlenmemek üzere onlarla öldüğünü söyler. Hoffman kendini öldürmeye niyetliyken, opera boyunca Hoffman'ın yanında olan ilham perisi Nicklaus belirir, onu teselli eder, çektiği acıların onu büyük bir sair yaptığını söyler, tüm taverna bunu kutlayarak şarkı söylerken opera sona erer.
En bilinen operalarından biri “Hoffman'ın masalları”dır. Çok renkli, eğlenceli, fantastik unsurlar barındıran bir operadır. Hoffman, kadınlarla ilişkilerinde olmadık şanssızlıklara uğrayan genç bir adamdır. Opera, hoffman'ın gene aşk acıları içinde içmek için oturduğu ve Don Giovanni operasında rol alan Stella’nin temsilden çıkısını beklediği tavernada etrafındakilere anlattığı üç eski aşkından oluşur. Her üç öyküde de, farklı kimliklerle olsa da, Hoffman'ın içindeki kötü ve karanlık tarafı temsil eden bir figür belirir ve onun yüzünden Hoffman'ın her işi ters gider. İlk öyküde, bu karanlık figürü, Hoffman’a gerçekliği çarpıtan bir gözlük satan coppelius temsil eder. Hoffman, aldığı gözlüklerin etkisiyle, aslında şarki söyleyip dans edebilen, insan boyutunda kurmalı bir bebek olan Olympia’ya aşık olur. Operanın bu bölümünde Olympia’nın söylediği arya, koloratur soprano repertuarının en eğlenceli aryalarındandır, müzik kutularındaki melodileri andıran bir parçadır, gerçekten bir kurmalı bebek gibi, kesik kesik söylenmesi gerekir. Parçada birkaç kez, Olympia’nın kurgusu biter, melodi iyice kesikleşir, yavaşlar, Olympia vızıltıya benzer sesler çıkararak durur ve ancak tekrar kurulduktan sonra şarki söylemeye baslar. Bu bölümün sonunda, Coppelius Olympia’yı parçalara ayırır, zavallı Hoffman gerçeği görüp, bir kurmalı bebeğe aşık olduğunu anladığında dalga konusu olur ve üzüntüden kahrolur.
İkinci bolümde Hoffman’ın sevgilisi, keman yapımcısı Crespel’in Antonia adındaki kızıdır. bu kızcağız, annesinin de ölümüne neden olmuş olan tuhaf bir hastalığa tutulmuştur, hiç şarki söylememesi gereklidir, yoksa ölecektir; ama müziği çok sevdiği için buna zor dayanmaktadır. Bu bölümün kötü figürü olan ve Antonia’nın annesinin ölümünde da payı bulunan doktor Miracle, Antonia’ya sözde birtakım ilaçlar verir. Hoffman Dr.Miracle konusunda Antonia’yı uyarmak ister, ama Dr.Miracle Antonia’yı bir şekilde yalnız yakalayarak onu büyüler, böylelikle sürekli ve artan bir tempoda şarki söyleyip iyice bitap düşmesine neden olur. Antonia, Dr.Miracle’in büyüleri yüzünden ne yaptığını bilmez halde durmadan şarki söyler; yine büyüler yüzünden, bir yandan da kendisini şarki söylemeye teşvik eden ölü annesinin sesini duyar, kafası iyice karışır. sonunda tüm gücünü tüketerek cansız yere yığılır, Hoffman’ın karanlık tarafı gene kazanmıştır.
Hoffman’ın üçüncü aşkı, Venedikli fettan bir kadın olan Giulietta’dır. Bu perde, Venedik’te, büyük kanal üzerinde gösterişli bir binada geçer, operanın en bilinen parçalarından olan barcarolle da (la vita e bella'da kullanilan parca da budur) bu perdededir. Bu bölümün karanlık figürü olan Dapertutto, kocaman bir elmas ile aklini çeldiği Giulietta’dan, Hoffman’ı bastan çıkarıp, bir şekilde, Hoffman'ın aynadaki aksini bırakmasını sağlamasını ister. Hoffman, Giulietta’nın ortalığı karıştırması sonucu, önce kendisini Giulietta’nın eski sevgilisiyle düello hazırlığı içinde bulur. Daha sonra Giulietta Hoffman’ı ortamdan uzaklaştırıp, hayatının tehlikede olduğunu, kaçması gerektiğini, ama aşkını ve sadakatini kanıtlamak için, aynadaki aksini kendisine bırakmasını ister. Giulietta odadan çıktığında içeri giren Dapertutto, Hoffman’a zehirli bir iksir verir. Odaya tekrar giren Giulietta, Hoffman için olan bardağı içer ve anında olur, Hoffman böylece bir aşkını daha kaybeder.
Operanın son perdesinde, Hoffman ve tavernadaki herkes adamakıllı sarhoştur. Don Giovanni bitmiş, Stella Hoffman’ı aramak üzere tavernaya gelmiştir, ama çok geçtir. Hoffman, anlatmış olduğu üç öykünün de etkisiyle, son derece ümitsiz ve mutsuzdur, sevdiği üç kadın da ölmüştür, içindeki aşkın bir daha filizlenmemek üzere onlarla öldüğünü söyler. Hoffman kendini öldürmeye niyetliyken, opera boyunca Hoffman'ın yanında olan ilham perisi Nicklaus belirir, onu teselli eder, çektiği acıların onu büyük bir sair yaptığını söyler, tüm taverna bunu kutlayarak şarkı söylerken opera sona erer.