meridyen2
Kayıtlı Üye
İnsanın Doğumu İle İlgili Bildirilen Kuran Mucizeleri
Allah, Kuranda insanlara, kimi zaman göklerdeki ve yerdeki, kimi zaman da canlılardaki yaratılış mucizelerini, Kendi varlığının delilleri olarak örnek gösterir. Bu delillerin en önemlilerinden biri de, insanın kendi yaratılışındaki mucizelerdir.
Çok üstün bir yaratılışın delili olan doğum olayını evrimciler, insanın evrimi yalanı için bir delil olarak kullanmaya çalışırlar. Oysa bir insanın yaratılış sürecindeki her aşama Allahın dilemesiyle gerçekleşir. Allah insanın yaratılış gerçeğini Kuranda çok açık olarak bildirmiştir. Kuranın Allahın sözü olduğunu ispatlayan mucizevi özelliklerinden biri de indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan insanın doğumuna ait bilimsel gerçeklerdir.
Bebeğin Rahimdeki 3 Evresi
Sperm tarafından döllenen yumurta günler, hatta saatler geçtikçe bölünür ve çok büyük bir hızla büyür. Bebeğin anne karnında gerçekleşen bu embriyolojik gelişiminin üç farklı evrede gerçekleştiği bugün bilinmektedir. Ancak uzun yıllar süren araştırmalar neticesinde, günümüz teknolojisi ile ulaşabildiğimiz bu bilgi bundan 1400 yıl önce Kuranda haber verilmiştir. Bu bilimsel gerçek bir ayette şöyle bildirilmektedir:
... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk Onundur. Ondan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6)
Dikkat edilirse, ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine dikkat çekilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin tam ayette bildirildiği gibi üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan Basic Human Embryology isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:
Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; pre-embriyonik (ilk 2.5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar) ve fetal (8. haftadan doğuma kadar).
Bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Bu üç gelişim safhasının belli başlı özellikleri kısaca şöyledir:
- PRE-EMBRİYONİK EVRE:
Bu ilk evrede zigot (yeni döllenmiş hücre) bölünerek çoğalır. İlk üç hafta içinde bir hücre kitlesi haline geldikten sonra kendini rahim duvarına gömer. Hücreler çoğalmaya devam ederken 3 tabaka halinde organize olurlar.
- EMBRİYONİK EVRE:
İkinci evre toplam 5.5 hafta sürer ve bu süre boyunca canlı, embriyo olarak adlandırılır. Bu evrede hücre tabakalarından bedenin temel organ ve sistemleri ortaya çıkar.
- FETAL EVRE:
Gebeliğin 3. dönemine girildiğinde ise embriyo artık fetus diye adlandırılır. Bu dönem gebeliğin sekizinci haftasından itibaren başlar ve doğuma dek sürer. Bir önceki dönemden ayırt edici özelliği fetusun yüzü, elleri ve ayaklarıyla belirgin insan dış görünümüne sahip bir canlı olmasıdır. Dönemin başında 3 cm. boyunda olan fetusun tüm organları ortaya çıkmıştır. Bu dönem 30 hafta kadar sürer ve gelişme doğum haftasına kadar devam eder.
İnsanı yaratan, onun sürdüreceği yaşamın her anını bilen, hatta insan dünyaya gelirken dahi ölüm gününü bilen yalnızca Allahtır. Her insan için Allah tarafından belirlenmiş bir vakitte ölüm gelecektir. Bu gerçeklerden haberdar olan akıl sahibi her insanın yapması gereken, kendi yaratılışı üzerinde düşünerek Rabbimizin sonsuz kudretine bir kez daha şahit olmak ve tüm yaşamını Allahı razı edecek şekilde düzenlemektir:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5)
Doğumu Kolaylaştıran Çekme Hareketi
Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim. Altından (bir ses) ona seslendi: Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün. (Meryem Suresi, 23-25)
Günümüz tıp bilgileri göstermektedir ki, doğum sırasında bir cismin çekilmesi, bebeğin doğum kanalından aşağıya doğru hareket etmesini kolaylaştırmaktadır. Çekme sırasında kullanılan kaslar, bebeğin rahim dışına itilmesini sağlayan kaslar ile aynıdır. Bunu sağlamak için tavana asılmış bir ip veya destek bir kola asılma, doğum yatağının iki kenarına yerleştirilmiş kolları çekme veya bir başka kişinin elinden tutup çekme gibi yöntemler kullanılmaktadır.
Bunun için squat bar denilen, doğum esnasında yataklara monte edilen ters U şekilli bir bar kullanılmaktadır. Bu barın çekilmesi bebeğin rahim dışına itilmesi aşamasını kolaylaştırmakta, doğum kanalının derinliğini kısaltmakta, rahim ağzını genişletmekte ve doğum esnasında kullanılan pek çok alet ve tekniğe olan ihtiyacı azaltmaktadır.
Bu destek barı, annenin kendisini yukarı doğru çekerek çömelme hareketi yapmasına yardımcı olmaktadır. Bebeğin itilmesi esnasında da annnenin sabit kalmasını sağlar. Bu pozisyonda bebeği doğum kanalından hareket ettirmek için gerekli olan kas kuvveti için minimum güç harcanır. Böylece leğen kemiklerine maksimum basınç, minimum kas kuvveti ile sağlanmış olur. Ayrıca leğen kemikleri açılarak, bebeğin geçişi için %30 oranında daha fazla yer sağlar. Uzanarak çekme hareketi ile, vücudun itiş gücü en üst düzeye çıkar ve bebeğin doğum esnasında düzgün dönüşünü sağlar.
Hz. Meryeme de Allahın meleği aracılığı ile hurma dallarını kendine doğru sallamasını bildirmesi son derece hikmetlidir. Ayette geçen huzziy kelimesi hızlıca sallamak, silkelemek, hareket ettirmek, sarsmak anlamlarına gelmektedir. Hurmanın doğumu kolaylaştırıcı ve besleyici öneminin yanı sıra, dalların silkelenmek üzere çekilmesi, dallara uzanılması da ayrıca doğumu kolaylaştırıcı hareketlerdir. Günümüzde uygulanan bu teknik, Allahın Hz. Meryemi rahmetiyle desteklediğinin, Kuranın herşeyin bilgisine sahip Yüce Rabbimizin vahyi olduğunun delillerinden biridir.
Savunması Sağlam Anne Rahmi
Sizi basbayağı bir sudan yaratmadık mı? Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Belli bir süreye kadar; İşte (buna) güç yetirdik. Demek ki, Biz ne güzel güç yetirenleriz. (Mürselat Suresi, 20-23)
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alakı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)
İnsanın yaratılışı ile ilgili yukarıdaki ayetler, embriyoloji alanına ait temel bilgiler içermektedir. Ayetlerdeki rahim bölgesini tarif eden savunması sağlam bir karar yeri ifadesi ise, günümüz tıp bilgisi ile daha iyi anlaşılan, önemli bir özelliğe işaret etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Sperm ve yumurta hücrelerinin birleşmesi ile oluşan zigottan, trilyonlarca hücrenin uyum içinde çalıştığı, tam bir insan olana kadarki süreç anne rahminde geçer. Embriyonun 9 aylık bir sürede gelişimini tamamladığı bu yer yani rahim ayette de bildirildiği gibi, savunması sağlam bir mekandır.
Ayetlerdeki savunması sağlam olarak çevrilen mekiynin ifadesi, sarsılmaz, sağlam, muhkem, güçlü, yerinden ayrılmayan, sağlamca yerine yerleşmiş gibi anlamlar içermektedir. Kararin kelimesi ise yerleşme mekanı, kalma, sabitlik, sağlamlık, duraklama yeri gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelimeler rahmin sağlam, korunaklı bir mekan olduğunu çok hikmetli bir şekilde tarif etmektedir.
