AySe^^
Bayan Üye
Uzmanlara göre öfke krizi daha çok karar mekanizmasında söz hakkı olanlarda görülüyor. Öfke patlamasının yarattığı ruh hali, tüm organizasyona yayılıp verimi düşürüyor.
Öfke patlamalarının sık yaşandığı işyerlerinde çalışanlar sürekli stres halinde oldukları için iş üretmek ve kaliteyi artırmaktan çok, endişe ve öfke duygusu ile açıklarını kapatmaya çalışıyor, bu da hem verimi, hem de çalışan memnuniyetini düşürüyor.
Psikolog Ferahim Yeşilyurt işyerinde öfke patlamasını, "Artan stres karşısında çalışanın kendisini kontrol edememesi, saldırgan tepkiler göstermesi ve normalde yapmayacağı davranışlarda bulunması" şeklinde özetliyor.
Uzmanlara göre, işyerinde buz gibi hava estiren, çalışma enerjisini negatife çeviren öfke krizinin pek çok nedeni var.
AŞIRI SORUMLULUK VE MOBBİNG
Yeşilyurt, bu nedenleri işyerinden kaynaklanan ve kişinin kendisiyle ilgili olanlar diye iki grupta topluyor.
"Yoğun çalışma saatleri, mobbing, taktir eksikliği, görev tanımlarının net olmaması, işten çıkarılmalar veya ücretlerin zamanında ödenmemesi gibi nedenler işyeri kaynaklı öfke nedenleri arasındadır. Aşırı sorumluluk alma, işleri bitirmek için sürekli fazla mesai yapma, engellenme eşiğinin düşük olması, iş dışı hobilerin olmaması, kendisine haksızlık yapıldığını düşünme gibi etkenler bireysel kaynaklı nedenlerdir."
DAHA ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Klinik Psikolog Sinem Demir'e göre, öfke krizi genelikle karar verme mekanizmasındaki kişilerde görülüyor, söz sahibi kişi özellikle narsist yapıdaysa, öfkelenmek için hata fırsatı kollamak rutine dönüşebiliyor. Demir'in görüşleri:
"Bu kişiler, ellerindeki maddi, fiziksel ve mevkîye dayalı gücü, kendi kişiliklerindeki 'güç' olarak görmeye başlayabilir ve narsistleşebilirler. Narsizm işyerine, kişinin kendisini süper güçlü ve başarılı görmesi şeklinde yansıyabilir. Bu algı ile diğerlerine istediği şekilde davranabileceğini, basit nezaket kurallarının karşısındakiler için geçerli olmadığını düşünebilir. İşyerindeki her olumlu ve olumsuz durumun, ‘kendi güç’leri ile ilgili olacağına inandıkları için de sürekli ayrıntıları tararlar, ufak hataları abartırlar, adeta güçlerini göstermek ve öfke geçirmek için hata fırsatı kollamayı rutin haline getirirler.
EGO ZAYIFLIĞININ İŞARETİ Mİ?
Öfkenin sıklıkla krize dönmesi, kişinin benlik duygusunda yani egoda olgunlaşmamışlığa veya zayıflamaya işaret edebilir. Bu durum, ergenlik ve genç yetişkinlik yıllarında değişebilir, psikoterapi ile güçlendirilebilir. Ancak 50’li yaşlarda kişilik kemikleşir. Hala değişim olasılığı vardır ama kişi, bu durumu bir sorun olarak görmüyorsa ve suçu hep başkalarında arıyorsa, yardım isteme olasılığı düşüktür."
Demir, öfke krizi geçiren kişinin sorun çözme becerilerinin azaldığını, öfkelendiği durumları değiştiremeyeceğini düşündüğünde ise çaresizlik hissinin arttığını söylüyor.
"İş yerinin ortalama stres düzeyinin yüksek olmamasına rağmen bir elemanın sıklıkla öfke krizi geçirmesi, kişinin engellenme eşiğinin düşük, strese karşı dayanaksız olduğunu düşündürür. Bu elemanın öfke krizleri, diğer çalışanlara da yayılıyorsa iş yerindeki genel atmosfer olumsuzlaşabilir."
