Insanlar Mutlu Olmak Varken Neden Azap çekerler?

meridyen2

Kayıtlı Üye
İNSANLAR MUTLU OLMAK VARKEN
NEDEN AZAP ÇEKERLER?

İnsanların büyük çoğunluğu tüm çabalarına rağmen bir türlü gerçek anlamda mutluluğu yaşayamazlar. Bunun için dünya hayatında insanın aklına gelebilecek her yolu denerler; her seferinde yeni ideallerin peşinden koşar ve bunları elde ettiklerinde mutluluğu da yakalayacaklarına inanırlar. Kimi zaman iyi bir dost ya da arkadaş arayışı, kimi zaman maddi beklentiler, kimi zaman da manevi istekleri olur. Bu istek ve beklentilerin her biri arzu ettikleri şekilde gerçekleşse bile sonuç yine bekledikleri gibi olmaz. Bir türlü gerçek anlamda, daimi bir mutluluğu tadamazlar. Çoğu zaman iç dünyalarında yaşadıkları bu tatminsizliği dışarıya yansıtmamaya çalışırlar. Ama her ne kadar mutluluk taklitleri yapsalar da aslında, içten içe gizli bir azap yaşarlar.

Oysa ellerinde mutlu olabilmek için her türlü imkan vardır. Allah bir ayette insanlara verdiği nimetlerle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18)

Allah'ın bu ayette bildirdiği gibi insan yaşamı boyunca birbirinden güzel nimetlerle karşılaşır. Allah dünyayı insanın zevk alabileceği türlü nimetlerle donatmıştır. Ancak insanların gerçek anlamda mutlu olabilmeleri için, ne tüm bu nimetler ne de peşinden koştukları idealleri tek başına yeterli olmaz. Bu kimselerin mutsuzluğu, yaşamlarını üzerine kurdukları inanç sistemindeki bozukluktan kaynaklanmaktadır.

Mutsuz İnsanlar, Yanlış İnançlara Sahip Olan İnsanlardır

İnsanların büyük çoğunluğu arasında yaygın olarak yaşanan bir hayat şekli vardır. Bu hayat şekli, din ahlakının olmadığı yerde hayat bulan 'şeytanın sistemi'dir. Bu sistemin temeli samimiyetsizliğe dayalıdır. Bu samimiyetsizlik insanların hayatlarına öyle derinlemesine işlemiştir ki, dışarıdan en samimi görünen kişiler ya da en içten sanılan tavırlar bile aslında son derece samimiyetsiz niyetlere dayalı olabilmektedir. Nitekim bu insanlar, her ne kadar adını koyamasalar da, kendileri de yaşadıkları bu sistemdeki yanlışlığın farkındadırlar. Her fırsatta bir türlü gerçek dostluğu, gerçek sevgiyi yaşayamadıklarından, gerçek anlamda güvenebilecek kimseleri olmadığından, insanların ikiyüzlülüğünden yakınırlar. Ne var ki kendileri de çevrelerindeki insanlara aynı ahlakı göstermekte bir sakınca görmezler. Bu sistemde, her insan, yaptıklarının zararını yine kendisi görür. Bu insanlar her yolu denedikleri halde bir türlü gerçek iç neşesini, huzur ve mutluluğu yaşayamaz ve bunu da 'hayatın bir gerçeği' olarak kabullenirler. Yani onlara göre, hayat zaten gerçek mutluluğun ve huzurun daimi olarak bulunabildiği bir yer değildir.

azap_clip_image002.jpg


Oysaki mutsuzluk hiçbir şekilde hayatın bir gerçeği değildir. Tam tersine insanların içerisine düştükleri bu sıkıntının çözümü son derece kolaydır. Allah Kuran'da, "... Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28) ayetiyle, insanlara gerçek mutluluğun ancak iman ile elde edilebileceğini bildirmiştir. İnsanlar ancak Allah'ın üzerlerindeki rahmetini ve korumasını kavradıkları ve ancak iman ahlakını yaşadıkları takdirde, dünya hayatının her anından zevk alabilirler. Ancak o zaman çevrelerindeki güzellikleri gereği gibi takdir edip, mutlu olmayı başarabilirler.

Allah, "Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) ayetiyle iman eden kullarına dünyada ve ahirette güzel bir hayat yaşatacağını vadetmiştir. İşte Kuran'a uyanlar dünyada ve ahirette Allah'ın vadettiği bu nimetten faydalanırlar.

Ama bu noktada da insanların göz ardı etmemeleri gereken önemli bir gerçek vardır. Bu güzel hayatı yaşayabilmek, hayattan ve dünya nimetlerinden, Allah'ın insanlar için yarattığı onca güzellikten zevk alabilmek için, imanın kalbe gerçek anlamda yerleşmesi gerekmektedir. Yoksa insanların sadece dilleriyle iman ettiklerini söylemeleri ya da iman edenlere sadece belirli yönlerde benzemeleri, onları içerisinde bulundukları mutsuzluktan kurtarmaz. Gerçek mutluluk için insanların kalplerini Allah'a tam bir teslimiyetle bağlamaları ve yaşamlarının her anını Kuran ahlakına uygun bir şekilde yaşamaları gerekir. Aksi takdirde içten içe hayatın her aşamasında azabı tatmaya devam ederler. Ne kadar mutlu olmak isteseler de başaramazlar. Aksine hayatlarına hüzün, karamsarlık, ümitsizlik gibi olumsuzluklar hakim olur.

Görüldüğü gibi mutlu olmanın yolu aslında son derece kolaydır. Allah, indirdiği hak kitap Kuran ile insanlara mutlu olabilmenin sırrını bildirmiştir. İnsan ancak kendi yaratılışına, Allah'ın kendisi için belirlediği fıtratına uygun şekilde davrandığı takdirde güzel bir hayat yaşayabilir. Allah'ın kendilerine rahmet olarak gösterdiği bu yoldan yüz çeviren ya da bu yola gereği gibi uymayan insanlar, kendi elleriyle kendilerine mutsuz bir dünya oluşturmuş olurlar. Allah'ın "Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar." (Yunus Suresi, 44) ayetiyle bildirdiği gibi, bu insanlar kendi kendilerine azap ederler.

Bu kimselerin yaşadığı mutsuzluk, Allah'ın Kuran'da, "Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. O gün, ne hileli-düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne yardım görecekler. Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azab vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar." (Tur Suresi, 45-47) ayetleriyle bildirdiği gerçeğin yaşanmasıdır. Allah insanlara yaptıklarının karşılığını ahirette verecektir. Ancak Allah, bundan önce, dünya hayatında da, insanların çoğunun farkında olmadığı bir azabın başlayacağını haber vermiştir.

Yine bir başka ayette ise Allah, "Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha Suresi, 124) hükmüyle, imandan yüz çevirenler için dünya hayatında yaşanacak bir 'sıkıntı'dan ve ahirette alacakları karşılıktan bahsetmiştir. Allah insanlara bu sıkıntıdan kurtulabilmenin yolunu da göstermiştir ki, bu daha önce de belirtildiği gibi, Allah'a karşı mutlak bir samimiyet ve derin bir imanı yaşamakla mümkün olmaktadır.
(alıntı harun yahya gizli azapların çözümü)
 
Son düzenleme:
---> Insanlar Mutlu Olmak Varken Neden Azap çekerler?

mutluluk :)

Bir arabasahibi olmak mı? Ya da bir ev ? Yoksa evlenince mi mutlu olacağınızı düşünüyorsunuz? İyi bir işe ne dersiniz?:36:

Düşünün o çok istediğiniz uğruna gecenizi gündüzünüze katarak elde ettiğiniz ve "o benim olursa en mutlu ben olurum" dediğiniz hedeflerinizi...

O çok istediğimiz elbiseyialdınız sırtınızdan düşmedi. :2:

Bir gün iki gün üç gün... Ya sonra? Bitti! Artık vitrinde gördüğümüz o deri ayakkabı var aklımızda... Bir alabilsek başka ne isteriz ki? Ama onun da sonu aynı son o bitecek. Bu sefer bir başkası.. :)

Nefsimiz arsız bir çocuk gibi önce birşey istiyor ona istediğini verene kadar onun için çıldırıyor ama elde edince tüm arzusu hevesi bir süre sonra sönüveriyor. Artık yeni bir şey istiyor. "Onunla mutlu olacakmış!???" :67:

Önce bir liseyi bitireyim diplomayı alayım diyoruz sonra bir de üniversite sınavını kazanayım 4 yıllık bölüme kapağı atayım istiyoruz. Uğraşıyoruz didiniyoruz. Güç bela giriyoruz üniversiteye.

Şu vizeler bir bitse rahatlayacağız. Vizeler biter. Bu sefer de finaller. Vizeydi finaldi derken bir mezun olsak..

Mezun da olduk; Ah bir işe girsem benden mutlusu yok! İşe girdik ; "Bi terfi edemedik yahu şu patron bir zam verse daha ne isterim ki?"

O da oldu. Güzel hayat tıkırında gidiyor. Evlenince mutlu olacağım; Evlendik.

Bir çocuğum olursa mutlu olacağım; kızımız oldu. (Allah bağışlasın...)

Ama bir oğlum olsun bak! Dünyalar benim olacak.

Var ya! Şu bizim oğlan bir Anadolu lisesi sınavlarını kazansın çok MUTLU olacağım.

Varımızla yoğumuzla gece gündüz demeden daha rahat daha lüx bir hayat için çırpındık. Evladımız üniversiteyi hayırlısıyla bir bitirsin eli ekmek tutsun gayri rahatım sonrası.

Tamam o da oldu.

Ah! Evladımın bir mürrüvetini görsem; Allah'tan başka ne isterim ki?"torun" ?

....seneler geçer. :8:

Ve bir de bakmışız ki son istasyondayız...:67:
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst