Silencio
Kayıtlı Üye
Bu sene 5-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı. 20′den fazla bölümde toplamda 200′den fazla filmin gösterileceği festival, geçtiğimiz senelerden farklı olarak toplamda 8 salonda seyirci ile buluşacak. Sinefilleri doyuracak filmlerin yanı sıra söyleşiler, sinema dersleri ve atölye çalışmaları da yine festival kapsamında yer alacak. İstanbul Film Festivali 2014 Önerileri ise bu dopdolu etkinlik için kafası karışanlara biraz olsun yardım etmek için var. Unutmayın, festival biletleri 22 Mart Cumartesi günü satışa çıkacak ve hızla tükenecek. O yüzden plan ve programlarınızı yapmakta acele edin.
Festivalin daha önceki sürümlerinden tanıdık isimlerin yeni filmleri, dünyaca ünlü yönetmenlerin ödüllü eserleri, dünyanın dört bir yanındaki festivallerden övgü toplamış onlarca yapım arasından on tanesini seçip festival önerisi olarak sunmak (tahmin edersiniz ki) çok zor. Daha önceki festivaller için öneri listesi hazırlarken önemle vurguladığım bir şeyi, 33. İstanbul Film Festivali için de vurgulayacağım. Öneriler, herkesin bildiği ve seyredeceği (seyretmesi gereken); tabiri caizse festivalin demirbaşları niteliğindeki filmleri kapsamayacak. O sebeple Wes Andersonın Berlinde büyük jüri ödülü kazanan son filmi Büyük Budapeşte Oteli, İçimdeki Yangın ile herkesin suratına okkalı bir tokat atan Denis Villeneuveün son filmi Düşman(yönetmenin festivalde gösterilecek bir diğer filmi Tutsak, geçtiğimiz günlerde ülkemizde DVD formatında satışa çıkarıldığı için listede kendine yer bulmayacak), en iyi film dahil dört dalda Oscar adayı ve festivalin açılış filmi Umudun Peşinde, Onur Ünlünün son filmi İtirazım Var, Christoph Waltzun başrolünde oynadığı Terry Gilliam imzalı bilim kurgu Sıfır Teorisi, festivalin yaşam boyu başarı ödülünü kucaklayan Andrzej Wajda imzalı Walesa, Lars von Trierin ülkemizde yasaklanan filmi İtiraf 1 & 2, Berlinde Altın Ayı ödülünü kucaklayan Hong Kong yapımı İnce Buz, Kara Kömür filmlerini ne benim, ne de bir başkasının size önerme gibi bir durumu olamayacağı için esas listemize geçelim:
Linconnu du lac (Göldeki Yabancı) Alain Guiraudie
2013′ün en iyi 50 filmi listemin zirvesindeki yıldız, haliyle geçtiğimiz senenin en iyi filmiyle öneri listesine başlayalım. Fransız yönetmen Alain Guiraudienin son filmi Göldeki Yabancı, ölüm, cinsellik, eşcinsel kültürü ve dostluk kavramlarına yaklaşımıyla hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden büyük övgü topladı. Göldeki Yabancı, Mayıs 2013te Cannesda prömiyerini yaptığı Belirli Bir Bakış bölümünde en iyi yönetmen ödülünün yanı sıra eşcinsel palmiye ödülüne de layık görüldü. Hitchcockvari bir cinayet gizemi etrafında kurgulanan filmin tamamı bir yaz mevsiminde, bir çıplaklar plajında geçiyor. Unutmadan, filmin başrol oyuncusu Christophe Pau da festivale katılacak!
3 Oyunculuk Egzersizi (Trois exercices dinterprétation) Cristi Puiu
Bay Lazarescunun Ölümü filmiyle tanınan Romen yönetmen Cristi Puiunun son filmi 3 Oyunculuk Egzersizi, adından da anlaşılacağı gibi oyunculuk öğrencilerine yönelik bir egzersizin filmi. Puiu, 2012de Toulouseda Les Chantiers Nomades okulu tarafından bir atölye çalışması için davet edildiğinde ders vermek yerine böyle bir film çekmeyi tercih eder. Oyunculara Rus şair ve filozof Vladimir Solovyovun Üç Konuşma adlı yapıtını uyarlayarak verir ve doğaçlamalarla bu yapıtı oynamalarını talep eder. Hem hayat hem de felsefe ve oyunculuk üzerine olağanüstü ilginç bir denemebelgeselfilm.
