ParadokS
Kayıtlı Üye
Avrupada Venedik Bienali ile beraber yılın en önemli sanat etkinliği olarak anılan İstanbul Bienali'nin bu yılki başlığı İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011 olarak belirlendi.
Bienalin, küratörler Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann tarafından belirlenen başlığı ve görsel kimliği, minimalist ve kavramsal yapıtlarıyla 20. yüzyıl güncel sanatının en önemli isimleri arasında sayılan Kübalı-Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torrese göndermeler içeriyor. İşleri uluslararası arenada pek çok kişisel ve karma sergide yer alan Gonzalez-Torres, küratörlüğünü Rosa Martinezin üstlendiği 5. İstanbul Bienalinde de sanatçı olarak yer almıştı. Torresin, siyasi konuları ele alırken biçimsel yenilikçiliği kullanarak oluşturduğu sanat dili, 12. İstanbul Bienali için yürütülen araştırmalara esin kaynağı oldu.
12. İstanbul Bienali, başlığının yanı sıra temalarında da Felix Gonzalez-Torresin işlerinden ilham alıyor. Bienalde İsimsiz (Soyutlama), "İsimsiz" (Ross), "İsimsiz" (Pasaport), İsimsiz (Tarih), "İsimsiz" (Ateşli Silahla Ölüm) olarak farklı temalar altında düzenlenecek beş karma sergiye ek olarak, bu meselelerle ilgili tartışmaları daha da ileriye taşıyacak 50den fazla kişisel sergi de yer alacak.
12. İstanbul Bienali, yapıtların sunumuna ve birbiriyle ilişkisine öncelik tanıyacak şekilde, özenle inşa edilmiş tek bir mekâna, Antrepoya yerleştirilecek. Aralarında Pritzker Mimari Ödülü ve Venedik Mimarlık Bienalinin Altın Aslan Ödülünün de bulunduğu birçok ödülün sahibi, güncel mimarinin ünlü isimlerinden Ryue Nishizawanın Mimari Tasarım Ofisi tarafından yapılan bienal mekânlarının mimarı tasarımıyla 3 ve 2010 yılında onarılan 5 numaralı Antrepoların içi, çelik ve alçıpan konstrüksiyonlarla etkileyici bir sergi alanına dönüştürülecek.
Gonzalez-Torresin İsimsiz kavramına uygun bir şekilde ve yerleşmiş sanatsal ve siyasi kuralların arkasından dolaşma arzusuyla, sanatçıların isimleri bienalin açılışına kadar açıklanmayacak. Küratörler sergiyle ilgili önyargılı düşüncelere yönelik eleştirel bir tavır geliştirerek, katılan sanatçıların isim listesini, etkinliğin ana başlığını, hatta mümkün olduğunca kendi isimlerini de ilan etmeyerek serginin açılmadan önce bu yollarla tüketilmesini eleştiriyorlar. Bu söylem, temel önermelerinin önemli bir noktasını oluşturuyor.
Bienalin, küratörler Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann tarafından belirlenen başlığı ve görsel kimliği, minimalist ve kavramsal yapıtlarıyla 20. yüzyıl güncel sanatının en önemli isimleri arasında sayılan Kübalı-Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torrese göndermeler içeriyor. İşleri uluslararası arenada pek çok kişisel ve karma sergide yer alan Gonzalez-Torres, küratörlüğünü Rosa Martinezin üstlendiği 5. İstanbul Bienalinde de sanatçı olarak yer almıştı. Torresin, siyasi konuları ele alırken biçimsel yenilikçiliği kullanarak oluşturduğu sanat dili, 12. İstanbul Bienali için yürütülen araştırmalara esin kaynağı oldu.
12. İstanbul Bienali, başlığının yanı sıra temalarında da Felix Gonzalez-Torresin işlerinden ilham alıyor. Bienalde İsimsiz (Soyutlama), "İsimsiz" (Ross), "İsimsiz" (Pasaport), İsimsiz (Tarih), "İsimsiz" (Ateşli Silahla Ölüm) olarak farklı temalar altında düzenlenecek beş karma sergiye ek olarak, bu meselelerle ilgili tartışmaları daha da ileriye taşıyacak 50den fazla kişisel sergi de yer alacak.
12. İstanbul Bienali, yapıtların sunumuna ve birbiriyle ilişkisine öncelik tanıyacak şekilde, özenle inşa edilmiş tek bir mekâna, Antrepoya yerleştirilecek. Aralarında Pritzker Mimari Ödülü ve Venedik Mimarlık Bienalinin Altın Aslan Ödülünün de bulunduğu birçok ödülün sahibi, güncel mimarinin ünlü isimlerinden Ryue Nishizawanın Mimari Tasarım Ofisi tarafından yapılan bienal mekânlarının mimarı tasarımıyla 3 ve 2010 yılında onarılan 5 numaralı Antrepoların içi, çelik ve alçıpan konstrüksiyonlarla etkileyici bir sergi alanına dönüştürülecek.
Gonzalez-Torresin İsimsiz kavramına uygun bir şekilde ve yerleşmiş sanatsal ve siyasi kuralların arkasından dolaşma arzusuyla, sanatçıların isimleri bienalin açılışına kadar açıklanmayacak. Küratörler sergiyle ilgili önyargılı düşüncelere yönelik eleştirel bir tavır geliştirerek, katılan sanatçıların isim listesini, etkinliğin ana başlığını, hatta mümkün olduğunca kendi isimlerini de ilan etmeyerek serginin açılmadan önce bu yollarla tüketilmesini eleştiriyorlar. Bu söylem, temel önermelerinin önemli bir noktasını oluşturuyor.