Dış etkenlere, ışığa, sese karşı yalıtım sağlayan anne rahmi, öncelikle bebeği her türlü darbeden ve baskıdan korur. Pelvis boşluğunda yer alan rahim, bu bölgenin kalın ve güçlü kemiklerle çevrelenmiş olmasından ötürü, oldukça korunaklıdır. Rahim bölgesi, hamilelik sonuna kadar bebeğin ağırlığını taşımasını sağlayan, dışta güçlü kas duvarları, içte de endometrium denilen katmanla kaplıdır. Bu güçlü kaslardan oluşan yapı, bebeğin büyümesi ve gelişimi için son derece elverişli bir yapıya sahiptir. Hamilelik döneminde bölgedeki kemikleri birbirine bağlayan bağlar da kalınlaşır ve uzar. Sağlam pelvis kemikleri ile rahmin üst kısmına yapışık halde olan bağlar, rahme sağlam ve sabit yapı kazandırır.
Embriyo, gelişimi sırasında ihtiyacı olan ısı, su, oksijen ve beslenme kaynağına da sahiptir. Anne rahmi, hamilelik döneminde, sağlamlığını artıracak çok sayıda değişikliğe uğrar. İçerdiği kas, bağ ve elastik dokularla birlikte, kan damarları ve sinirler de miktar olarak artış gösterir. Böylece rahmin zarar görmeden ağırlığının 20 katına çıkması, kapasitesinin 1,000 kat artması mümkün olur. Rahme destek veren fallop tüpleri, yumurtalıklar ve diğer bağ dokuları da tümüyle genişleyerek, esneklik kazanır. Rahmin değişim süreci, embriyo yüzlerce kat büyüyüp sağlıklı bir bebek olduktan sonra da devam eder. Bu sefer bebeğin rahimden sağlıklı bir şekilde çıkmasına imkan sağlayacak şekilde yapısı değişir.
Hamilelik döneminde, bebeğin korunmasıyla ilgili olarak son derece mucizevi bir durum daha gerçekleşir ve bebek iç saldırılardan korunur. Organ, hatta ilik nakli gibi durumlarda, yabancı bir maddenin vücuda girmesiyle, kişinin savunma sistemi tepki göstermeye başlar ve kimi zaman bu tepkiler ölümcül sonuçlar doğurabilir. Fakat cenin için bu söz konusu olmaz ve annenin savunma sistemi, onu yabancı olarak algılamaz. Annenin bağışıklık sisteminin, babadan gelen yabancı genlere karşı tolerans göstermesi, olağanüstü bir durumdur; çünkü bebek %50 yabancı bir insanın yapısını taşımaktadır. Bu durumu hayranlık verici olarak nitelendiren Guelph Üniversitesinden bilim adamı Marianne van den Heuvel, Bu, bağışıklık açısından her zaman bir bilmece olarak kalmıştır; çünkü cenin aslında anneye yabancıdır. Annenin parçası olduğu kadar, babanın da parçasıdır. Vücudun bunu reddetmesi gerekir. demektedir.
Virüs, tümör gibi yabancı hücreleri tanıyıp öldüren bağışıklık sisteminden beklenen, cenin hücrelerine de savaş açmasıdır. Ancak Allahın dilemesiyle böyle bir durum gerçekleşmez ve rahim son derece güvenli, sağlam bir yer olma özelliğini korur.
Kuranda embriyoloji alanı ile ilgili verilen bilgilerin tümü, günümüz tıbbı ile tam bir uyum içindedir. Her biri ileri teknoloji düzeyi neticesinde ortaya çıkan bu bilgiler, Kuranın, tüm ilimlerin sahibi, herşeyin Yaratıcısı Yüce Rabbimizin vahyi olduğunun en açık kanıtlarındandır. Yüzyıllar öncesinden bilim dünyasına ışık tutacak bilgilerle dolu Kuran-ı Kerimde, insana şöyle bildirilmektedir:
Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4)
(makale harun yahya)
Allah, Kuranda insanlara, kimi zaman göklerdeki ve yerdeki, kimi zaman da canlılardaki yaratılış mucizelerini, Kendi varlığının delilleri olarak örnek gösterir. Bu delillerin en önemlilerinden biri de, insanın kendi yaratılışındaki mucizelerdir.