Elyazmaları Yanmaz (Dast-Neveshtehaa Nemisoosand) Mohammad Rasoulof
2013 Cannes FIPRESCI Belirli Bir Bakış Ödülü alan Elyazmaları Yanmaz, İran rejiminin 21 yazar ve gazeteciye suikast planladığı 1995 yılında yaşanan gerçek olaylardan yola çıkarak çekildi. Filmde, yönetmen Muhammed Rasulof, İranda uygulanan sansürü, zulmü ve otoriter rejimi, İranda bir aydın ve siyasi tutuklu olarak yattığı hapishanede anılarını gizlice kâğıda aktaran yazar Kasra üzerinden anlatıyor. Altı yıl hapis cezasına çaptırılan ve film çekmesi yasaklanan yönetmen Muhammed Rasulofa Ekim 2013ten beri yurtdışına çıkma yasağı da getirildi. Can güvenlikleri açısından, film ekibinin isimleri gizli tutuluyor.
Tom Çiftlikte (Tom à la ferme) Xavier Dolan
Kanadalı yazar, yönetmen ve oyuncu Xavier Dolanın, Hitchcockvari bir psikolojik gerilim olan dördüncü uzun metrajlı filmi Tom Çiftlikte heyecanla beklenen yarışma filmlerinden. Venedikte FIPRESCI ödülü alan filmde Dolan yine farklı bir film türünü deniyor. Xavier Dolanın MK240. Yıl kapsamında yine festival programında yer alan bir önceki filmi Laurence Anyways de Cannesdan ödülle dönmüştü.
Ben, Kendim ve Annem (Les Garçons et Guillaume à table!) Guillaume Gallienne
Alışılmadık bir büyüme ve neşeli bir özyaşam öyküsü olan Ben, Kendim ve Annem, Fransız sahne sanatçısı Guillaume Gallienne yıllardır sahneye koyduğu tek kişilik gösterisini beyaz perdeye uyarlıyor. Hep kız çocuğu istemiş olmasına rağmen üç oğlu olan annesinin zamanla Guillaumeu kendi kendine eşcinsel varsayışını konu alıyor. Filmde hem kendi gençliğini hem de annesini canlandıran Galliene, cinsel kimliğinin oturması sırasında yaşadıklarına değinirken film boyunca eşcinsel film klişelerini ve büyüme öykülerini tiye alıyor. Cannes Film Festivalinde Yönetmenlerin Onbeş Günü bölümünün açılışını yapan filmi, 28 Şubatta verilen Cesar ödüllerinde En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere toplam 5 ödül alarak büyük bir başarıya imza attı.
Kefaret (Redemption) Miguel Gomes
Dünya festivalleri bölümünde, 2013te Tabu adlı filmiyle uluslararası başarı kazanan ve bu yıl Venedik Film Festivalinde gösterilen Miguel Gomesin son kısa filmi Redemption (Kefaret) var. Festival kapsamında Meksikalı yönetmenin Cântico Das Criaturas (Tüm Varlıkların İlahisi), 31, Inventário De Natal (Noel Hediyeleri) ve Entretanto (Bu Arada) adındaki kısa filmleri de Kefaretle birlikte gösterilecek.
Ida (Pawel Pawlikowski)
Polonyada Nazi işgali ile Holokostun acı izlerini süren bir hikâye anlatan Pawel Pawlikowskinin son filmi Ida, uluslararası festivallerde birçok ödüle layık görülerek 2014ün en iyilerinden olmaya doğru yol alıyor. Londra, Les Arcs, Gdynia ve Varşova film festivallerinden en iyi film, Torontoda ise FIPRESCI Ödülünü alan Ida, ayrıca Les Arcs Film Festivalinde her iki başrol oyuncusu Agata Kulesza ve Agata Trzebuchowskaya da en iyi kadın oyuncu ödüllerini kazandırdı. 1960larda Polonyada geçen, son derece çarpıcı görüntüleriyle dikkat çeken siyahbeyaz film, genç rahibe adayı Annanın son yeminini etmeden hemen önce aslında Yahudi olduğunu öğrenmesiyle değişen hayatını anlatıyor. Dipnot olarak belirtelim: Pawel Pawlikowski ve filmin başrol oyuncusu Agata Trzebuchowska da festivale katılacak.
Scola Felliniyi Anlatıyor (Che strano chiamarsi Federico, Scola racconta Fellini) Ettore Scola
Bir ustanın diğer bir ustayla dostluğunu anlatması sinemada çok rastlanmıyor. Ettore Scola Felliniyi Anlatıyor ise tam da böyle bir film. Hem çok yakın dost hem de iki meslektaş olan usta Federico Felliniyle 8 kez Cannesda yarışma başarısını gösteren efsane Ettore Scolanın dostlukları beyazperdeye yansıyor. Hem İtalyan hem dünya sinemasına benzersiz bir bakış.
Körlük (Blind) Eskil Vogt
İstanbul Film Festivalinin iki sene önceki versiyonunda Oslo, 31 Ağustos diye güzel mi güzel bir film seyretmiştik, hatırlar mısınız? Joachim Trierin bu filminin senaryosunda imzası bulunan Norveçli sinemacı Eskil Vogtun ilk uzun metrajlı filmi Blind (Körlük), görme duyusunu kaybeden bir kadının aklını da kaybetmemek için gerçekliğe sıkı sıkı sarılma mücadelesini işleyen gerilimli olduğu kadar mizah unsurlarını da kullanan bir dram. Görüntü yönetmenliğini Dogtooth (Köpekdişi)nin kameramanlığını üstlenen Thimios Bakatakisin yaptığı ve yalnızca görme hakkında değil yazma ve yalnızlık üzerine bir film de olan Körlük, Sundancede senaryo ödülü kazandı.
Nükleer Santral (Grand Central) Rebecca Zlotowski
İlk uzun metraj filmi Belle Epine ile tanıdığımız Rebecca Zlotowskinin ikinci filmi Nükleer Santral işçi sınıfının dramını bir yasak aşk üzerinden anlatıyor. Oyuncu kadrosunda Mavi En Sıcak Renktir filminin başrol oyuncularından Léa Seydoux ve Asghar Farhadinin son filmi Le Passéde yer alan Tahar Rahimin yer aldığı film Viyana Film Festivalinde FIPRESCI ödülünü almıştı. Nükleer Santral, başrol oyuncuları hatırına listeme girmeye hak kazandı.
Ben O Değilim (Tayfun Pirselimoğlu)
8. Roma Uluslararası Film Festivalinde Tayfun Pirselimoğluna en iyi senaryo ödülünü kazandıran Ben O Değilim, festivalin Altın Lale ulusal yarışma bölümünde yer alıyor. Yönetmenin önceki filmi Saç, başta İstanbul Film Festivali olmak üzere pek çok festivalden ödüllerle ayrılmıştı. Başrolde ise geçtiğimiz senenin yıldız oyuncularından Ercan Kesal yer alıyor. Türkiye sineması seçkisinin kaçırılmaması gereken filmlerinden Ben O Değilim.
Bonus Etkinlik: Asghar Farhadi Sinema Dersi
Bir Ayrılık filmiyle önce Berlinde Altın Ayıyı kucaklamasının ardından ülkesi İrana yabancı dilde en iyi film Oscar ödülünü kazandıran ve bir sonraki filmi Geçmişle Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye için yarışan yönetmen Asghar Farhadi festival kapsamında bir söyleşi gerçekleştirecek. Festivalin Uluslararası Altın Lale yarışmasının jüri başkanı olan Farhadi, festival kapsamında vereceği bu sinema dersinde sinema anlayışı ve filmleri üzerine bir sohbet gerçekleştirecek.
Son söz: Sinema bu, insan dayanamıyor -hele ki işin içine festival girince her şeyi seyretmek istiyor. O yüzden Frank, Çöldeki İzler, Şeytanın Düğümü, Son Hain, Diplomasi, Dışişleri ve Durgun Hayat filmleri de aklınızın bir köşesinde yer alsın.
Festivalin daha önceki sürümlerinden tanıdık isimlerin yeni filmleri, dünyaca ünlü yönetmenlerin ödüllü eserleri, dünyanın dört bir yanındaki festivallerden övgü toplamış onlarca yapım arasından on tanesini seçip festival önerisi olarak sunmak (tahmin edersiniz ki) çok zor. Daha önceki festivaller için öneri listesi hazırlarken önemle vurguladığım bir şeyi, 33. İstanbul Film Festivali için de vurgulayacağım. Öneriler, herkesin bildiği ve seyredeceği (seyretmesi gereken); tabiri caizse festivalin demirbaşları niteliğindeki filmleri kapsamayacak. O sebeple Wes Andersonın Berlinde büyük jüri ödülü kazanan son filmi Büyük Budapeşte Oteli, İçimdeki Yangın ile herkesin suratına okkalı bir tokat atan Denis Villeneuveün son filmi Düşman(yönetmenin festivalde gösterilecek bir diğer filmi Tutsak, geçtiğimiz günlerde ülkemizde DVD formatında satışa çıkarıldığı için listede kendine yer bulmayacak), en iyi film dahil dört dalda Oscar adayı ve festivalin açılış filmi Umudun Peşinde, Onur Ünlünün son filmi İtirazım Var, Christoph Waltzun başrolünde oynadığı Terry Gilliam imzalı bilim kurgu Sıfır Teorisi, festivalin yaşam boyu başarı ödülünü kucaklayan Andrzej Wajda imzalı Walesa, Lars von Trierin ülkemizde yasaklanan filmi İtiraf 1 & 2, Berlinde Altın Ayı ödülünü kucaklayan Hong Kong yapımı İnce Buz, Kara Kömür filmlerini ne benim, ne de bir başkasının size önerme gibi bir durumu olamayacağı için esas listemize geçelim:
Linconnu du lac (Göldeki Yabancı) Alain Guiraudie
2013′ün en iyi 50 filmi listemin zirvesindeki yıldız, haliyle geçtiğimiz senenin en iyi filmiyle öneri listesine başlayalım. Fransız yönetmen Alain Guiraudienin son filmi Göldeki Yabancı, ölüm, cinsellik, eşcinsel kültürü ve dostluk kavramlarına yaklaşımıyla hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden büyük övgü topladı. Göldeki Yabancı, Mayıs 2013te Cannesda prömiyerini yaptığı Belirli Bir Bakış bölümünde en iyi yönetmen ödülünün yanı sıra eşcinsel palmiye ödülüne de layık görüldü. Hitchcockvari bir cinayet gizemi etrafında kurgulanan filmin tamamı bir yaz mevsiminde, bir çıplaklar plajında geçiyor. Unutmadan, filmin başrol oyuncusu Christophe Pau da festivale katılacak!
3 Oyunculuk Egzersizi (Trois exercices dinterprétation) Cristi Puiu
Bay Lazarescunun Ölümü filmiyle tanınan Romen yönetmen Cristi Puiunun son filmi 3 Oyunculuk Egzersizi, adından da anlaşılacağı gibi oyunculuk öğrencilerine yönelik bir egzersizin filmi. Puiu, 2012de Toulouseda Les Chantiers Nomades okulu tarafından bir atölye çalışması için davet edildiğinde ders vermek yerine böyle bir film çekmeyi tercih eder. Oyunculara Rus şair ve filozof Vladimir Solovyovun Üç Konuşma adlı yapıtını uyarlayarak verir ve doğaçlamalarla bu yapıtı oynamalarını talep eder. Hem hayat hem de felsefe ve oyunculuk üzerine olağanüstü ilginç bir denemebelgeselfilm.
