ashli
Bayan Üye
İzlenim Sonucu Süreçsel Süreklilik Modeli
İzlenim oluşumuyla sonuçlanan süreçleri betimlemeyi amaçlayan bir modeldir (Fiske ve Pavelchack, 1986; Fiske ve Neuberg, 1990). Bu modele göre birey, diğeri hakkındaki izlenimini, çeşitli süreçleri izleyerek oluşturur. Bu süreçler, hedef kişinin özel nitelikleri (davranışlar, sözler, vücut pozisyonları, vb.) üstünde odaklaşma derecelerine göre birbirinden ayrılırlar.
Bu süreçleri tanımlamak, onları, kişinin özel niteliklerine atfettiğimiz önemi ve onları kullanış düzeyimizi gösteren bir continuum üstünde yerleştirmek demektir. Çizginin bir ucunda, kategorilere dayalı süreçler bulunur ve bunlar hedef kişinin bir veya daha çok sayıda sosyal kategorinin (etnik, kültürel, cinsel, vb.) temsilcisi olarak imajını üretirler. Diğer uçta ise birey-selleştirici yargı süreçleri bulunur ve bunlar hedef kişinin özgül niteliklerine dayanırlar. Bu iki uç arasında her iki nitelik grubundan da beslenen karma özellikler yer alırlar.
Kişi nitelikleri, kişiyi sınıflandırma imkanı verirler, yani onun tanımını bir kaç özelliğe indirgemeyi sağlarlar. Bu basitleştirmenin bedeli, kişinin ayırdedici özelliklerini örtmesi ve bu kategorilere bağlanan stereotiplerin ve önyargıların devreye girerek yargılarımızı bozmasıdır. Bu tür nedenlerden ötürü,
? ya ilk kategorileştirmemizi gözden geçirmeyi gerekli buluruz; bu durumda kullandığımız kategorilendirme sisteminin hedef kişiye uygun olduğunu onaylamaya çalışırız.
? ya gözlediğimiz kişilerin kategoriye uygunlukları kısmi olabilir; bu durumda kişiyi yeniden kategorize etmeye veya ilk izlenimlerimizin kategorisel özelliğini korumaya imkân veren bir alt kategoriye sokmaya yöneliriz.
? ya amaçlarımız, kategorizasyonumuzun sağladığı bilgilerin ötesine gitmeyi gerektirir; bu durumda ise kişi hakkında sahip öldüğümüz tüm enformasyonlara dikkat ederek onları tekil/biricik bir temsil bünyesinde adım adım bütünleştirmeye ve örgütlemeye çalışırız.
Bu model beş öncüle dayanmaktadır:
1. öncül: Kategorisel süreçler, kişisel niteliklere dayalı yargılardan daha önceliklidir, yani izlenimlerin oluşumunda ilk etap kategorileştirmedir. Gözlemci veya yargıda bulunan kişi hedefi, belirli bir bireyler kategorisine sokma imkanı veren enformasyonlarla ilgilenir. Bundan sonra, diğer aşamalara geçilir; sırayla; kategorizasyonun doğrulanması, yeniden kategorilendirme veya alt-kategoriye sokma ve farklı niteliklerin adım adım entegrasyonu.
2. öncül: izlenim oluşumu çizgisi boyunca ilerleyişimiz, hedef kişinin özelliklerini, belleğimizdeki kategorilere sokma kolaylığına bağlıdır. Eğer üzerinde düşündüğümüz özellikler uygun gelmiyorsa, bir sonraki etaba geçeriz, yani yeniden kategorilendirmeye. Bunda başarılı olunamazsa, hedefin özel niteliklerinin adım adım entegrasyonuna geçilir.
3. öncül: Hedefin özel niteliklerine dikkat, hedef hakkında oluşturduğumuz izlenimin doğasını belirler."Bu niteliklere az dikkat edersek, izlenimimiz, hedefin kategorisel özelliklerine dayanır.
4. öncül: İzlenimlerin oluşumu sürecini, motivasyonlar da etkiler. Kişinin karşılıklı etkileşim ilişkileri, işbirliği veya rekabet ilişkileri içindeki motivasyonları farklıdır. Patronuna, denemeye alınan ve beğenilen bir adayın portresini çizmeye çalışan bir görevliyi alalım. Amacı, görevini hakkıyla yerine getirerek ve adayın geçerli bir karara dayanak olacak bir portresini çizerek adayı, patronuna beğendirmektir. Bunu başarabilmek için, aday hakkında Özel ve bireyselleştirici enformasyonlar toplar. Adayın onunla olan ilişkisine göre (rakip veya yardımcı) çabalarında farklılık görülür.
5. öncül: İzlenimlerin oluşumuna motivasyonların etkisi, algılayan kişinin dikkatine ve yorumlarına göre değişir. Algılayanın amaçlan, dikkatini ve yorumlarını etkiler.
Bu model sosyal algı alanında ilgiyle karşılanmıştır. Modelin çeşitli önermelerini ya da boyutlarını testeden araştırmalar yapılmış ve alt modeller geliştirilmiştir (Fiske ve Neuberg, 1990).
İki Süreçli İzlenim
İzlenimlerin oluşum sürecini bir takım etaplar halinde ele alan ve Brewer tarafından önerilen bir modeldir. Bu modele göre, izlenim oluşumunun etapları birbirinden farklı bilişsel işlemlere tekabül ederler ve zincir halinde birbirine eklenirler, yani bir etap bitmeden diğerine geçilemez.
Sürecin devamlılığı ve bilgi işlem stratejileri, algılayan ya da gözlemci kişinin motivasyonlarına bağlıdır.
1. etap, tanıma etabıdır. Burada gözlemci, hedef kişiyi, cinsiyet, yaş, deri rengi gibi çeşitli boyutlarda otomatik olarak yerleştirir. Gözlemci hedefi, kendi amaçları veya ihtiyaçları bakımından yararlı bulursa, bir sonraki etaba geçer. Aksi halde, izlenim oluşumu süreci sona erer.
Sonraki etaba geçilirse, ne tür bir bilgi işlemi olacağı belirlenir. Eğer hedef kişi, gözlemciyi ilgilendirirse (bağlılık, bağımlılık, ilgililik durumu), bilgi işlemleri, hedefin kişisel özelliklerini konu alır, böyle olmadığında ikinci bilgi işlem yoluna gidilir: Kategorisel nitelikler üstünde odaklaşmak.
Buradaki ilk işlem seçeneği "kişiselleştirme", ikincisi ise "tipleme" adını alır. Tiplemede gözlemci, hedefin birkaç anlamlı, ayırdedici özelliğini soyutlar ve bir tür portre oluşturur. Dolayısıyla daha önceden tanıdığı sosyal kategorilerden herhangi birinin prototipine ve hedefin onun zihninde uyandırdığı özelliklere uyup uymadığını araştırır.
Örneğin bir kişi, kentin hastanesinde 40 yaşlarında, beyaz önlüklü ve gözlüklü bir kadın görsün. Gözlemcimizin hastanede olması ve kadının beyaz Önlük takması, "hastane personeli" kategorisini canlandırır. Bundan sonra, gözlemci, kadının, hemşire mi, yoksa doktor prototipine mi uyduğunu belirlemeye çalışır.
Diyelim ki, kadının doktor olduğunu öğrenmekle birlikte, bazı davranışsal veya sözel göstergeler, onun doktor prototipine uymamaktadır. Bu durumda gözlemci, ya zihnindeki doktor prototipini değiştirecektir ya da bilişsel planda daha ekonomik yoldan, doktor kategorisi içinde özellikleri hedef kişininkilere uygun bir alt kategori yaratacaktır.
Seçilen kategorinin üyelerinin özellikleri ile hedef kişinin özellikleri arasındaki uyuşmazlık veya tutarsızlık, 'bireyleştirme'ye yol açar. Bu, hedef kişiyi, yeni bir kategorinin özel bir örneği gibi görmeyi içerir.
İkinci tip süreç 'kişiselleştirme'dir. Burada, kategorisel aidiyetler, birer sınıf gibi değil, birer çizgi / nitelik gibi görülür. Bir başka deyişle, hedefin tanımım, bir veya bir kaç sınıfa ait olma özelliğine indirgemek yerine, tanım öğelerini çoğaltmak söz konusudur. Yeni öğeler, şemalar ve ifade ağları halinde örgütlenirler. Tüm bu bilişsel işlemler, dile dayanırlar (Vallerand ve ark., 1994).
İzlenim oluşumuyla sonuçlanan süreçleri betimlemeyi amaçlayan bir modeldir (Fiske ve Pavelchack, 1986; Fiske ve Neuberg, 1990). Bu modele göre birey, diğeri hakkındaki izlenimini, çeşitli süreçleri izleyerek oluşturur. Bu süreçler, hedef kişinin özel nitelikleri (davranışlar, sözler, vücut pozisyonları, vb.) üstünde odaklaşma derecelerine göre birbirinden ayrılırlar.
Bu süreçleri tanımlamak, onları, kişinin özel niteliklerine atfettiğimiz önemi ve onları kullanış düzeyimizi gösteren bir continuum üstünde yerleştirmek demektir. Çizginin bir ucunda, kategorilere dayalı süreçler bulunur ve bunlar hedef kişinin bir veya daha çok sayıda sosyal kategorinin (etnik, kültürel, cinsel, vb.) temsilcisi olarak imajını üretirler. Diğer uçta ise birey-selleştirici yargı süreçleri bulunur ve bunlar hedef kişinin özgül niteliklerine dayanırlar. Bu iki uç arasında her iki nitelik grubundan da beslenen karma özellikler yer alırlar.
Kişi nitelikleri, kişiyi sınıflandırma imkanı verirler, yani onun tanımını bir kaç özelliğe indirgemeyi sağlarlar. Bu basitleştirmenin bedeli, kişinin ayırdedici özelliklerini örtmesi ve bu kategorilere bağlanan stereotiplerin ve önyargıların devreye girerek yargılarımızı bozmasıdır. Bu tür nedenlerden ötürü,
? ya ilk kategorileştirmemizi gözden geçirmeyi gerekli buluruz; bu durumda kullandığımız kategorilendirme sisteminin hedef kişiye uygun olduğunu onaylamaya çalışırız.
? ya gözlediğimiz kişilerin kategoriye uygunlukları kısmi olabilir; bu durumda kişiyi yeniden kategorize etmeye veya ilk izlenimlerimizin kategorisel özelliğini korumaya imkân veren bir alt kategoriye sokmaya yöneliriz.
? ya amaçlarımız, kategorizasyonumuzun sağladığı bilgilerin ötesine gitmeyi gerektirir; bu durumda ise kişi hakkında sahip öldüğümüz tüm enformasyonlara dikkat ederek onları tekil/biricik bir temsil bünyesinde adım adım bütünleştirmeye ve örgütlemeye çalışırız.
Bu model beş öncüle dayanmaktadır:
1. öncül: Kategorisel süreçler, kişisel niteliklere dayalı yargılardan daha önceliklidir, yani izlenimlerin oluşumunda ilk etap kategorileştirmedir. Gözlemci veya yargıda bulunan kişi hedefi, belirli bir bireyler kategorisine sokma imkanı veren enformasyonlarla ilgilenir. Bundan sonra, diğer aşamalara geçilir; sırayla; kategorizasyonun doğrulanması, yeniden kategorilendirme veya alt-kategoriye sokma ve farklı niteliklerin adım adım entegrasyonu.
2. öncül: izlenim oluşumu çizgisi boyunca ilerleyişimiz, hedef kişinin özelliklerini, belleğimizdeki kategorilere sokma kolaylığına bağlıdır. Eğer üzerinde düşündüğümüz özellikler uygun gelmiyorsa, bir sonraki etaba geçeriz, yani yeniden kategorilendirmeye. Bunda başarılı olunamazsa, hedefin özel niteliklerinin adım adım entegrasyonuna geçilir.
3. öncül: Hedefin özel niteliklerine dikkat, hedef hakkında oluşturduğumuz izlenimin doğasını belirler."Bu niteliklere az dikkat edersek, izlenimimiz, hedefin kategorisel özelliklerine dayanır.
4. öncül: İzlenimlerin oluşumu sürecini, motivasyonlar da etkiler. Kişinin karşılıklı etkileşim ilişkileri, işbirliği veya rekabet ilişkileri içindeki motivasyonları farklıdır. Patronuna, denemeye alınan ve beğenilen bir adayın portresini çizmeye çalışan bir görevliyi alalım. Amacı, görevini hakkıyla yerine getirerek ve adayın geçerli bir karara dayanak olacak bir portresini çizerek adayı, patronuna beğendirmektir. Bunu başarabilmek için, aday hakkında Özel ve bireyselleştirici enformasyonlar toplar. Adayın onunla olan ilişkisine göre (rakip veya yardımcı) çabalarında farklılık görülür.