Çok üstün bir yaratılışın delili olan doğum olayını evrimciler, insanın evrimi yalanı için bir delil olarak kullanmaya çalışırlar. Oysa bir insanın yaratılış sürecindeki her aşama Allahın dilemesiyle gerçekleşir. Allah insanın yaratılış gerçeğini Kuranda çok açık olarak bildirmiştir. Kuranın Allahın sözü olduğunu ispatlayan mucizevi özelliklerinden biri de indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan insanın doğumuna ait bilimsel gerçeklerdir.
Bebeğin Rahimdeki 3 Evresi
Sperm tarafından döllenen yumurta günler, hatta saatler geçtikçe bölünür ve çok büyük bir hızla büyür. Bebeğin anne karnında gerçekleşen bu embriyolojik gelişiminin üç farklı evrede gerçekleştiği bugün bilinmektedir. Ancak uzun yıllar süren araştırmalar neticesinde, günümüz teknolojisi ile ulaşabildiğimiz bu bilgi bundan 1400 yıl önce Kuranda haber verilmiştir. Bu bilimsel gerçek bir ayette şöyle bildirilmektedir:
... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk Onundur. Ondan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6)
Dikkat edilirse, ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine dikkat çekilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin tam ayette bildirildiği gibi üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan Basic Human Embryology isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:
Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; pre-embriyonik (ilk 2.5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar) ve fetal (8. haftadan doğuma kadar).
Bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Bu üç gelişim safhasının belli başlı özellikleri kısaca şöyledir:
- PRE-EMBRİYONİK EVRE:
Bu ilk evrede zigot (yeni döllenmiş hücre) bölünerek çoğalır. İlk üç hafta içinde bir hücre kitlesi haline geldikten sonra kendini rahim duvarına gömer. Hücreler çoğalmaya devam ederken 3 tabaka halinde organize olurlar.
- EMBRİYONİK EVRE:
İkinci evre toplam 5.5 hafta sürer ve bu süre boyunca canlı, embriyo olarak adlandırılır. Bu evrede hücre tabakalarından bedenin temel organ ve sistemleri ortaya çıkar.
- FETAL EVRE:
Gebeliğin 3. dönemine girildiğinde ise embriyo artık fetus diye adlandırılır. Bu dönem gebeliğin sekizinci haftasından itibaren başlar ve doğuma dek sürer. Bir önceki dönemden ayırt edici özelliği fetusun yüzü, elleri ve ayaklarıyla belirgin insan dış görünümüne sahip bir canlı olmasıdır. Dönemin başında 3 cm. boyunda olan fetusun tüm organları ortaya çıkmıştır. Bu dönem 30 hafta kadar sürer ve gelişme doğum haftasına kadar devam eder.
İnsanı yaratan, onun sürdüreceği yaşamın her anını bilen, hatta insan dünyaya gelirken dahi ölüm gününü bilen yalnızca Allahtır. Her insan için Allah tarafından belirlenmiş bir vakitte ölüm gelecektir. Bu gerçeklerden haberdar olan akıl sahibi her insanın yapması gereken, kendi yaratılışı üzerinde düşünerek Rabbimizin sonsuz kudretine bir kez daha şahit olmak ve tüm yaşamını Allahı razı edecek şekilde düzenlemektir:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5)
Doğumu Kolaylaştıran Çekme Hareketi
Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim. Altından (bir ses) ona seslendi: Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün. (Meryem Suresi, 23-25)
Günümüz tıp bilgileri göstermektedir ki, doğum sırasında bir cismin çekilmesi, bebeğin doğum kanalından aşağıya doğru hareket etmesini kolaylaştırmaktadır. Çekme sırasında kullanılan kaslar, bebeğin rahim dışına itilmesini sağlayan kaslar ile aynıdır. Bunu sağlamak için tavana asılmış bir ip veya destek bir kola asılma, doğum yatağının iki kenarına yerleştirilmiş kolları çekme veya bir başka kişinin elinden tutup çekme gibi yöntemler kullanılmaktadır.
Bunun için squat bar denilen, doğum esnasında yataklara monte edilen ters U şekilli bir bar kullanılmaktadır. Bu barın çekilmesi bebeğin rahim dışına itilmesi aşamasını kolaylaştırmakta, doğum kanalının derinliğini kısaltmakta, rahim ağzını genişletmekte ve doğum esnasında kullanılan pek çok alet ve tekniğe olan ihtiyacı azaltmaktadır.
Bu destek barı, annenin kendisini yukarı doğru çekerek çömelme hareketi yapmasına yardımcı olmaktadır. Bebeğin itilmesi esnasında da annnenin sabit kalmasını sağlar. Bu pozisyonda bebeği doğum kanalından hareket ettirmek için gerekli olan kas kuvveti için minimum güç harcanır. Böylece leğen kemiklerine maksimum basınç, minimum kas kuvveti ile sağlanmış olur. Ayrıca leğen kemikleri açılarak, bebeğin geçişi için %30 oranında daha fazla yer sağlar. Uzanarak çekme hareketi ile, vücudun itiş gücü en üst düzeye çıkar ve bebeğin doğum esnasında düzgün dönüşünü sağlar.
Hz. Meryeme de Allahın meleği aracılığı ile hurma dallarını kendine doğru sallamasını bildirmesi son derece hikmetlidir. Ayette geçen huzziy kelimesi hızlıca sallamak, silkelemek, hareket ettirmek, sarsmak anlamlarına gelmektedir. Hurmanın doğumu kolaylaştırıcı ve besleyici öneminin yanı sıra, dalların silkelenmek üzere çekilmesi, dallara uzanılması da ayrıca doğumu kolaylaştırıcı hareketlerdir. Günümüzde uygulanan bu teknik, Allahın Hz. Meryemi rahmetiyle desteklediğinin, Kuranın herşeyin bilgisine sahip Yüce Rabbimizin vahyi olduğunun delillerinden biridir.
Savunması Sağlam Anne Rahmi
Sizi basbayağı bir sudan yaratmadık mı? Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Belli bir süreye kadar; İşte (buna) güç yetirdik. Demek ki, Biz ne güzel güç yetirenleriz. (Mürselat Suresi, 20-23)
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alakı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)
İnsanın yaratılışı ile ilgili yukarıdaki ayetler, embriyoloji alanına ait temel bilgiler içermektedir. Ayetlerdeki rahim bölgesini tarif eden savunması sağlam bir karar yeri ifadesi ise, günümüz tıp bilgisi ile daha iyi anlaşılan, önemli bir özelliğe işaret etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Sperm ve yumurta hücrelerinin birleşmesi ile oluşan zigottan, trilyonlarca hücrenin uyum içinde çalıştığı, tam bir insan olana kadarki süreç anne rahminde geçer. Embriyonun 9 aylık bir sürede gelişimini tamamladığı bu yer yani rahim ayette de bildirildiği gibi, savunması sağlam bir mekandır.
Ayetlerdeki savunması sağlam olarak çevrilen mekiynin ifadesi, sarsılmaz, sağlam, muhkem, güçlü, yerinden ayrılmayan, sağlamca yerine yerleşmiş gibi anlamlar içermektedir. Kararin kelimesi ise yerleşme mekanı, kalma, sabitlik, sağlamlık, duraklama yeri gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelimeler rahmin sağlam, korunaklı bir mekan olduğunu çok hikmetli bir şekilde tarif etmektedir.
Dış etkenlere, ışığa, sese karşı yalıtım sağlayan anne rahmi, öncelikle bebeği her türlü darbeden ve baskıdan korur. Pelvis boşluğunda yer alan rahim, bu bölgenin kalın ve güçlü kemiklerle çevrelenmiş olmasından ötürü, oldukça korunaklıdır. Rahim bölgesi, hamilelik sonuna kadar bebeğin ağırlığını taşımasını sağlayan, dışta güçlü kas duvarları, içte de endometrium denilen katmanla kaplıdır. Bu güçlü kaslardan oluşan yapı, bebeğin büyümesi ve gelişimi için son derece elverişli bir yapıya sahiptir. Hamilelik döneminde bölgedeki kemikleri birbirine bağlayan bağlar da kalınlaşır ve uzar. Sağlam pelvis kemikleri ile rahmin üst kısmına yapışık halde olan bağlar, rahme sağlam ve sabit yapı kazandırır.
Embriyo, gelişimi sırasında ihtiyacı olan ısı, su, oksijen ve beslenme kaynağına da sahiptir. Anne rahmi, hamilelik döneminde, sağlamlığını artıracak çok sayıda değişikliğe uğrar. İçerdiği kas, bağ ve elastik dokularla birlikte, kan damarları ve sinirler de miktar olarak artış gösterir. Böylece rahmin zarar görmeden ağırlığının 20 katına çıkması, kapasitesinin 1,000 kat artması mümkün olur. Rahme destek veren fallop tüpleri, yumurtalıklar ve diğer bağ dokuları da tümüyle genişleyerek, esneklik kazanır. Rahmin değişim süreci, embriyo yüzlerce kat büyüyüp sağlıklı bir bebek olduktan sonra da devam eder. Bu sefer bebeğin rahimden sağlıklı bir şekilde çıkmasına imkan sağlayacak şekilde yapısı değişir.
Hamilelik döneminde, bebeğin korunmasıyla ilgili olarak son derece mucizevi bir durum daha gerçekleşir ve bebek iç saldırılardan korunur. Organ, hatta ilik nakli gibi durumlarda, yabancı bir maddenin vücuda girmesiyle, kişinin savunma sistemi tepki göstermeye başlar ve kimi zaman bu tepkiler ölümcül sonuçlar doğurabilir. Fakat cenin için bu söz konusu olmaz ve annenin savunma sistemi, onu yabancı olarak algılamaz. Annenin bağışıklık sisteminin, babadan gelen yabancı genlere karşı tolerans göstermesi, olağanüstü bir durumdur; çünkü bebek %50 yabancı bir insanın yapısını taşımaktadır. Bu durumu hayranlık verici olarak nitelendiren Guelph Üniversitesinden bilim adamı Marianne van den Heuvel, Bu, bağışıklık açısından her zaman bir bilmece olarak kalmıştır; çünkü cenin aslında anneye yabancıdır. Annenin parçası olduğu kadar, babanın da parçasıdır. Vücudun bunu reddetmesi gerekir. demektedir.
Virüs, tümör gibi yabancı hücreleri tanıyıp öldüren bağışıklık sisteminden beklenen, cenin hücrelerine de savaş açmasıdır. Ancak Allahın dilemesiyle böyle bir durum gerçekleşmez ve rahim son derece güvenli, sağlam bir yer olma özelliğini korur.
Kuranda embriyoloji alanı ile ilgili verilen bilgilerin tümü, günümüz tıbbı ile tam bir uyum içindedir. Her biri ileri teknoloji düzeyi neticesinde ortaya çıkan bu bilgiler, Kuranın, tüm ilimlerin sahibi, herşeyin Yaratıcısı Yüce Rabbimizin vahyi olduğunun en açık kanıtlarındandır. Yüzyıllar öncesinden bilim dünyasına ışık tutacak bilgilerle dolu Kuran-ı Kerimde, insana şöyle bildirilmektedir:
Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4)
(makale harun yahya)