Elyazmaları Yanmaz (Dast-Neveshtehaa Nemisoosand) Mohammad Rasoulof
2013 Cannes FIPRESCI Belirli Bir Bakış Ödülü alan Elyazmaları Yanmaz, İran rejiminin 21 yazar ve gazeteciye suikast planladığı 1995 yılında yaşanan gerçek olaylardan yola çıkarak çekildi. Filmde, yönetmen Muhammed Rasulof, İranda uygulanan sansürü, zulmü ve otoriter rejimi, İranda bir aydın ve siyasi tutuklu olarak yattığı hapishanede anılarını gizlice kâğıda aktaran yazar Kasra üzerinden anlatıyor. Altı yıl hapis cezasına çaptırılan ve film çekmesi yasaklanan yönetmen Muhammed Rasulofa Ekim 2013ten beri yurtdışına çıkma yasağı da getirildi. Can güvenlikleri açısından, film ekibinin isimleri gizli tutuluyor.
Tom Çiftlikte (Tom à la ferme) Xavier Dolan
Kanadalı yazar, yönetmen ve oyuncu Xavier Dolanın, Hitchcockvari bir psikolojik gerilim olan dördüncü uzun metrajlı filmi Tom Çiftlikte heyecanla beklenen yarışma filmlerinden. Venedikte FIPRESCI ödülü alan filmde Dolan yine farklı bir film türünü deniyor. Xavier Dolanın MK240. Yıl kapsamında yine festival programında yer alan bir önceki filmi Laurence Anyways de Cannesdan ödülle dönmüştü.
Ben, Kendim ve Annem (Les Garçons et Guillaume à table!) Guillaume Gallienne
Alışılmadık bir büyüme ve neşeli bir özyaşam öyküsü olan Ben, Kendim ve Annem, Fransız sahne sanatçısı Guillaume Gallienne yıllardır sahneye koyduğu tek kişilik gösterisini beyaz perdeye uyarlıyor. Hep kız çocuğu istemiş olmasına rağmen üç oğlu olan annesinin zamanla Guillaumeu kendi kendine eşcinsel varsayışını konu alıyor. Filmde hem kendi gençliğini hem de annesini canlandıran Galliene, cinsel kimliğinin oturması sırasında yaşadıklarına değinirken film boyunca eşcinsel film klişelerini ve büyüme öykülerini tiye alıyor. Cannes Film Festivalinde Yönetmenlerin Onbeş Günü bölümünün açılışını yapan filmi, 28 Şubatta verilen Cesar ödüllerinde En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere toplam 5 ödül alarak büyük bir başarıya imza attı.
Kefaret (Redemption) Miguel Gomes
Dünya festivalleri bölümünde, 2013te Tabu adlı filmiyle uluslararası başarı kazanan ve bu yıl Venedik Film Festivalinde gösterilen Miguel Gomesin son kısa filmi Redemption (Kefaret) var. Festival kapsamında Meksikalı yönetmenin Cântico Das Criaturas (Tüm Varlıkların İlahisi), 31, Inventário De Natal (Noel Hediyeleri) ve Entretanto (Bu Arada) adındaki kısa filmleri de Kefaretle birlikte gösterilecek.
Ida (Pawel Pawlikowski)
Polonyada Nazi işgali ile Holokostun acı izlerini süren bir hikâye anlatan Pawel Pawlikowskinin son filmi Ida, uluslararası festivallerde birçok ödüle layık görülerek 2014ün en iyilerinden olmaya doğru yol alıyor. Londra, Les Arcs, Gdynia ve Varşova film festivallerinden en iyi film, Torontoda ise FIPRESCI Ödülünü alan Ida, ayrıca Les Arcs Film Festivalinde her iki başrol oyuncusu Agata Kulesza ve Agata Trzebuchowskaya da en iyi kadın oyuncu ödüllerini kazandırdı. 1960larda Polonyada geçen, son derece çarpıcı görüntüleriyle dikkat çeken siyahbeyaz film, genç rahibe adayı Annanın son yeminini etmeden hemen önce aslında Yahudi olduğunu öğrenmesiyle değişen hayatını anlatıyor. Dipnot olarak belirtelim: Pawel Pawlikowski ve filmin başrol oyuncusu Agata Trzebuchowska da festivale katılacak.