5. öncül: İzlenimlerin oluşumuna motivasyonların etkisi, algılayan kişinin dikkatine ve yorumlarına göre değişir. Algılayanın amaçlan, dikkatini ve yorumlarını etkiler.
Bu model sosyal algı alanında ilgiyle karşılanmıştır. Modelin çeşitli önermelerini ya da boyutlarını testeden araştırmalar yapılmış ve alt modeller geliştirilmiştir (Fiske ve Neuberg, 1990).
İki Süreçli İzlenim
İzlenimlerin oluşum sürecini bir takım etaplar halinde ele alan ve Brewer tarafından önerilen bir modeldir. Bu modele göre, izlenim oluşumunun etapları birbirinden farklı bilişsel işlemlere tekabül ederler ve zincir halinde birbirine eklenirler, yani bir etap bitmeden diğerine geçilemez.
Sürecin devamlılığı ve bilgi işlem stratejileri, algılayan ya da gözlemci kişinin motivasyonlarına bağlıdır.
1. etap, tanıma etabıdır. Burada gözlemci, hedef kişiyi, cinsiyet, yaş, deri rengi gibi çeşitli boyutlarda otomatik olarak yerleştirir. Gözlemci hedefi, kendi amaçları veya ihtiyaçları bakımından yararlı bulursa, bir sonraki etaba geçer. Aksi halde, izlenim oluşumu süreci sona erer.
Sonraki etaba geçilirse, ne tür bir bilgi işlemi olacağı belirlenir. Eğer hedef kişi, gözlemciyi ilgilendirirse (bağlılık, bağımlılık, ilgililik durumu), bilgi işlemleri, hedefin kişisel özelliklerini konu alır, böyle olmadığında ikinci bilgi işlem yoluna gidilir: Kategorisel nitelikler üstünde odaklaşmak.
Buradaki ilk işlem seçeneği "kişiselleştirme", ikincisi ise "tipleme" adını alır. Tiplemede gözlemci, hedefin birkaç anlamlı, ayırdedici özelliğini soyutlar ve bir tür portre oluşturur. Dolayısıyla daha önceden tanıdığı sosyal kategorilerden herhangi birinin prototipine ve hedefin onun zihninde uyandırdığı özelliklere uyup uymadığını araştırır.
Örneğin bir kişi, kentin hastanesinde 40 yaşlarında, beyaz önlüklü ve gözlüklü bir kadın görsün. Gözlemcimizin hastanede olması ve kadının beyaz Önlük takması, "hastane personeli" kategorisini canlandırır. Bundan sonra, gözlemci, kadının, hemşire mi, yoksa doktor prototipine mi uyduğunu belirlemeye çalışır.
Diyelim ki, kadının doktor olduğunu öğrenmekle birlikte, bazı davranışsal veya sözel göstergeler, onun doktor prototipine uymamaktadır. Bu durumda gözlemci, ya zihnindeki doktor prototipini değiştirecektir ya da bilişsel planda daha ekonomik yoldan, doktor kategorisi içinde özellikleri hedef kişininkilere uygun bir alt kategori yaratacaktır.
Seçilen kategorinin üyelerinin özellikleri ile hedef kişinin özellikleri arasındaki uyuşmazlık veya tutarsızlık, 'bireyleştirme'ye yol açar. Bu, hedef kişiyi, yeni bir kategorinin özel bir örneği gibi görmeyi içerir.
İkinci tip süreç 'kişiselleştirme'dir. Burada, kategorisel aidiyetler, birer sınıf gibi değil, birer çizgi / nitelik gibi görülür. Bir başka deyişle, hedefin tanımım, bir veya bir kaç sınıfa ait olma özelliğine indirgemek yerine, tanım öğelerini çoğaltmak söz konusudur. Yeni öğeler, şemalar ve ifade ağları halinde örgütlenirler. Tüm bu bilişsel işlemler, dile dayanırlar (Vallerand ve ark., 1994).