ÖFKE BİRİNCİL DUYGU DEĞİL, SONUÇTUR
Uzmanlar işyerinde duyguların iyi yönetilmesi gerektiği konusunda aynı görüşte. Öfke patlaması yaşamamak için kişinin öncelikle ilk duygularını anlamaya çalışması gerekiyor. Çünkü öfke birincil duygu değil, yaşanan duyguların bir sonucu.
Peki duygusallığa yer olmayan profesyonel iş yaşamında öfke patlamalarına ve sonuçlarına maruz kalmamak için neler yapılabilir? Ferahim Yeşilyurt'un önerileri:
"Öncelikle işyerinde güven ve adalet sağlanmalı. Maaşlarını zamanında alacağını bilen ve yönetimin adil davrandığını düşünen çalışanlar daha rahat olacaklardır. Görev ve sorumlulukların belirgin biçimde pay edilmesi, işten çıkarma tehtidlerinin hissettirilmemesi öfke krizlerini azaltır.
DEĞİŞTİRME GAYRETİNDEN UZAK DURUN
Çalışanların sizin gibi düşünmelerini ve davranmalarını istediğinizde, onları kendinize benzetmeye çalıştığınızda sıklıkla öfkelenmeye başlarsınız. Kabul etmemiz gereken, herkesin kendine has bireysel özelliklere sahip olduğudur. Bu düşünceyi kabul ettikçe onları daha az değiştirmeye çalışırsınız.
EMPATİ DUYGUNUZU GELİŞTİRİN
Empati becerilerinizi geliştirdikçe daha az kızgınlık ve öfke hissetmeye başlarsınız. Başkalarını daha iyi anlamaya çalışanlar daha az öfke yaşarlar. Birbirini anlayamayanlar ise sorunlarını çözmek için kavgayı tercih ederler. Eğer işyerindekileri daha iyi anlayabilir, kendinizi onların yerine koyarak düşünebilirseniz, onlara daha az kızdığınızı göreceksiniz.
Öfke patlamalarının sık yaşandığı işyerlerinde çalışanlar sürekli stres halinde oldukları için iş üretmek ve kaliteyi artırmaktan çok, endişe ve öfke duygusu ile açıklarını kapatmaya çalışıyor, bu da hem verimi, hem de çalışan memnuniyetini düşürüyor.
Psikolog Ferahim Yeşilyurt işyerinde öfke patlamasını, "Artan stres karşısında çalışanın kendisini kontrol edememesi, saldırgan tepkiler göstermesi ve normalde yapmayacağı davranışlarda bulunması" şeklinde özetliyor.
Uzmanlara göre, işyerinde buz gibi hava estiren, çalışma enerjisini negatife çeviren öfke krizinin pek çok nedeni var.
AŞIRI SORUMLULUK VE MOBBİNG
Yeşilyurt, bu nedenleri işyerinden kaynaklanan ve kişinin kendisiyle ilgili olanlar diye iki grupta topluyor.
"Yoğun çalışma saatleri, mobbing, taktir eksikliği, görev tanımlarının net olmaması, işten çıkarılmalar veya ücretlerin zamanında ödenmemesi gibi nedenler işyeri kaynaklı öfke nedenleri arasındadır. Aşırı sorumluluk alma, işleri bitirmek için sürekli fazla mesai yapma, engellenme eşiğinin düşük olması, iş dışı hobilerin olmaması, kendisine haksızlık yapıldığını düşünme gibi etkenler bireysel kaynaklı nedenlerdir."
DAHA ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Klinik Psikolog Sinem Demir'e göre, öfke krizi genelikle karar verme mekanizmasındaki kişilerde görülüyor, söz sahibi kişi özellikle narsist yapıdaysa, öfkelenmek için hata fırsatı kollamak rutine dönüşebiliyor. Demir'in görüşleri:
"Bu kişiler, ellerindeki maddi, fiziksel ve mevkîye dayalı gücü, kendi kişiliklerindeki 'güç' olarak görmeye başlayabilir ve narsistleşebilirler. Narsizm işyerine, kişinin kendisini süper güçlü ve başarılı görmesi şeklinde yansıyabilir. Bu algı ile diğerlerine istediği şekilde davranabileceğini, basit nezaket kurallarının karşısındakiler için geçerli olmadığını düşünebilir. İşyerindeki her olumlu ve olumsuz durumun, ‘kendi güç’leri ile ilgili olacağına inandıkları için de sürekli ayrıntıları tararlar, ufak hataları abartırlar, adeta güçlerini göstermek ve öfke geçirmek için hata fırsatı kollamayı rutin haline getirirler.
EGO ZAYIFLIĞININ İŞARETİ Mİ?
Öfkenin sıklıkla krize dönmesi, kişinin benlik duygusunda yani egoda olgunlaşmamışlığa veya zayıflamaya işaret edebilir. Bu durum, ergenlik ve genç yetişkinlik yıllarında değişebilir, psikoterapi ile güçlendirilebilir. Ancak 50’li yaşlarda kişilik kemikleşir. Hala değişim olasılığı vardır ama kişi, bu durumu bir sorun olarak görmüyorsa ve suçu hep başkalarında arıyorsa, yardım isteme olasılığı düşüktür."
Demir, öfke krizi geçiren kişinin sorun çözme becerilerinin azaldığını, öfkelendiği durumları değiştiremeyeceğini düşündüğünde ise çaresizlik hissinin arttığını söylüyor.
"İş yerinin ortalama stres düzeyinin yüksek olmamasına rağmen bir elemanın sıklıkla öfke krizi geçirmesi, kişinin engellenme eşiğinin düşük, strese karşı dayanaksız olduğunu düşündürür. Bu elemanın öfke krizleri, diğer çalışanlara da yayılıyorsa iş yerindeki genel atmosfer olumsuzlaşabilir."
ÖFKE BİRİNCİL DUYGU DEĞİL, SONUÇTUR
Uzmanlar işyerinde duyguların iyi yönetilmesi gerektiği konusunda aynı görüşte. Öfke patlaması yaşamamak için kişinin öncelikle ilk duygularını anlamaya çalışması gerekiyor. Çünkü öfke birincil duygu değil, yaşanan duyguların bir sonucu.
Peki duygusallığa yer olmayan profesyonel iş yaşamında öfke patlamalarına ve sonuçlarına maruz kalmamak için neler yapılabilir? Ferahim Yeşilyurt'un önerileri:
"Öncelikle işyerinde güven ve adalet sağlanmalı. Maaşlarını zamanında alacağını bilen ve yönetimin adil davrandığını düşünen çalışanlar daha rahat olacaklardır. Görev ve sorumlulukların belirgin biçimde pay edilmesi, işten çıkarma tehtidlerinin hissettirilmemesi öfke krizlerini azaltır.
DEĞİŞTİRME GAYRETİNDEN UZAK DURUN
Çalışanların sizin gibi düşünmelerini ve davranmalarını istediğinizde, onları kendinize benzetmeye çalıştığınızda sıklıkla öfkelenmeye başlarsınız. Kabul etmemiz gereken, herkesin kendine has bireysel özelliklere sahip olduğudur. Bu düşünceyi kabul ettikçe onları daha az değiştirmeye çalışırsınız.
EMPATİ DUYGUNUZU GELİŞTİRİN
Empati becerilerinizi geliştirdikçe daha az kızgınlık ve öfke hissetmeye başlarsınız. Başkalarını daha iyi anlamaya çalışanlar daha az öfke yaşarlar. Birbirini anlayamayanlar ise sorunlarını çözmek için kavgayı tercih ederler. Eğer işyerindekileri daha iyi anlayabilir, kendinizi onların yerine koyarak düşünebilirseniz, onlara daha az kızdığınızı göreceksiniz.