Scola Felliniyi Anlatıyor (Che strano chiamarsi Federico, Scola racconta Fellini) Ettore Scola
Bir ustanın diğer bir ustayla dostluğunu anlatması sinemada çok rastlanmıyor. Ettore Scola Felliniyi Anlatıyor ise tam da böyle bir film. Hem çok yakın dost hem de iki meslektaş olan usta Federico Felliniyle 8 kez Cannesda yarışma başarısını gösteren efsane Ettore Scolanın dostlukları beyazperdeye yansıyor. Hem İtalyan hem dünya sinemasına benzersiz bir bakış.
Körlük (Blind) Eskil Vogt
İstanbul Film Festivalinin iki sene önceki versiyonunda Oslo, 31 Ağustos diye güzel mi güzel bir film seyretmiştik, hatırlar mısınız? Joachim Trierin bu filminin senaryosunda imzası bulunan Norveçli sinemacı Eskil Vogtun ilk uzun metrajlı filmi Blind (Körlük), görme duyusunu kaybeden bir kadının aklını da kaybetmemek için gerçekliğe sıkı sıkı sarılma mücadelesini işleyen gerilimli olduğu kadar mizah unsurlarını da kullanan bir dram. Görüntü yönetmenliğini Dogtooth (Köpekdişi)nin kameramanlığını üstlenen Thimios Bakatakisin yaptığı ve yalnızca görme hakkında değil yazma ve yalnızlık üzerine bir film de olan Körlük, Sundancede senaryo ödülü kazandı.
Nükleer Santral (Grand Central) Rebecca Zlotowski
İlk uzun metraj filmi Belle Epine ile tanıdığımız Rebecca Zlotowskinin ikinci filmi Nükleer Santral işçi sınıfının dramını bir yasak aşk üzerinden anlatıyor. Oyuncu kadrosunda Mavi En Sıcak Renktir filminin başrol oyuncularından Léa Seydoux ve Asghar Farhadinin son filmi Le Passéde yer alan Tahar Rahimin yer aldığı film Viyana Film Festivalinde FIPRESCI ödülünü almıştı. Nükleer Santral, başrol oyuncuları hatırına listeme girmeye hak kazandı.
Ben O Değilim (Tayfun Pirselimoğlu)
8. Roma Uluslararası Film Festivalinde Tayfun Pirselimoğluna en iyi senaryo ödülünü kazandıran Ben O Değilim, festivalin Altın Lale ulusal yarışma bölümünde yer alıyor. Yönetmenin önceki filmi Saç, başta İstanbul Film Festivali olmak üzere pek çok festivalden ödüllerle ayrılmıştı. Başrolde ise geçtiğimiz senenin yıldız oyuncularından Ercan Kesal yer alıyor. Türkiye sineması seçkisinin kaçırılmaması gereken filmlerinden Ben O Değilim.
Bonus Etkinlik: Asghar Farhadi Sinema Dersi
Bir Ayrılık filmiyle önce Berlinde Altın Ayıyı kucaklamasının ardından ülkesi İrana yabancı dilde en iyi film Oscar ödülünü kazandıran ve bir sonraki filmi Geçmişle Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye için yarışan yönetmen Asghar Farhadi festival kapsamında bir söyleşi gerçekleştirecek. Festivalin Uluslararası Altın Lale yarışmasının jüri başkanı olan Farhadi, festival kapsamında vereceği bu sinema dersinde sinema anlayışı ve filmleri üzerine bir sohbet gerçekleştirecek.
Son söz: Sinema bu, insan dayanamıyor -hele ki işin içine festival girince her şeyi seyretmek istiyor. O yüzden Frank, Çöldeki İzler, Şeytanın Düğümü, Son Hain, Diplomasi, Dışişleri ve Durgun Hayat filmleri de aklınızın bir köşesinde yer alsın.