AySe^^
Bayan Üye
Herkes karalara bürünmeye başladı bugünlerde… Siyahın kendine ait bir derinliği vardı beynimde… Artık o yok… Siyah… Artık herkes siyah… Lise yıllarımda hayatıma giren bir Rock’n Roll kitabının ismiydi oysa bu renk… O zamanlar yalnızca ” İyiler siyah giyerdi! ”
Biz siyahı çok severdik… Şebnem FERAH’A masumca platonik aşk besleyen ergenlerdik… Herkes okul çıkışı ” kız kavgası ” yaparken biz sırtımızda gitarlar bir an önce eve varma yarışı yapardık… Sivil hayatın özgürlüğü demekti bizim için siyah… Hemen okul üniformaları çıkartılır ve çekilirdi siyahlar bir güzel bedenlere… İşte biz o zaman kendimizi özgür hissederdik… Şimdi herkes siyah… Burnu kalkık, kendinden başkasını beğenme özürlü edebiyatçı bozuntuları… Siyaha bürünerek ilgi çekme heveslisi burjuva kızları / oğlanları… Tanrı’yı karalama kampanyalarının bir numaralı sponsoru artık siyah… Mini mini birler sevgili gothicler… Sizler de siyahsınız artık… Herkes ve her yer siyah… Siyahı sevmek bizim için Kesmeşeker dinlemekle eşdeğerdi… Azdık ama aslında çoktuk! ” Uçsuz bucaksız azınlık” derdik kendimize… Artık siyah çoğunluk… Bir Cenk TANER klasiğiydi bizim için siyah… Yazdığımız her kelimeyi, bastığımız her notayı sevgi ile harmanladık… Eskileri unutmadık… Her işimizi onlara adadık… Bir Kesmeşeker albümü misali yaşardık… ” İçinde içindekiler vardır–1999” Bu albümdür ki ”içinde, içindekiler vardır” Kesmeşeker dinleyicisidir ki ”uçsuz bucaksız azınlıktır” Onlar ”kaç” değil ”kimdir” On senelik yolculuğun beşinci durağıdır… 1.2.3.4 deyip hep beraber canlı çalınmıştır… Gözlemleri, okumaları, muhabbetleri ihtiva eder; yolcular birbirini anlar… Muhiddin-i Arabî, Mevlana Celaleddin-i Rumi, samimi müzisyenler, eski aşklar, Şavkar Altınel, Orhan Veli, Atılgan Mürettebatı, Kaleci Yasin, Cami, Jimenez, O. Paz, Barış Manço, Einstein, Kadıköy Sahafları bu yolculuğun manevi konuklarıdır… 1999 Şubat ayında tamam oldu… Hayırlı olsun… Eşe dosta selam olsun… ” Dünya’da nice diller vardır ama hepsi de mana bakımından bir, kapları kırıp döktün mü su bir olur gider” - Mevlana İşte bizler bir albüm aldığımız zaman böyle açılış yazıları okuduk… Üstümüz siyahtı ama içimiz… İçimizi evrensellikle harmanladık… Söylediğim gibi… Şimdi Tanrı’yı ve sevgiyi karalamanın bir numaralı sponsoru siyah! Eskilere küfür etmenin, yeniye ise verip veriştirmenin bir numaralı provakatörü siyah… Memnuniyetsizliğin rengi… Dikduruşunu yitirmiş, boynu bükük ” Acıların çocuğu / Arabesk siyah ”… Ve ben onu olanca gücümle ret ediyorum… O yıllarda söyleseler inanmazdım… Bende beyazlara özlem duyacakmışım demek…
Biz siyahı çok severdik… Şebnem FERAH’A masumca platonik aşk besleyen ergenlerdik… Herkes okul çıkışı ” kız kavgası ” yaparken biz sırtımızda gitarlar bir an önce eve varma yarışı yapardık… Sivil hayatın özgürlüğü demekti bizim için siyah… Hemen okul üniformaları çıkartılır ve çekilirdi siyahlar bir güzel bedenlere… İşte biz o zaman kendimizi özgür hissederdik… Şimdi herkes siyah… Burnu kalkık, kendinden başkasını beğenme özürlü edebiyatçı bozuntuları… Siyaha bürünerek ilgi çekme heveslisi burjuva kızları / oğlanları… Tanrı’yı karalama kampanyalarının bir numaralı sponsoru artık siyah… Mini mini birler sevgili gothicler… Sizler de siyahsınız artık… Herkes ve her yer siyah… Siyahı sevmek bizim için Kesmeşeker dinlemekle eşdeğerdi… Azdık ama aslında çoktuk! ” Uçsuz bucaksız azınlık” derdik kendimize… Artık siyah çoğunluk… Bir Cenk TANER klasiğiydi bizim için siyah… Yazdığımız her kelimeyi, bastığımız her notayı sevgi ile harmanladık… Eskileri unutmadık… Her işimizi onlara adadık… Bir Kesmeşeker albümü misali yaşardık… ” İçinde içindekiler vardır–1999” Bu albümdür ki ”içinde, içindekiler vardır” Kesmeşeker dinleyicisidir ki ”uçsuz bucaksız azınlıktır” Onlar ”kaç” değil ”kimdir” On senelik yolculuğun beşinci durağıdır… 1.2.3.4 deyip hep beraber canlı çalınmıştır… Gözlemleri, okumaları, muhabbetleri ihtiva eder; yolcular birbirini anlar… Muhiddin-i Arabî, Mevlana Celaleddin-i Rumi, samimi müzisyenler, eski aşklar, Şavkar Altınel, Orhan Veli, Atılgan Mürettebatı, Kaleci Yasin, Cami, Jimenez, O. Paz, Barış Manço, Einstein, Kadıköy Sahafları bu yolculuğun manevi konuklarıdır… 1999 Şubat ayında tamam oldu… Hayırlı olsun… Eşe dosta selam olsun… ” Dünya’da nice diller vardır ama hepsi de mana bakımından bir, kapları kırıp döktün mü su bir olur gider” - Mevlana İşte bizler bir albüm aldığımız zaman böyle açılış yazıları okuduk… Üstümüz siyahtı ama içimiz… İçimizi evrensellikle harmanladık… Söylediğim gibi… Şimdi Tanrı’yı ve sevgiyi karalamanın bir numaralı sponsoru siyah! Eskilere küfür etmenin, yeniye ise verip veriştirmenin bir numaralı provakatörü siyah… Memnuniyetsizliğin rengi… Dikduruşunu yitirmiş, boynu bükük ” Acıların çocuğu / Arabesk siyah ”… Ve ben onu olanca gücümle ret ediyorum… O yıllarda söyleseler inanmazdım… Bende beyazlara özlem duyacakmışım demek…