"İntellegent Design" Teorisi Nedir?

ashli

Bayan Üye
İntellegent Design Teorisi: AKILLI TASARIM...

Akıllı tasarım kuramı, 1990'lı yıllarda bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından ortaya atıldı. Teorinin ilk büyük çıkışı, Pennsylvania'daki Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı" adlı kitabı oldu. Behe, kitabında canlı hücresinin Darwin zamanında içeriği bilinmeyen bir "kara kutu" olduğunu, hücrenin detayları anlaşıldığında ise, burada çok kompleks bir "tasarım" bulunduğunun ortaya çıktığını anlatıyordu. Behe'ye göre, canlılardaki kompleks sistemlerin doğal seleksiyon ve mutasyonla, yani bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıkması imkansızdı ve bu durum hücrenin "bilinçli bir şekilde tasarlandığını" gösteriyordu. Fransız felsefe profesörü Peter van Inwogen, bu kitabın önemini şöyle vurgulamaktaydı:

"Eğer Darwinistler bilimsel gerçeklerle dolu bu kitabı, önemsemeyerek, yanlış anlayarak veya ona gülüp geçerek karşılarlarsa, bu durum bugün Darwinizm'in bilimsel bir teori olmaktan çok bir ideoloji olduğu yönündeki gitgide yayılan şüpheler için önemli bir kanıt olacaktır."

Darwinistler Behe'ye tatminkar bir cevap veremediler. Ve Akıllı Tasarım teorisi giderek daha fazla bilim adamı tarafından savunulmaya başlandı. Bugün bu hareketin önemli isimleri arasında California Berkeley Üniversitesi'nden Philip Johnson; MIT, Chicago, Princeton Üniversiteleri'nden Willam Dembski; doktorasını Cambridge'de yapmış olan Stephen C. Meyer; Chicago Üniversitesi'nden Paul Nelson gibi isimler yer alıyor. Seattle merkezli Discovery Institute adlı bilimsel enstitünün çatısı altında bilimsel çalışmalar yürüten gruba, internet üzerinden ulaşmak mümkün.

İndirgenemez Komplekslik

Akıllı tasarım teorisini savunanların en çok vurgu yaptıkları kavramlardan biri, "indirgenemez komplekslik" (irreducible complexity).

Bu kavram, aslında Darwin tarafından ortaya konmuş bir "kıstas"a dayanıyor. Darwin, kendi teorisinin nasıl yanlışlanabileceğini Türlerin Kökeni'nde şöyle ifade etmişti:

"Eğer varolan herhangi bir kompleks organın, birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. Ama ben böyle bir organ göremiyorum."

---------------------------------------

Masonlar, insanları İlahi dinlerden uzaklaştırabilmek amacıyla tarifleri karmakarışık pek çok sahte din meydana getirmişler ve bunları 'New Age' adını verdikleri yeni bir akım altında toplamışlardır.

Amaç, materyalizmin ve bunun sözde bilimsel dayanağı olan evrim teorisinin, geri dönüşsüz bir yıkıma uğradığı son dönemlerde manevi bir arayış içine giren insanları çeşitli sapkın yollara sürükleyerek onların İlahi dinlere ve özellikle de en son Hak din olan İslam'a yönelmelerini engellemektir.

Bu suretle, materyalist düşünceden kopmaya başlayan geniş kitlelere, birtakım metafizik söylemlerle süslenmiş, ancak İlahi dinlerden ve İlahi kitaplarda bildirilen Allah inancından bütünüyle uzak, hiçbir sorumluluk, yükümlülük ve teklif içermeyen, yeni bir yaşam ve düşünce sistemi aşılanmaya çalışılmaktadır.

Masonlar bu sapkın akıma dahil olan çok sayıdaki sahte dini, birtakım arayışlar içinde olan insanlara, hak dinlere alternatif yeni birer seçenek olarak sunmaktadır. Her sahte din için Allah'tan başka sahte ilahlar öne sürerler. (Allah’ı tenzih ederiz) New Age akımı adı altında masonik odakların modelledikleri sapkın inanç sistemlerinden biri de son günlerde medyada adından sıkça söz edilmeye başlanan 'akıllı tasarım' hareketidir.

Bu hareket, evrendeki her şeyin 'akıllı bir tasarım'ın eseri olduğu şeklindeki bir teoriyi savunur. Ancak Yüce Allah'ın varlığını ve her şeyi yarattığı gerçeğini kabul etmez, bu gerçeklerin bilimle bağdaşmayacağını öne sürer. Allah'ın adını, özellikle ve kasıtlı olarak, telaffuz etmekten kaçınır.

Masonlar İslam ülkelerindeki insanları Hak dinden uzaklaştırabilmek için de, kendilerince bu ülkelerin koşullarına en uygun gördükleri 'akıllı tasarım' hareketini seçmişler ve İslam dinine karşı sözde alternatif olarak geliştirdikleri bu hareketi yoğun bir biçimde empoze etmeye başlamışlardır.

Elbette ki, bu hareketi savunurken İslam karşıtı olarak değil, tam tersine masumane hatta dine ve Allah inancına zemin hazırlayan faydalı bir hareket olarak göstermeye çalışırlar. İslam ülkelerine yönelik bir istisna olarak İslami terimleri ve kavramları -istemeyerek de olsa- 'akıllı tasarım' izahlarının arasına katarlar. Bu şekilde, gerçek niyetlerinin deşifre olmasını engellemeyi ve Müslümanlardan gelecek tepki ve itirazları önlemeyi hedeflerler.

Gerçekte ise "ağır ve tedrici geçiş", "ışığı uykulu gözlere yavaş yavaş verme" şeklinde tanımladıkları en klasik masonik yöntemi uygulamakta ve insanları, farkettirmeden batıl bir dinin içine sürüklemeyi hedeflemektedirler.

Oysa bu hareketin Batılı savunucuları bunun din dışı bir düşünce sistemi olduğunu açıkça ifade etmektedirler. Örneğin, “Akıllı tasarım, dine dayanan bir düşünce değil, ama dindar insanlar bu teoriden kendi tartışmalarında yararlanabilirler” açıklaması bunlardan yalnızca bir tanesidir.

'Akıllı tasarım' teorisinin savunucuları, din ile bilimin birbirlerinden ayrılmalarını, bilimin yaratılışı ve semavi dinleri savunmaması gerektiğini iddia ederler.

Kendilerini İlahi dinlerin dışında görüp, açık açık “din bir inanç meselesidir ve bilimin alanına dahil değildir” diyerek, “bilimi dine dayandırmanın yanlış olacağı” yönünde görüş belirtirler.

Nitekim, bu hareketi temsil eden Discovery Enstitüsü'nün resmi internet sitesinde "akıllı tasarım teorisi, yaratılış teorisinin aynısı mıdır?” şeklinde sorulan bir soruya şu şekilde cevap verilmektedir:

Yaratılışçılıktan farklı olarak akıllı tasarımın bilimsel teorisi tasarımın kaynağı hakkında şüphecidir. (Agnostiktir) Ayrıca akıllı tasarımın ne İncil’deki yaratılışı, ne İncil’i ne de başka bir İlahi metni savunma gibi bir misyonu yoktur.

alıntıdır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst